Makale Koleksiyonu

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Güncel Gönderiler

Listeleniyor 1 - 19 / 19
  • Öğe
    Ortaokul öğrencileri için okuma başarı testinin geliştirilmesi: geçerlik ve güvenirlik çalışması
    (Yusuf UYAR, 2022) Taşkın, Yusuf; Sallabaş, Muhammed Eyyüp
    Bu araştırmanın amacı, ortaokul yedinci sınıf öğrencilerinin okuma becerisindeki başarılarını ölçmek için geçerli ve güvenilir bir Okuma Başarı Testi geliştirmektir. Bunun için öncelikle literatür taraması yapılmış ve bu alanda geliştirilen başarı testleri incelenmiştir. Literatürde geliştirilen testlerin genellikle çoktan seçmeli sorulardan oluştuğu veya sınıf seviyelerine göre farklılıklar gösterdiği görülmüştür. Test geliştirme sürecinde öğrencilerin Türkçe derslerindeki okuma becerisine yönelik karşılaştıkları eğitim durumları dikkate alınmıştır. Hazırlanan belirtke tablosuna göre soru maddeleri hazırlanmış ve 10 alan uzmanının görüşüne sunulmuştur. Uzman görüşleri doğrultusunda testin kapsam geçerlik değeri 0,88’dir. Çalışma grubunu, 2021-2022 yılında Aksaray il merkezinde bulunan devlet okullarında öğrenim gören 235 yedinci sınıf öğrencisi oluşturmaktadır. Testte yer alan maddelerin güçlük indeksleri (pj) 0,34 ile 0,72 arasında; madde ayırt edicilik güçleri ise (rj) 0,31-0,68 arasındadır. Testin iç güvenirlik katsayısı (KR-20 değeri) 0,72 olarak hesaplanmıştır. Testte yer alan açık uçlu soruların yansız ve güvenilir şekilde puanlanabilmesi için dereceli puanlama anahtarı oluşturulmuştur. Öğrencilerin açık uçlu sorulara verdikleri cevaplar, 3 alan uzmanı tarafından dereceli puanlama anahtarı kullanılarak puanlanmıştır. Puanlayıcılar arasında güvenirliği belirlemek amacıyla maddelerin Krippendorf Alfa (α) katsayısına bakılmış ve maddelerin α değerinin 0.82 ile 0.91 arasında olduğu belirlenmiştir. Bu sonuçlar Okuma Başarı Testi’nin kabul edilebilir düzeyde geçerli ve güvenilir olduğunu göstermektedir. Geliştirilen bu test yedinci sınıf öğrencilerinin okuma başarılarını tespit etmede kullanılabilir.
  • Öğe
    18. yüzyıl şairlerinden Lem'î ve dîvânı
    (Yakup YILMAZ, 2022) Uçar, Abdullah
    Lale Devri gibi şatafatlı bir dönemi de içine alan 18. yüzyıl, Osmanlı tarihinde siyasi, sosyal, iktisadi ve askerî alanlarda birtakım düzenlemelerin yaşandığı bir dönemdir. Osmanlı edebiyatındaki değişim ise esas anlamıyla kendini 19. yüzyılın ikinci yarısında gösterir. Klasik, hikemî, bedii ve mahallî üslupların görüldüğü bu dönemde devlet adamlarından istedikleri ilgiyi bulamayan şairler, kaside yerine tarih yazmaya başlamışlardır. Dîvânlar, klasik Türk edebiyatı alanında yapılan araştırmalar içinde önemli bir yer tutmaktadır. Bu eserler, yaklaşık altı yüz yıl süren klasik Türk edebiyatından kalan edebî miraslardır. Dîvânlar yazıldığı yüzyılın ekonomik, sosyal, askerî hayatı hakkında önemli bilgiler ihtiva etmektedir. Bu sebeple de bu eserler üzerine pek çok çalışma yapılmış ve hâlen de yapılmaya devam etmektedir. 18. yüzyılın dîvân sahibi şairlerinden biri olan Lem'î Halil Ağa (ö. 1137/1724-1725), İstanbul’da doğmuştur. Lem'î, öğrenim hayatını tamamladıktan sonra devlet erkânına kâtiplik, paşalara da kethüdalık yapmıştır. Döneminin usta şairlerinden biri olan Lem'î, özellikle tarih düşürmedeki mahareti ile tanınmıştır. Lem'î Halil Ağa 18. yüzyılda yazılan 4 şair tezkiresinde yer almıştır. Hayatı ve ailesi hakkında tezkirelerde detaylı bilgi bulunmamaktadır. Lem'î Halil Ağa’nın Dîvânında dört nazım şekliyle yazılmış şiirler bulunmaktadır. Bu dîvân, İstanbul Üniversitesi Nadir Eserler Kütüphanesi NEKTY10197 numarada kayıtlı bir mecmuanın içinde yer almaktadır. Bu makalede Lem'î Halil Ağa ve dîvânı tanıtılmaya çalışılacak, şiirlerinden örnekler verilecektir.
