Tez Koleksiyonu
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Güncel Gönderiler
Öğe Yaşamı kaçırma kaygısı: Genç yetişkinler üzerine bir inceleme(Aksaray Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2025) Korkın Varanok, ÖzgenurBireyler genç yetişkinlik döneminde önceden kendileri için belirledikleri veya toplum tarafından belirlenmiş normatif hedeflere sahiptir. Bireyler, bu dönemde söz konusu hedeflere ilişkin değerlendirmelerde bulunurlar. Kariyer, ilişkiler, ekonomik koşullar, kendini tanımlama biçimi, yaşama yönelik bakış açısı ve yetenekler penceresinden kendilerini değerlendirirler. Bu değerlendirmelerde kullandığı kaynaklardan bir tanesi sosyal karşılaştırmalardır. Bireylerin yaptıkları bu değerlendirmeler onların zaman perspektifi algılarına göre farklı şekillerde sonuçlar ortaya çıkarır. Bu sonuçlar bireyler için olumlu/olumsuz pek çok durum veya farklı pek çok duygu ortaya çıkarabilir. Bu duygulardan bir tanesi kaygıdır. Yaşamı kaçırma kaygısı olarak adlandırılan bu kaygı, bireylerin hedefledikleri yaşam standartlarına veya hedefledikleri bir veya birden çok yaşam alanına (kariyer, ilişkiler vb). ulaşamayacaklarına yönelik bir geç kalmışlık hissi olarak ifade edilebilir. Bu çalışma genç yetişkinlerin yaşamı kaçırma kaygısı kavramının yaşayıp yaşamadıkları, yaşıyor olmaları halinde bu kaygının hangi özelliklere sahip olduğunun bireylerin deneyimleri ve algıları üzerinden incelenmesini amaçlamaktadır. Bu amaç doğrultusunda nitel araştırma yöntemlerinden yorumlayıcı olgu bilim yaklaşımı modeli kullanılarak 16 katılımcı ile görüşmeler yürütülmüştür. Yapılan görüşmelerden elde edilen veriler deşifre edilerek incelenmiştir. 16 katılımcıdan 10 tanesinin yaşamı kaçırma kaygısı yaşadığı görülmüştür. Bireylerin yetişkinlik tanımları, yetişkin hissetme durumları, kendini tanımlamaları ve yaşama bakış açısının da etki ettiği bu duygu yaşam hedeflerinin (kariyer, ilişkiler, ekonomi ve yetenekler) değerlendirmeleri sonucu ortaya çıkmaktadır. Bireylerin '' sürekli kendilerini kovaladıklarını düşündükleri, adeta içlerini kemiren bir duygu'' olarak ifade ettikleri yaşamı kaçırma kaygısını yaşayan bireylerin ortak özelliklerinin geçmiş veya gelecek zaman odaklı bir zaman perspektifine sahip olmak ve sosyal karşılaştırmalarda bulunmak olduğu görülmüştür.Öğe Ergenlerde mükemmeliyetçi benlik sunumunun olumsuz otomatik düşünceler ile algıladıkları sosyal destek açısından incelenmesi(Aksaray Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2025) Erdemir, HacerMükemmeliyetçi benlik sunumu kusurlu görünmekten kaçınma, kendini başkalarına mükemmel olarak gösterme davranışlarıdır. Kişi hatalarını gizleme, söylememe ya da kendi yeteneklerini gösterme eğilimindedir. Kişinin kendini mükemmel olarak sunma biçimi ihtiyaçlarının karşılanmaması ile ilişkilidir. Hatalarını göstermekten kaçınmak ve mükemmel bir izlenim oluşturmaya çalışmak kişinin stres yaşamasına neden olmakta ve depresyon, sosyal kaygı gibi patolojiler için zemin hazırlamaktadır. Bu araştırmada ergenler ile çalışılmış, mükemmeliyetçi benlik sunumunun olumsuz otomatik düşünceler ile algıladıkları sosyal destek açısından incelenmesi amaçlanmıştır. Araştırma için, Aksaray ilinde farklı lise türünde eğitim gören 388 (225 kadın, 163 erkek) öğrenciden veri toplanmıştır. Araştırmada ilişkisel tarama modeli kullanılmıştır. Katılımcıların, ilişkisi incelenen değişkenlere yönelik özelliklerini belirlemek için Kişisel Bilgi Formu, Çocuk ve Ergenler için Mükemmeliyetçi Benlik Sunumu Ölçeği, Otomatik Düşünceler Ölçeği, Algılanan Sosyal Destek Ölçeği Revize Formu kullanılmıştır. Elde edilen sonuçlara SPSS-26 programı aracılığıyla istatistiksel işlem yapılmıştır. Veri analizinde demografik bilgiler incelenirken ANOVA ve T Testi kullanılmıştır. Değişkenler arasındaki ilişkiyi belirlemek için Pearson Momentler Çarpım Korelasyon Katsayısı, yordama ilişkisini belirlemek için Çoklu Regresyon Analizi kullanılmıştır. Araştırmanın sonucuna göre mükemmeliyetçi benlik sunumunun üç alt boyutunun da cinsiyete ve aile gelir düzeyine göre farklılaşmadığı ancak mükemmeliyetçi öz yükseltme alt boyutunun lise türlerine göre anlamlı bir farklılık gösterdiği bulunmuştur. Mükemmeliyetçi benlik sunumu ile olumsuz otomatik düşünceler arasında pozitif yönde orta düzeyde, mükemmeliyetçi benlik sunumu ile algılanan sosyal desteğin aile alt boyutu arasında pozitif yönde zayıf düzey ilişki bulunmuştur. Ayrıca araştırma sonucuna göre ergenlerde olumsuz otomatik düşünceler, mükemmeliyetçi benlik sunumunu yordamaktadır. Son bölümde ise araştırmaya ilişkin bulgular tartışılmış ve önerilerde bulunulmuştur.Öğe Ergenlerde göreli yoksunluk ile okul başarısı arasındaki öz yeterliğin aracı rolü(Aksaray Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2025) Ayaz Durak, TuğbaBu çalışma, ergenlerde göreli yoksunluk ile okul başarısı arasındaki ilişkide özyeterliğin aracı rolünü araştırmayı amaçlamaktadır. Bu doğrultuda, demografik faktörler (cinsiyet, sınıf düzeyi ve okul türü) açısından göreli yoksunluk, özyeterlik ve okul başarısı farklılık göstermekte midir? Bu değişkenler arasında anlamlı ilişkiler var mıdır? Özyeterlik, göreli yoksunluk ile okul başarısı arasındaki ilişkide aracı bir rol üstlenmekte midir? gibi sorulara yanıt aranmıştır. Araştırma, 2023-2024 eğitim öğretim yılında Hatay’daki Fen, Anadolu, İmam Hatip ve Mesleki ve Teknik liselerinde öğrenim gören 567 öğrenciyle yürütülmüştür. İlişkisel tarama modelinin kullanıldığı çalışmada, katılımcılardan Kişisel Bilgi Formu, Göreli Yoksunluk Ölçeği-Ergen Formu ve Çocuklar İçin Özyeterlik Ölçeği aracılığıyla veri toplanmıştır. Analizler IBM SPSS 27 ve PROCESS makrosu ile gerçekleştirilmiştir. Araştırma bulgularına göre, kız ve erkek öğrenciler arasında göreli yoksunluk ve özyeterlik açısından anlamlı bir fark bulunmazken, okul başarısı kızlar lehine anlamlı şekilde farklılaşmıştır. Sınıf düzeyine göre göreli yoksunluk ve özyeterlik değişmezken, okul başarısı anlamlı farklılık göstermiştir. Okul türüne bağlı olarak göreli yoksunluk, özyeterlik ve okul başarısında istatistiksel olarak anlamlı farklar tespit edilmiştir. Ayrıca, göreli yoksunluk ile okul başarısı, göreli yoksunluk ile özyeterlik ve özyeterlik ile okul başarısı arasında anlamlı ilişkiler olduğu bulunmuştur. Özyeterliğin, göreli yoksunluk ile okul başarısı arasındaki ilişkide aracı bir rol oynadığı belirlenmiştir. Araştırma sonuçları literatür ışığında değerlendirilmiş ve ilgili alanlarda çalışan akademisyenler, eğitimciler ve araştırmacılar için çeşitli öneriler sunulmuştur.