Tez Koleksiyonu

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Güncel Gönderiler

Listeleniyor 1 - 20 / 107
  • Öğe
    Fahreddin Er-Râzî'de metafizik meseleler: El-Metâlibu'l-Aliye örneği
    (Aksaray Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2025) Keser, Muhammed
    "Fahreddin er-Râzî'de Metafizik Meseleler: el-Metâlibü'l-âliye Örneği" tezimiz, Fahreddin er-Râzî'nin metafizik anlayışını özellikle el-Metâlibü'l-âliye adlı eseri çerçevesinde ele almaktadır. Çalışmanın ilk bölümünde Râzî'nin hayatı, yaşadığı dönem, ilmî kişiliği, İslâm düşüncesindeki etkisi ve yöntem eleştirilerine yer verilmiştir. Râzî, hem kelâm hem de felsefe alanında eserler vermiş; özellikle kelâmı mantıkla güçlendirerek felsefeye yakın bir metafizik anlayış geliştirmiştir. Gazzâlî, Fârâbî ve İbn Sînâ gibi önemli isimlerin etkisi altında kalan Râzî, bu düşünürlerin metafizik görüşlerini de eleştirel bir bakışla değerlendirmiştir. Tezin ikinci bölümünde İslâm düşüncesinde metafizik kavramı kelâm ve felsefe gelenekleri çerçevesinde incelenmiştir. Kelâmın erken dönemlerinden itibaren nasıl geliştiği, nasıl felsefî bir boyut kazandığı ve bu süreçte metafizik konuların (varlık, mâhiyet, nefs-ruh, meâd) nasıl ele alındığı anlatılmıştır. Mütekaddimîn ve müteahhirîn dönemi kelâm anlayışlarının farklılıkları vurgulanmıştır. Ayrıca Fârâbî ve İbn Sînâ gibi İslâm filozoflarının metafizik anlayışları detaylı biçimde özetlenmiş; bunların Râzî üzerindeki etkileri tartışılmıştır. Üçüncü bölümde ise doğrudan Fahreddin er-Râzî'nin metafizik anlayışı ele alınmıştır. Râzî'nin varlık anlayışı, varlık türleri, mâhiyetin tanımı ve kapsamı, nefs ve ruhun doğası, insanın meâd (âhiret hayatı) konusundaki görüşleri sistematik bir şekilde sunulmuştur. Râzî'nin el-Metâlibü'l-âliye adlı eserinde bu konuları nasıl tartıştığına odaklanılmış, onun kullandığı yöntemler ve ele aldığı deliller genel hatlarıyla açıklanmıştır. Râzî, farklı görüşleri sıralayıp güçlü bir tartışma zemini oluşturmayı tercih etmiş, ancak tezde bu delillerin ayrıntılarına fazla girilmemiştir. Tezin sonunda, Râzî'nin metafizik anlayışının İslâm düşüncesine katkısı değerlendirilmiş; Râzî'nin düşüncelerinin, kelâm ile felsefeyi buluşturan bir nitelik taşıdığı ve sonraki İslâm düşünürleri üzerinde kalıcı etkiler bıraktığı gerçeği ortaya konmuştur. Tezde özellikle el-Metâlibü'l-âliye'nin onun ilmî olgunluk döneminin ürünü olduğu ve İslâm kelâmının gelişiminde önemli bir dönüm noktası teşkil ettiği vurgulanmıştır.
  • Öğe
    آراء أبي إسحاق المروزي في كتاب القتل والصيد والذبائح والضحايا والأطعمة كتاب الحاوي أنموذجًا
    (Aksaray Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2025) El Mansur, Mahir
    ظهر في التاريخ اإلسالمي فقهاء أجالء قد برزوا في العلم، وشهد لهم العلماء، ومن هؤالء العلماء اإلمام أب ي إسحاق المروزي رحمه هللا )ت 340 هـ(، فقد كان إمام جما هير الشافعية وكبيرهم، وقد بذل اإلمام وقته وحياته في التعلم والتدريس والتأليف، وقد لمع نجمه وظهرت جهوده، حيث قام بتأليف عدد من الكتب النافعة في الفروع واألصول التي صارت مرجعًا ومصدًرا ينهل منه العلماء. قام الباحث بجمع اآلراء الفقهية لإلمام المروز ي من كتاب القتل وكتاب الصيد والذبائح وكتاب األضحية وكتاب األطعمة، وذلك من كتاب الحاوي الكبير لإلمام الماوردي رحمه هللا )ت 450 هـ(، فبدأ البحث بالتعريف بشخصية اإلمام ين الماوردي والمروزي وبيئتهما ومكانتهما العلمية، ثم توسع في ترجمة اإلمام المروزي وأنه كان كبير شيوخ الشافعية في عصره، ثم بعد ذلك ذكر اآلراء الفقهية ذكِر رأي اإلمام لإلمام المروزي في حدود البحث ، وذلك من خالل تصوير المسألة بطريقة مناسبة، ثم يُ المروزي أوال،ً ثم بعده آراء العلماء الذين ذكرهم الماوردي في كتابه، ذو الصبغة الشافعية، وهم من علماء الشافعية، وقد يذكر غيرهم، ثم يذكر الباحث ما ترجح لديه منها، وختا ًما فقد توصل الباحث لنتائج عد يد ة مهمة، ومن أهمها أن اإلمام المروزي فقيه أصولي منضبط، فيجب االعتناء بعلمه، وأن آراء اإلمام لم تكن عن هوى أو تقليد أعمى لمن سبقه، بل عن اجتهاد ونظر عمي ق، فقد يخالف من سبقه من أئمة المذهب وقد يوافقهم.
