Yazar "Aslan, Taner" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 20 / 26
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe 1913 tarihli İttihat ve Terakkî Fırkası Nizamnâmesi Bağlamında İttihat ve Terakkî’nin Cemiyet-Parti ikilemi üzerine bazı değerlendirmeler(Aksaray Üniversitesi, 2019) Aslan, Tanerİttihat ve Terakkî Cemiyeti’nin nizamnâmeleri Türk siyasal hayatı ve parlamento geleneğimiz açısından önemli mehazlardandır. Cemiyet, Meşrutiyetin ilanında müessir bir rol oynadığından kendini Meşrutiyetin banisi ve bekçisi olarak görmüştür. Meşrutiyetin ilanından sonra hükümet kurmayıp, denetleme iktidarını tercih etmiştir. Cemiyet 1908 seçimlerinde rakibi Ahrar Fırkası’na karşı büyük üstünlük sağlamıştır. İttihat ve Terakkî’nin hem cemiyet hem de fırka olarak faaliyetlerini sürdürmesi muarızları tarafından tenkide uğrayarak cemiyet-fırka polemiği meydana getirilmiştir. Cemiyet, Bâbıâli baskını sonrasında 1913 yılında yayımladığı programında İttihat ve Terakkî Cemiyeti’nden başka İttihat ve Terakkî Fırkası ismine yer vererek, muhaliflerin cemiyet-fırka tenkidine bir set çekmek istemiştir. Bu nizamnâmede yer almasından sonra aynı tarihte İttihat ve Terakkî Fırkası Nizamnâmesi yayımlanmıştır. Bu nizamnâmenin ilk defa bu çalışmada ele alınması çalışmayı önemli kılmaktadır.Öğe 1915 Tehcirinde Kayseri?nin küçük İncesu karyesinden Aksaray?a ermeni göçü(Ermeni Araştırmaları - AVİM, 2011) Aslan, Taner19. yüzyılın başlarından itibaren Avrupalı devletlerin kışkırtmaları ile Osmanlı Devleti’nde ayrılıkçı isyanlar başlamıştır. Bu isyanlar neticesinde Yunanistan Osmanlı Devleti’nden ayrılan ilk millet olmuştur. Yunanların bağımsızlığını elde etmesi, diğer Hristiyan unsurların isyanlarını hızlandırmıştır. Osmanlı Devleti’nde “tebaa-ı sadıka” olarak nitelendirilmiş olan Ermeniler de başta Rusya olmak üzere Avrupalı devletlerce kışkırtılarak Osmanlı Devleti’ne isyan etmişlerdir. Ermeniler, Avrupalı devletlerden aldıkları destekle Anadolu’da Ermeni devleti kurmayı amaçlamışlardır; bunun için de Taşnak ve Hınçak gibi çeşitli terör örgütleri oluşturup, Anadolu’da terör eylemleri gerçekleştirmişlerdir. Bu Ermeni terör örgütlerinin eylemlerinin Birinci Dünya Savaşı’na kadar önü alınamamış, Birinci Dünya Savaşı’nda ise daha da artmıştır. Osmanlı Devleti’nin Birinci Dünya Savaşı’na katılmasından sonra, Ermeni meselesi büyük bir iç sorun haline gelmiştir. Devlet, önünü alamadığı terör eylemlerini önlemek, Müslüman vatandaşlarının can ve mal güvenliğini sağlamak için Ermenilere tehcir kararı almıştır. Bu göç, Ermenilerin yoğun olduğu bölgelerden Ermenisi bulunmayan ya da çok az bulunan bölgelere sevk ve iskân şeklinde gerçekleştirilmiştir. Ermenilerin göç ettirildiği yerler arasında Kayseri’nin İncesu Karyesi de bulunmaktadır. Bu bildiride 1915 Tehciri’nde Kayseri Vilayeti’nin İncesu Karyesi Ermenilerinin Aksaray’a göç ettirilmesi ele alınmıştır. Bu çalışmanın ana gayesi Arşiv belgelerinde tespit edilen ilkeler çerçevesinde İncesu Karyesi Ermenilerinin Aksaray’a göçünü ele almak ve özelliklerini arşiv vesikalarına istinaden ortaya koymaktır.