  • Öğe
    Kırgız destanlarındaki “kökbörü” oyununun halkbilimsel açıdan incelenmesi
    (YUNUS KAPLAN, 2022) Bayır, Zehra; Küçükbasmacı, Gülten
    Sözlü edebiyat geleneği içinde önemli bir yer tutan destanlar aynı zamanda bir milletin millet olduğunun, geçmişteki köklerinin göstergesidir. Destanlardan milletlerin tarihteki macerasına, yaşayışına, dünyaya bakışına, gelenek ve inanışlarına dair veriler tespit etmek mümkündür. Bu sebeple destanlardaki her bir unsur ayrı bir inceleme konusudur. Bu unsurlardan biri de oyunlardır. Oyun, insanoğlunun kendisine ve doğaya karşı verdiği ilk mücadeledir. İnsanlık tarihi kadar eski olan oyunlarda, farklı dönem özelliklerini, kültürün unutulmuş şekillerini bulmak mümkündür. İsminde ritüel özellikler barındıran ve sosyal normlar taşıyan kökbörü oyunu, günümüzde de oynanan atlı bir oyundur. Bu çalışmanın konusu, Türk dünyasında sevilen ve yüzyıllardır oynanarak varyantlaşan kökbörü oyununun Kırgız epik destan geleneğinde nasıl yer aldığı, bu oyunun anlatıdaki bağlamı, yapısı ve işlevinin tespitidir. Bu tespitte işlevsel ve bağlamsal kuramın yaklaşımlarından faydalanılmıştır. Oyunun zamanı, mekânı ve ortamı, kökbörü oyununun bağlamını oluşturmaktadır. Kırgız epik destanlarına göre kökbörü oyununun toylarda, kağan tayininden sonra ve savaş sonrasında eğlence, sınama ve yarış amaçlı oynandığı tespit edilmiştir. Kökbörü oyununun adının ve oyundaki unsurların bir benzetme aracı olarak da kullanıldığı görülmüştür. Kökbörü oyunu; Türklerin eğlence, tören ve günlük yaşamlarının bir parçası olarak çeşitli kurallar etrafında şekillenip bugünkü hâlini almış, günümüzde de oynanmaya devam eden bir oyundur.
  • Öğe
    Hulûsî Efendi ve Vahdetnâme-i Hulûsî
    (YUNUS KAPLAN, 2022) Uçar, Abdullah
    Klasik Türk edebiyatında divanlarda, mesnevilerde tevhit türünde manzumeler yer alırken dinî ve tasavvufî muhtevalı manzum ve mensur eserlerden bir kısmına vahdetnâme ismi verilmiştir. Vahdetnâme yazan şairlerden biri de Hulûsî Efendi'dir. Hangi yüzyılda yaşadığı tespit edilemeyen Hulûsî Efendi'nin kaleme aldığı eserin ismi Vahdetnâme-i Hulûsî'dir. Vahdetnâme-i Hulûsî, Hulûsî mahlasıyla şiirler yazan dîvân/tekke şairinin eseridir. Eser, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Atatürk Kitaplığı Bel_Yz_K0387 numarada kayıtlı olan yazmanın 1b-11a yaprakları arasında yer almaktadır. Beş farklı nazım şekliyle ve beş farklı nazım türüyle kaleme alınan, 29 manzumeden oluşan Vahdetnâme-i Hulûsî'nin telif ve istinsah tarihleri de tespit edilememiştir. Bu çalışmada öncelikle Türk edebiyatındaki manzum vahdetnâmeler ile ilgili genel bilgi verilmiş, sonra klasik kaynaklarda hakkında bilgi bulunmayan Vahdetnâme-i Hulûsî adlı eser tanıtılmıştır. Vahdetnâmenin müellifinin Hulûsî Efendi olduğu bilinse de hayatı hakkında kaynaklarda bilgi bulunmamaktadır. Çalışmanın asıl bölümünde ise Vahdetnâme-i Hulûsî şekil, muhteva ve dil açısından incelenecektir. Çalışmanın sonunda Vahdetnâme-i Hulûsî'nin tek nüsha üzerinden hazırlanan çeviri yazılı metni verilmiştir.
  • Öğe
    Dr. Enes Yıldız, Tevşîhu’l-Letâ‘if, Sonçağ Yayınları, Ankara, 2022.
    (YUNUS KAPLAN, 2022) Uçar, Abdullah
    Dr. Enes Yıldız tarafından yayıma hazırlanan Tevşîhu’l-Letâ‘if, 17. yüzyıl divan şairlerinden Şeyh Ahmed Nûşî tarafından kaleme alınan nasihatname türünde bir mesnevidir. 3183 beyitten oluşan Tevşîhu’l-Letâ’if hakkında yapılan ilk akademik çalışma yine Dr. Enes Yıldız’a ait olup “Nûşî’nin Tevşîhu’l-Letâ’if Adlı Mesnevisinde Yer Alan Besmelenâme” adını taşımaktadır (Yıldız, 2020). Yıldız, bu makale ile Tevşîhu’l-Letâ’if içinde yer alan Besmelenâme’yi yayımlamış ve Tevşîhu’l-Letâ’if’in yayıma hazırlandığını belirtmiştir.