  • Öğe
    Kur'an ilimleri bağlamında Hucurât sûresi: Klasik-çağdaş mukayesesi
    (Aksaray Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2025) Çizmecioğlu, Hasan
    Hucurât Sûresi, içerdiği ahlâkî ilkeler, toplumsal düzenlemeler ve bireyler arası ilişkilere dair rehberlik edici hükümler sebebiyle "ahlâk sûresi" olarak da anılan Medenî bir sûredir. Bununla birlikte birçok Kur'ân ilmî yönünden zengin bir içeriğe sahip olması nedeniyle araştırma açısından anlamlı bir örnek niteliğindedir. Kur'ân ilimleri âyetlerin iniş sebebi, dili ve tarihî bağlamı gibi unsurları dikkate alarak Kur'ân'ın evrensel mesajının doğru anlaşılmasına yardımcı olur. Bu çalışma hucurat suresi özelinde klasik ve çağdaş tefsirleri Kur'ân ilimleri bağlamında karşılaştırarak, bu tefsirlerde hangi ilimlerin nasıl kullanıldığını ortaya koymayı amaçlamıştır. Ayrıca bu tezde Kur'ân ilimlerinin farklı dönemlerdeki kullanım biçimleri incelenmiş; böylece zaman içindeki değişim ve süreklilikler belirlenmiştir. Araştırma, nitel yönteme dayalı olarak yürütülmüş; temel veri toplama yöntemi olarak doküman analizi kullanılmıştır. Veriler betimleyici ve analitik yaklaşımlarla değerlendirilmiştir. Klasik tefsirlerde Kur'ân ilimlerine detaylı bir şekilde yer verilirken, çağdaş tefsirlerde ise bu ilimler göz ardı edilmeden, daha seçici ve amaç odaklı bir yaklaşımla kullanılmıştır. Ayrıca, âyetlerin temel mesajları her iki dönemde de korunduğu gözlenmiş ancak bu mesajlara ulaşma yöntemleri, dönemin şartlarına göre farklılık gösterdiği tespit edilmiştir.
  • Öğe
    Mezhep içi tercih usûlüne göre Ali El-Kārî'nin Fethu Bâbi'l-ʿİnâye isimli eserinin değerlendirilmesi
    (Aksaray Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2025) Çelik, Abdullah
    Ali el-Kārî, hayatının büyük bölümünü, Hanefîlerin nispeten azınlıkta kaldığı Mekke havzasında geçirmiştir. Hanefî hocalarının dışında, diğer mezheplere mensup âlimlerden de ders aldığı bu vasatta, entelektüel ilgi ve ilmî-fıkhî kişiliğini şekillendirmiş, eserlerini kaleme almış ve ilmî çalışmalarını sürdürmüştür. Hadisçi kimliğiyle öne çıkan Ali el-Kārî'nin Fethu bâbi'l-ʿinâye'si, iftâ sürecinde ve fıkhî çalışmalarda başvurulan geç dönem kaynak eserler arasında önemli yer işgal eden şerh türünde bir çalışmadır. Eserini, Hanefî mezhebini hadis yönünden desteklemek amacıyla telif etmiştir. Söz konusu coğrafî, sosyal ve ilmî olguların, onun fıkıh düşüncesine ve fıkhî faaliyet türlerinden birisi olan açık ve iltizâmî tercihlerine etkisi önemli bir yerde durmaktadır. Tercih usûlü etrafında ve Hanefî füru fıkıh eserleri ekseninde, bu etkinin boyutlarını gözler önüne sermeye çaba sarf edilmiştir. Bu çalışma, Hanefî mezhebinde zaman içinde oluşmuş görüşler havuzundan ve mezhep birikiminden yararlanarak fetvaya esas görüşe ulaşabilmenin keyfiyetini göstermesi açısından örneklik teşkil etmeyi de gaye edinmiştir. Bu bağlamda çalışmamız bir giriş ve iki bölümden oluşmaktadır. Giriş bölümünde çalışmanın konusu, önemi, çalışmanın amacı, yöntemi ve literatür değerlendirmesi ele alınmıştır. Birinci bölümde ise Ali el-Kārî'nin hayat serencamına, entelektüel biyografisine ve eserlerine değinilmiştir. Bunun yanı sıra mezhep içi tercih ilke ve kuralları ortaya konmuştur. İkinci bölümde Ali el-Kārî'nin Fethu bâbi'l-ʿinâye'deki "Kitâbü't-tahâre" kısmındaki hükümler incelenmiştir. Sonuç bölümünde ulaştığımız bilgileri değerlendirerek çalışmamız nihayete erdirilmiştir.
  • Öğe
    Nevâdir geleneğinde mizahî bir figür olarak Eş'ab b. Cübeyr
    (Aksaray Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2025) Ercan, Nuri
    Bu çalışmada Arap mizahçılarından Eş'ab'ın (ö.154/771) kişiliği ve mizahçılığı ele alınmıştır. Bu çalışmanın odak noktasını oluşturan Eş'ab, Arap edebiyatında mizahın en dikkat çekici figürlerinden biri olarak öne çıkar. Mevâlî kökenli olmasına rağmen, Emevîler döneminde mizahın kurumsallaşmasına öncülük etmiş, komedyenliğin bir meslek olarak kabul edilmesini sağlayan şahsiyetlerden biri olmuştur. Eş'ab, Medine, Şam ve Bağdat gibi önemli kültürel merkezlerde yaşamış; şiir, müzik ve mizahı harmanlayan gösterileriyle dönemin entelektüel hayatına önemli katkılar sunmuştur. Sanatında hazırcevaplık, söz oyunları, kinaye, tevriye ve teşbih gibi anlatım biçimlerini ustalıkla kullanan Eş'ab, Arap kaynaklarında sanatından ziyade, hakkında anlatılan anekdotlarla öne çıkmıştır. Eş'ab'ın mizahı yalnızca güldürmeye değil, aynı zamanda düşündürmeye de yöneliktir. Günlük yaşamdan beslenen bu mizah anlayışı, toplumun alt kesimlerinden karakterlerin -tufeylîler, cariyeler, dilenciler ve bedeviler- anlatıya dâhil edilmesiyle daha da zenginleşmiştir. Eş'ab'ın geçimini mizah yoluyla sağladığı, bunu yaparken toplumun tepkilerini göze aldığı ve özgüvenli tavrıyla dikkat çektiği görülmektedir. Ancak, Eş'ab'ın mizah anlayışının kültürel kökenleri ve mensubiyetine dair akademik çalışmaların sınırlı olması, bu alanda daha derinlemesine araştırmalara olan ihtiyacı ortaya koymaktadır. Eş'ab, hakkında kaleme alınan hikâyeler, romanlar ve hatta çizgi filmler yoluyla günümüzde bile mizah alanında etkisini sürdürmektedir.
