Yazar "Turan, Refik" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 15 / 15
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe 2017 Sosyal Bilgiler dersi öğretim programına ilişkin öğretmen görüşleri (Aksaray ili örneği)(Gümüşhane Üniversitesi, 2020) Turan, Refikİlk ve ortaokullarda 2017-2018 öğretim yılından itibaren uygulanmaya başlanan 2017 Sosyal Bilgiler Dersi Öğretim Programını (SBDÖP) öğretmen görüşleri doğrultusunda değerlendirmeyi amaçlayan bu araştırmada genel tarama modeli ile nitel araştırma modelinden oluşan karma model kullanılmıştır. Araştırmanın evrenini Aksaray ili merkez ve ilçelerinde 2018-2019 öğretim yılında görev yapan 164 sosyal bilgiler öğretmeni, örneklemini ise bu evren içerisinden tesadüfi örneklem yoluyla seçilen 85 sosyal bilgiler öğretmeni oluşturmaktadır. Araştırmada sosyal bilgiler öğretmenlerinin 2017 SBDÖP’nın perspektifi, yaklaşımı, vizyonu ve genel amaçları, beceri eğitimi, değer eğitimi, kavram öğretimi, ölçme ve değerlendirme, öğrenme alanları, ünite ve kazanım, ilişkilendirmeler ve kazanım tablosu boyutlarına ilişkin görüşlerini ortaya koyacak şekilde geliştirilen soru formu ile programın olumlu-güçlü ve eksik-zayıf yönleri ile programa ilişkin değişiklik önerilerini ortaya koyacak şekilde tasarlanmış yarı yapılandırılmış görüşme formu da kullanılmıştır. Araştırma sonucunda Aksaray ilinde görev yapan sosyal bilgiler öğretmenlerinin genel olarak 2017 SBDÖP’na yaklaşımlarının olumlu olduğu, kazanımların azaltılmış olmasını programın en olumlu ve güçlü, kazanımlar için öngörülen sürelerin yetersiz olmasının ise programın en zayıf ve eksik yönü olduğunu düşündükleri sonucuna ulaşılmıştır. Programa ilişkin en sık dile getirilen öneri ise sosyal bilgiler dersine ayrılan haftalık ders saati miktarının artırılması olmuştur. Araştırma sonucunda öğretim programın öğretmenler tarafından yeterli görülme ve benimsenme oranlarını yükseltilmeye çalışılması, bunun için uygulanma sürecinden elde edilen veriler, konuyla ilgili olarak gerçekleştirilmiş araştırma sonuçları ve öğretmenlerin değişiklik önerilerini dikkate alarak programın güncellenmesinin öğretmenlerin öğretim programının tanıma ve uygulama becerilerinin geliştirilmesine yönelik eğitim faaliyetlerinin düzenlenmesi önerilmiştir.Öğe Azerbaycan’da okutulan ata yurdu ders kitabında Azerbaycan ulusal kimliğinin temsili(Selçuk Üniversitesi, 2017) Turan, RefikAzerbaycan ulusal kimliği Azerbaycan’ın yer aldığı coğrafi konumun ve Azerbaycan halkının özellikle son 200 yıllık tarihsel süreçte geçirdiği aşamaların yarattığı özel koşullar altında biçimlenerek özgün bir kimlik halini almıştır. Bu araştırmanın amacı Azerbaycan’da genel eğitim okullarının 5. sınıflarında okutulan bir tarih dersi olan Ata Yurdu ders kitabından yola çıkarak çağdaş Azerbaycan ulusal kimliğinin temel unsurlarını ortaya koymaktır. Araştırmada ‚genel tarama modeli? ve ‚doküman incelemesi? yöntemlerinden yararlanılmıştır. Araştırma sonucunda Azerbaycan anayasasına uygun olarak ‚Azerbaycanlılığın? bir kapsayıcı üst kimlik olarak kabul edilmekle birlikte ‚Türklüğün? ulusal kimliğin en temel unsuru olarak görüldüğü, ‚Azerbaycan vatanı? kavramının Kuzey, Güney ve Batı Azerbaycan topraklarını kapsayan ‚tarihsel Büyük Azerbaycan? anlaşılacak şekilde