Öğe Sadrettin Celal Antel'in eğitim görüşleri(Aksaray Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2024) Ekici, Kübra; Karagöz, Savaş1890-1954 yılları arasına yaşamını sığdıran Sadrettin Celal Antel, Türk eğitim sistemi içerisinde, eğitim tarihi alanında önemli bir isim olmuştur. Antel'in yaşamını sürdürmüş olduğu dönem; II. Meşrutiyet ve Erken Cumhuriyet dönemi içerisindedir. Bu dönemlerin ülkenin; sosyal, ekonomik ve eğitimsel alanda reform dönemleri olması sebebi ile önemi büyüktür. II. Meşrutiyet ve Erken Cumhuriyet dönemleri arasında eğitimle ilgili görüş ve önerilerin bu doğrultuda uygulamaların varlığının analizi günümüz eğitim sisteminin değerlendirilmesi hususunda esastır. Sadrettin Celal Antel'in '"Eğitim Görüşleri'' adlı bu çalışmada, Antel'in eğitim görüşlerinin neler olduğu ve ülkemizde belirli tarihlerde uygulanan eğitim programlarına etkisi veya eğitim programları içinde yer bulup bulmadığı incelenmiştir. Bu doğrultuda, Sadrettin Celal Antel'in eğitim görüşlerini anlamak ve Türkiye'de uygulanan eğitim programlarına etkilerinin olup olmadığını incelemek bu araştırmanın temel amacını oluşturmaktadır. Bu amaca ulaşmak için, Antel'in eserleri ve Antel ile ilgili yazılı, basılı eserler incelenmiştir. Araştırmada, nitel araştırma yöntemlerinden doküman analizi ve kaynak tarama tekniği kullanılmıştır. Antelin; Lenin ve Lenizm, Cumhuriyet Çocuklarına Sevimli Kıraat, Bizim Alfabe, Yeni Terbiye ve Tedris Tekniği, Test Usulü, Maarifimiz ve Meseleleri, Terbiye' de Ölçü adlı kitaplar incelenmiştir. Ayrıca Sadretti Celal Antel ile ilgili yazılmış makale ve tezler de incelenmiştir. İncelenen bu kaynaklar, 1924, 1926, 1936 ve 1948 eğitim programları çerçevesinde değerlendirilmiştir. İncelenen programlar neticesinde, Antel'in, yaparak ve yaşayarak öğrenme ilkesini benimsediğini bunu ''faaliyet okulu, proje okulu, fonksiyonel okul'' kavramlarını ile ele aldığını, maarifte rasyonalizasyonun her eğitim – öğretim döneminde önem arz ettiğini, dönemin istek ve ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde ''piyasanın tanzimi', ''tahsil müesseselerinin teksifi'' noktasına sıklıkla vurgu yaptığı bu vurguların ise eğitim programları oluşturulurken göz önünde bulundurulması gerektiği tespit edilmiştir.Öğe Beliren yetişkinlerin psikolojik belirtileri ile yabancılaşma algıları arasındaki yordayıcı ilişkilerin incelenmesi(Aksaray Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2024) Özkara, Mehmet Emin; Gündoğdu, RezzanBu araştırmanın amacı beliren yetişkinlerde yabancılaşma ve psikolojik belirtiler arasındaki ilişkiyi incelemektir. Araştırmanın çalışma grubu Aksaray Üniversitesinde öğrenim gören 18-26 yaş arasında 502 öğrenciden oluşmaktadır. Araştırma ilişkisel tarama modeli ile yapılmıştır. Araştırmada veri toplama aracı olarak Kişisel Bilgi Formu, Kısa Semptomlar Envanteri ve Yabancılaşma Algısı Ölçeği kullanılmıştır. Araştırmanın istatistiki analizi SPSS programı ile yapılmıştır. Verilerin çözümlenmesinde T Testi, Anova, Pearson Korelasyon ve Basit Doğrusal Regresyon analizi kullanılmıştır. Araştırmadan elde edilen bulgulara göre beliren yetişkinlerde yabancılaşma algısı cinsiyet, yaş, sınıf düzeyi, anne baba birliktelik durumu ve anne eğitim düzeyine göre anlamlı şekilde fark göstermezken algılanan gelir düzeyi ve baba eğitim düzeyi açısından anlamlı fark gösterdiği görülmüştür. Korelasyon sonuçlarına göre; psikolojik belirtilerin güçsüzlük, normsuzluk, anlamsızlık, düşük kişisel farkındalık ve düşük sosyal ilgi arasında pozitif yönlü anlamlı bir ilişki tespit edilmiştir. Regresyon analizi sonuçlarına göre; psikolojik belirtilerin güçsüzlük, normsuzluk, anlamsızlık, düşük kişisel farkındalık ve düşük sosyal ilgiyi yordadığı saptanmıştır. Son olarak araştırmanın bulguları ışığında mevcut literatürle tartışılarak araştırmacılara ve uygulayıcılara önerilerde bulunulmuştur.Öğe Dijital destekli materyallerin öğrencilerin İngilizce dersine yönelik ilgisini geliştirme amaçlı yönetsel girişimlerin incelenmesi(Aksaray Üniversitesi Sosyal Bilimleri Enstitüsü, 2024) Deligöz, Emel; Yıldırım, KamilBasılı materyallerin kullanımındaki sorunlar dijital materyallerin kullanımıyla hafifletilebilir. Dijital materyallerin öğrencilerin ilgisi ve öğrenmesine yönelik kullanımında okul yönetimlerinin de sorumluluğu bulunmaktadır. Literatür, okul yöneticilerinin dijital materyal kullanımındaki girişimlerine odaklı bir araştırma boşluğuna işaret etmektedir. Uygulama bakımından öğrenci ilgisi ve öğrenmesini geliştirebilmekte okul paydaşlarının etkili girişim ve uygulamaları önemlidir. Bu çerçevede bilimsel kanıt temelli girişimler öğrenci gelişimine destek sağlayabilir. Araştırmanın amacı, zorunlu örgün öğretimde dijital materyallerin öğrencilerin ilgisi ve öğrenmesine yönelik kullanılmasına odaklı yönetsel girişimleri incelemektir. Bu doğrultuda veri çeşitliliği ve derinliğine incelemeye hizmet eden keşfedici karma desenden faydalanılmıştır. Öğretmenler ve yöneticilerin katıldığı odak grup görüşmeleri, yarı-yapılandırılmış bireysel görüşmeler ve tarama aracılığıyla nitel ve nicel veriler toplanmıştır. Araştırmanın çalışma grubunu ve örneklemini 2023-2024 öğretim yılında Aksaray ili şehir merkezindeki devlete bağlı ilkokul, ortaokul ve liselerde görev yapan öğretmenler ve okul yöneticileri oluşturmaktadır. Katılımcılara