  • Öğe
    Mevdûdî'nin Tefhîmü'l-Kur'ân'ında erkek tasavvuru
    (Aksaray Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2025) Çavga, Kübra
    Allah, insanı diğer varlıklar gibi çiftler halinde yaratmıştır. İnsana, hayvanlardan farklı olarak irade vermiş ve İlâhî buyruklar karşısında sorumlu tutmuştur. Kur'ân-ı Kerim bu sorumlulukta erkeği kadından üstün tutmayarak birbirlerinin tamamlayıcısı olarak göstermekte, üstünlüğün sadece takvâda olduğunu bildirmektedir. Çalışma bu konuda yaşamış olduğu dönemde ve sonrasında düşünüş şekli ve duruşuyla etkisini sürdürmüş modern ve gelenek arası bir çizgide olduğu kabul edilen Ebü'l-A'lâ Mevdûdî'nin (ö. 1903-1979) Tefhîmü'l-Kur'ân'ında Erkek Tasavvuru, Mevdûdî'nin bakış açısıyla ele alınmaya çalışılmıştır. Çalışmada erkek tasavvuru ve Mevdûdî'nin bu kavrama yüklediği anlamlar üzerinde durulmuştur. Çalışmanın daha net anlaşılması için Mevdûdî'nin hayatı, ilmî kişiliği, eserleri ve çalışmaya kaynak olan Tefhîmü'l-Kur'ân hakkında genel bilgiler verilmiştir. Bu araştırmanın temel bulgusu, Kur'ân'da erkeğin kadından "kavvâm" olma vasfının, bir hak kaybı veya cinsiyetler arası mutlak bir üstünlük meselesi olarak değil, aksine erkeğe yüklenen ağır sorumluluklardan kaynaklandığıdır. Mevdûdî, kadın ve erkeğin birbirinin "libâsı" olması metaforunu kullanarak karşılıklı tamamlayıcılık ve destekleyicilik rollerine dikkat çekmektedir. Sonuç olarak bu çalışmada, erkek tasavvuru ve "kavvâm olma" vasfını ve bu vasfın altında yatan nedenleri üzerinde durulmuştur. Bu durumun erkeğe getirdiği yükümlülükleri, özellikle Mevdûdî'nin Tefhîmü'l-Kur'ân Tefsiri ve İslâm düşüncesinin temel tefsir kaynakları ışığında ele alınmış ve bu bağlamda, Mevdûdî'nin ilgili âyetleri yorumlama biçimi ve erkeğe atfettiği sorumluluklar özgün bir şekilde ortaya konulmaya çalışılmıştır.
  • Öğe
    التحقيق والتحليل "النكت الإعجازيّة على الفتاوى البزازيّة"(من كتاب الشهادات إلى آخر كتاب الوصايا
    (Aksaray Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2025) Elhıdır, Memduh
    ن من أج ّل علوم الشريعة علم الفقه، ومن أهم المدارس التي تشكلت في هذا الباب المدرسة األولى مدرسة أهل الرأي مدرسة اإلمام ال ُملقب باألعظم، اإلمام أبي حنيفة رحمه هللا، ومن أ برز ما تتميز به هذه المدرسة توسع المسائل وكبر فضائها فتشكلت كتب تسمى بكتب الفتاوى، تُعنى بجمع هكذا مسائل ومتفرقات. وبين أيدينا هذ ا الكتاب الحديث نسبيًا، النكت اإلعجازيّة على فتاوى اإلمام البزازي رحمهما هللا، حيث كانت كالتعليقات المفيدة والنكت اللطيفة، والحواشي المفيدة. فعملنا على كشف تلك الكنوز المحتواة في المخطوط وإخراجها بشكل عصري متميز، يهدف إلثراء المكتبة الفقهية، والفتاوى منها خاصة بما يتناسب مع أصول وقواعد البحث العلمي المعاصر، ودون خل ٍل أو تحريف للمحتوى، فكان العمل طيبًا مبار ًكا نافعًا، ينفع المبتد ئ ويزيد من علم المنتهي، وهللا رب العرش نسأل أن ينفع به المؤلف والمهتم به والقارئ والمساهم وسائر المسلمين.. آمين.
  • Öğe
    التحقيق والتحليل "النكت الإعجازيّة على الفتاوى البزازيّة"(من كتاب الطهارة إلى أول كتاب الشهادات
    (Aksaray Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2025) Hasan, Ömer
    Bu çalışma, İslam hukuku mirasına ait fıkhî bir el yazmasını ele almaktadır. İncelenen eser, tahâret, namaz, oruç, nikâh ve talâk gibi çeşitli fıkhî konulardaki ince meseleleri ele alması bakımından Hanefî mezhebine önemli bir katkı sunmaktadır. Araştırmacı, söz konusu el yazmasının nadir bulunan bir referans kaynağı olması sebebiyle önemini vurgulamaktadır. Ayrıca, müellifin fıkhî meseleleri açıklama yöntemini ve şer'î hükümlerin istinbâtına (hüküm çıkarımına) yönelik yaklaşımını titizlikle ortaya koymaktadır. Bununla beraber farklı görüşlerin münakaşası da yapılmıştır. Araştırmacı bu tahkik çalışmasında ince ilmî bir yöntem izlemiştir. Çalışmada, orijinal metinler karşılaştırılmış, metindeki hatalar düzeltilmiş ve anlaşılması güç fıkhî ifadeler açıklığa kavuşturulmuştur. Metnin tahkiki özenle sunulmuş, müellifin ele aldığı fıkhî bağlamlar detaylı bir şekilde incelenmiş ve metnin anlaşılmasını kolaylaştırıcı açıklamalar yapılmıştır. Sonuç olarak, bu araştırma derin fıkıh düşüncesini temsil eden söz konusu klasik fıkıh eserinin ehemmiyetini ortaya koymaktadır. Bu bağlamda, bu tür kıymetli eserlerin gün yüzüne çıkarılmasının, fıkıh literatürüne sağladığı ilmî zenginlik ve pratik faydalar açısından büyük bir gereklilik olduğu ortaya konulmuştur. Anahtar Kelimeler : El-Bezzâzî, Kâzî Han, Et-Tetârhâniyye, El-Hulâsa (Hulâsatü'l-Fetâvâ), El-Bahr (Bahrü'r-Râik), Ebü'l-Leys es-Semerkandî.