Öğe 31 Mart hadisesi üzerine vilayetlerde çıkan olaylar karşısında alınan tedbirlere ve askeri faaliyetlere dair yazışmalar(Ankara Üniversitesi, 2010) Aslan, TanerOsmanlı Devleti, II. Meşrutiyetin siyasal ortamında 31 Mart Askerî İsyanı ile karşılaşmıştır. Sebepleri üzerinde sis perdesinin hala aralanamadığı bu hadisenin sonuçları çok ağır olmuştur. İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin bir irtica şeklinde nitelendirdiği isyan, Meşrutiyete ve Kanun-ı Esasi’ye karşı yapılmış bir hareket değildi. Sabık dönemi yeniden hakim kılmak adına yapıldığı öne sürülen isyan; Selanik başta olmak üzere Rumeli’ye bir irtica şeklinde anlatılmıştır. Meşrutiyete ve Kanun-ı Esasi’ye yürekten bağlı olan Rumeli halkı, bu isyanı Meşrutiyete ve Kanun-ı Esasi’ye karşı yapılmış planlı bir askerî teşebbüs olarak algılamış, bu bağlılığını da Hareket Ordusu’na kaydolmakla göstermiştir. Rumeli bu isyanla diğer Anadolu şehirlerinden daha fazla ilgilenmiştir. Bölge idarecileri halkta oluşan endişeyi bertaraf etmek, oluşabilecek nümayişi engellemek için halkı yazışmalarla bilgilendirmişlerdir. Çalışma, vilayetlerde çıkan olaylar karşısında alınan tedbirlere ve askerî faaliyetlere dair yazışmaları ele almıştır.Öğe Berlin antlaşmasının birinci murahhası Aleksandır Karatodori (theodori) Efendi’nin (paşa) Berlin antlaşmasının Ermenilerle ilgili 61. maddesine dair görüşleri(Avrasya İncelemeleri Merkezi, 2019) Aslan, Taner1877 – 1878 Osmanlı-Rus savaşında Osmanlı Devleti’nin Rusya’ya yenilmesi Ermeni milliyetçilerini harekete geçirmiş, Rusya’dan muhtariyete kadar taleplerde bulunmuşlardır. Muhtariyet olmasa da bu talepler Rusya’da karşılık bulmuş, Osmanlı – Rus savaşı sonucunda imzalanan Ayastefanos Antlaşması’nın 16. Maddesinde Ermenilere yer verilmiştir. Ayastefanos Antlaşması’nın Rusya’ya büyük avantajlar vermesinden endişe duyan Avrupalı büyük devletler bu antlaşmayı Berlin’e taşımışlar, Berlin’de yapılan yeni görüşmeler sonucunda Berlin Antlaşması imzalanmıştır. Ermeniler Berlin’de yeni bir antlaşmanın yapılacağını haber alır almaz, buraya bir delege göndermişlerdir. Avrupalı devletlerle yaptığı görüşme sonucu Berlin Antlaşması’nın 61. Maddesi Ermenilere ayrılmıştır. Osmanlı baş müzakerecisi olan Aleksandır Karatodori Efendi söz konusu antlaşmanın 61. Maddesine dair bazı görüşler ortaya koymuştur. Çalışmada Ermenilerin Berlin Kongresi görüşmeleri sırasındaki faaliyetleri ile Osmanlı Devleti’nin baş müzakerecisi sıfatıyla antlaşmada yer alan Aleksandır Karatodori Efendi’nin bu antlaşmanın 61. Maddesine dair görüşleri ele alınmıştır.Öğe Ermeni Katolik papazların Macaristan’daki faaliyetleri ve Macar gazeteci yazar Dr. Attila Von Orbók’un Türk Macar dostluğuna katkıları(Avrasya İncelemeleri Merkezi, 2018) Aslan, TanerBirinci Dünya Savaşı esnasında Osmanlı Devleti ile aynı safta yer alan Macaristan’daki Katolik Ermeni papazlar, Macar Halk Partisi ve Kardinal János Csernoch’a müracaat ederek, 1915 tarihindeki Ermenilerin sevk ve iskanını uluslararası bir mesele haline getirmeye çalışmışlardır. Söz konusu kardinal ve parti, Ermenilerin bu müracaatlarını karşılıksız bırakmayarak, Macar Parlamentosunda tartışılmak üzere bir gensoru girişimleri başlatmışlardır. Peşte Başşehbenderi Ahmet Hikmet Bey, Ermeni ruhani reislerinin ve Halk Parti milletvekillerinin bu girişimlerini sonuçsuz bırakmak için Türk Macar dostu Dr. Attila Von Orbók’la görüşmüştür. Orbók, Macaristan Parlamentosunda