geniş anlamda kullanıldığı, mezhep farklılıklarının ulusal kimliğin belirleyici bir unsuru olarak görülmediği anlaşılmıştır. Araştırma sonucunda ayrıca Ermeniler, Çarlık yönetimi ve SSCB yönetiminin Azerbaycan ulusal kimliğinde ‚düşman öteki? konumunda oldukları, ders kitabında M. Emin Resulzâde’nin tarihsel rolü ile Ebulfez Elçibey’in Azerbaycan’ın bağımsızlık sürecinde oynadığı rolün önemsiz gösterilmeye çalışıldığı, buna karşılık Haydar Aliyev’in tartışmasız bir şekilde yeni Azerbaycan devletinin kurucusu olarak sunulduğu anlaşılmaktadır. Azerbaycan ulusal kimliğinde kadının toplum içindeki etkin konumu, sanata, edebiyata ve bilime verilen önem ile isyan (kaçak) geleneği de önemli yer tutmaktadır.Öğe Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminde eğitim ve öğretim hizmetlerinin yönetimi ve Milli Eğitim Bakanlığı(Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi, 2020) Turan, RefikTürkiye’de 2018 yılından itibaren fiilen uygulanmaya başlanan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin Milli Eğitim Bakanlığı’nınteşkilat yapısı ile görev ve yetkileri üzerindeki etkilerini ortaya koymayı amaçlayan bu araştırmada “doküman incelemesi” yöntemindenyararlanılmıştır. Araştırma sonucunda Milli Eğitim Bakanlığı’nın Parlamenter Sistemde sahip olduğu politika belirleme ve stratejigeliştirme gibi görevlerin yeni sistemde oluşturulan Eğitim ve Öğretim Politikaları Kurulu’na devredildiği anlaşılmaktadır. Yeniyapılanmada müsteşarlık ve müsteşar yardımcılığı kadrolarının kaldırılarak müsteşarın görev ve yetkileri Bakana, müsteşar yardımcılarınıngörev ve yetkileri ise kadro sayısındaki sınırlama kaldırılan Bakan Yardımcılarına devredilmiştir. Bakanlık merkez teşkilatındaki hizmetbirimleri ile taşra ve yurt dışı örgütleri yerlerini korurken, geleneksel olarak Bakanlık merkez teşkilatı içerisinde görece üstün bir konumasahip olan Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı diğer hizmet birimleriyle bir tutulmuş, Milli Eğitim Şurasına ise hiç yer verilmemiştir.Öğe Farklı Türk Devletlerinin (Türkiye, Özbekistan, Azerbaycan Ve Türkmenistan) tarih fers kitaplarında Osmanlı-Timurlu ilişkilerine ve Ankara savaşına yaklaşım(Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi, 2018) Turan, RefikOsmanlı-Timurlu ilişkileri ve Ankara savaşı yol açtığı sonuçlar açısından Türk tarihinin en önemli ve çok tartışılan konularından birisini oluşturmaktadır. Bu araştırmanın amacı Türkiye’deki çağdaş tarih yazımında Osmanlı-Timurlu ilişkileri ve Ankara savaşı konularına genel yaklaşım ve bu konuların Türkiye, Özbekistan, Azerbaycan ve Türkmenistan tarih ders kitaplarına yansıma şeklini ortaya koymaktır. Araştırma sonucunda söz konusu ülkelerin tarih ders kitaplarında OsmanlıTimurlu ilişkileri ve Ankara savaşının farklı boyutlarının ön plana çıkarıldığı, tarihsel olaylara yaklaşımın yanı sıra, ders kitaplarında bu konularla ilgili olarak yer verilen bilgi miktarı, bilgilerin niteliği ve kullanılan terminoloji anlamında önemli farklılıklar bulunduğu anlaşılmıştır. Türk devletlerinin özellikle geçmişte kendi aralarında yaşadıkları tarihsel sorunlarla ilgili bilgi ve belge paylaşımının gerçekleştirilerek terminoloji ve tarihsel konulara yaklaşım birliğinin sağlanabilmesi ve sonuçta tarih yazımında sağlanacak bu terminoloji ve anlayış birliğinin Türk devletlerinin tarih eğitim sistemleri ve ders kitaplarına yansıtılabilmesi için akademik kurumlar ve eğitim bakanlıkları arasında daha sıkı bir işbirliğinin sağlanması büyük önem arz etmektedir.