  • Öğe
    İslâm aile hukukunda insan onurunun hükümlere etkisi
    (Aksaray Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2025) Tanrıver, Gamze
    Aile, İslâm toplumunda toplumsal düzenin temel taşı olarak kabul edilmiştir. Eşler arasındaki sevgi, merhamet ve adalet ilkeleri, bireylerin onurunu korumada kritik bir rol oynamaktadır. Aynı şekilde çocukların haklarının korunması, onların eğitim ve terbiyesine yönelik hükümlerin detaylı bir şekilde ele alınması, İslâm hukukunun insan onuruna verdiği değerin somut göstergelerindendir. İslâm hukuku, insan onurunu yaratılıştan itibaren kutsal bir değer olarak kabul etmekte ve bunu hukuki düzenlemelerle koruma altına almaktadır. Kur'an ve Sünnet'in rehberliğinde, bireylerin iradesine saygı, eşlerin hak ve sorumluluklarının dengesi, nafaka ve mehir gibi düzenlemelerle ekonomik güvence sağlama gibi konular, insan onurunun korunmasını amaçlamaktadır. Özellikle evlilik akdinin karşılıklı rızaya dayanması, bireyin haklarına saygıyı ifade ederken; boşanma sürecinde getirilen kurallar, tarafların maddi ve manevi olarak korunmasını hedefler. Sonuç olarak, İslâm aile hukuku, insan onurunu koruma ilkesini merkeze alarak aile birliğini sağlam bir temele oturtmakta ve bireylerin haklarını adalet ve merhamet ekseninde korumaktadır. Bu çerçevede, insan onuruna verilen önem, İslâm hukukunun toplumsal düzeni ve bireysel hakları nasıl şekillendirdiğini göstermektedir. Bu çalışma, İslâm aile hukukunda insan onurunun korunmasının ne ölçüde dikkate alındığını incelemektedir. Araştırmanın temel amacı, İslâm hukuku çerçevesinde insan onurunun, hukuki ve ahlaki hükümlerdeki yansımalarını ortaya koymaktır. Çalışmada, insan onuru kavramının İslâmi perspektifte nasıl ele alındığı, evlilik öncesi süreçten başlayarak evlilik akdi, evlilik süreci ve boşanma sonrası aşamalarda incelenmiştir. Araştırma, klasik İslâm hukuku kaynakları ve çağdaş çalışmaları bir araya getirerek, İslâm aile hukukunun insan hakları ile uyumlu yapısını değerlendirmektedir.
  • Öğe
    القواعد الفقهية وأثرها في تعزيز القيم الإجتماعية، القواعد الكلية الكبرى نموذجاَ
    (Aksaray Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2025) Qawam, Abdul Qaiuom
    القواعد الفقهیة تُؤثر إیجابیاً في مختلف مجاالت الحیاة، حیث تجمع المسائل الفقهیة المتنوعة في إطار مختصر و وافي یستند إلى نصوص شرعیة إجمالیة. تُعتمد هذه القواعد كأدلة معتبرة تتمیز بسهولة التطبیق ووضوح المعاني. للقضاة والمفتین في القواعد الكبرى تُعد األساس النظري للعدید من الفروع الفقهیة، ومصدرا إستنباط ً غنیاً األحكام الشرعیة ومعالجة القضایا المستجدة. تجمع هذه القواعد بین المسائل المتفرقة، ما یجعلها أداة فعّالة لتنظیم القضایا العصریة وفق الشریعة اإلسالمیة. الباحث استقرأ القواعد الكبرى وأبرز شمولیتها وتجددها مع الزمن، موضحا إعتمادها على القرآن والسنة ً ومصادر أخرى. كما تناول دور هذه القواعد في تعزیز القیم اإلجتماعیة اإلسالمیة وإستقرار المجتمع. الرسالة تؤكد أن القواعد الكبرى لیست أدوات فقهیة فحسب، بل وسائل فعّالة لترسیخ القیم اإلسالمیة، مما یضمن إستمرار یتها وقوتها أمام تحدیات العصر، لتكون حجر الزاویة في بناء مجتمع إسالمي متماسك یحافظ على هویته وأصالته.
  • Öğe
    Hüseyin Atay'ın Kur'an'a yaklaşımı
    (Aksaray Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2025) Bilgiç Ak, Ayşegül
    Bu tez özeti Hüseyin Atay'ın hayatını, akademik çalışmalarını, yayınlarını ve Kur'an'a yönelik yaklaşımlarını ele almaktadır. Atay, geleneksel tefsir anlayışlarını eleştiren ve Kur'an'ı çağdaş meseleler için evrensel bir rehber olarak savunan bir perspektif geliştirmiştir. Modernist, tarihselci ve sosyolojik yaklaşımları birleştirerek, Kur'an'ın mesajını günümüz sorunlarına ışık tutacak şekilde yorumlamayı amaçlamıştır. Çalışmada, Atay'ın hayatı ve akademik kariyeri hakkında bilgi verilmekte ve din, hadis, sünnet, vahiy, nesih ve esbab-ı nüzul gibi temel kavramlara getirdiği yorumlar analiz edilmektedir. Ayrıca, çağdaş tefsir problemleri kapsamında kadın, yönetim, zekât, faiz ve kısas gibi konular üzerindeki görüşleri ele alınmaktadır. Bu çalışma, Atay'ın Kur'an'ın tarihsel olaylarla sınırlı olmadığını, evrensel ilkelere dayalı bir rehber olduğunu vurgulayan bakış açısını ortaya koymaktadır. Aynı zamanda Atay'ın, İslami ilimlerde ufuk açan bir yaklaşımla Kur'an'ı anlama ve yorumlama sürecine katkılarını incelemektedir.