amaçlı örnekleme yönteminde ölçüt örnekleme, kolay erişilebilir ve kartopu örnekleme teknikleriyle erişilmiştir. Nitel veriler içerik analiziyle, nicel veriler ise tanımlayıcı, açımlayıcı faktör analizi ve varyans analizleri (t testi, ANOVA) kullanılarak çözümlenmiştir. Nitel ve nicel bulgular arasında bir uyum bulunmaktadır. İçerik analizinde toplam 143 kod beş tema altında gruplanmıştır. Kod sıklığına göre en öne çıkan tema "dijital materyallerin öğrenci öğrenmesi üzerindeki etkisi" temasıdır. Bu temada en sık vurgu ise "dikkat çekip isteklendirme" kodudur. Yönetsel girişimler ise kod yoğunluğu bakımından ikinci sırada yer almaktadır. Bu temada dikkat çeken kodlar ise "destekleme eksikliği" ve "yönlendirme eksikliği" kodlarıdır. Alt yapı eksikliği de sık vurgulanan temalar arasındadır. Nitel veriler öğretmenlerle okul yöneticileri arasındaki görüş ve deneyim farklılığını ortaya koymuştur. "Dijital materyal" kavramına ilişkin öğretmenlerin kavramsal bilgi eksikliği belirlenmiştir. Nicel veriler üç boyut altında faktörleştirilmiştir: (1) Öğretim süreci, (2) Öğrenci ilgisi ve öğrenmesi, (3) Yönetsel girişim. Öğretmenler ve okul yöneticileri dijital materyallerin öğrenci ilgisi ve öğrenmesine olumlu katkısı üzerinde görüş birliğinde olmasına karşın yönetsel girişimlere ilişkin uyumsuzluk sergilemektedirler. Öğretmenler, dijital materyallerin öğrenci ilgisi ve öğrenmesine yönelik kullanımına odaklı yönetsel girişimlerin yetersiz olduğunu bildirirken yöneticiler tam ters yönde etkili olduğunu bildirmektedirler. Bu uyumsuzluk üzerinde görev değişkeninin anlamlı bir etkisi tespit edilmiştir. Öğretmen ya da yönetici pozisyonunda olmak algı puanında anlamlı farka yol açmaktadır. Görev değişkeninin yanı sıra kurumsal değişkenlerden yerleşim yeri, okulun kademesi ve okul büyüklüğü de yönetsel girişime ilişkin algı puanlarında farklılığa sebep olmaktadır. Araştırma sonuçlarına dayalı olarak uygulama alanına ve araştırma alanına yönelik öneriler geliştirilmiştir.Öğe Okul rehberlik hizmetlerinin gelişimsel rehberlik modeli açısından değerlendirilmesi(Aksaray Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2024) Yılmaz, Fatma Nur; Orakcı, ŞenolGelişimsel rehberlik yaklaşımları öğrencilerin gelişimsel özellikleri, içinde bulunduğu gelişim dönemi görevleri ve ihtiyaçlarını dikkate alarak öğrencilerin eğitsel, mesleki ve kişisel sosyal gelişim alanlarında bilgi ve beceri yetkinliği kazanarak yaşam kariyeri gelişimlerini desteklemeyi amaçlamaktadır. Kapsamlı Gelişimsel Rehberlik Program (KGRP) modeline göre okul rehberlik hizmetleri öğretim ile yönetim boyutlarını bütünleyen ve ekip çalışması gerektiren programlar aracılığıyla gerçekleştirilir. Bu araştırmada okul rehberlik hizmetleri, gelişimsel rehberlik modeline göre değerlendirilerek mevcut durumu, uygulamada karşılaşılan sorunları ve programların geliştirilmesi için sunulan önerilerin belirlenmesi amaçlanmaktadır. Araştırmanın önemi; araştırma sonucunda edinilecek bilgilerin bu alanda sorumluluk sahibi kişilere bilgi vermesi, yeni araştırmalar için araştırmacılara fikir vermesi ve rehberlik programlarının günün ihtiyaçlarına uygun şekilde hazırlanması ve geliştirilmesi için gerçekleştirilen çalışmalarına yardımcı olmasıdır. Araştırma nitel araştırma yöntemlerinden olgubilim deseni kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın çalışma grubunu 2023-2024 eğitim öğretim yılı kamu ortaöğretim kurumlarında görev yapmakta olan rehber öğretmenler oluşturmaktadır. Araştırmanın katılımcılarını Sivas İli kamu ortaöğretim kurumlarına görev yapmakta olan basit tesadüfi örnekleme yöntemi ile seçilmiş 30 rehber öğretmen oluşturmaktadır. Araştırma verileri araştırmacı tarafından hazırlanan yarı yapılandırılmış görüşme formu ile toplanmıştır. Araştırma kapsamında toplanan veriler içerik analizi yöntemi ile analiz edilmiştir. Yapılan görüşmelerden rehber öğretmenlerin lisans eğitimlerini, ihtiyaç analizi çalışmaları için RİBA formlarını ve paydaşların işbirliğini yetersiz bulduğu, programların uygulanması sürecinde program dışı çalışmalar, rehberlik ders saati ve rehber öğretmen sayısının eksikliği nedeniyle zaman sıkıntısı yaşadıkları sonucuna ulaşılmıştır. Rehber öğretmenler okul rehberlik hizmetlerinin gerçekleştirilmesinde öğretmenlerin rehberliğe etkin katılımı, görevlerin yerine getirilmesi, rehberliğin paydaşlara tanıtılması, okullarda rehber öğretmen sayısı ve ders saatlerinin artırılması önerilerinde bulunmuşlardır.Öğe Üniversite sınavına hazırlık sürecinde 12. sınıf öğrencilerinin örgün öğretime ve açık öğretim lisesine yönelik algıları nasıldır(Aksaray Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2024) Asal, Özge; Yenipınar, ŞenyurtBu araştırmanın amacı 12. sınıf öğrencilerinin Örgün Eğitim ve Açık öğretim lisesine yönelik algılarını ortaya koymaktır. Nitel araştırma yöntemi kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Araştırma evrenini 2023-2024 eğitim-öğretim yılında Aksaray ilinde fen, Anadolu, mesleki ve teknik Anadolu lisesi ve açık öğretim lisesindeki öğrenciler oluşturmaktadır. Örneklemin evreni temsil edebilmesi için tabaka ve kolay ulaşılabilir durum örnekleme (convenience sampling) yöntemleri birlikte kullanılmıştır. Araştırma verisi "yarı yapılandırılmış görüşme aracı" kullanılarak görüşme yöntemi ile toplanmıştır. Veriye içerik analizi uygulanmıştır. Analiz sürecinde elde edilen veriden; kodlar, alt temalar ve temalar oluşturulmuş, bunlar tablolar halinde sunulmuştur. Tablolar yorumlanarak sonuçlara ulaşılmıştır. Araştırma sonuçlarına göre öğrencilerin açık öğretime yönelmelerinin temel nedenleri arasında üniversite sınavına hazırlanmak için zamandan tasarruf etmek ve kurs ortamının elverişliliği yer almaktadır. Okulun olumsuz ortamı ve arkadaşların olumsuz etkisi öğrencilerin açık öğretim lisesine yönelmelerinin nedenleri arasındadır. Öğrencilerin akademik nedenlerin yanı sıra sosyal ve bireysel nedenlerle de açık öğretim lisesine