Öğe Kafkas arazileri ve halklarının tasvirine dair materyaller toplusu izahlı bibliyografyasi(Gazi Üniversitesi Türkiyat Uygulama ve Araştırma Merkezi, 2019) Turan, RefikKaradeniz ile Azak Denizi’nin doğu kesimini ayıran Anapa Yarımadası’ndan başlayarak Hazar Denizi kıyısındaki Apşeron Yarımadası’na kadar uzanan Büyük Kafkas Sıradağlarını ve bu dağların iki yanındaki arazileri kapsayan Kafkasya (Dursun 2001: 157), Asya, Avrupa ve Afrika’ya yakın olması, tarihi ticaret yolları ile doğu-batı ve kuzey-güney doğrultusundaki göç yolları üzerinde bulunması gibi nedenlerle tarih boyunca sürekli dış etkilere maruz kalmış ve bu durum bölgeye etnik, dini ve kültürel bakımdan büyük bir çeşitlilik ve zenginlik kazandırmıştır. Kafkasya, sahip olduğu stratejik ve jeopolitik önem ile yer altı ve yer üstü zenginlikleri nedeniyle tarih boyunca büyük güçlerin hâkimiyet mücadelesine de sahne olmuştur. 16. yüzyılın ikinci yarısında bölgeye akınlara başlayan Ruslar, bölgedeki güçlerini gittikçe artırmışlar, Çar I. Petro (1682-1725) döneminde Kuzey Kafkasya ile Hazar Denizi kıyılarındaki bazı yerleşim yerlerini ele geçirmişlerdir. Nadir Şah Kafkasya’da hâkimiyeti tekrar ele geçirmek için mücadele etmişse de onun 1747’de öldürülmesinden sonra bölgede siyasi birlik tamamen bozulmuştur. Bu siyasi dağınıklıktan yararlanan Ruslar 1770-1801 yılları arasında Doğu Osetya, Çerkezistan, Kabartay ve Doğu Gürcistan’ı işgal etmiştir. 18. yüzyılın sonlarında İran’da hâkimiyeti ele geçiren Kaçarlar, Güney Kafkasya’da hâkimiyeti yeniden kurmaya çalışmışsa da 18014-1813 ve 1826-1828 yılları arasında Ruslarla yapılan savaşlarda başarı sağlanamaması Dağıstan ile Güney Kafkasya’nın tamamen Rusya’nın hâkimiyeti altına girmesine yol açmıştır.Öğe Kuzey Azerbaycan'da modern ulusal kimliğin gelişim sürecine genel bir bakış(Atatürk Üniversitesi, 2018) Turan, RefikKuzey Azerbaycan’da modern ulusal kimliğin gelişimi Çarlık hâkimiyeti altında, 19. yüzyılın 2. yarısından itibaren başlamış ve bu dönemin sonuna gelindiğinde ümmet anlayışından ulus anlayışına geçiş önemli ölçüde tamamlanmıştır. Bu dönemde “Türklük” ve “Azerbaycanlılık” iki temel kimlik tanımı olarak ön plana çıkmıştır. 1918 yılında Azerbaycan tarihinin ilk modern ulus devleti olan Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti’nin kurulmasıyla Kuzey Azerbaycan’da ulus anlayışı uygulama aşamasına geçmiş, Kuzey Azerbaycan halkının, dilinin ve vatanının adı belirlenmiştir. SSCB döneminde Kuzey Azerbaycan’da içeriği sosyalist ideoloji ve Rus değerleriyle desteklenen bir “Azerbaycanlılık” kimliğinin oluşturulmasına gayret edilmiştir. SSCB yönetiminin Ruslaştırma yönündeki tüm çabalarına rağmen Kuzey Azerbaycan halkı devletin yıkılışına kadar kendi ulusal kimliğini ve dilini korumuştur. 1991 yılında bağımsızlığın ilanı süreciyle eşzamanlı gelişen Ermenilerin Dağlık Karabağ’ı işgali ve “Kanlı Yanvar” olayı bağımsızlık sürecini ve ErmeniRus-SSCB yönetimi karşıtlığında TürkAzerbaycan ulusal kimliğinin gelişimini hızlandırmıştır. Ebulfez Elçibey döneminde SSCB döneminde uygulanan “Sovyetleştirme” ve “Ruslaştırma” politikalarının etkilerini ortadan kaldırmak için ulusal politikalara hız verilmiştir. 