  • Öğe
    المنهج الفقهي لإلمام الشرواني من خالل حاشيته على تحفة المحتاج
    (Aksaray Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2025) Al-Gburi, Abdulrahman Yaseen Habeeb
    İmam Şirvani, İslam fıkhında önemli bir etki bırakmış en önde gelen Şafii alimlerinden biridir. İmam İbn Hacer el-Heytemî'nin "Tuhfetü'l-Muhtâc" adlı eserine yazdığı derinlemesine açıklamaları ile tanınır. Bu eser, İmam Nevevi'nin "el-Minhâc" adlı metninin en önemli şerhlerinden biridir. Araştırmanın amacı, İmam Şirvani'nin fıkhî hükümleri istinbat etme yöntemini incelemek, onun şer'î delillerle çalışırken izlediği yolu analiz etmek ve fıkhî meseleleri sunma biçimini, görüşleri tercihe dayalı olarak nasıl tartıştığını ortaya koymaktır. Araştırma, şerhindeki fıkhî metinlerin incelenmesinde tümevarım yöntemini, açıklama ve istidlal tarzını ele almak için analitik bir yaklaşımı benimsemiştir. Birinci bölümde, temel kavramların tanımları yapılmış, fıkıh ve metodoloji hakkında genel bir açıklama yapılmıştır. Ayrıca, İmam Şirvani ve Şafii fıkhına yaptığı katkılardan bahsedilmiş, "Tuhfetü'l-Muhtâc" eseri tanıtılmıştır. Bu bölümde, Şirvani'nin eserine yaptığı katkılar vurgulanmış ve kitabın Şafii mezhebindeki önemi, İslam dünyasında fetva kaynağı olarak kabul edilmesi ele alınmıştır. Şirvani, sadece geleneksel bir açıklama yapmamış, fıkhî meselelerin derinlemesine analizini sunarak zamanının önemli fıkıh âlimlerinden biri haline gelmiştir. İkinci bölümde, İmam Şirvani'nin şer'î delillerle istidlal etme yöntemi incelenmiştir. Bu bölüm iki ana kısmı kapsamaktadır: İlk kısımda, Kur'an-ı Kerim, Sünnet, icma ve kıyas gibi üzerinde ittifak edilen şer'î deliller üzerine yoğunlaşılmıştır. Şirvani'nin bu delilleri nasıl dengeli bir şekilde kullandığı ve hem nakil hem de akıl unsurlarını nasıl bir araya getirdiği açıklanmıştır. İkinci kısımda ise ihtilaflı deliller, örneğin istihsan, maslahatlar ve istishab ele alınmıştır. Şirvani'nin bu delilleri nasıl pratik örneklerle açıklayarak, esnek bir yaklaşım Üçüncü bölümde, İmam Şirvani'nin fıkhî meseleleri nasıl sunduğu ve görüşleri nasıl tercih ettiği ele alınmıştır. Şirvani'nin yaklaşımı, objektif ve tarafsızdır. Farklı alimlerin görüşlerini, şer'î delillerle destekleyerek sunmuş ve ardından bu görüşler arasında delilin gücüne dayanarak en güçlü olanını tercih etmiştir. Şirvani, âlimler arasındaki ihtilafları açıklığa kavuşturmuş, fıkhî meselelerin derinlemesine anlaşılmasını sağlamıştır. Araştırma, Şirvani'nin özellikle abdest ve namaz gibi konularda, Şafii mezhebi içindeki farklı görüşlere dair yaptığı açıklamaları ve tercih ettiği görüşleri detaylı bir şekilde ele almıştır. Bu, onun şer'î temelleri ne kadar derinlemesine anladığını ve pratikte şer'î maslahatları gözeterek nasıl tercih ettiğini ortaya koymuştur. Araştırma, İmam Şirvani'nin metodunun hem geleneksel hem de çağdaş fıkıh anlayışını birleştiren hassas bir bilimsel yaklaşım olduğunu ortaya koymuştur. "Tuhfetü'l-Muhtâc" üzerindeki haşiyesi, yalnızca fıkhî bir kitabın açıklaması değil, aynı zamanda fıkhî meselelerin derinlemesine analizini ve şer'î delillerin kapsamlı açıklamasını içeren bir çalışmadır. Bu yaklaşım, İmam Şirvani'nin Şafii fıkhını geliştirerek, hem şer'î temellerin korunmasını hem de pratikteki ihtiyaçların karşılanmasını sağladığını göstermektedir. Bu nedenle, haşiyesi, fıkıh karşılaştırması ve İslam fıkhı üzerine çalışan araştırmacılar için önemli bir başvuru kaynağı olmuştur.
  • Öğe
    اختيارات أبي إسحاق المروزي في فقه الأسرة كتاب الحاوي أنموذجا
    (Aksaray Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2025) Hammud, Muhammed
    Dini ilimler, kişinin uğruna çabalayabileceği en üstün değerlerdendir. Bu ilimler, kişiyi en yüce mertebelere ulaştırır. İlim erbabı için uğraşılar arasında en büyük kıymete sahip olan ise fıkıh ilmidir. Cenab-ı Hakk'ın furû'-i fıkha dair meselelerde ulemânın ihtilafını onlara geniş bir rahmet kılması O'nun bu ümmete olan merhametindendir. İslâm tarihinde İslâm fıkhı alanında birçok değerli âlim ortaya çıkmıştır. Bunlardan birisi de ömrünü bu uğurda adayan Şâfi'î fakihlerinden Ebû İshâk İbrâhîm b. Ahmed el-Mervezî'dir. Fıkıh ilmine katkılarıyla ön plana çıkan Mervezî, usûl ve furû'a ait kıymetli birçok eser telif etmiştir. Bu çalışmada İmâm Mervezî'nin Mâverdî'nin el-Hâvî el-kebîr adlı eserinde yer alan aile hukukuna dair görüşleri ele alınmıştır. Bu bağlamda öncelikle İmâm Mervezî'nin hayatı ve ilmi kişiliği tanıtılmış ve onun Şafii mezhebindeki konumu ortaya konmuştur. Ardından el-Hâvî'l-Kebîr adlı eserde yer alan aile hukukuna dair görüşleri tespit edilmiştir. Her başlık altında ilgili görüşlere yer verildikten sonra tercih edilen görüş, delilleriyle ortaya konulmuştur. Çalışma neticesinde Şâfi'î mezhebi'nin önde gelen isimlerinden olan Mervezî'nin fıkhî görüşlerinin bazen mezhebin görüşüne uygun, bazen özgün, bazen de diğer mezheplere uygun olduğu görülmüştür. Dolayısıyla Mervezî'nin kör taklite değil, daha çok istidlal ve nazara dayanarak içtihatta bulunduğu anlaşılmıştır. Anahtar kelimeler: Fıkıh, Şâfi'î fakîhler, el-Mervezî, Ebû İshâk, el-Hâvî.