geçiş yaptıkları görülmüştür. Öğrenciler okul dışında sosyalleşmek ve hobilerine zaman ayırmak istemektedirler. Öğrenciler öncelikle üniversite sınavına hazırlanmak için ardından da kültürel ve sosyal etkinlikler için zamana ihtiyaçları olduklarını belirtmişlerdir. Öğrenciler okuldaki bazı derslerden üniversite sınavında soru çıkmadığı için bu derslerin gereksiz olduğunu düşünmektedir. Elde edilen bulgulara göre araştırmanın gerçekleştirildiği okul türlerinde neredeyse bütün öğrencilerin öncelikli isteğinin üniversiteyi kazanmak olduğu ortaya çıkmıştır. Öğrencilerin okulda çok zaman geçirdiklerinden kendilerine yeterince zaman ayıramadıkları sonucuna ulaşılmıştır. Araştırma sonuçlarına dayalı olarak uygulama alanına ve araştırma alanına yönelik aşağıdaki öneriler geliştirilmiştir. Etkili bir rehberlik ile öğrenciler örgün ortaöğretim kurumlarına, (fen lisesi, Anadolu lisesi, meslek lisesi) gelecekte ihtiyaç duyulacak iş gücüne ilişkin tahminler yapılarak alınabilir. Öğrenciler etkili rehberlik yoluyla ilgi, ihtiyaç ve beklentilerine uygun ortaöğretim kurumlarına yönlendirilebilir. Mesleğe yönelik bilgi, beceri ve tutumlar geliştirilip hayata atılmalarına katkıda bulunulabilir. Meslek lisesi öğrencilerinin üniversite sınavı kaygısı ile okuldan almaları gereken eğitimi ikinci plana atmalarının önüne geçilmelidir. Bunun için öğrenci ve veliler eğitim sürecinde rehberlik hizmetleri ile sürekli işbirliği içinde olmalı, öğrenciler okulda edindikleri mesleki bilgiyi kullanacakları alanlara yönlendirilmelidir. Öğrencilerin ilgi ve yetenekleri, mesleki istihdam durumu, hayattan beklentileri ve okuldan aldıkları mesleki bilgi de göz önünde bulundurularak gelecek planlaması yapılmalıdır. Bunun sonucunda öğrencilerin üniversiteye yönlendirilmesinin uygun olup olmadığına karar verilmelidir. Fen lisesi öğrencilerine talepleri doğrultusunda çalışma ortamları sağlanabilir. Anadolu liselerinin amaçlarının netleştirilmesi hem öğrencinin hem öğretmenin hem de yöneticilerin yaşadığı karmaşayı sonlandırabilir. Öğrencilerin ilgi ve yeteneklerini ortaya çıkarıp geliştirecek, bu sayede hem okulu sevdirecek hem de onları mutlu edecek sosyal etkinliklerin sayısı arttırılabilir. Bu konuda öğretmenlere yol gösterebilecek mesleki çalışmalar yapılabilir. Ayrıca okul ders programları öğrenci ihtiyaç ve gelişimlerine uygun şekilde düzenlenebilir.Öğe Ergenlerin sosyal medya bağımlılıkları ile önem arayışları arasındaki yordayıcı ilişkiler(Aksaray Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2024) Temiz Çalık, Tuğçe; Şahin, Ekrem SedatÖnem arayışı, bireylerin kendilerini önemli ve değerli hissetmeleri ve bireyin başkasının gözünde de önemli ve değerli olduğunu hissetmesi, içinde bulunduğu grupta sevilen, sayılan ve tanınan biri olma arzusudur. Bireyin önem arayışına yönelmesi için bu ihtiyacın tetiklenmesi gerekir. Önem arayışı, mevcut önemde kayıp hissi, önemi kaybetmeye ilişkin tehdit ve önem kazanmaya teşvik olmak üzere üç yoldan harekete geçirilir. Kimlik geliştirme sürecinde olan ergen birey önemsendiği, değer gördüğü, sevildiği, saygınlık kazandığı ortamlarda bulunmayı tercih eder. Kendini daha rahat ifade ettiği sosyal medya ergen bireyin bu ihtiyaçlarını karşılamak için yöneldiği bir platformdur. Ergen birey aktifleşen önem arayışını sosyal medyada bulunduğu süre zarfında tatmin eder ve bu sürenin artışı ile birlikte sosyal medya bağımlılığı ortaya çıkabilir. Bu araştırmanın amacı ergenlerin sosyal medya bağımlılıkları ile önem arayışları arasındaki yordayıcı ilişkileri tespit etmektir. Araştırmaya lise öğrenimine devam eden (378 kadın ve 229 erkek) toplam 607 ergen birey katılmıştır. Nicel araştırma yöntemlerinden ilişkisel tarama yöntemi kullanılmıştır. Veri toplama aracı olarak Sosyal Medya Bağımlılık Ölçeği, Önemlilik Arayışı Ölçeği ve Kişisel Bilgi Formu kullanılmıştır. Verilerin analizinde iki boyutlu ilişkisiz örneklem ortalamaları arasındaki farkın anlamlı olup olmadığını test etmek için t testi, ikiden çok grupların örneklem ortalaması arasındaki farkın anlamlı olup olmadığını test etmek için ise tek yönlü varyans analizi (ANOVA) uygulanmıştır. Ayrıca araştırmanın bağımsız değişkeni olan sosyal medya bağımlılığı ile bağımlı değişkeni önem arayışı arasındaki ilişki basit doğrusal regresyon ile incelenmiştir. Araştırma sonucunda ergen bireylerin cinsiyet, ailenin gelir düzeyi, ebeveynin evlililik durumu, algılanan akademik başarı ve sosyal medyada geçirilen süre değişkenlerine göre önem arayışlarında anlamlı farklılık tespit edilmiştir. Buna ek olarak sınıf düzeyi, algılanan anne tutumu, algılanan baba tutumu ve sosyal medya kullanım amaçları değişkenlerine göre önem arayışlarında anlamlı farklılık tespit edilmemiştir. Ergen bireylerin sosyal medya bağımlılıkları ve önem arayışları arasında anlamlı ve pozitif orta düzeyde bir ilişki tespit edilmiştir. Araştırmadan elde edilen sonuçlar literatür ışığında tartışılarak yorumlanmıştır. Ayrıca bu araştırmanın sonuçları doğrultusunda araştırma ve uygulamaya yönelik öneriler sunulmuştur.Öğe Ruh sağlığına ilişkin sosyal temsiller: Nitel bir çalışma(Aksaray Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2024) Çetinel, Ahmet; Uçar, Mehmet Ertuğrul; Morsünbül, Ümit; Atak, HasanRuh sağlığı, içeriği ve etkileri bakımından özellikle psikoloji ve psikiyatri disiplinlerinin bilime dayalı tartıştığı bir konu alanıyken ayrıca toplum içinde tartışılması ve yorumlanması bakımından sosyal bir olgu biçimini de almaktadır. Toplumun sosyal yönünü kavrayabilmek, bu bağlamda hayat bulan önemli konuların günlük dildeki karşılıklarını incelemekten ve bu söylemlerin arka planını oluşturan faktörleri analiz ederek toplumdaki kolektif yargıları anlamaktan geçmektedir. Bu amaçla, verilerin toplanmasında bir nitel araştırma yöntemi olan derinlemesine görüşme yönteminden, araştırma bulgularının analizinde ise fenomenolojik analizden faydalanılmıştır. Ruh sağlığına ilişkin sosyal temsiller