  • Öğe
    Çağatay Türkçesi dönemine ait Tevârîh-i Güzîde-i Nusret Nâme’nin (The British Library nüshası) dili
    (Osman Karatay, 2021) Bekmez, Hasan; Aşcı, Ufuk Deniz
    Moğol tarihi ve onların büyük komutanı Cengiz Han, tarih boyunca birçok araştırmacının ilgisini çekmiş ve hakkında bir hayli eser kaleme alınmıştır. Moğol hükümdarı Cengiz Han’ın doğumu, yaşamı, kişiliği, ailesi, soy kütüğü ve fetihleri ile ilgili yazılmış eserlere “Cengiz-nâme” adı verilir. Bu makalenin konusu olan Çağatay Türkçesi döneminde kaleme alınmış olan Tevârîh-i Güzîde-i Nusret-nâme de mensur bir Cengiz-nâme’dir. Eserin katalog kaydında ve içeriğinde Hicri 908 (M 1502) yılında yazıldığı bilgisi mevcuttur ancak kim tarafından yazıldığı belirtilmemiştir. Eserin iki nüshası vardır. İncelenen nüsha Londra’daki British Library’de muhafaza edilmektedir. Eser 149 varaktan oluşmaktadır. Eserin temel konusunu Cengiz Han’ın hayatı oluşturmaktadır. Bunun yanı sıra eserde Oğuz Kağan Destanı, Türk ve Moğol kavimleri ile Cengiz Han’ın şeceresi hakkında detaylı bilgiler verilmiştir. Bu eser dil hususiyetleri açısından Çağatay Türkçesinin özelliklerini yansıtmakla birlikte Oğuz Türkçesine ait kelimelere, eklere ve seslik özelliklere de sahiptir. İmla bakımından eser, noktalı Arap harflerinin noktalarının genellikle kullanılmadığı ve aynı kelimenin farklı bir, iki, üç hatta dört varyantının olduğu bir metindir.
  • Öğe
    Mekânın poetikası olarak Safiye Erol’un romanlarında İstanbul ve Edirne
    (Yakup YILMAZ, 2019) Dağ, Necla
    Roman, öykü, makale ve incelemeleri ile tanınan Cumhuriyet dönemi yazarlarından Safiye Erol,küçük yaşlardan itibaren almaya başladığı dil eğitimini tamamlamak üzere Almanya’ya gider.Almanya’da doktora eğitimini tamamlayarak ülkesine dönen Erol, Batı ve Doğu kültürlerine aitögeleri çalışmalarında başarılı bir şekilde işler. Avrupa’da gezip gördüğü yerler ile ülkesi arasındakıyaslamalar yaparak eğitim, edebiyat, sanat, kadın yaşamı, müzik ve eğlence anlayışı gibi çeşitlikonulara ilişkin değerlendirmelerde bulunur. Safiye Erol’un aşka bakışı onun şehrin farklı semtleriüzerine yoğunlaşmasını sağlar. Tabiat unsurlarının yanı sıra tarihsel gelişimi de dikkate alan yazar,şehri kişiselleştirerek ona bir canlı gibi seslenir. Olayların kurgulanmasında şehrin dokusunumerkezî bir yere oturtan Safiye Erol, romanlarında İstanbul ve Edirne için özel bir yer ayırır. Bu ikişehrin Osmanlı’nın kuruluş ve diğer dönemlerindeki önemine binaen tarihsel dokularına bir kutsallıkatfeder. İstanbul ve Edirne; tarihî, kültürel, ekonomik ve sosyal yapılarıyla kahramanların yaşadığıolaylara tanıklık eder. Kahramanların gelişimini tamamlamaları ve seçimlerde bulunmaları; şehrinkişi üzerinde bıraktığı etkiyle özdeşleştirilir. Ayrıca yazar, Edirne ile olan bağlarını ve atalarınınyaşamını ele aldığı hikâyeler aracılığıyla okuyucularına sunar. Bu çalışmada geçmiş, an ve gelecekbetimlemeleri altında Safiye Erol’un romanlarında ele alınan şehirlerin bir poetika olarak okunuşuüzerinde durulacaktır. Yazarın şehirlere bakış açısı kültürel ve tarihî bağlar üzerindendeğerlendirilecektir. Safiye Erol’un mekân poetikası, kahramanların yaşayışları üzerindenincelenecektir.
  • Öğe
    Distopyadan Milli Uyanış Mekânına Dönüşen Sodom ve Gomore’nin İstanbul’u
    (Bekir Kocadaş, 2019) Bayrak, Özcan; Dağ, Necla
    Distopya, dönemin olumsuz koşullarını eleştirmesi ve karanlık bir tablo çizmesi bakımından ütopyanın gölgesi olarak kabul görür. Ancak distopya, ütopyanın gölgesi olmaktan çok ütopyanın iyi olarak gösterdiğinin ardındaki kötüyü göstermeyi hedefler. Ayrıca distopya, ideal bir düzenin eksiklerini, önlem alınmazsa ileride ortaya çıkabilecek olumsuz toplum yapısını veya koşulları konu edinir. Bu anlamda Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun eserleri incelendiğinde Osmanlı İmparatorluğu’nun son zamanlarında çöküş ile birlikte başlayan karmaşayı ve Cumhuriyet ile başlayan toplumsal değişimin birçok aşamasını görmek mümkündür. Balkan Savaşlarının ardından I. Dünya Savaşı ve Milli Mücadele döneminde düşman askerlerinin Anadolu’da yaptıklarını işleyen yazar, İstanbul’u distopik bir mekân olarak tasvir eder. Bir dönemin ihtişamlı İstanbul’u düşmanın kol gezdiği, milli değerlere her türlü saldırının yapıldığı bir şehre dönüşür. Bu çalışmada Sodom ve Gomore romanında İngiliz, Fransız ve diğer yabancı askerlerle işbirliği yapan zengin İstanbullu ailelerin yaşamları üzerinden İstanbul’un işgal edilişi ve distopyaya dönüşü ele alınacaktır. Anadolu’da başlayan Milli Mücadele ile İstanbul’un kurtuluşunun milli uyanışa dönüşümü değerlendirilecektir.