  • Öğe
    İbn Sînâ ve Cüveynî'nin cevher anlayışlarının mukayesesi
    (Aksaray Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2024) Şimşek, Rumeysa Nur; Kahraman, Hüseyin
    İnsanoğlu dünyaya geldiğinden bu yana başta kendi varlığından yola çıkarak bir şekilde var olanlar üzerinden varlık hakkında düşünegelmiştir. Bu bakımdan düşünce tarihinde rasyonel ve metafizik hakikatler; tanrı, âlem ve insan ilişkilerini izah etmede önemli bir değere sahip olmuştur. Varlığı ve kaynağını kavrama, devamında da hayatı anlamlandırma gayesiyle ilk filozoflar gözlemlenebilir varlıkların ilk nedenleri hakkında bazı düşünce sistemleri oluşturmuşlardır. Bu bağlamda bir öz arayışıyla ortaya çıkan ve sonradan gelenek ve ekoller tarafından sistemleştirilen cevher düşüncesi, varlığa ilişkin ontolojik, epistemolojik, mantık, fizik ve metafizik yönleri de kapsayacak şekilde bu alanlara bütüncül cevaplar verme gayretinin bir sonucu olarak gelişmiştir. Antik çağdan gelen ve birçok aşamadan geçerek İslâm düşüncesine aktarılan bu mesele; barındırdığı problemler ve bu problemlere cevap arama derdiyle İslâm felsefesi ve kelâm geleneklerine cevherle irtibatlı olarak fizik ve kozmolojiye dair meseleleri bütüncül olarak tartışma imkânı sunmuştur. Bu hususlardan dolayı biz çalışmamızda birçok düşünce alanına hitap eden temel bir mesele olan ve ontolojik bağlamda varlığın özü (değişmeyen gerçek) olarak kabul edilen cevheri ele aldık. İbn Sînâ ve Cüveynî isimlerini ise; gelenekleri içinde mühim yerleri olduğundan ve gelenek içindeki düşünceye orijinal katkılar sağladıklarından dolayı seçmiş olduk. Dolayısıyla çalışmamızda cevherin bahsedilen iki geleneğe ve gelenek içinde de iki ayrı koldan İbn Sînâ ve Cüveynî isimlerine gelene kadarki seyrini ve bu iki ismin varlık analizlerinin yanında gerek fizik gerekse metafizik bakımdan cevhere yüklediği anlamları ele alma gayreti içinde olduk.
  • Öğe
    Ortaöğretim öğrencilerinin güncel inanç problemleri ile ilgili soru ve sorunları: Aksaray örneği
    (Aksaray Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2024) Solmaz, Seda; Kahraman, Hüseyin
    İnancın şekillenmesinde 14-18 yaş aralığına tekabül eden ortaöğretim dönemi, gençlerin pek çok açıdan değişim ve dönüşüm geçirdiği, kendilerine ait bir hayat görüşünün ortaya çıktığı bir dönemdir. Bu çalışmanın konusu tam da bu dönemi kapsayan Aksaray ilindeki ortaöğretim öğrencilerinin güncel inanç problemleri ile ilgili soru ve sorunlarının araştırılmasıdır. Toplum bireye hazır inanç ve davranış kalıpları sunar. Birey de gelişim süreci içerisinde özelliklede ergenlik döneminde bu kalıplardan uygun gördüklerini benimser ve değişim sürecine girer. Bu büyük değişim öğrencilerin inanç gelişim ve değişimini de etkiler. Ayrıca bu yaş aralığı inanç gelişimi açısından şüphe dönemidir ve zihinsel dağılma evresidir. Her dönemde insanoğlu belli sorunlarla test edilir. Bu sorunlar her bir dönemin "ateş çukurlarıdır". Ne yazık ki dönemimizin ateş çukuru da inanç yoksunluğudur. Sosyal medyanın ve akran taklidinin de çepeçevre sardığı bu dönemde gençlerimiz, inançla alakalı pek çok soruyla karşılaşmaktadır. Ne yazık ki bu sorulara tatmin edici cevabı bulamamaları veya gereken cevabı yeterince araştırmamalarından dolayı inançla alakalı akıllarındaki pek çok soru cevapsız kalmaktadır. Bu sorular gençlerimizi inanç konusunda inkâra kadar sürüklemektedir. Bu soruların cevapsız kalmaması ve tatminkâr cevaplar verilmesi gerekmektedir. Çağımızda inanç yoksunluğunun tehdit ettiği gençlerimiz bu sorularını, liselerde Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi ve İmam Hatip Liselerinde Meslek dersleri öğretmenleri ile paylaşmaktadır. Bu sonuca dayanarak araştırmamızda gençlerin inanç sorunlarına ulaşmak için Aksaray ilinde liselerde görev yapan Din kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmenleri ile İmam-Hatip Liselerinde görev yapan Meslek Dersleri öğretmenleri ile görüşmeler gerçekleştirdik. Öğretmenlerle önceden belirlenen mülakat soruları ile görüşmeler yaptık. Öğretmenlerin vermiş olduğu cevapların analizi ile öğrencilerin hangi konularda soru ve sorunlarının olduğu tespit etmeye çalıştık. Çalışma giriş ve iki bölüm şeklinde düzenlenmiştir. Giriş Bölümü'nde araştırmanın konusu ve amacı, problemi, araştırmada izlenilen yol, çalışmanın kapsamı ve sınırlılıkları ile araştırmamızla ilgili literatür çalışmalarına yer verilmiştir. Birinci Bölümde ise teorik ve kavramsal bakımdan ele alınan gençlik ve gençlik dönemi gelişim ve değişimleri ile inanç kavramı ve gençlerde inanç gelişimini etkileyen etmenler üzerinde durulmuştur. Gelişimin fiziksel, bilişsel, sosyal, ahlak ve kimlik, kişilik, benlik boyutları ele alınmıştır. İnanç başlığı altında, inanç kavramı açıklanmış ve gençlerde inanç ve din gelişimi, dini konularda sorgulamaları ve kabulleri ile beraber inanç gelişimini etkileyen faktörler incelenmiştir. Araştırmanın İkinci Bölümde ise gençlerin inanç konusundaki sorun alanları ele alınmıştır. Bu bölümde alt başlık olarak Allah'ın varlığına dair şüpheler, kader, din-bilim ilişkisi, evrenin yaratılması, ecel, ateizm, deizm ve ilahi adalet konuları yer almaktadır. Yine İkinci Bölümde bulgular ve analizler, öğretmenlerle yapılan mülakatlarda ulaşılan veriler değerlendirilmiş sorular kategorize edilerek analiz yapılmıştır. Sonuç ve öneriler bölümünde; ulaşılan sonuçlar ve ortaöğretim öğrencilerinin inançla ilgili soru ve sorunlarının cevaplamasında izlenmesi gereken yol hakkında birtakım önerilerde bulunulmuştur.