1993 yılında Haydar Aliyev’in devlet başkanı olmasından sonra “Türklüğün” ve “İslamlığın” temel unsur olarak görüldüğü laik “Azerbaycanlılık” kimliği kapsayıcı bir üst kimlik olarak benimsenmiştir.Öğe Representation of Azerbaijan national identity in the textbook of fatherland used in Azerbaijan(SELCUK UNIV, INST TURKISH STUDIES, 2017) Turan, RefikThe national identity in Azerbaijan is shaped by the special position of the region in which Azerbaijan is located and by the special conditions created by the Azerbaijani people, especially during the last 200 years of historical process and became a unique identity. The purpose of this research is to reveal the basic elements of contemporary Azerbaijani national identity based on the textebook 'Fatherland' which is studied at the 5th classes of the general education schools in Azerbaijan. The "general survey model" and "document review" methods were used in the research. As a result of the research it was understood that, Turkishness. is seen as the most basic factor of the national identity although being, Azerbaijani. is accepted as inclusive upper identity appropriate with the Azerbaijan constitution, the concept of 'Azerbaijan Homeland' is used in the sense that "historical Great Azerbaijan" covering North, South and West Azerbaijani territories, sectarian differences are not seen as a determining element of national identity. Also as a result of research, it is understood that the Armenians, the Tsarist administration and the administration of the USSR are seen as "enemy'' and 'the other" in the Azerbaijani national identity, in the coursebook the historical role of M. Emin Rasulzade and the role of Ebulfez Elchibey in the process of independence of Azerbaijan is trivialized, however, Haydar Aliyev was undoubtedly presented as the founder of the new Azerbaijani state. In Azerbaijan national identity, the effective position of women in society, importance given to art, literature and knowledge and the tradition of rebellion play an important role.Öğe Sovyet döneminde okutulan tarih ders kitaplarında Azerbaycan halkının etnik kökenine ve diline yaklaşım (1960-1990)(Akademisyenler Birliği Derneği, 2020) Turan, RefikSovyet döneminde, 1960-1990 yılları arasında Azerbaycan’da okutulan tarih ders kitaplarındaAzerbaycan halkının etnik kökenine ve diline yaklaşım Sovyet resmi bakış açısının bir yansıması olarak,herhangi bir etnik köken ile bağ kurulmaksızın, Azerbaycan halkının tarihin en eski dönemlerindenitibaren Azerbaycan halkı olarak varlığını sürdürdüğü yönündedir. Göçebe Türklerin tarihsel süreçiçerisinde kuzeyden Azerbaycan’a akınlarda bulunmaları ve buraya yerleşerek yerleşik hayatıbenimsemeleri, bu halkın medeni bakımdan kendilerinden daha ileri seviyede olan Azerbaycan halkınınmedeni tesiri altına girmeleriyle sonuçlanmıştır. Özellikle V-VIII ve XI-XII. asırlarda Azerbaycan’ayönelik Türk göçlerinin yoğunluk kazanması, Azerbaycan dilinde Türk diline ait unsurların artmasına yolaçsa da Azerbaycan halkı kendi tarihsel ve özgün varlığını koruyup sürdürmüştür. Söz konusu asırlardaAzerbaycan’a gelerek yerleşen göçebe Türkmen sayısındaki artış Azerbaycan’da Türk dilinin rolünüartırmış; bu dil gittikçe Azerbaycan’ın kadim dilleri olan “Azeri” ve “Aran” dilleri üzerinde baskı kurarakülkenin tamamı için ortak bir dil halini almıştır. Bu dil Türk dilleri ailesine dâhil “Azerbaycan dili”dir.