  • Öğe
    Ortaokul Öğrencileri İçin Bilgilendirici Metin Dereceli Puanlama Anahtarı Geliştirme Çalışması
    (ASOS Eğitim Bilişim Danışmanlık Otomasyon Yayıncılık Reklam Sanayi ve Ticaret LTD ŞTİ, 2023) Taşkın, Yusuf; Yorgancı, Osman Kürşat; Harmankaya, Mustafa Özgün
    Öğrencilerin zihinsel, fiziksel ve görsel-algısal yeterliği ile diğer dilsel becerileri öğrenciler tarafından hazırlanan metinlerde görünür hâle gelir. Dolayısıyla bu metinlerin belirli ölçütler bakımından çeşitli ölçme araçları ile incelenmesi ve değerlendirilmesi bu becerilerin yetkinlik derecesi hakkında öğretmenlere detaylı bilgiler verir. Değerlendirme sürecinde geçerli ve güvenilir referans noktaları olan ölçme araçlarının kullanılması öğretmenler arasında puanlamada objektifliği sağladığı gibi değerlendirilmesi amaçlanan yeterlik ve beceriler ile ilgili de daha kapsamlı ve detaylı bilgiler verir. Bu doğrultuda araştırmanın amacı 7 ve 8. sınıf seviyesindeki öğrencilerin sınıf içinde gerçekleştirdikleri bilgi vermeye/açıklamaya dayalı yazma çalışmalarını değerlendirmeye yönelik geçerli, güvenilir ve kullanışlı bir dereceli puanlama anahtarı geliştirmektir. Nitel ve nicel araştırma yöntemlerinin bir arada kullanıldığı bu araştırmada veriler Aksaray’da bir ortaokulun 7 ve 8.sınıfında eğitim görmekte olan 30 öğrenciden toplanmıştır. Dereceli puanlama anahtarı geliştirme sürecinde kapsam geçerliği uzman görüşleri ile sağlanmıştır. Puanlayıcılar arası güvenirliğin belirlenmesinde ise Krippendorff Alfa güvenirlik katsayısı değerleri kullanılmıştır. Araştırmadan elde edilen bulgular maddeler ve maddelere ilişkin tanımlayıcıların uzmanlar tarafından uygun kabul edildiğini göstermektedir. Krippendorff Alfa değerleri ise puanlayıcılar arasında yüksek düzeyde güvenirlik olduğuna işaret etmektedir. Geliştirilen Bilgilendirici Metin Dereceli Puanlama Anahtarı öğrencilerin bilgilendirici metinlerini farklı boyutlarıyla değerlendirmek amacıyla çeşitli düzeylerde ölçütler içermektedir. Dereceli puanlama anahtarından alınabilecek en yüksek puan 72, en düşük puan 18’dir.
  • Öğe
    Âşık Talibî Coşkun'un Deprem Konulu Şiirlerinde Yasın Beş Aşaması: Kübler-Ross Modeli
    (Türkiye Dil Edebiyat Derneği, 2025) Bayır, Zehra
    Âşık tarzı şiir geleneğinde yaşama ve insana dair unsurlar yoğun bir biçimde görülmektedir. Bu unsurlardan biri de “yas”tır. Yas; sevilen bir kişinin ya da yakının kaybedilmesi, bir ilişkinin sona ermesi, bir işin kaybedilmesi, ciddi bir hastalığa yakalanılması, telafisi mümkün olmayan bir kayıp yaşanılması gibi yaşam olaylarına bağlı olarak ortaya çıkan bir ayrılık sonucunu ifade eder. Bu durum genellikle kaybedilen bir şeyin değerine, kaybın türüne ve bireyin bu kayba olan bağlılığına bağlı olarak çeşitli şekillerde ortaya çıkabilir. Bir doğal afetin getirdiği travma ve kayıpların ardından ortaya çıkan ve duygusal tepkileri kapsayan “doğal afet yası”, afetin etkilediği ve toplulukların yaşadığı duygusal bir süreçtir. Elisabeth Kübler-Ross'un beş evresi, ölümle yüzleşen bireylerin genellikle geçtiği evreleri tanımlar. Ancak afetler gibi toplumsal çalkantılar da benzer duygusal tepkileri tetikleyebilir. Âşık tarzı şiir geleneğinde bu konuda benzer bir düşünce ve ifade zenginliği görmek mümkündür. Bu çalışmada Kübler-Ross’un ölümcül hastaların ve ailelerin ölümle başa çıkma süreçlerini, tepkilerini açıklamak için geliştirdiği “Yas’ın Beş Aşaması” şeklinde nitelendirdiği çalışması, Âşık Talibî Coşkun’un deprem konulu şiirlerine uygulanarak irdelenmiştir. Bu bağlamda Âşık Talibî Coşkun’un deprem konulu şiirlerinde yasın beş aşaması; inkâr ve yalnızlaşma, öfke, pazarlık, depresyon ve kabullenme evreleri ortaya çıkmaktadır. Bu aşamalar Âşık Talibî Coşkun’un şiirlerinde onun ölüme karşı tutumunu yansıtmaktadır.