  • Öğe
    İslam inancının yorumlarında sosyolojik etkiler: M. Şerafeddin Yaltkaya örneği
    (Aksaray Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2024) Avan, Merve; Kahraman, Hüseyin
    İnanç ve toplumsal yapı arasında karşılıklı bir ilişki vardır. İnançların yorumları İlahî vahyin yorumlanmasıyla oluşmuş olup temelinde sosyal, siyasal, ekonomik vs. birçok alt neden bulunmaktadır. Bir inancı doğru konumlandırabilmek için içinden çıktığı toplumun özelliklerini bir başka deyişle kültürünü bilmek gerekir. Zira bir inancı ortaya çıktığı toplumdan ve toplumun sosyal, siyasal, ekonomik ve daha pek çok özelliğinden bağımsız değerlendirmek bizi doğru sonuçlara ulaştırmaz. Bu bağlamda öncelikle inançların sosyolojik boyutu derinlemesine irdelenecek ve konunun çok geniş kapsamlı olmasından dolayı 20. yy' ın başlarında yaşamış ve "İctima-i İlm-i Kelam" projesiyle ses getirmiş olan M. Şerafeddin Yaltkaya' nın konu ile alakalı görüşleri irdelenecektir. Burada bahsettiğimiz Durkheimvâri bir toplum kutsaması değil aksine ilahi otoritenin kabul edildiği bununla birlikte toplumsal yapının, tarihin her alanında olaylara yön vermesi realitesinin göz önünde bulundurulduğu bir yaklaşımdır.
  • Öğe
    Kalem Sûresi'nde bahsedilen müşrik toplumun karakterleri
    (Aksaray Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2024) Yavaş, Esra Betül; Yıldız, Mehmet Sami
    "Kalem Sûresi'nde Bahsedilen Müşrik Toplumun Karakterleri" isimli araştırmada, İslâm'ın temeli olan "tevhîd" kavramının ihlali, inkârı ve ifsadı olan şirkin faili konumundaki müşrik kişinin karakter özellikleri Kalem Sûresi çerçevesinde ele alınmıştır. İlk olarak sûre genel anlamıyla tanıtılmış daha sonra şirk ve müşrik kavramlarına dair tespitlerde bulunulmuştur. İslâmiyet öncesi toplumun sosyal, dinî ve ahlâkî durumu hakkında bilgi verilmiştir. Kalem Sûresi, nâzil olan ilk sûrelerden olması hasebiyle vahyin indiği ortamı yansıtması açısından önemlidir ve bize müşriklerin vahyi inkârlarına sebep olan olumsuz tavırlarının müsebbibi olan karakter özelliklerini tanımamız için önemli nüveler sunmaktadır. Bu sebeple Kâlem Sûresi'nde bahsedilen müşrik toplumun karakterleri tespit edilmeye ve incelenmeye çalışılmıştır. Bu özelliklerin tespit edilmesi, onları tanıyıp uzak durmak açısından son derece önemlidir. Çalışmanın Kur'ân'ın bir sûresini, bir yönüyle inceleyen bir tür konulu tefsir çalışması olmasından dolayı modern ve klasik tefsirler taranmıştır. Yapılan bu araştırma ve analizler neticesinde Kalem Sûresi'nde bahsedilen müşrik toplumun özellikleri on dokuz madde halinde tasnif edilmiştir. Bu maddelerin de birbirleriyle iç içe olduğu tespit edilmiştir.
  • Öğe
    Ömer Nasuhi Bilmen ve M. Sait Şimşek'in Muhkem-Müteşâbih ve Nâsih-Mensuh problemlerine yaklaşımları: mukayeseli bir inceleme
    (Aksaray Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2024) Ağır, Fatıma; Kahraman, Hüseyin
    Bu çalışmada, Ömer Nasuhi Bilmen ve Mehmet Sait Şimşek'in müteşâbih ve nesh konularına yaklaşımları mukayese edilerek incelenmiştir. Müteşâbih ve Nesih problemleri asırlardır tartışılan ve ne oldukları hususunda üzerinde uzlaşılamayan iki önemli meseledir. Kur'ân'daki mesajları doğru anlama çabasına giren her birey bu meselelerle karşılaşmıştır. Bu çalışma da Kur'ân'ı doğru anlama gayretinin bir neticesidir. Müteşâbih ve nesh hususlarını farklı pencerelerden bakarak ele almak, konuları daha da dikkat çekici hale getirmektedir. Bu sebeple, birbirine yakın dönemlerde yaşamış, biri gelenekçi diğeri çağdaş iki müfessirin görüşlerinden hareketle mevzu izah edilmiştir. Bu müfessirleri yakından tanımak için birinci bölümde hayatları ve ilmi şahsiyetleri hakkında bilgi verilmiştir. Çalışmanın temel kavramları olan müteşâbih ve nesih kavramları hakkında tarih boyunca çeşitli tanımlar yapılmıştır. Bu tanımların bir kısmı birbirine yakın içeriklerden oluşurken bazıları da tamamen birbirinden alakasız olmuştur. Bu sebeple ikinci bölümde müteşâbih ve nesih kavramlarının neyi ifade ettiği izah edilmiş ve tarihsel süreçleri ele alınmıştır. Ayrıca müteşâbih konusunu yakından ilgilendiren muhkem ve te'vil kavramları açıklanmıştır. Nesih konusunda ise, neshi kabul edenlerin delilleri tek tek belirtilerek izah edilmiş, bunun karşılığında neshi kabul etmeyenlerin de bu delillere itirazları ayrı ayrı açıklanmıştır. Son bölümde ise, öncelikle Bilmen ve Şimşek'in müteşâbih yaklaşımları tespit edilerek mukayese edilmiştir. Bu mukayese, Kur'ân'da müteşâbih olarak kabul edilen âyetler üzerinden çeşitli örneklerle yapılmıştır. Bunun akabinde Bilmen ve Şimşek'in nesih anlayışları tespit edilmiş ve bu anlayışlarının mukayesesi yapılmıştır. Bu mukayese de, aynı şekilde Kur'ân'daki âyetler çerçevesinde yapılmıştır. Bu âyetlerden üç tanesi neshe delil olarak getirilen âyetlerdir. Bunun dışında ayrıca, mensuh olduğu iddia edilen birkaç âyet üzerinden de mukayese yapılmıştır. Sonuç kısmında ise, ele alınan problemler hakkında oluşan kanaatimiz belirtilmiştir.