Türkler aleyhine görüşülecek bir gensorunun Türk - Macar dostluğuna büyük zarar vereceği gerekçesiyle, Parlamentoda, Katolik ruhani reisler nezdinde girişimlerde bulunarak kamuoyu oluşturmaya çalışmıştır. Yanlış aksettirilen Ermeni meselesine Türk Macar dostluğunun feda edilemeyeceğine inanan Orbók, Macar Parlamentosunu, Katolik ruhani reisleri ve kamuoyunu bilgilendirmek ve söz konusu meseleye dair yanlı ve yanlış bilgileri ortadan kaldırmak için “Az Igazsáag Az Örmenyak Forradalmı Mozgalmáról” (Ermeni İsyanının Gerçekleri) isimli bir eser kaleme almıştır. Türk Macar dostluğu taraftarı olan Dr. Orbók bu eserle, Macarların Ermeni meselesine dair suizanlarını gidermeyi amaçlamıştır. Orbók, Türk-Macar dostluğu için yaptığı çalışmalardan dolayı Osmanlı makamlarınca beşinci dereceden Mecidiye Nişanıyla taltif edilmiştir.Öğe Ermeni Patriği Arsevik Nerses II. Varjabedyan’ın Fransız büyükelçisine sunduğu rapor(Avrasya İncelemeleri Merkezi, 2017) Aslan, TanerFransızca kaleme alındığından Fransız Büyükelçisine sunulduğu anlaşılan raporun, Ermeni sorununu konu alması ve “İstanbul’daki Patrik” imzası taşıması, ayrıca 6 Temmuz 1880 tarihli olmasından hareketle Ermeni Patriği Nerses Varjabedyan tarafından yazıldığı anlaşılmaktadır. Patrik Nerses, raporda Berlin Antlaşması’nın 61. Maddesine vurgu yaparak, reformların uygulanmasında Fransız Büyükelçisinden destek istemektedir. Ayrıca raporda Avrupa kamuoyunu yanıltıcı nüfus istatistiklerine de yer verilmiştir.Öğe Ermeni Yardımsever Hayır Cemiyeti ve Nizamnamesi(Aksaray Üniversitesi, 2016) Aslan, TanerErmeni Yardımsever Hayır Cemiyeti, Bogos Nubar Paşa tarafından 1906 tarihinde Mısır’da kurulmuştur. Cemiyetin amacı, nizamnamesinin birinci maddesinde Ermenilerin maddi ve manevi kalkınmalarını sağlamak şeklinde geçmektedir. Cemiyetin gizli ve açık yürüttükleri faaliyetlerde, gerçek maksadın Osmanlı Devleti’nde isyan ve ihtilaller tertip etmek suretiyle, Doğu Anadolu’da bağımsız bir Ermenistan devleti vücuda getirmek, hiç olmazsa Avrupa devletlerinin gözetim, denetim, yardım ve teşvikleriyle muhtariyet elde etmekti. Çalışmada adı geçen cemiyetin faaliyetleri ve nizamnamesi ele alınmıştır. Ekte nizamnamenin tam metin transkripsiyonu da yapılmıştır.Öğe From Ittihad-i Osmani (The Committee of Ottoman Union) to Ittihat ve Terakki (The Committee of Union and Progress)(Ahmet Yesevi Üniversitesi, 2008) Aslan, TanerThis study deals with the historical events which occurred following the establishment of Ittihad-i Osmani Cemiyeti (The Committee of Ottoman Union) until the time the committee was parried Ittihat ve Terakki (The Committee of Union and Progress). Ittihad-i Osmani Cemiyeti (The Committee of Ottoman Union) came into existence as a reaction to the absolute rule of Abdulhamit II and under the influence of the new developments in the West. The Committee was originally established in the Military Medical Academy, and it quickly became popular among the students of the Academy. Its members were mostly young people. The Committee was then named Terakki ve Ittihat (Progress and Union) as a result of the collaborative work of Ahmet Riza in Paris and Dr. Nazim, whom the Committee had sent to Europe. In the meantime, Osmanli Hurriyet Cemiyeti (The Ottoman Liberty Society) was founded in the Balkans by Mehmet Tahir of Bursa, Talat Bey and their friends again as a reaction to "absolute rule". The eventual name - Ittihat ve Terakki Cemiyeti (The Ottoman Committee of Union and Progress) - was adopted when The Ottoman Liberty Society centered in Salonica united with the Ottoman Committee of Progress and Union centered in Paris.