Cilt 10, Sayı 4, Makale Koleksiyonu
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Güncel Gönderiler
Öğe KKTC’de yerel hizmet sunumunda bilişim teknolojileri(Aksaray Üniversitesi, 2018) İşçioğlu, Deniz; İşçioğlu, ErsunKuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC), 1983 yılında Kıbrıs Adası’nın Kuzeyinde Kıbrıslı Türkler tarafından kurulmuş genç bir devlettir. KKTC’de 28 belediye vardır ve yerel hizmetler belediyeler eliyle yürütülmektedir. Belediye olamayan yerleşim yerlerinde de yerel hizmetler muhtarlıklar tarafından görülmektedir. 2009 yılında yapılan bir düzenleme ile köyler belediyelere bağlanmıştır. KKTC’deki yerel yönetimleri düzenleyen birçok yasa bulunmaktadır. KKTC yerel yönetim sisteminde, belediyeler hizmet sunarken birçok sorun ile karşılaşmaktadırlar. Teknoloji çağında, belediyelerin yerel hizmetlerini teknoloji yardımı ile sunmaları hizmette etkinliği artıran önemli faktörlerden biridir. Özellikle son yıllarda, bilgi ve iletişim teknolojilerinin belediyecilik hizmetlerinde kullanılmaya başlanması ile belediyelerin teknolojik entegrasyonu büyük bir önem kazanmıştır. Yerel yönetimlerde gerekli teknolojik altyapının kurulması ve elektronik belediyecilik uygulamalarına geçiş ülkenin sosyo-ekonomik, kültürel ve siyasal yapısı ile ilişkilendirilebilir. Bu çalışmada, KKTC’de bulunan belediyelerin yerel hizmet sunumunda bilişim teknolojilerini ne ölçüde kullanmakta oldukları analiz edilmeye çalışılmıştır. Bu kapsamda belediye başkanları ve/veya çalışanlarına yönelik bir anket hazırlanmış, bilişim teknolojilerinin yerel hizmette kullanım alanları tespit edilmiştir. Ayrıca konu ile ilgili merkezi yönetim temsilcileri ve yerel yönetim temsilcileri ile görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Sonuç olarak KKTC’de Yerel Hizmet Sunumunda Bilişim Teknolojilerinin kullanım oranı ve hizmette teknolojiye verilen önem ortaya konulmaya çalışılmıştır.Öğe Kentleri akıllandıran yollar: Akıllı kentler üzerine bir değerlendirme(Aksaray Üniversitesi, 2018) Memiş, Levent; Babaoğlu, CenayKentsel sorunlara çözüm üretmek, ihtiyaçları gidermek ve kentin yaşam kalitesini iyileştirmek için, teknoloji önemli bir araç olarak karşılık bulmaktadır. Ortaya çıkan yeni teknolojik gelişmelerin kentin farklı alanlarına/konularına yansımasıyla akıllı kent (smart city) kavramı ön plana çıkmaktadır. Nesnelerin interneti ve sensörler gibi yeni teknolojilerin yardımıyla geliştirilen uygulamaların bir karşılığı olarak akıllı kentler gelişmektedir. Akıllı kent kavramına yönelik önemli sayıda kuramsal ve uygulamaya dönük araştırma yapılmakta ve uluslararası alan yazında önemli bir yoğunlaşmanın olduğu görülmektedir. Diğer taraftan ulusal yazında sınırlı bir ilginin olduğu anlaşılmaktadır. Bu kapsamda çalışmanın amacı, akıllı kent kavramı üzerinden bir yazın taraması gerçekleştirmektir. Gerçekleştirilen incelemede, kentsel alanda akıllı uygulamaların; problemlerin daha iyi tanımlanması, vatandaş odaklı yönetimin gerçekleşmesi, daha iyi hizmetlerle yaşam kalitesinin yükseltilmesi, anlık veri akışıyla kararların hızlı alınması ve tüm bu gerçekleştirilenlerle sürdürülebilir bir yaşam alanının oluşturulması amacıyla öne çıktığı anlaşılmaktadır. Bunların yanında, büyük veriyle birlikte; kişisel verilerin güvenliği, siber saldırılar, teknolojide dışa bağımlılığın fazla olması, doğal afet gibi durumlarda güvencesizlik, özel sektör üzerinden kamusal çıkarın ihmal edilmesi gibi risk ve zorluklara dikkat çekilmektedir.