Öğe Sovyet resmi tarihçiliğinde Müsavatçılara ve Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti’ne yaklaşım(Ahmet Şimşek, 2019) Turan, Refik1960’lı yılların başlarından itibaren Sovyet resmi tarihçiliğinin ve yine aynı dönemde Azerbaycan’da okutulan tarih ders kitaplarının 20. yüzyıl Azerbaycan milli tarihinde önemli bir yere sahip olan Müsavatçılara ve Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti’ne yaklaşımını ortaya koymayı amaçlayan bu araştırmada “genel tarama modeli” ve “doküman analizi” tekniğinden yararlanılmıştır. Araştırmada yayınlandığı yıldan, SSCB’nin yıkılışına kadar geçen dönemde Sovyet resmi bakışını yansıtan bir eser olma özelliği taşıyan ve Azerbaycan SSC İlimler Akademisi tarafından yayınlanan üç ciltlik “Azerbaycan Tarihi” isimli eser ve 1960-1980 yılları arasında Azerbaycan’da okutulan tarih ders kitaplarından oluşturulan bir örneklem üzerinde çalışılmıştır. Araştırma sonunda Sovyet resmi tarihçiliğinin Azerbaycan’ın 1917-1920 yılları arasındaki tarihsel olay ve süreçlere genel olarak Bolşeviklerle yabancı emperyalistler arasındaki mücadeleler şeklinde yaklaştığı anlaşılmıştır. Böylece söz konusu dönemde Bolşeviklerin gücü ve Azerbaycan tarihinde oynadıkları rol olduğundan daha büyük gösterilirken, Azerbaycan milli hareketinin temsilcisi Müsavat Partisi’nin rolü ise Azerbaycan halkının özgürlük hareketini engellemeye çalışan yabancı işgalcilerin işbirlikçisi konumuna indirgenerek tarihsel rolü ve önemi gözden kaçırılmakta ve değersizleştirilmektedir. Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti de burjuva ve büyük toprak sahiplerinin hükümeti olarak nitelendirilmekte, uyguladığı politikalar ise irtica, karşıdevrim ve Osmanlılaştırma hareketleri olarak görülmekte ve eleştirilmektedir. Sovyet tarihçiliğinin Müsavatçılara ve Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti’ne karşı yaklaşımı SSCB’de okutulan tarih ders kitaplarına da aynen yansıtılmıştır.Öğe Tarih öğretmenlerinin Ermeni, Yunan-Pontus ve Süryaniler ile ilgili konuların öğretilme düzeyine ilişkin görüşleri(Bayburt Üniversitesi, 2020) Turan, RefikLise tarih öğretmenlerinin Ermeni, Yunan-Pontus ve Süryaniler ile ilgili konuların öğretilme düzeyine ilişkin görüşlerinin incelendiği nicel ve nitel yöntemlerden oluşan karma araştırma deseninin kullanıldığı bu araştırmada liselerde Ermeni, Yunan-Pontus ve Süryaniler ile ilgili konuların öğretilme düzeyi ile bu durumu etkileyen faktörler öğretmen görüşleri doğrultusunda tanımlanmaya çalışılmıştır. Araştırma sonuçları tarih öğretmenlerinin lise tarih öğretiminde Ermeni, Yunan-Pontus ve Süryanilerle ilgili konuların istenilen düzeyde öğretilemediğini düşündüklerini ortaya koymaktadır. Yine Ermeni sorunu, Yunan-Pontus ve Süryaniler ile konular arasında en yüksek düzeyde öğretilen konuların Ermeni sorunu ile ilgili konular olduğu, bunu Yunan-Pontus ve Süryaniler ile ilgili konuların izlediği anlaşılmaktadır. Tarih öğretmenlerine göre bu konuların yeterli düzeyde öğretilememesi ders kitapları, öğretim programı ve ders saati süreleri gibi etkenlerden kaynaklanmaktadır.