Öğe Hamid Paşa'nın Van valiliği(Ankara Üniversitesi, 2016) Aslan, TanerBu çalışmada, 1883-1887 tarihleri arasında Hamid Paşa’nın Van Vilayeti valiliği ele alınmıştır. 1883 tarihinde Van Vilayetine vali atanan Paşa, görevi süresince, vilayetin; ekonomik, sosyal, eğitim ve kültürel kalkınmasına yönelik önemli hizmetlerde bulunmuştur. Buna dair farklı zamanlarda iki rapor hazırladığı da görülmektedir. Bunun yanı sıra vilayetin asayiş ve güvenliğini sağlamaya yönelik önemli adımlar atmıştır. Özellikle Ermeni örgütlerinin bölücü faaliyetlerini engellemeye çalışmıştır. Ermeniler, gizli ya da açıktan planlı ve programlı bir tertibin ürünü olduğu anlaşılan amaçlarının önünde engel gördükleri Vali Hamid Paşa’yı Dâhiliye Nezareti’ne şikâyet ederek görevden aldırmaya çalışmışlar, bunda muvaffak olamayınca valiyi zehirleyerek öldürtmüşlerdir.Öğe II. Abdülhamit'in jön Türk siyaseti: İttihat ve Terakki Cemiyeti'ne karşı önlemler(Yakın Doğu Üniversitesi, 2010) Aslan, TanerOsmanlı İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin amacı, Abdülhamit’in ‘istibdat’ idaresini yıkmak, meşrutiyeti ilan etmek ve herkese eşitlik vermekti. Kanun-ı Esasi’nin yürürlüğe girmesi ve Meclis-i Mebusan’ın yeniden açılıp, tüm Osmanlı tebaasının temsil hakkı elde etmesiyle devletin kurtuluşu ve devamı sağlanabilecekti. Bu maksatla, Mekteb-i Tıbbiye’de birkaç tıp talebesinin bir araya gelmesiyle gizli bir Cemiyet kuruldu. Abdülhamit idaresine karşı ağır ithamlarda bulunan Cemiyet’in varlığından 1892’de Abdülhamit yönetimi haberdar oldu. Bu tarihten itibaren Saray, bu gizli Cemiyet’in varlığını ortadan kaldırma siyaseti takip etti. Abdülhamit, Jön Türklerin yıkıcı faaliyetlerinin önüne geçebilmek için bir dizi önlemler aldı. Bunlar; yakalananların tutuklanmaları ve sürgüne gönderilmeleri, Cemiyet merkezlerinin kapatılması, basın yayın faaliyetlerinin durdurulması ve yasaklanması, Cemiyet üyeleri için aff-ı şahanenin çıkartılması. Abdülhamit’in aldığı bu önlemler, Cemiyet’in varlığını ortadan kaldırmaya yetmemiştir. Balkanlarda genç subayların da içinde bulunduğu bir grup hürriyet taraftarı Osmanlı Hürriyet Cemiyeti’ni kurdular. Paris merkezli Terakki ve İttihat Cemiyeti ile Selanik merkezli Osmanlı Hürriyet Cemiyeti aynı maksada hizmet etmelerinden dolayı birleşerek, Osmanlı İttihat ve Terakki Cemiyeti adını almıştır. Sivil ve askerî kesimin birlikte hareket etmesi neticesinde baskı altına alınan Saray, meşrutiyeti ilan etmek durumunda kalmıştır. Meşrutiyetin ilanı sonrasında Abdülhamit, dengeli bir siyaset takip etmiştir. Ancak 31 Mart İhtilali’ni bahane eden Cemiyet, Abdülhamit’i tahttan indirerek yerine Sultan Mehmet Reşat’ı padişah yaptı. Abdülhamit’i de Selanik’e yolladı. Böylece, Abdülhamit - Jön Türk siyasî mücadelesi Abdülhamit’in tahtan indirilmesiyle son bulmuştur.