  • Öğe
    Âşık Mahzuni Şerif ve geçiş dönemleri
    (Motif Halk Oyunları Eğitim ve Öğretim Vakfı, 2024) Bayır, Zehra
    Kültür; toplumların dünyaya, eşyaya, varlığa bakışını belirler. İnsan hayatının, toplumların, kültürlerin önemli bir tarafını oluşturan, tarih boyunca bütün toplumlarda, inanışlarda ve insan hayatında üç önemli dönüm noktası bulunmaktadır: Doğum, evlilik, ölüm. Doğum, bu dünyaya gelinmesiyle başlayan süreci; evlilik, nesillerin ve toplumların devamını sağlayan süreci ve ölüm, bu dünyadan göçüşü anlatan süreci oluşturmaktadır. Bütün inanışlarda ve kültürlerde de geçiş dönemleri etrafında birtakım uygulamalar, ritüeller meydana getirilmiştir. Türk kültüründe yer alan geçiş dönemi etrafındaki törenler; geçmişten gelen bir birikimin, değişimin, dönüşümün eseridir. Şairler, kültür taşıyıcılığında önemli bir görevi üstlenmektedirler. 20. yüzyılda yaşamış olan Âşık Mahzunî Şerif, şiirlerini Türk halk kültürü, tasavvuf ve Alevi-Bektaşi geleneğinden ilham alarak oluşturmuştur. Âşık Mahzunî Şerif, duygu ve düşüncelerini topluma anlatmak için insan hayatının önemli dönemlerine şiirlerinde yer vermiştir. Bu çalışmada doğum, evlilik ve ölümle sınırlandırılmış olmak üzere Âşık Mahzunî Şerif’in şiirlerinde yer alan geçiş dönemleri tasnif edilerek geçiş dönemine ait kavramlar yorumlanmıştır. Âşık Mahzunî Şerif, kendi yaşadığı günlük hayattan yola çıkarak şiirlerindeki geçiş dönemlerine ait kültürel unsurları sembolik olarak kullandığı sonucuna varılmıştır.
  • Öğe
    Ortaokul Sekizinci Sınıf Öğrencilerinin Soru Sorma Becerilerinin Yenilenmiş Bloom Taksonomisi’ne Göre İncelenmesi
    (Mehmet Kurudayıoğlu, 2023) Taşkın, Yusuf
    Bu çalışmanın amacı, ortaokul 8. sınıf öğrencilerinin verilen metinlerden hareketle hazırladıkları soruları Yenilenmiş Bloom Taksonomisi’nin bilişsel süreç basamaklarına göre incelemektir. Çalışmada, temel nitel araştırma deseni kullanılmıştır. Araştırmanın çalışma grubunu 2022-2023 eğitim-öğretim yılı ikinci döneminde Aksaray, Antalya, İstanbul, İzmir ve Kütahya illerinde bulunan devlet ortaokulları arasından rastgele belirlenen okullarda öğrenim görmekte olan 400 sekizinci sınıf öğrencisi oluşturmaktadır. Çalışman verilerini toplama sürecinde doküman incelemesinden faydalanılmıştır. Öğrencilerden verilen metinlerden hareketle bir ders saati içerisinde 6 adet soru hazırlamaları istenmiş ve bu sorular, Yenilenmiş Bloom Taksonomisi’nin bilişsel süreç boyutlarına göre değerlendirme yapmaları için 3 alan uzmanının görüşüne sunulmuştur. Çalışma kapsamında öğrencilerden ve alan uzmanlarından elde edilen verileri tanımlanabilmek amacıyla betimleyici analiz tekniklerinden faydalanılmış ve verilerin daha iyi anlaşılması amacıyla da frekans analizi kullanılmıştır. Araştırma sonucunda öğrencilerin hazırladıkları soruların büyük oranda alt düzey bilişsel basamakta yer aldığı; öğrencilerin üst düzey bilişsel basamakta soru hazırlamakta problem yaşadıkları sonucuna ulaşılmıştır.
  • Öğe
    Yabancılara Türkçe öğretiminde kelime hazinesi bakımından A1 seviyesi üzerine bir durum tespiti
    (Yakup YILMAZ, 2023) Taşkın, Yusuf
    Kelime hazinesi, bireyin dili iletişimsel olarak farklı sosyal bağlamlarda kullanmasının en önemli unsurlarından biridir. Kelime hazinesi gelişmemiş bireyler dile bağlı etkinliklerin tümünde çeşitli problemler yaşar. Bu sebeple temel düzeyde öğrencilerin bildiği ve kullandığı kelimeleri belirlemek gerektiği takdirde bunları geliştirecek ve çeşitlendirecek etkinlikler düzenlemek dil becerilerinin gelişimi açısından hayati bir öneme sahiptir. Buna bağlı olarak bu araştırmada A1 seviyesinde eğitim görmekte olan uluslararası öğrencilerin çevremiz ünitesindeki kelime hazinelerini belirlemek ve ilgili ünitedeki metinlerin kelime hazinesi katsayıları ile karşılaştırmak amaçlanmıştır. Araştırmada nitel araştırma desenlerinden temel nitel desen kullanılmıştır. Araştırmanın çalışma grubunu İstanbul’da bir devlet üniversitesine bağlı TÖMER’de eğitim gören 32 öğrenci oluşturmaktadır. Araştırmanın inceleme nesnelerini, Yedi İklim Yabancılar İçin Türkçe Öğretim Seti A1 kitabının “Çevremiz” ünitesinde yer alan metinler ile çalışma grubundaki öğrencilerin devam ettiği A1 kurunun 4. haftasının sonunda gerçekleştirilen iki farklı yazma uygulamasında toplanan veriler oluşturmaktadır. Araştırmada veriler doküman incelemesi ile toplanmıştır. Elde edilen veriler Microsoft Word programına aktarılmış “Simple Concordance Program 4.07” programıyla kelime sıklığı katsayısı, her öğrenci için kelime hazinesi katsayıları, genel kelime hazinesi sıklık analizleri gerçekleştirilmiştir. Kelime listelerin hazırlanmasından sonra elde edilen veriler betimsel olarak analiz edilmiştir. İnceleme sonucunda birinci uygulamada kelime hazinesi katsayısı 0.19; ikinci yazma uygulamasında 0.16; genel kelime hazinesi katsayısı 0.13 olarak belirlenmiştir. Ayrıca ünitede yer alan metinler ile öğrencilerin yazılı anlatım uygulamaları karşılaştırıldığında birinci yazma çalışmasında öğrencilerin %48’i ilgili metnin kelime hazinesi katsayısının altında kalırken ikinci yazma çalışmasında öğrencilerin % 16’sı kelime hazinesi katsayısının altında kalmıştır. İncelenen metinlerde kalıp söz, ikileme ve deyimlere ise rastlanamamıştır.