Öğe Tarih öğretmenlerinin öğrencilere temel ve tarihsel düşünme becerilerinin kazandırılma düzeyine ilişkin görüşleri(Asos Eğitim Bilişim Danışmanlık Limited Şirketi, 2016) Turan, RefikBu araştırmanın amacı tarih dersi öğretim programlarında yer alan temel beceriler ile tarihsel düşünme becerilerinin öğrencilere kazandırılma düzeylerini öğretmen görüşleri doğrultusunda ortaya koymaktır. Araştırmanın evrenini 2013-2014 öğretim yılında Ankara ili merkez ve ilçelerindeki ortaöğretim kurumlarında görev yapan 943 tarih öğretmeni, örneklemini ise bu evren içerisinden tesadüfi örneklem yoluyla seçilen 371 tarih öğretmeni oluşturmaktadır. Verilerin toplanmasında araştırmacı tarafından geliştirilen ve öğretmenlerin temel beceriler ile tarihsel düşünme becerilerinin öğrencilere kazandırılma düzeylerine ilişkin düşüncelerini beş düzeyde ölçecek şekilde tasarlanmış soru formu kullanılmıştır. Araştırmada elde edilen verilere göre tarih öğretmenlerinin en yüksek düzeyde kazandırıldığını düşündükleri temel beceriler araştırma-sorgulama, eleştirel düşünme ve değişim ve sürekliliği algılama becerileri olur iken en az kazandırıldığını düşündükleri beceriler gözlem yapma, girişimcilik ve bilgi teknolojilerini kullanma becerileridir. Tarihsel düşünme becerileri içerisinde en yüksek düzeyde kazandırılan kronolojik düşünme becerisi olup, bu beceriyi sırasıyla tarihsel sorun analizi ve karar verme, tarihsel kavrama, tarihsel analiz ve yorum ile tarihsel sorgulamaya dayalı araştırma becerileri takip etmektedir. Araştırma sonucunda ulaşılan bulgulara göre temel beceriler ve tarihsel düşünme becerilerinden tarih derslerinin geleneksel anlam ve içeriğiyle ilgili görülenler daha yüksek düzeyde kazandırılırken tarih dersleriyle doğrudan ilgili görülmeyen ve tarihçilere özgü uzmanlıklar gerektiren daha karmaşık, soyut ve anlam çıkarma, ayırt etme, analiz etme, alternatif sunma, değerlendirme, yorumlama vb. üst düzey zihinsel performans gerektiren becerilerin daha düşük düzeyde kazandırıldığı anlaşılmaktadır.Öğe Türkiye’de bir Azerbaycanşinaslık Ocağı: Azerbaycan Kültür Derneği(Uludağ Üniversitesi, 2016) Turan, RefikAzerbaycan Kültür Derneği, M. Emin Resulzade’nin 1947 yılında Türkiye’ye gelmesiyle başlayan Azerbaycan muhaceretinin Türkiye’deki faaliyetlerinin ikinci döneminde, 1 Şubat 1949 yılında Ankara’da kurulmuştur. Dernek Azerbaycan’ın istiklâli ve hürriyeti davasını sürdürmek, Azerbaycan’ı çeşitli yönleriyle tanıtmak suretiyle Anadolu Türklüğünün Azerbaycan davasına desteğini sağlamak yönünde bir politikası izlemiştir. Dernek 1970’li yıllardan itibaren Türklük ve Türk dünyasının genel meseleleriyle daha fazla ilgilenmeye başlayarak yayın ve diğer faaliyetleriyle Türk kamuoyunun bu konulara karşı ilgi ve hassasiyetlerinin artmasında bir ölçüde etkili olmuştur. Azerbaycan Kültür Derneği’nin Nisan 1952 tarihinden itibaren yayınlamaya başladığı Azerbaycan dergisi derneğin genel amaç ve misyonuna uygun olarak tüm Türk dünyasının meselelerine sayfalarında yer vermek suretiyle SSCB yönetimi altındaki esir Türklerin sesi olmuştur. Azerbaycan Kültür Derneği soğuk savaş döneminin en zor günlerinde kısıtlı imkanlarla