  • Öğe
    Fârâbî'nin nübüvvet anlayışının kelâmın vahiy anlayışı açısından değerlendirilmesi
    (Aksaray Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2024) Nomany, Sayed Orfan; Kahraman, Hüseyin
    Bu tez çalışmamızda İslâm'ın temel prensiplerinden biri olan nübüvvet meselesini incelemeye çalıştık. Konunun çok kapsamlı oluşu gereği İslâm filozoflarından olan Muallim-i Sânî ya da Hace-i sânî (İkinci Üstat / Magister secundus) olarak bilinen Ebu Nasr Muhammed el-Fârâbî'nin nübüvvet görüşünü kelâmın vahiy görüşü açısından incelemeye çalıştık. Çalışmamız üç bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde, kelâm ve İslâm felsefesinde nübüvvet konusunu ele alarak, kelâm alanından Selef, Mu'tezile, Eş'arî ve Mâtürîdî düşüncesinde peygamberlik başlıkları altında, kelâmî mezheplerin görüşlerini derlemeye çalıştık. İslâm felsefesinde ise kronolojik hiyerarşisini göz önünde bulundurarak sadece Kindi'nin nübüvve ile ilgili görüşlerini derlemeye çalıştık. İkinci bölümde ise Fârâbî'nin nübüvvet anlayışı incelenmiştir. Başta düşünürün nübüvvet anlayışının sistematikliği ele alınarak Fârâbî'nin nübüvvet sistematiğinin merkezini oluşturan "Faal akıl", "Münfa?il akıl", "Müstefad akıl" ve "Muhayyile" yetileri açıklanmıştır. Ardından insanın ulaşabildiği en yüksek seviye ve insanın ilahî bilgiyi edinebilecek makamı temsil eden Faal akıl üzerine durulmuştur. Üçüncü bölümde ise Fârâbî'nin nübüvvet görüşünün kelâmın vahiy görüşü açısından değerlendirilmesi ele alınmış, filozoflardaki muhayyile gücü, Faal akıl (Cebrail) yorumları ile kelâmcıların bunlara karşı görüşleri derleyip değerlendirilmeye çalıştıktan sonra sonuca geçilmiştir.
  • Öğe
    الصلح العشائري في العراق دراسة فقهية تحليلية مقارنة بالقانون العراقي
    (Aksaray Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2024) Aljabbari, Hussein Dershad Ali; Furkani, Mehterhan
    Aşiret barışı, başta Araplar olmak üzere Orta Doğu toplumlarında yaygın bir olgudur. Bu sebeple Irak kabileleri arasında da uygulanmakta ve hatta devlet yasalarının önüne geçebilmektedir. Bunun sebebi ise kabile yasalarına duyulan saygı geleneğidir. Diğer yandan, bu yasalar hızlı ve uzlaşmacı çözümler sunarak daha fazla esneklik sağlayabilmektedir. Nitekim devlet mahkemelerine intikal eden davaların uzaması, büyümesi ve hapisle sonuçlanması, sorunu daha da büyütebilir, kin ve nefreti körükleyebilir. Özellikle kamu güvenliğini ilgilendiren davalarda tarafların uzlaşması her zaman mümkün olmayabilir ve bu gibi durumlarda kanunun emrettiği cezalar uygulanacaktır. Bu sebeple, toplumda aşiret yasalarına başvurmak yaygın bir tercihtir. Bu çalışmada aşiret barışı konusu ele almıştır. Bu bağlamda öncelikle aşiret barışı (الصلح العشائري) kavramının tanımı yapılmış, şartları, unsurları, önemi, etkileri, hangi durumlarda geçerli olup olmadığı, gerçekleştirilme aşamaları, uzlaşma hakkına sahip olanlar ve uzlaştırma sürecinde rol alan kişilerin nitelikleri belirtilmiştir. Ardından tüm bu konular çerçevesinde aşiretlerin uzlaşma gelenekleri ile pozitif hukuk ve İslam hukuku arasında mukayese yapılmıştır. Yapılan bu mukayese sonucunda elde edilen bulgular, her konunun sonunda analiz edilmiştir. Çalışma kapsamında ayrıca aşiretlerin belli suçlar için belirlediği uzlaşı geleneği örneklerine yer verilmiştir. Bu bağlamda bütün suçları incelemek çalışmanın sınırlarını zorlayacağından sadece cinayet, zina, hırsızlık ve yaralama gibi suçlarla sınırlı kalınmıştır. Bu suçlar önce aşiret yasaları açısından incelenmiş ardından İslam hukuku ve pozitif hukuk ile karşılaştırılmıştır. Araştırma sonucunda elde edilen bulgular arasında aşiret uzlaşmasının önemi ve geliştirilmesi gerektiği yer almaktadır. Zira Irak toplumunda önemli bir rol oynayan aşiret uzlaşması, kabileler arasındaki anlaşmazlıklarda sıklıkla başvurulan bir yöntemdir. Son olarak, aşiret barışının temel kurallarının ve çeşitli meselelerinin ayrıntılı bir şekilde incelenmesi, aşiret barışı ile şer'i ve pozitif hukuk arasındaki bağlantının araştırılması için bu konuda daha fazla akademik çalışma yapılması önerilmektedir.