  • Öğe
    Türkçe eğitiminde millî egemenlik ve demokrasi kavramlarının kullanımı
    (Çocuk ve Gençlik Edebiyatı Yazarları Derneği, 2023) Taşkın, Yusuf; Sallabaş, Muhammed Eyyüp
    Millî eğitimin, özellikle millî konuların öğretilmesinde ve bir ülkenin geçmişine, bugününe ve geleceğine dair önemli kararların alınmasında katkısı oldukça büyüktür. Hayatın en önemli duraklarından biri olan millî eğitimin insan üzerindeki rolü tartışılmaz bir gerçektir. Millî konuların öğretiminde Türkçe eğitimi ayrı bir öneme sahiptir. Bu sebeple Türkçe eğitiminin öğretim programından ders kitaplarına kadar titizlikle planlanması gerekir. Ortaokul çağı somut işlemlerden soyut işlemlere geçiş dönemi olduğu için bu dönemde millî egemenlik ve demokrasi konularında verilecek nitelikli bir eğitim oldukça önemlidir. Bu çalışmanın amacı, millî egemenlik ve demokrasi kavramlarına Türkçe Eğitimi'nde ne kadar yer verildiğini tespit etmektir. Bu amaç doğrultusunda 2019 Türkçe Dersi Öğretim Programı ve 2019-2020 eğitim-öğretim yılında okutulan 5, 6, 7 ve 8. sınıf Türkçe ders kitaplarındaki millî egemenlik ve demokrasi kavramlarıyla ilişkili hedefler, kazanımlar, temalar ve metinler tespit edilmeye çalışılmıştır. Çalışmada nitel araştırma desenlerinden temel nitel araştırma deseni kullanılmış, veriler doküman incelemesi yoluyla elde edilmiştir. Araştırma sonucunda elde edilen veriler içerik analizi yoluyla kategorilere ayrılmış ve ulaşılan bu bulgular betimsel analizle yorumlanmıştır. Çalışmada ilk olarak güncel Türkçe Dersi Öğretim Programı’ndaki genel ve özel amaçlara bakılmıştır. Genel amaçlarda 2 amacın, özel amaçlardan da 1 amacın millî egemenlik ve demokrasi kavramıyla ilişkili olduğu belirlenmiştir. Türkçe Dersi Öğretim Programında incelenen bir diğer bölüm, temalar bölümüdür. Programda yer verilen 16 temadan 5’inde millî egemenlik ve demokrasi kavramlarıyla doğrudan ilişkili konulara yer verildiği tespit edilmiştir. Bu tespit yapılırken temaların altında yer verilen konular önemli bir gösterge olmuştur. Millî egemenlik ve demokrasi kavramlarının temaların içindeki oranına bakıldığında, gayet iyi bir orana sahip olduğu söylenebilir. Neredeyse temaların üçte biri millî egemenlik ve demokrasi kavramlarıyla ilişkilidir. Türkçe Dersi Öğretim Programında son olarak incelenen kısım kazanımlar kısmıdır. Programda yer alan 5, 6, 7 ve 8. sınıf dinleme/izleme, okuma, konuşma ve yazma kazanımlarının hiçbirinde millî egemenlik ve demokrasi kavramlarıyla doğrudan ilişki tespit edilememiştir. Bu durum oldukça dikkat çekicidir çünkü özellikle ders kitaplarının içindeki etkinlikler, ders içi aktiviteler, sınav soruları vb. hazırlanırken kazanımlar dikkate alınmaktadır. Dolayısıyla öğrencinin en çok dikkat ettiği ve aktif olduğu bu alanlarda millî egemenlik ve demokrasi kavramlarıyla karşılaşma olasılığı düşmektedir. Bu durum programdaki bir eksiklik olarak görülebilir. Hazırlanacak olan programlarda kazanımlar içerisinde de genel ve özel amaçlara, temalara uygun olarak millî egemenlik ve demokrasi kavramlarına yer verilmesi, bu kavramların öğrenciler tarafından daha iyi özümsenmesini sağlayacaktır. Ayrıca bu kavramların öğretilmesinde, sarmal bir öğretimin planlanması, bu konuda istenilen hedeflere ulaşılmasını kolaylaştıracaktır.