Azerbaycan siyasi muhaceretinin sesi olmuş, Azerbaycan’ın istiklâli ve hürriyeti davasını takip ve tanıtma misyonunu başarıyla yerine getirmiştir. SSCB’yi dağılmaya ve Azerbaycan’ı bağımsızlığa götüren süreçte aktif bir faaliyet yürüten derneğin doğal misyon olarak benimsediği Azerbaycan’ın istiklâli ve hürriyeti davası Azerbaycan’ın 18 Ekim 1991 tarihinde bağımsızlığını ilan etmesiyle başarıyla tamamlanmıştır. Dernek, günümüzde Azerbaycan ile Türkiye arasındaki kültürel ilişkilerin geliştirilmesi yönündeki faaliyetlerini sürdürmektedir. 67 yıla dayanan köklü bir mazisi, geleneği ve tecrübesi ile önemli bir misyonu yerine getirmiş Azerbaycan Kültür Derneğinin bu birikiminden daha etkin bir şekilde yararlanılabilmesi için Türkiye ve Azerbaycan hükümetlerinin desteği ile iki ülke toplumları arasında kültürel ilişki ve işbirliğinin geliştirilmesinde daha etkin rol oynayabilecek özel statülü bir kültür kurumu hâline dönüştürülmesinin uygun olacağı düşünülmektedir.Öğe Türkiye’de cumhuriyet dönemi lise tarih öğretiminde ilkçağ uygarlıklarının yeri üzerine bir inceleme(Ahmet Şimşek, 2020) Turan, RefikTürkiye’de 1930’lu yılların başlarından günümüze lise tarih ders kitaplarında İlkçağ uygarlıklarına ayrılan yerde meydana gelen değişimi ortaya koymayı amaçlayan bu araştırmada “doküman incelemesi” yöntemi ve “içerik analizi” tekniğinden yararlanılmıştır. Araştırma sonucunda 1976-1978 yılları arasındaki iki yıllık dönem hariç olmak üzere Türkiye’de 1931- 1983 yılları arasındaki dönemde lise tarih öğretiminde İlkçağ uygarlıkları ile ilgili konuların önemli yer tuttuğu, aynı dönemde lise 1. sınıf tarih konularının tamamının İlkçağ uygarlıklarından oluştuğu anlaşılmıştır. Bu tarihten itibaren İlkçağ uygarlıklarına ayrılan yer azaltılmış; 1991-1992 öğretim yılından itibaren ise daha da azaltılarak Anadolu ve yakın çevresiyle sınırlandırılmıştır. Bu dönemde Ön Asya ve Eski Batı uygarlıklarına da sadece Anadolu uygarlıklarıyla ilişkileri boyutuyla yer verilmiştir. Lise tarih öğretiminde İlkçağ uygarlıklarına yönelik bu yaklaşım günümüze kadar değişmeden devam etmektedir. Araştırma sonunda öğrencilerin insanlık tarihinin gelişim evreleriyle ilgili olarak değişim ve sürekliliği doğru ve eksiksiz bir şekilde algılamalarını sağlamak için tarih dersi öğretim programlarında İlkçağ uygarlıklarına ayrılan yerin artırılması önerilmiştir.Öğe Türkiye’de cumhuriyet dönemi tarih ders kitaplarında değişim ve sürekliliğin izini sürmek: ittihat ve terakki cemiyeti örneği(Kafkas Üniversitesi, 2022) Turan, RefikGenel kabul gören yaklaşıma göre 1889 yılında İstanbul’da bir grup Askeri Tıbbiye Mektebi öğrencisi tarafından gizli bir cemiyet olarak kurulan İttihat ve Terakki Cemiyeti Osmanlı Devleti’nin son on yılında gelişen olaylara damgasını vurmuştur. Cemiyet, ayrıca Millî Mücadele’nin örgütlenmesinde rol oynadığı gibi Cumhuriyet Dönemi’nde kısa bir süre de olsa iç siyasetin önemli bir figürü olmuştur. Türkiye’de Cumhuriyet Dönemi’nde liselerde okutulan tarih ders kitaplarında İttihat ve Terakki Cemiyeti ve ittihatçılara yaklaşımda meydana gelen değişimi ortaya koymayı amaçlayan tarama modelindeki bu araştırmada doküman incelemesi yönteminden yararlanılmıştır. Araştırmada temel materyal olarak Türkiye’deki liselerde 1931 yılı ile 