keşfedilerek, ruh sağlığının hangi anlamlandırma süreçlerinden geçtiği ve hangi bilgi kaynağının sosyal yaşamda daha baskın olduğunu tespit etmek amaçlanmıştır. Bu araştırmanın katılımcı grubunu, farklı sosyal çevrelerde yaşayan ve farklı meslek gruplarından ruh sağlığına dair uzmanlık bilgisi olmadığı düşünülen 10 birey oluşturmaktadır. Yapılan görüşmelerden elde edilen bulgular incelendiğinde, ruh sağlığına ilişkin sosyal temsillerde; psikoloji, din ve kültür kaynaklı bilgilerin kaynaşmış halde olması dikkat çekmektedir. Bu kaynaşma, toplumu oluşturan bireylerin ruh sağlığına yönelik algı, tutum, kanaat ve yaklaşım belirleme süreçlerinde; kendisini damgalama-etiketleme, ruh sağlığı sorunlarını şiddetle ilişkilendirme ve bilim dışı tedavilere yönelme şeklinde hissettirmektedir. Uzmanlık bilgisine sahip olmayan katılımcı grubu, karma cevaplar ile ruh sağlığını açıklamayı tercih etmektedirler. Ruh sağlığı, halk arasında da bilimsel zemine benzer şekilde somut olarak gözlenebilen yanlarıyla, en çok davranışlar ve duygular ekseninden açıklanmıştır. Bilimsel bağlamda da karşılık bulan bir başlık olarak, normal-anormal davranışların katılımcılar tarafından değerlendirilmesinde daha çok kişisel deneyimler etkili olmaktadır. Duygular ise olumlu-olumsuz uçlar içinde açıklanma imkanı bulmaktadır. Ruh sağlığı bilgisinin değişiminde ve dönüşümünde, kültürel etkinin en yoğun gözlemlendiği sosyal çevre olarak aile, ön plana çıkmaktadır. Sonuç olarak; ruh sağlığının bir olgu olarak anlam kazanmasında, sosyal temsillerin sıkça kullanıldığı, ruh sağlığına ilişkin açıklamalarda ise hem gündelik bilginin hem de bilimsel bilginin ortaklığında yeni bir bilgi biçiminden söz edilebilir.Öğe Destekleme ve yetiştirme kurslarının eğitsel değerinin okul yöneticisi ve öğretmen bakış açısından incelenmesi(Aksaray Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2024) Döngel, Emre; Dilekli, YalçınBu çalışmanın amacı 2014 -2015 eğitim öğretim yılından itibaren Milli Eğitim Bakanlığına bağlı tüm ortaokullarda uygulanmaya başlanan Destekleme ve Yetiştirme Kurslarının kazanımları ve uygulanma sürecindeki problemleri belirlemektir. Bu amaçla 20 kişi ile görüşme yapılmıştır. Bu araştırmada nitel araştırma desenlerinden durum çalışması kullanılmıştır. Araştırmanın çalışma grubunun belirlenmesinde maksimum çeşitlilik örnekleme yöntemi kullanılmıştır. Araştırmada Milli Eğitim Bakanlığına bağlı resmi ortaokulda görev yapan 10 öğretmenden ve 10 okul yöneticisinden veri toplanmıştır. Araştırma için veriler yarı yapılandırılmış görüşme formu kullanılarak toplanmıştır. Görüşme formu, alan yazın taraması yapılmış, 11 soru ve 19 sonda soruluk bir görüşme formundan oluşmuştur. Araştırmada öğretmenler ve okul yöneticileri ile yapılan görüşmeler sonucu elde edilen veriler yazılı hale getirilerek içerik analizi tekniği ile analiz edilmiştir. Araştırmanın sonuçlarına göre; okul yöneticisi ve öğretmen görüşlerinin, kursların öğrencileri sınava hazırlamada katkı sağladığı görüşmüştür. Kurslarda en büyük sorun olarak devamsızlık öne çıkmıştır. Ayrıca destekleme ve yetiştirme kurslarının ekonomik anlamda öğretmen ve okul yöneticilerine katkı sağladığı ve öğrenci başarısının artmasından dolayı öğretmenlerin mesleki anlamda tatmin oldukları sonucuna ulaşılmıştır. Kursların hafta içi yapılmasının öğrenci ve öğretmenin motivasyonunu düşürdüğü bu nedenle kursların hafta sonu yapılmasının daha uygun olacağı ifade edilmiştir. Ayrı bir kurs programı olmasının kursların sınavlara hazırlanma konusunda daha etkili olacağı sonucuna ulaşılmıştır. Katılımcılar tarafından devamsızlık yapan öğrenci ve velisine yaptırım uygulanması ve kurslarda belli miktarda ücret alınması önerilmektedir. Ayrıca öğrenci sayısı bakımından dezavantajlı olan okullarda kurs açılabilmesi için gerekli sayının esnetilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır. Araştırmada ortaya çıkan sonuçların Millî Eğitim Bakanlığı başta olmak üzere destekleme ve yetiştirme kursları ile ilgili tüm paydaşlara yol göstereceği düşünülmektedir.Öğe İngilizce öğretmenlerinin görüşlerine göre İngilizce dersi öğretim programının (2.,3. ve 4.sınıf) dijitalleşen çağın ihtiyaçlarına cevap verebilirliğinin incelenmesi(Aksaray Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2024) Alemdar, Neslişah; Karagöz, SavaşBu araştırmada, İngilizce öğretmenlerinin görüşlerine göre İngilizce dersi öğretim programının (2.,3. ve 4.Sınıf) dijitalleşen çağın ihtiyaçlarına cevap verebilirliği incelenmiştir. Araştırma, betimsel araştırma desenlerinden biri olan olgu bilim deseni kullanılarak yapılmıştır. Araştırmanın çalışma grubunu, Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlı, Sakarya ilindeki ilkokullarda İngilizce dersine giren İngilizce öğretmenleri oluşturmuştur. Araştırmada öğretmenlerin İngilizce Öğretim Programının dijitalleşen çağın ihtiyaçlarına cevap verebilirliğine yönelik görüşlerini belirlemek için yarı yapılandırılmış görüşme formu uygulanmıştır. Yapılan araştırmada verilerin analiz edilmesinde içerik analizinden faydalanılmıştır. Analiz sonucunda, öğretmenlerin ilkokul İngilizce dersi öğretim programının dijitalleşen çağın ihtiyaçlarına cevap verebilirliğine dair görüşlerine, dijital eğitim araçlarının ne sıklıkta kullanıldığına, programın öğrencilerin İngilizce konuşma, dinleme, okuma ve yazma becerilerini geliştirip geliştirmediğine ve dijitalleşen çağda ihtiyaç duyulan becerileri kazandırıp kazandırmadığına dair; görüşlerine ulaşılmıştır. Öğretmenlerin görüşlerine göre İngilizce dersi öğretim programının önceki programlara göre geliştiği ancak henüz içinde bulunulan çağ için yeterli olmadığı bilgisine ulaşılmıştır. Buna ek olarak, gelişen teknolojinin programa dâhil olması ile konuların işlenişinin kolaylaştığı da ulaşılan bilgiler arasındadır.