  • Öğe
    Berlin Devlet Kütüphanesi Ms. or. Oct. 3058’de kayıtlı şiir mecmuasının Mestap’a göre tasnifi
    (Ahmet TANYILDIZ, 2022) Uçar, Abdullah
    Mecmualar, klasik Türk edebiyatı geleneğinde divanlar ve mesnevilerden sonra belki de en önemli eserlerdir. Şekil, muhteva ve dil bakımından farklı özelliklere sahip olan mecmualar, şairlerin divanlarında yer almayan bazı şiirlerini, kaynaklarda hayatı hakkında bilgi bulunmayan şairlerin şiirlerini ve şu an için herhangi bir nüshası elde olmayan bazı eserleri ihtiva etmeleri bakımlarından oldukça önemlidir. Yazıldıkları dönemin zevkini yansıtması bakımından da önemli olan mecmualar, derleyenin şahsî tercihine göre tertip edildiği için muhteva bakımından farklılık gösterir. Mecmualar genellikle farklı nazım şekilleri ve türleriyle yazılmış şiirleri ihtiva ederler fakat belli nazım şekilleriyle yazılmış şiirleri içine alan mecmualar da bulunmaktadır. Çalışmamızın konusu olan Berlin Devlet Kütüphanesi Ms. or. oct. 3058’de kayıtlı bu şiir mecmuasında, 25 şairin 185 şiiri bulunmaktadır. İstinsah tarihi bilinmeyen, 15. ve 16. yüzyıl şairlerine ait şiirleri ihtiva ettiği için 16. yüzyıl sonlarında yazıldığını tahmin ettiğimiz 70 varaklık bu mecmua, bilinen şairlerin divanlarında bulunmayan şiirleri ihtiva etmesi bakımından önemlidir. Bu çalışma, hem bu şiirleri tespit etmek hem de Mecmuaların Sistematik Tasnifi Projesi’ne (MESTAP) katkı sağlamak amacıyla hazırlanmıştır.
  • Öğe
    Araftaki Flanör
    (Ahmet TANYILDIZ, 2022) Dağ, Necla
    Kahramanın edebi eserlerdeki görünümü dönemin özelliklerinden izler taşır. İlk romanlarda ideal özelliklerle donatılan kahramanlar, modern çağın yarattığı algıyla birlikte özelliklerinden sıyrılarak daha olumsuz nitelikleriyle varlıklarını duyururlar. Türk edebiyatında züppe tipiyle ortaya çıkan bu yeni kahraman tipolojisi zamanla toplumla uyuşamayan, hiçbir mekâna ait olmayan yersiz yurtsuz, toplumdan uzaklaşmış, içe kapanık, karamsar bireylere dönüşürler. Kentleşme ve modernleşmenin varoluşuna zemin hazırladığı flanör ise kalabalıklar içerisinde yalnız gezinirken şehri gözetleyen aynı zamanda da kentin tarihsel, sanatsal, mimari, ekonomik, kültürel ve sanatsal tüm yönlerini görünür kılan birey için kullanılan bir kavram haline gelir. Kavram ile ilgili çeşitli tanımlamalar yapılmıştır; ancak daha çok “boş gezen, aylak” anlamları ile özdeşleşerek edebiyattaki yerini almıştır. Flanörün aylaklık yapmak dışında bohem yaşamı ve gezerken bilgi verme özellikleri ön plana çıkar. Bir yere yetişme telaşında olmayan flanör, kalabalıklarla uyuşamayan aynı zamanda etrafına dikkatli gözlerle bakan bir gözlemcidir. Halil İbrahim Polat, Arafta Zaman romanında dış dünyayla uyum sağlayamayan huzursuz bireyin kendisini sokaklara atarak gezinmesiyle birlikte flanörlükte adım adım ilerlemesi ve kentlerin sosyal, kültürel, mimari özelliklerini okuyucuya sunmasını ele alır. Yazar, bir aşk üçgeni etrafında gelişen olayların içinden çıkamayan başkahramanın işinden, ailesinden ve evinden uzaklaşarak sokaklarda aylaklık etmesinin sebeplerini aktarırken bir yandan da modern kentin tarihinden kesitler sunar. Bu çalışmada Baudelaire, Walter Benjamin ve diğer düşünürlerin flanör kavramına getirdikleri yorumlar ışığında kuramsal bir alt yapı oluşturulacaktır. Ayrıca kuramsal bilgilerden yola çıkılarak Arafta Zaman romanında bohem hayattan beslenen yönüyle aylaklığın flanörlüğe dönüşümü Mimar Sinan’ın merceğinden yansıtılacaktır. Kahraman, flanör tipolojisine getirilen yorumlar üzerinden örneklerle değerlendirilecektir. Flanörün kararsız kişiliğinin neden olduğu sorunlar, kişiliğiyle bağlantılı olarak açıklanacaktır.