Öğe Tanzimat sonrası Osmanlı şehirlerinde taşrada yerel hizmetlerin yeniden örgütlenmesi(Aksaray Üniversitesi, 2018) Yılmaz Aslantürk, ArzuBu çalışmanın amacı, Osmanlı şehirlerinde Tanzimat sonrası taşrada yerel hizmetlerin örgütlenmesinde önemli olan etmenleri belirlemeye yöneliktir. Çalışmada, taşra belediyelerinin hukuksal altyapısının gelişimi kronolojik olarak analiz edilerek, belediyelerin merkezi hükümetle görevsel ilişkilerine değinilmiştir. Osmanlı taşra vilayetlerinde belediyelerin gelişimi, İzmir, İskenderiye, Selanik, Trabzon, Tunus ve Beyrut gibi doğu Akdeniz liman şehirleri ve Ortadoğu’da bulunduğu bölgenin merkezi durumunda olan Kudüs şehri üzerinden açıklanmıştır. Osmanlı’da Tanzimat’tan önce yerel hizmetler, toplumsal örgütlenmenin kuvvetli olduğu mahalle ve Türk-İslam kültürünün ürünü olan vakıflar aracılığıyla yerine getirilmekteydi. Osmanlı taşra vilayetlerinde modern anlamda yerel hizmet sunumu, Tanzimat dönemi reformları ve Avrupa ile doğu Akdeniz liman şehirleri arasında gerçekleşen uluslararası ticaret sonucu ortaya çıkmıştır. Tanzimat dönemi reformlarının getirdiği yeni düzen içinde, şehirler ekonomik, fiziki ve sosyal dönüşüm geçirmiştir. 19.yy’da Avrupa ile doğu Akdeniz liman şehirleri arasında artan iktisadi ilişkiler sonucu, liman şehirleri bu döneme uygun ulaşım ve hizmetler bütününe gitmek için yeni örgütlenmelere gitmiştir. Taşra vilayetlerindeki belediye hizmetleri alanındaki ilk adımlar, şehrin yoğunlaştığı kent dokusunda ki hayatı iyileştirme ve ticaret altyapısını güçlendirmek olmuştur. Bu bağlamda Tanzimat bürokrasisi, Osmanlı şehir politikası açısından hem beledi atılımları güçlendirici hem de bu atılımları örgütleyerek yerel hizmetlerin kurumsallaşmasını sağlamıştır.Öğe İklim dostu şehirlerin baskın ekonomik faaliyet alanı ile etkileşimi(Aksaray Üniversitesi, 2018) Yücel Işıldar, Aysel; Tüzgen, YelizGünümüzde, şehirler, sadece değişen sosyal ve ekonomik koşullara uyum sağlama çabasıyla kalmayıp, doğal çevrenin dinamiklerine ve bu dinamiklerin tetiklediği iklim değişikliğine karşı da duyarlı olmak zorundadırlar. Yöreye özgü baskın ekonomik faaliyetler ve farklı yerel sosyo-ekonomik yapıların, iklim dostu ve iklim değişikliğine dirençli şehirlerin oluşabilmesi için gerekli kriterlerde de farklılık yaratacağı düşünülmektedir. Bu amaçla, bu çalışmada, kentsel alanlardaki tarım, sanayi, turizm gibi baskın ekonomik faaliyetler ile iklim değişikliğine dirençli, doğa dostu ekolojik şehir olabilme kriterleri arasındaki etkileşim irdelenmiştir. Çalışmada, eko-kent değerlendirme aracı olarak şehirlerin performansını izleyebilmek amacıyla geliştirilen “ELITE Cities” kriterlerinden faydalanılmıştır. Bu kriterler 8 ana kategori (enerji/iklim, su, hava, atık, ulaşım, ekonomik sağlık, arazi kullanımı, sosyal sağlık) altındaki 33 göstergeden oluşmaktadır. Çalışmada, benzer coğrafyada yer alan, nüfusları birbirine yakın olan fakat farklı ekonomik sektörlerin öne çıktığı 10 şehir (Adana, Antalya, Aydın, Denizli, Gaziantep, Hatay, Manisa, Mersin, Muğla, Şanlıurfa) pilot olarak belirlenmiştir. Söz konusu şehirlerin performans gösterge değerleri, baskın ekonomik faaliyet alanları temelinde, analiz edilerek değerlendirilmiştir. Değerlendirme neticesinde, toplam puana göre elde edilen eko-kent performansı genel sıralamasında; turizm ve tarımda Türkiye’nin lider şehri olan Antalya birinci, sanayi şehri Gaziantep ikinci olmuştur. Çalışma sonuçları göstermiştir ki, eko-kent kriterlerini sağlamak, baskın ekonomik sektörden daha çok şehrin gelişmişliği ile doğru orantılı bir durumdur..