Öğe II. Meşrutiyet Dönemi genel af uygulamaları(Hale ŞIVGIN, 2009) Aslan, TanerII. Meşrutiyetin en önemli kazanımlarından birisi hürriyetlerin verilmesidir. İttihat ve Terakki Cemiyeti sabık devrin siyasi mahkûmlarına genel bir af çıkartarak hürriyet konusunda önemli bir adım atmıştır. Ancak Cemiyetin dar kapsamlı genel affı içerde ve dışarıda büyük tepkiye sebep olmuş, hükümet bu tepkinin önüne geçebilmek ve toplumun güvenini sağlayabilmek için af kapsamını genişletmiştir. Siyasi suçlularla birlikte adi suçtan yatanlar ve cezasının üçte ikisini çekenler de af kapsamına alınmıştır. Bazı af uygulamalarında ağır suçluların da aftan faydalandıkları görülmüştür. Affın uygulamasında birtakım karışıklıklar çıkmış, farklı uygulamalarla karşılaşılmıştır. Bu da affın objektifliğini ortadan kaldırmıştır. Çalışmada af kanunu ve bu kanundan yararlananların durumları ele alınmıştır.Öğe II. Meşrutiyet dönemi işçi hareketleri ve bu hareketlerin meydana getirdiği sorunlar üzerine bir deneme(Osmanlı Tarihi Araştırma ve Uygulama Merkezi, 2009) Aslan, TanerOsmanlı batılılaşması sosyal teşebbüslerin gelişmesini sağlamıştır. Tanzimat’ın sonlarına doğru sendika, grev gibi işçi haklarına yönelik ilk kıpırtıların başladığı görülmüştür. II. Meşrutiyetle birlikte siyasî, sosyal, kültürel ve idarî alanda önemli gelişmeler kaydedilmiştir. İşçilerin çalışma hayatını düzenlemek için kurulan sendikalar, işçilerin bilinçlenmesinde önemli rol oynamıştır. Bu çalışmada, II. Meşrutiyet Döneminde, grevlerin meydana getirdiği; sosyal, idarî ve iktisadî sorunlar ele alınmıştır. İşçi grevlerinin ortaya çıkmasında bir takım faktörler etki etmiştir. Bunlar; kötü çalışma koşulları, çalışma saatlerinin fazlalığı, düşük ücret, ücretlerin alınamaması önemli yer teşkil etmiştir. II. Meşrutiyet grevleri, siyasî temelden yoksun, tamamı sendikal örgütlenmeyle değil, kendiliğinden ortaya çıkan grevlerdir. Grevler, yapı, maden, taşıma ve dokuma endüstrilerinde sıklıkla görülmüştür. Bu alanlarda iş bırakmalar, üretimin ve hizmetlerin aksamasına ve durmasına yol açmıştır. Bundan dolayı, iktisadî ve sosyal açıdan büyük güçlüklerle karşılaşılmıştır. Başlangıçta hak talepleri şeklinde başlayan grevlerin yoğunluğu, iktisadî açıdan önemli sıkıntı oluşturduğu gibi, grevlerin meydana getirdiği taşkınlıklar, idarî ve güvenlik bakımından da sorun teşkil etmiştir.Öğe İkinci meşrutiyet düşüncesinin cumhuriyet'e tesirleri(Dumlupınar Üniversitesi Sosyal Bilimler, 2008) Aslan, TanerÇalışmamız, Cumhuriyet’in yalnızca Cumhuriyet’le başlamadığını, Cumhuriyet İnkılaplarının Cumhuriyet Dönemi ile sınırlı olmadığını, devrimlerin bir tek kişiye atfedilmemesini, bu inkılapların bir geçmişinin, bir arka planının varlığını ortaya koyan analitik bir incelemedir. Cumhuriyet’in bütün banîleri, aksiyon ve fikir adamlarıyla birlikte birçoğu Osmanlı’nın resmî okullarından yetişmiş olan kişilerdir. Dolayısıyla Cumhuriyeti kuran kadrolar Osmanlının son dönem yetiştirdiği aksiyoner insan kaynağıdır. Osmanlıdan cumhuriyete intikal eden şeyler arasında kişi kurum devamlılığının yanı sıra bu kişi ve kurumlarla aktarılan fikri yapının çok önemli bir yeri vardır. İkinci Meşrutiyet Dönemi’nde ortaya çıkmış olan fikri hareketler, Cumhuriyetin felsefî temellerini oluşturmuştur.