2020 yılı arasında okutulan Tarih ve Türkiye Cumhuriyeti Tarihi (ve Türkiye Cumhuriyeti İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük) ders kitaplarından yararlanılmıştır. Bu çerçevede araştırma, araştırma dönemini temsil ettiği düşünülen 20 ders kitabından oluşturulan bir örneklem üzerinde gerçekleştirilmiştir. Araştırmada elde edilen veriler nitel veri analiz tekniği olan betimsel analiz ile analiz edilmiş, ulaşılan bulgular oluşturulan kategoriler altında ele alınarak değerlendirilmiştir. Araştırma sonucunda Cumhuriyet Dönemi’nde İttihat ve Terakki Cemiyeti ile ilgili konuların çerçevesi ve yaklaşım tarzının 1931 yılında yayınlanan Tarih ders kitaplarında belirlendiği, dönemin iç siyasi gelişmelerinin bir yansıması olarak bu ders kitaplarında İttihat ve Terakki Cemiyetine karşı olumsuz yaklaşımın günümüze doğru yaklaştıkça giderek zayıfladığı ve konuların çeşitlendiği anlaşılmaktadır. Genel olarak 1931 ders kitaplarında hissedilen Cumhuriyetçi kadro- İttihatçı karşıtlığının 2000’li yıllara yaklaştıkça yerini belli ölçüde Osmanlı-İttihatçı karşıtlığına bıraktığını söylemek mümkündür.Öğe Türkiye’de lise tarih öğretiminde ermeni sorunu ve tehcir (1950-2015)(Turkish Studies (Elektronik), 2015) Turan, RefikBu araştırmanın amacı 1950 yılından günümüze kadar Türkiye’de liselerde uygulanan tarih dersi öğretim programları ile tarih ders kitaplarında Ermeni sorunu ve tehcir başta olmak üzere Ermenilerle ilgili konulara yaklaşımı ortaya koymaktır. Genel tarama modeli ve doküman incelemesi yönteminin kullanıldığı bu araştırma kapsamında araştırma dönemi olan 1950-2015 yılları arasında liselerde uygulanan tarih dersi öğretim programları ile aynı dönemde okutulan ve örnekleme dâhil edilen ders kitapları incelenmiştir. Araştırma sonucunda Türkiye’de Ermeni sorunu ve tehcir konularına lise tarih öğretiminde yer verilmesinin genel olarak iki aşamada gerçekleştiği anlaşılmıştır. Ermeni terör örgütü ASALA’nın 1970’li yıllarda Türk diplomatlara yönelik suikastlar düzenleyerek Ermeni sorununu dünya gündemine taşıma gayretleri karşısında Milli Eğitim Bakanlığı 1981 yılında T.C. İnkılâp Tarihi, 1983 yılında ise lise III. sınıf Tarih dersi öğretim programlarına Ermeni sorunu ile ilgili konuları ekleyerek öğrencilerin bu konularla ilgili doğru bilgilendirilmesini ve bilinçlendirilmesini hedeflemiştir. 1990’lı yıllarda Ermenistan Cumhuriyeti ve Ermeni diasporasının 1915 yılı olaylarını dünya kamuoyuna Ermeni soykırımı şeklinde sunma ve birçok ülke parlamentosunda bu yönde karar çıkartma gayretlerine karşı 2002 yılında Milli Eğitim Bakanlığı Ermeni sorunu ve tehcir ile ilgili konulara lise Tarih ve T.C. İnkılâp Tarihi ve Atatürkçülük dersi öğretim programlarında daha ayrıntılı bir şekilde yer verilmesine karar vermiştir. Bu kararla birlikte Türklerin Anadolu’yu fethinden başlayarak Türk-Ermeni ilişkileri ile Ermeni sorununun ortaya çıkması ve günümüze kadar geçirdiği aşamalar ayrıntılı olarak tarih ders kitaplarına yansıtılmıştır. 1980’lerin başından günümüze tarih ders kitaplarında Ermeni sorunu, tehcir ve Ermenilerle ilgili verilen diğer bilgiler Ermeni iddialarının yaygınlaştırılma çabalarına paralel olarak artarken ders kitaplarında bu konularla ilgili kullanılan dil ve üslup ise gittikçe sertleşmektedir.