Öğe Tarih boyunca kent formlarının biçimlenişi üzerine bir inceleme(Aksaray Üniversitesi, 2018) Türkmen, Seda Nur; Tekkanat, Semiha SultanKent formu kavramı, günümüzde halen güncelliğini koruyan ve bilimsel literatürde tartışılan bir olgudur. Kent kavramının ortaya çıkışından itibaren çeşitli tarihsel süreçlerde kenti şekillendiren fiziksel, toplumsal, kültürel, ekonomik, politik ve idari faktörlerin incelendiği görülmektedir. Kenti şekillendiren ve sınıflandırılabilen etmenlerin yanı sıra teknolojik ve bilimsel gelişmeler ile birlikte kent olgusunun taşıdığı anlam ve boyutun değiştiği de görülmektedir. Zaman dizgesi içerisinde, ekonomik, politik, yasal-yönetsel, sosyo-kültürel alanlarda yaşanan değişim ve gelişmeler, bireylerin ihtiyaçlarının ve taleplerinin değişmesine neden olmaktadır. Bireylerin artan ve çeşitlilik arz eden talepleri ise; bu ihtiyaçlara cevap verebilecek mekânların yeniden üretimini beraberinde getirmektedir. Dolayısıyla tarih boyunca kent formunun biçimlenişinin; bireyin yaşam şeklinin değişmesi ve tüketim davranışlarının çeşitliliği ile ilgili olduğu ortadadır. Bu çalışmada soyut ve somut anlamları bünyesinde barındıran kent olgusu ve kent formunu etkileyen faktörler üzerine bilimsel yazın incelenmekte, farklı teorilerin karşılaştırmalı olarak değerlendirilmesi yapılmaktadır. Çalışmanın amacı; geçmişten günümüze tarihsel süreç içerisinde tartışılan kentsel form ile ilgili ortaya konulan teori ve uygulamaların farklı bakış açılarını irdelemek; bu teorilerin birbirleri ile çakışan ve çatışan argümanlarını ortaya koymaktır. Betimsel araştırma niteliği taşıyan bu çalışma kapsamında; farklı kentsel form tanım ve arayışlarından yola çıkarak, geleceğin kentleri için, kentsel forma dair ihtiyaç duyulan bakış açısına dair çıkarsamalarda bulunulmaktadırÖğe Bir planlama sorunsalı olarak bölgelerarası dengesizlik: Türkiye örneği(Aksaray Üniversitesi, 2018) Mermer, Hanife; Tekkanat, Semiha SultanBölge planlamanın tarihi süreci incelendiğinde bölgeler arası dengesizlik sorunu birçok ulus devlette çözümlenememiştir. II. Dünya Savaşı’ndan sonra politik iktisatta yaşanan değişimler ve küreselleşme süreci her ne kadar kentleri ve bölgeleri global ölçekte bütünleştirmiş gibi görünse de bölgesel dengesizlik gündemde kalmaya devam etmiştir. Küresel ölçekte yaşanan ekonomik ve sosyal yapıda yaşanan dönüşümlerin yanı sıra ülke içindeki yatırımların dengeli dağılmaması nedeniyle işgücü, sermaye, yatırımların dağılımı ve buna bağlı olarak kentsel donatıların çeşitliliği ve yoğunluğu Türkiye’deki bölgeler arasında da eşit olarak dağılmamıştır. Bu nedenlerle bölgesel dengesizlik farkı Türkiye’de de henüz çözümlenmemiş bir sorunsal olarak karşımıza çıkmaktadır. AB’de gerek ulus devletler arasında gerekse aynı ulusun alt bölgeleri arasında bölgesel dengesizlik ve eşitsizlikleri çözmek amacıyla fonlar oluşturulmuş, İstatistiki Bölge Birimleri Sınıflandırılması (NUTS) aracılığıyla bölgelere yönelik istatistiki veri toplanmaya başlanmış ve Kalkınma Ajansları kurulmuştur. Türkiye’de de AB’ye uyum çerçevesinde, bölgesel dengesizlik ve eşitsizlik sorunsalının çözümlenmesi için önemli bir araç olarak kurulan Bölgesel Kalkınma Ajansları, en önemli aktörlerden birisi olarak gündeme girmiştir. Bu çalışmada; bölge kavramı ve türleri tanımlanmakta, Dünyada ve AB’de bölgelerarası dengesizlik sorunsalı ve bu sorunsala yönelik çözüm arayışları irdelenmekte, Türkiye’deki bölgesel örgütlenmeler ve bölge planlama yaklaşımları açıklığa kavuşturulmaktadır. Çalışmanın sonunda; Türkiye’deki bölgeler arası dengesizlik sorununa yönelik bölge planlama yaklaşımının nasıl olması gerektiği konusuna bir açılım getirmek hedeflenmektedir.