Öğe Beliren yetişkinlikte önem arayışı mükemmeliyetçilik kişilik anne baba tutumları arasındaki ilişkiler(Aksaray Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2024) Şahin, Selvi; Uçar, Mehmet ErtuğrulÖnem Arayışı Kuramı kişinin kendini başkalarının gözünde değerli ve önemli hissetme arzusunun olduğunu belirtir ve bu evrensel arzunun önem kaybı, önem kaybı tehdidi ve önem kazanma fırsatı ile etkinleştirilebileceğini ifade eder. Birey kendisine, başkalarına ve sosyal hayatına yönelik önem arayışında bulunabilir. Bu durum mükemmeliyetçiliği etkinleştirebilir. Mükemmeliyetçilik kişinin kendisi ve başkaları için aşırı yüksek standartlar belirlemesi ve bu beklentilere ulaşma konusunda çaba sarf ederken eleştirel tutum içinde olmasıdır. Mükemmeliyetçilik kendine yönelik, başkalarına yönelik ve sosyal kaynaklı olmak üzere üç boyutta ele alınabilir. Bu araştırmanın amacı önem arayışı ve mükemmeliyetçilik arasındaki yordayıcı ilişkileri tespit etmektir. Araştırma beliren yetişkinlik yaş düzeyinde 232 kadın ve 180 erkek toplam 412 katılımcı ile yapılmıştır. Nicel araştırma yöntemlerinden ilişkisel tarama modelinin kullanılmıştır. Veri toplama aracı olarak Önemlilik Arayışı Ölçeği, Büyük Üçlü Mükemmeliyetçilik Ölçeği-Kısa Formu ve Kişisel Bilgi Formu kullanılmıştır. Ölçme araçlarından elde edilen verilerin çözümlenmesinde ikili grupların karşılaştırılmasında t testi, ikiden çok grupların karşılaştırılmasında ise tek yönlü varyans analizi (ANOVA) uygulanmıştır. Önem arayışı ile mükemmeliyetçilik arasındaki yordayıcı ilişkiler basit doğrusal regresyon tekniği ile incelenmiştir. Araştırma sonucunda beliren yetişkinlerin cinsiyet, algılanan anne tutumu, algılanan baba tutumu ve kişiliklerinin tanımlama şekillerine göre önem arayışlarında anlamlı farklılık tespit edilmiştir. Diğer taraftan yaş düzeyi, gelir düzeyi ve aile bütünlüğünün bozulmuş olup olmamasına göre önem arayışlarında anlamlı farklılık tespit edilmemiştir. Beliren yetişkinlerin önem arayışları ve mükemmeliyetçilikleri arasında anlamlı ve orta düzeyde pozitif ilişki tespit edilmiştir. Araştırmadan elde edilen sonuçlar alanyazın doğrultusunda tartışılarak yorumlanmıştır. Ayrıca bu çalışmanın sonuçları doğrultusunda araştırmacılara, uygulayıcılara ve politika belirleyicilere öneriler sunulmuştur.Öğe Hasta kardeşin gölgesinde kalmak: Hastalığın sağlıklı kardeş üzerindeki etkisinin incelenmesi(Aksaray Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2024) Sağır, Rumeysa; Gündoğdu, RezzanBir çocuğun, özellikle çocukluk döneminde, ilk sosyal çevresi olan kardeşleriyle kurduğu ilişki, yaşamı üzerinde önemli bir yere sahiptir. Aileye kronik hasta bir çocuğun girmesi, kardeş ilişkilerini ve diğer çocukların kişiliklerini etkiler. Kronik hastalığı olan çocukların yakın çevresinde ruhsal olarak en çok etkilenen kişiler ebeveynleri ve sağlıklı olan kardeşleridir. Kronik hastalık durumu, sağlıklı kardeşleri psikolojik hastalıklara daha yatkın hale getirmekle birlikte onların psikososyal işlevlerini zayıflattığı ve bu tür etkilerin yetişkinlik döneminde de devam ettiği görülmüştür. Türkiye’de yaşayan, kardeşi kronik hasta olan sağlıklı yetişkinlerin gelişim dönemlerine göre bu durumdan nasıl etkilendiklerini ortaya koyan bir çalışma bulunmamaktadır. Bu tezin amacı, kronik hastalığa sahip kardeşi olan sağlıklı yetişkin bireylerin kardeşleri ile beraber geçirdiği gelişim dönemlerine dair deneyimlerini detaylı bir şekilde incelemektir. Kardeşi kronik hasta olan, 19-43 yaş aralığında yer alan 16 yetişkin ile yürütülen bu tez, istatistik olarak genelleme yapmanın ötesinde, bu kişilerin yaşantılarını derinlemesine anlamayı hedeflemektedir. Bu doğrultuda nitel araştırma yöntemlerinden tematik analiz kullanılmıştır. Analiz sonuçlarına göre ortaya çıkarılan; kardeşler arası ilişki deneyimleri, duygusal davranışsal sonuçlar, kayıt tutan zihin: anılar, ebeveyn yaklaşımları ve hasta kardeşle büyümenin yetişkinliğe etkisi temaları, ilgili alan yazın doğrultusunda tartışılmış, uygulayıcı ve araştırmacılara yönelik öneriler sunulmuştur.Öğe Üniversite öğrencilerinde toplulukçuluk/bireycilik, erillik/dişillik ve eylemlilik ilişkisinin incelenmesi(Aksaray Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2023) Duymuş ,Osman; Uçar, Mehmet ErtuğrulBu çalışmanın amacı üniversite öğrencilerinin erillik/dişillik yönelimleri ile bireycilik-toplulukçuluk durumlarının eylemliliği yordayıp yordamadığını araştırmaktır. Bu amaçla çalışmada ilişkisel tarama modeli kullanılmıştır. Araştırmanın çalışma grubunu Türkiye'de çeşitli üniversitelerin farklı bölümlerinde öğrenim gören 444 üniversite öğrencisi oluşturmuştur. Çalışma kapsamında araştırma problemlerine cevap bulabilmek için Atak, Kapçı ve Çok (2013) tarafından Türkçeye uyarlanmış olan "Çok-Yönlü Eylemli Kişilik Ölçeği", Hofstede'in Türk toplumu üzerinde yapmış olduğu genellemeyi test etmek üzere, "Sargut (1994) tarafından hazırlamış olan "Erillik-Dişillik Düzeyi Formu" ve Türkçe'ye uyarlaması Öztürk, Gökoğlu ve İnan (2018) tarafından yapılan "IND-COL Ölçeği" kullanılmıştır. Çalışmada, nicel verilerin analizi için ilgili ölçeklerden elde edilen toplam puanlar temel alınmış, betimsel analizler gerçekleştirilmiştir. Üniversite öğrencilerinin erillik/dişillik yönelimleri ile bireycilik-toplulukçuluk durumlarının eylemliliği yordayıp yordamadığını belirlemek için Pearson korelasyon analizi ve adımsal regresyon analizi gerçekleştirilmiştir. Öğrencilerin eylemlilik ölçeğinden elde ettikleri puan ortalamaları incelendiğinde, en düşük puan ortalamasının yaşam amacı ( =2.98) alt boyutunda elde edilirken, en yüksek ortalamanın ( =3.45) öz saygı alt boyutunda elde edildiği görülmüştür. Öğrencilerin eylemlilik ölçeği toplam puan ortalaması ise ( =3.23) şeklindedir. Bununla birlikte bireycilik toplam puan ortalaması =5.46 iken, toplulukçuluk toplam puan ortalaması =5.23 şeklindedir. Bu durumda öğrencilerin bireycilik eğilimleri düzeylerinin toplulukçuluk eğilimi düzeylerinden daha yüksek olduğu bulgusu elde edilmiştir. Araştırma bulguları üniversite öğrencilerinin erillik eğilimleri ortalamasının ( =3.26) iken