Öğe İttihad-ı Osmani'den osmanlı ittihat ve terakki cemiyeti'ne(Ahmet Yesevi Üniversitesi, 2008) Aslan, TanerÇalışma, ilk olarak İttihad-ı Osmanî adıyla kurulan İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin bu adı almasına kadar geçen tarihi hadiseleri ele almaktadır. İttihad-ı Osmanî Cemiyeti 2. Abdülhamit’in “istibdat” idaresine karşı bir oluşum olarak ve Batıdaki yeni gelişmelerin etkisi ile ortaya çıkmıştır. Askeri Tıbbiye’de kuruluşu tamamlanan Cemiyet, ilk zamanlarda mektep talebeleri arasında yayılmıştır. Üyeleri umumiyetle gençlerden oluşmaktaydı. Paris’te bulunan Ahmet Rıza ve Cemiyet tarafından Avrupa’ya gönderilen Dr. Nazım’ın birlikte çalışmaları neticesinde Cemiyet, Terakki ve İttihat adını almıştır. Balkanlarda da “istibdat” idaresine karşı Bursalı Mehmet Tahir, Talat Bey ve arkadaşları tarafından Osmanlı Hürriyet Cemiyeti kurulmuştur. İşte Selanik merkezli Osmanlı Hürriyet Cemiyeti ile Paris merkezli Osmanlı Terakki ve İttihat Cemiyeti’nin birleşmesinden Osmanlı İttihat ve Terakki Cemiyeti adı doğmuştur.Öğe İttihat ve Terakki Cemiyeti'ne ait imamet ve hilafet risalesi'nin muhteva ve şekil açısından incelenmesi(Gazi Türkiyat Türkoloji Araştırmaları, 2009) Demir, Alparslan; Aslan, Tanerİttihat ve Terakki Cemiyeti, düşünce ve amaçlarını, yayınladığı risalelerle duyurmaya çalışmıştır. Bu bağlamda 1315/1896-1897 tarihinde Osmanlı İttihat ve Terakki Cemiyeti matbaasında basılarak yayınlanan İmamet ve Hilafet Risalesi’nde Cemiyet’in imamet ve hilafete dair görüşleri ele alınmıştır. Yaptığımız bu çalışma risaleyi şekil ve muhteva açısından incelemektedir. İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin 1895 tarihli nizamnamesinin 21. maddesine göre neşredilmiş olan Risalede, hilafet ve imamet meseleleri, İslam mezheplerine göre imam seçmenin şartları ele alınmakta ve ulü’l-emre itaat konusuna değinilmektedir. Yazar, imamet ve hilafete dair görüşlerini İslam tarihinden örnekler vererek izah etmektedir. Risalede meşrutiyet, cumhuriyet, meclis ve meşveret kavramlarından da bahsedilmektedirÖğe İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin propaganda araçlarından Hayyeale‘l - Felâh Risalesi(Selçuk Üniversitesi, 2011) Aslan, TanerII. Meşrutiyetin ilanından sonra halkın meşrutiyet, meclis, hürriyet, cemiyet, kanun gibi kavramlara vakıf olmadığının anlaşılması üzerine İttihat ve Terakki Cemiyeti halkı aydınlatmak için Hayyeale‘l - Felâh Risalesi’ni hazırlatmıştır. Bu risale, cemiyetin kullandığı propaganda araçlarından biridir. İmzasız olarak 1326’da Selanik’te basılan risale, şekil ve muhteva açısından incelenmiştir.Öğe Mehmet Asaf Bey’in Cebelibereket Mutasarrıflığı: 1909 Adana olayları ve Mehmet Asaf Bey’in yargılanma süreci(Avrasya İncelemeleri Merkezi, 2018) Aslan, TanerMehmet Asaf Bey’in, Osmanlı Devleti’nin çalkantılı siyasî atmosferinde görev yaptığı Yafa ve Birusseba kazalarında Yahudi göçleri sorunu ile Cebelibereket Sancağı’nda görev yaparken 1909 Adana Olayları baş göstermiştir. Bu zorlu ve sorunlu bölgelerde görev yapmanın bir idareci için oldukça sıkıntılı bir süreç olduğu göz önüne alınırsa, Mehmet Asaf Bey’in de görev yaptığı yerlerin, onun memuriyetinin sorgulanmasına yol açtığını söyleyebiliriz. Onun Cebelibereket Sancağı’nda görev yaptığı dönemde Adana ve çevresinde Ermeni olayları meydana gelmiştir. Bu araştırmada görülmektedir ki Mehmet Asaf Bey, Ermeni isyanını önlemek için tedbirler almaya çalışmış, bölgede bozulan asayişin yeniden tesisinde önemli görev üstlenmiştir. Çalışma, Adana gibi politik, sosyo kültürel ve idarî bakımdan oldukça hassas olan bölgenin idari ve sosyal meselelerine de ışık tutacaktır. Çalışmada, Mehmet Asaf Bey’in görev yaptığı Cebelibereket Sancağında meydana gelen Ermeni olayları ve bu olaylarda dahli olduğu gerekçesiyle yargılanma süreci ele alınmıştır.