  • Öğe
    Canvermezler Tekkesi romanında gotik unsurlar
    (Kürşat Öncül, 2022) Dağ, Necla
    Gotik, Roma İmparatorluğunu yıkan barbar kabilelere işaret eden, Orta Çağ’da mimaride Tanrı’nın büyüklüğünü göstermek için büyük, ihtişamlı ve korkutucu binaların inşa edilmesiyle etkisini sonraki dönemlerde resimden müziğe, sinemadan edebiyata kadar birçok alanda hissettiren bir akımdır. Olağanüstü varlıklar, kötülüğü temsil eden mekânlar ve kişiler, çözülmesi gereken esrarengiz olaylar, gotiğin başlıca özellikleridir. Dünya edebiyatında yoğun bir şekilde karşılık bulan bu akım, Türk edebiyatında Batı’ya göre daha geç dönemlerde işlenmiştir. Kültür ve inanç farkı, Osmanlı devletinin Batılılaşma çabalarını akıl ve bilime dayalı bir temele oturtmak istemesi gibi nedenlerle olağanüstü unsurlara dayanan gotik edebiyatın gelişimi gecikmiştir. Selim Nüzhet Gerçek, 1921 yılında İleri gazetesinde Fransız yazar Claude Farrere’den adapte ettiği Canvermezler Tekkesi adlı romanı tefrika eder. Bu roman, 2020’de “Latin Harfleriyle İlk Türkçe Gotik Roman” şeklinde yayımlanmıştır. Eser; korku, gizemli olaylar ve şahıslar üzerine inşa edilmiştir. Bir çalışanından aldığı mektup üzerine yola çıkan kahramanın tekin olmayan bir coğrafyada yolu şaşırmasıyla gelişen olaylar işlenmektedir. Ali Nail Bey’in yaşlı ve esrarengiz bir adam tarafından kulübesine götürülmesiyle gizemli olaylar yaşanmaya başlar. Romanın sonraki bölümleri gizemli olayların çözümünden oluşmaktadır. Bu çalışmada Canvermezler Tekkesi romanı, gotiği şekillendiren ortam ve türün kendine has özellikleri açısından Noel Carroll’ın “karmaşık keşif olay örgüsü” adını verdiği tasnif dikkate alınarak metin odaklı kuramsal yöntemle incelenecektir.
  • Öğe
    Bir şiir mecmuasında tespit edilen yayımlanmamış şiirler
    (Iğdır Üniversitesi, 2022) Uçar, Abdullah
    Mecmualar, genelde bir veya daha fazla yazar yahut şaire ait çeşitli şekil ve hacimlerdeki dinî, din dışı nesir ya da şiirlerden oluşan derleme kitaplardır. Mecmualar, Osmanlı ilim, kültür ve edebiyatında çok yaygın ve önemli bir telif türü haline gelmiştir. Mecmualar, divan sahibi şairlerin divanı dışında kalan şiirlerini ve divanı olmayan şairlerin şiirlerini ihtiva etmesi hasebiyle klasik Türk edebiyatının en önemli kaynaklarından biridir. Mecmuaların kaynak olarak değerlendirilmesindeki en önemli etken budur. Klasik Türk edebiyatının en meşhur şairlerinin bile yayımlanmış divanlarında bulunmayan şiirlerine şiir mecmualarında tesadüf edilmesi artık olağan bir durum olmuştur. MESTAP tablosunu hazırlamak maksadıyla çalışılmaya başlanan Berlin Devlet Kütüphanesi Ms. or. oct. 3058 numarada kayıtlı şiir mecmuasında da bazı şairlerin yayımlanmamış şiirlerine rastlanmıştır. Mecmuada şiirleri bulunan şairlerden bazılarının yayımlanmış divanları bulunmaktadır. Bu çalışmada zikredilecek şiirler yayımlanmış divanlarında ve diğer müstakil neşirlerde tespit edilememiştir. Bu şiir mecmuasında şu ana kadar neşredilmemiş on üç şiir tespit edilmiştir. Çalışmamızda bu on üç şiirin çeviri yazılı metinleri verilmiştir.
  • Öğe
    Mutsuzluğun “kapı”sındaki kadına psikanalitik açıdan bakış
    (Motif Yayıncılık, 2020) Dağ, Necla
    Romancılığı ile tanınan İnci Aral, 1979 yılında “Ağda Zamanı” adlı öykü kitabı ile edebiyat dünyasına girer. Öykü kitaplarını art arda yayımlayarak insana dair pek çok konuyu işler. İnci Aral öykülerinde kendi yaşamından anıları işler. Onun kahramanları genellikle mutsuz ailelerde büyüyen çocuklar, eşleriyle anlaşamayan kadınlar ve aile veya toplum tarafından baskı yoluyla sindirilmiş bireylerdir. Kahramanları yazarın yaşamının tanıkları gibidir. Onun yaşadıkları kahramanları için sağlam bir kurgu oluşturur. Küçük yaştayken yaşadığı ailevi sorunlar hem Aral’ın yaşamını hem de kahramanlarının geleceğini tayin eder. Eşinden ayrıldıktan sonra yaşadığı sorunları kadın duyarlılığı ile öykülerinde ele alır. Kadının aile ve toplum içindeki yalnızlığına, kırgınlıklarına, mücadelesine, mutsuz evlilikler açısından yaklaşır. Kapı öyküsünde günlük kısa bir kesiti anlatılarak kadını sınırlayan, kurallara bağlayan ve mutsuz bir yaşama sürükleyen evlilikler mercek altına alınır. Bu kısa zaman dilimi bile kadının yaşadığı sorunları derinlemesine açıklar. Bu çalışmada İnci Aral’ın “Kapı” öyküsü incelenerek yazarın evlilik kurumuna, kadın sorunlarına yaklaşımı ele alınacaktır. İletişim sorunu olan ailelerde çocukların baba figürü nedeniyle yaşadığı sıkıntılar, bireyin yaşadığı travmalar, psikanalitik kuram ışığında incelenecektir.