dişillik eğilimlerinin ( =4.39) olduğunu, dolayısıyla üniversite öğrencilerinin genel olarak daha yüksek bir dişilliğe sahip olduğunu göstermektedir. Araştırmada ayrıca eylemlilik ve erillik [r= .476], dişillik [r= .324], bireycilik [r= .459] ve toplulukçuluk [r= .383] değişkenleri arasında anlamlı, pozitif ve anlamlı ilişkiler olduğu saptanmıştır [p<.05]. Erillik boyutu ve eylemlilik boyutu arasında 0.05 düzeyinde anlamlı bir ilişki olduğu, bireylerin eylemliliğe ilişkin toplam varyansın %22'sinin erillik boyutu ile açıklanabileceği belirlenmiştir. Eylemlilik ile erillik ve bireycilik arasında 0.05 düzeyinde anlamlı bir ilişki olduğu, bireylerin eylemliliğine ilişkin toplam varyansın %30'unun erillik ve bireycilik boyutu ile açıklanabileceği; eylemlilik ile erillik, bireycilik ve dişillik arasında 0.05 düzeyinde anlamlı bir ilişki olduğu, bireylerin eylemliliklerine ilişkin toplam varyansın %34'ünün erillik, bireycilik ve dişillik boyutu ile açıklanabileceği görülmüştür.Öğe Sezgisel yeme ve problemli yeme davranışlarının psikososyal faktörler açısından incelenmesi: Ergenlere yönelik bir çalışma(Aksaray Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2023) Duran Mucuk, Makbule; Morsünbül, ÜmitBu araştırmanın temel amacı ergen bireylerde duygusal yeme, dışsal yeme, kısıtlayıcı yeme ve sezgisel yeme davranışları ile kimlik boyutları, kişilik özellikleri, bilişsel tamamlanma ihtiyacı ve yaşam doyumu değişkenleri arasındaki ilişkinin incelenmesidir. Çalışmanın araştırma grubunu Türkiye/nin farklı illerinde çeşitli okullarda eğitimine devam eden 592 (375 Kadın, 217 Erkek) ergen oluşturmaktadır. Araştırma ilişkisel tarama modeli ile yürütülmüştür. Bu araştırmada katılımcıların ilgili değişkenlere ilişkin özelliklerini belirlemek amacıyla araştırma grubuna Kişisel Bilgi Formu, Hollanda Yeme Davranışları Anketi, Sezgisel Yeme 2 Ölçeği, Hızlı Büyük Beşli Kişilik Testi, Utrecht Kimlik Bağlanma Ölçeği, Tamamlanma İhtiyacı Ölçeği Kısa Form ve Yaşam Doyumu Ölçeği uygulanmıştır. Araştırmanın istatiksel analizleri SPSS programı aracılığıyla gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın sonuçları incelendiğinde kimlik boyutlarından bağlanma yapma, derinlemesine keşif ve seçeneklerin derinlemesine araştırılmasının duygusal yemeyi yordadığı; derinlemesine keşif boyutunun kısıtlayıcı yeme davranışını, bağlanma yapma boyutunun dışsal yeme davranışını; bağlanma yapma ve seçeneklerin derinlemesine değerlendirilmesi boyutunun sezgisel yeme davranışını yordadığı bulunmuştur. Kişilik özellikleri açısından bakıldığında duygusal yemeyi deneyime açıklık, sorumluluk ve duygusal denge boyutlarının yordadığı; kısıtlayıcı yemeyi duygusal denge boyutunun yordadığı; dışsal yemeyi dışa dönüklük, sorumluluk ve duygusal denge boyutlarının yordadığı; sezgisel yemeyi uyumluluk, sorumluluk, duygusal denge ve deneyime açıklık alt boyutunun yordadığı saptanmıştır. Tamamlanma ihtiyacı açısından bakıldığında tamamlanma ihtiyacının duygusal yemeyi; yaşam doyumu açısından bakıldığında yaşam doyumunun duygusal yemeyi ve sezgisel yemeyi yordadığı bulunmuştur. Son olarak araştırmanın bulguları literatür ışığında tartışılarak uygulayıcılara ve araştırmacılara yönelik önerilerde bulunulmuştur.Öğe Üniversite öğrencilerinin aşk tutumlarının bağlanma ve kimlik stilleri açısından incelenmesi(Aksaray Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2023) Arı, ÇağlarYapılan araştırmada üniversite öğrencilerinin aşk tutumları ile bağlanma ve kimlik stilleri arasındaki ilişkinin incelenmesi amaçlanmıştır. Araştırma ilişkisel tarama modelindedir. Araştırmanın çalışma grubu Sütçü İmam Üniversitesinde öğrenim gören 18-29 yaş arasında olan 397 öğrenciden oluşmaktadır. Araştırmada veri toplama aracı olarak Aşka İlişkin Tutumlar Ölçeği, Yakın İlişkilerde Yaşantılar Envanteri, Kimlik Stilleri Ölçeği-5 ve Kişisel Bilgi Formu kullanılmıştır. Araştırmada verilerin analizi için SPSS paket programı kullanılmıştır. Verilerin çözümlenmesinde Bağımsız Grup T Testi, Çoklu Regresyon Analizi ve Pearson Momentler Çarpım Korelasyon Katsayısı Testi kullanılmıştır. Araştırmadan elde edilen bulgulara göre erkek katılımcılar oyun gibi aşk ve özgeci aşkta kadın katılımcılara kıyasla anlamlı düzeyde daha yüksek puanlar elde etmişlerdir. İlişkisi olan katılımcıların, ilişkisi olmayan katılımcılara kıyasla tutkulu aşk, oyun gibi aşk, arkadaşça aşk ve özgeci aşkta anlamlı düzeyde yüksek puanlar elde ettikleri ortaya çıkmıştır. Korelasyon sonuçlarına göre; kaygılı bağlanma ile oyun gibi, arkadaşça, mantıklı, sahiplenici ve özgeci aşk arasında pozitif yönde anlamlı ilişki olduğu bulunmuştur. Kaçıngan bağlanma ile tutkulu aşk, arkadaşça aşk ve özgeci aşk arasında negatif yönde; mantıklı aşk ile pozitif yönde anlamlı ilişki bulunmuştur. Kaçınma yönelimli kimlik stili ile oyun gibi aşk, arkadaşça aşk, mantıklı aşk, sahiplenici aşk ve özgeci aşk arasında pozitif yönde anlamlı ilişki bulunmuştur. Bilgi yönelimli kimlik stili ile tutkulu aşk, arkadaşça aşk ve mantıklı aşk arasında pozitif yönde; oyun gibi aşk arasında ise negatif yönde anlamlı ilişki bulunmuştur. Norm yönelimli kimlik stili ile tutkulu aşk, oyun gibi aşk, arkadaşça aşk, mantıklı aşk, sahiplenici aşk ve özgeci aşk arasında pozitif yönde anlamlı ilişki bulunmuştur. Araştırma sonucunda ise bireylerin bağlanma ve kimlik stillerinin aşk tutumları üzerinde etkisinin olduğu görülmüştür.