Öğe Meşrutiyet aleyhtarlığına dair bazı düşünceler(DergiPark, 2009) Aslan, Taner1908'de ilan edilen Meşrutiyet İnkılâbının en mühim neticelerinden biri de hürriyetlerin verilmesidir. Ancak halk, hürriyet ve meşrutiyet kavramlarının muhteva ve manasına tam vakıf olmadığı için, bu kavramları hemen her şeyi yapmak şeklinde algılamıştır. Meşrutiyetin getirmiş olduğu hürriyet ortamı ile halk, toplantı ve gösteri yapma kültürü ile tanışmıştır. Hemen her gün yapılan gösteriler, toplumsal bunalıma ve disiplinin kaybolmasına yol açmıştır. Sürekli yapılan gösterilerden hem Abdülhamit hem de İttihat ve Terakki Cemiyeti Merkez-i Umumisi rahatsızdı. Toplumsal hareketlerin oluşmasında, hürriyetin yanlış anlaşılması kadar Cemiyet'in menfi uygulamaları da etkili olmuştur. Cemiyet, toplumsal hareketlerin önüne geçmek için idarî bir dizi önlemler almaya çalışmış; bildiriler, iradeler yayınlamak suretiyle gösterilerin sona ermesine gayret etmiştir. Meşrutiyet aleyhtarlığı ile söz ve hareketler, toplumsal gerginliğe yol açmıştır. Meşrutiyet aleyhtarlığı yapanlar hakkında tahkikat yapılıp suçlu bulunanlar tevkif edilmek suretiyle bu tür teşebbüsler bertaraf edilmeye çalışılmıştır.Öğe Müşir Namık Paşa lâyihası(Uludağ Üniversitesi, 2011) Aslan, Taner; Düzbakar, ÖmerII. Abdülhamit, devletin idarî, malî, siyasî, ilmî vb. sorunlarını kurduğu merkezî sistem ile aşmaya çalışmış; vilayetlerin problemlerini tayin ve tespit için valilerden ve vilayet ileri gelenlerinden raporlar istemiş, bu raporlar doğrultusunda hızlı ve kalıcı çözümler üretmeye çalışmıştır. II. Abdülhamit, Irak ve Arabistan coğrafyasına özel önem vermiş, özellikle Basra’nın öneminden dolayı Irak’ın her açıdan gelişmesini sağlamak için, Irak idarecilerinden raporlar istemiştir. Bu raporlardan biri de Müşir Namık Paşa’nın Irak üzerine kaleme aldığı lâyihasıdır. Lâyiha, genel olarak Arabistan yarımadası ve özelde ise Irak ve Bağdat’ın içerisinde bulunduğu askerî, siyasî, sosyal ve iktisadî sorunlar ve bu sorunların kaynağına dair genel bilgiler ve çözüm önerileri içermektedirÖğe Mustafa Kemal'de inkilap düşüncesinin oluşumu ve gelişimi(Erdem, 2009) Aslan, TanerMustafa Kemal’de inkılâp düşüncesi bir anda ortaya çıkmış değildir. Onda inkılâp düşüncesi okul sıralarında var olan bir gerçekliktir. Ondaki inkılâp düşüncesinin gelişiminde birçok faktör rol oynamıştır. Yaşadığı çevre ve çocukluk yılları bilinçli bir şekilde yetişmesini sağlamıştır. Eğitim öğretim hayatı, arkadaşları, öğretmenleri, okuduğu kitaplar, düşünce akımları Mustafa Kemal’de inkılâp düşüncesinin oluşumuna ve gelişimine etki eden faktörler arasındadır. Mustafa Kemal, doğuştan getirdiği hususiyetler ile sonradan elde ettiği kazanımları harmanlayarak inkılâpçı bir karaktere sahip olmuştur. Çalışma, Mustafa Kemal’de inkılâp düşüncesinin oluşumunu ve gelişimini irdelemektedir.