Öğe Eylem kimlikleme düzeyi ile bireycilik-toplulukçuluk boyutlarının öz-kontrolü yordaması(Aksaray Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2022) Yılmaz Arslan, Nur Banu; Uçar, Mehmet ErtuğrulÖz-kontrol bireyin duygu, düşünce ve davranışlarını, kendi benliğine ve çevresine uyumlu olabilecek şekilde denetlemesidir. Eylem kimlikleme bireyin eylemlerini anlamlandırması ve adlandırması sürecidir. Birey tarafından bir eylem, yüksek ya da düşük düzeyde kimliklenebilir. Yüksek düzeyde kimliklenen eylemler birey tarafından daha fazla önem arz ederken, düşük düzeyde kimliklenen eylemler birey için daha değersizdir. Bireycilik, bireyin biricik ve özerk olduğu kültür boyutudur. Bireyci kültürü benimseyen bireylerde bağımsızlık ön plandadır. Toplulukçuluk ise bireyin içerisinde bulunduğu gruba sadık ve bağımlı hissettiği kültür boyutudur. Toplulukçu kültürü benimseyen bireylerde ise karşılıklı bağımlılık ön plandadır. Kağıtçıbaşı'nın modelinde kültürlerin etkisiyle benlik yapılarının şekillendiği ve benlik yapılarının kültürel farklılardan etkilendiği savunularak Türk kültüründeki benlik yapıları; özerk, ilişkisel ve özerk ilişkisel olarak üç başlıkta ele alınmıştır. Bu bağlamda bu araştırmanın amacı, eylem kimlikleme ve bireycilik toplulukçuluk boyutlarının öz-kontrolü yordayıp yordamadığını ortaya koymaktır. Araştırma grubunu Türkiye'de öğrenim gören 424'ü kadın, 124'ü erkek toplam 548 üniversite öğrencisi oluşturmaktadır. Araştırmada verilerin toplanması amacıyla Kısa Öz-Kontrol Ölçeği, Davranış Kimlikleme Formu ve Özerk İlişkisel Benlik Ölçeği kullanılmıştır. Ayrıca katılımcıların cinsiyet, okudukları bölüm ve okudukları sınıf düzeylerini belirlemek amacıyla araştırmacı tarafından hazırlanan Kişisel Bilgi Formu kullanılmıştır. Verilerin analizinde ikiden fazla grupların karşılaştırılması için tek yönlü varyans analizi, ikili grupların karşılaştırılması için t-testi; değişkenler arasındaki yordama ilişkilerinin belirlenmesi için ise Pearson çarpım-moment korelasyon katsayısı ve çoklu regresyon analizi uygulanmıştır. Analiz sonuçlarına göre öz-kontrol düzeyinin ve bireycilik toplulukçuluk alt boyutları olan ilişkisel benlik ile özerk ilişkisel benlik boyutlarının cinsiyete göre farklılaştığı tespit edilmiş, eylem kimlikleme düzeyinin ise cinsiyete göre anlamlı olarak farklılaşmadığı saptanmıştır. Tek yönlü varyans analizi sonuçlarına göre bireycilik toplulukçuluk boyutları ve öz kontrolün öğrencilerin okudukları bölümlere göre anlamlı olarak farklılaşmadığı yalnızca eylem kimlikleme düzeyinin sayısal, sözel ya da eşit ağırlık bölümlerinde okumaya göre anlamlı olarak farklılaştığı tespit edilmiştir. Ayrıca eylem kimlikleme düzeyi, bireycilik toplulukçuluk boyutları ve öz kontrolün öğrencilerin okumakta oldukları sınıf düzeylerine göre anlamlı olarak farklılaşmadığı saptanmıştır. Çoklu regresyon analizi sonucunda eylem kimlikleme düzeyinin ve bireycilik toplulukçuluk alt boyutlarından özerk ilişkisel benliğin öz-kontrolü anlamlı bir biçimde yordadığı görülmektedir.Öğe Üniversite öğrencilerinde aleksitimi, duygu gereksinimi, kendini ayarlama, kimlik ve sosyal medya bağımlılığı arasındaki ilişkilerin incelenmesi(Aksaray Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2022) Südemen, Merve; Uçar, Mehmet ErtuğrulBu araştırmanın amacı, üniversite öğrencilerinde aleksitimi, duygu gereksinimi, kendini ayarlama, kimlik ve sosyal medya bağımlılığı arasındaki ilişkilerin incelenmesidir. Çalışmanın araştırma grubunu, Aksaray Üniversitesi'nde 2020-2021 eğitim öğretim döneminde öğrenim gören 482 (334 kadın/ 148 erkek) ön lisans, lisans ve lisansüstü öğrencileri oluşturmaktadır. Araştırma, ilişkisel tarama türünde nicel bir araştırmadır. Kullanılan ölçme araçları; Toronto Aleksitimi Ölçeği, Duygu Gereksinimi Ölçeği, Gözden Geçirilmiş Kendini Ayarlama Ölçeği, Kimlik Ölçeği, Sosyal Medya Bağımlılığı Ölçeği'dir. Araştırma, SPSS ile gerçekleştirilmiştir. Araştırma bulguları, üniversite öğrencilerinin aleksitimi ile duygu gereksinimi ve kendini ayarlama becerisi arasında negatif yönde düşük düzeyde bir ilişkisi olduğunu göstermiştir. Buna ek olarak, aleksitimi ile kimlik arasında anlamlı bir ilişki bulunmazken, aleksitimi ile sosyal medya bağımlığı arasında pozitif yönde düşük düzeyde bir ilişki olduğu tespit edilmiştir.Öğe Üniversiteli kadın öğrencilerin feminist kimlik gelişimi, toplumsal cinsiyet algısı ve psikolojik iyi oluş arasındaki ilişkinin incelenmesi(Aksaray Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2022) Cingil, Tuğba; Gündoğdu, Rezzanu çalışmanın amacı kadınların feminist kimliği, toplumsal cinsiyet algısı ve psikolojik iyi oluş arasındaki ilişkinin incelenmesidir. Kadınların feminist kimlik düzeylerinin yaş, eğitim düzeyi, bölüm, yaşanılan coğrafi bölge, annenin eğitim düzeyi, babanın eğitim düzeyi açısından farklılaşıp farklılaşmadığı incelenmektedir. Araştırma grubunu çeşitli üniversitelerde eğitim gören tesadüfi örnekleme yoluyla seçilen 422 kadın oluşturmaktadır. Araştırmada feminist kimliğe ilişkin bulgular Altıntaş ve Altıntaş (2007) tarafından uyarlanan "Birleşik Feminist Kimlik Ölçeği", toplumsal cinsiyet algısına ilişkin veriler için Altınova ve Duyan (2013) tarafından geliştirilen "Toplumsal Cinsiyet Algısı Ölçeği", psikolojik iyi oluş için Telef (2011) tarafından uyarlanan "Psikolojik İyi Oluş Ölçeği" ve araştırmacı tarafından geliştirilen "Demografik Bilgi Formu" kullanılmıştır. Araştırma kapsamında ulaşılan veriler SPSS 18 paket programı kullanılarak analiz edilmiştir. Araştırma problemlerini incelemek amacıyla Tek yönlü Anova testi, Bağımsız örneklemler t-testi, Çoklu regresyon analizi, Pearson Korelasyon Analizi ve Hiyerarşik olmayan küme analizi kullanılmıştır. Ulaşılan bulgulara göre, üniversiteli kadınların feminist kimlik gelişimleri, toplumsal cinsiyet algısı ve psikolojik iyi oluş arasında anlamlı ilişkiler olduğu tespit edilmiştir. Feminist kimliğin alt boyutları arasında da farklı düzeyde anlamlı ilişkiler tespit edilmiştir. Regresyon analizi sonuçlarına göre toplumsal cinsiyet algısı ve psikolojik iyi oluş feminist kimliği ve alt boyutlarını anlamlı şekilde yordadığı bulunmuştur. Yapılan Anova testi sonucunda feminist kimliğin bölüm, annenin eğitim düzeyi, babanın eğitim düzeyine göre farklılaştığı, feminist kimliğin alt aşamalarından pasif kabul aşamasının yaş, bölüm, coğrafi bölgeye göre farklılaştığı bulunmuştur. Ayrıca feminist kimlik yayılma aşamasının yaş düzeyine göre farklılaştığı tespit edilmiştir.