Öğe Yerel halk ve Suriyeli sığınmacılar arasında bir kent: Elazığ örneği(Aksaray Üniversitesi, 2018) Tekkanat, Semiha Sultan; Taş, DuyguGöç eylemi, göç hareketinin gerçekleştiği yerleri ekonomik, sosyo-kültürel, politik vb. tüm yönleriyle derinden etkileyen bir olaydır. Son yıllarda yaşanan iç savaşlar nedeniyle gerçekleşen zorunlu göçler, göç alan ülke ve bölgelerde birçok sorunu da beraberinde getirmiştir. 2011 yılında Suriye’de yaşanan iç savaş nedeniyle 3 milyondan fazla Suriyeli sığınmacı Türkiye’ye akın etmiştir. Türkiye gibi kentsel nüfusu sürekli artan ülkelerin sosyal ve ekonomik altyapılarını henüz tamamlayamayan kentlerde, sayıları hızla artan sığınmacı nüfus ile birlikte; sosyo-kültürel, mekânsal sorunlar ortaya çıkmıştır. Sığınmacıların kalıcı hale gelmeleri ile birlikte; kentlerde düşük standartlı, elverişsiz barınma alanları da artmıştır. Kent halkının azımsanmayacak ölçüde çoğunluğu; sığınmacıların kente uyum sağlamadıklarını, kentin ekonomisini ve sosyo-kültürel yapısını olumsuz yönde etkilediklerini, kent güvenliğini tehdit ettiklerini düşünmektedir. Bu olumsuz düşünce ve yargılar, sığınmacıların kentlere geçici değil kalıcı olarak yerleştiği düşüncesi ile daha da artmaktadır. Bu tutum aynı zamanda; yerel halk ile sığınmacılar arasında etkin iletişimin kurulmasını engellemekte, uyum problemini daha da artırmaktadır. Aynı kenti ve mekânı paylaşan insanlar arasında sosyo-kültürel barışın sağlanması, çözülmesi gereken bir kentsel ve bölgesel sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu çalışmada Elazığ yerel halkı ile yarı yapılandırılmış görüşme tekniğine dayanarak elde edilen saha araştırmasının sonuçları aktarılmaktadır. Elazığ kentine yerleşerek yaşamlarını sürdüren sığınmacıların yaşam biçimleri ve kentsel mekân ile olan ilişkileri, yerel halkın gözünden değerlendirilmektedir.Öğe Cumhuriyetten günümüze Türkiye’de modernleşme bağlamında dışa kapalı konut üretimi(Aksaray Üniversitesi, 2018) Kartal, Meryem; Polat, YelizCumhuriyetten günümüze yaşanan ekonomik, sosyo-kültürel ve siyasal gelişmeler mekânın kurgusunun ve anlamının değişiminde etkili olmuştur. Bu değişim sürecinden insanın temel gereksinimlerinden biri olan barınma gereksinimini karşılayan konut da etkilenmiştir. Bu bağlamda, çalışmanın konusu cumhuriyetten günümüze kadar geçen sürede dışa kapalı konut üretiminin gelişim sürecinin irdelenmesidir. Bu çerçevede, Türkiye’deki dışa kapalı konut üretimi, üç dönemde çözümlenmiştir. Bunlardan ilki, cumhuriyetten 1960’a kadar olan “Üretim Yerleşkelerinde Bütünleşik Konut Üretimi-Modernizm” dönemi, ikincisi 1960’ların başından 1990’ların ortasına kadar olan “Yapı Kooperatifi-Lojman-Modenizm” dönemi ve üçüncüsü de 1990’lardan günümüze “Dışa Kapalı Konut (Güvenlikli Site/Rezidans)-Modernizm” dönemidir. Çalışmada, dışa kapalı gelişim süreci, sosyal, ekonomik, siyasi, güvenlik, mekânsal, kentsel-ekolojik boyutlar doğrultusunda tarihsel bir süreç içinde, bütüncül bir yaklaşımla literatür üzerinden ele alınmış ve bu boyutlar birbirleriyle ilişkilendirilmiştir.Öğe Kentlilerin kıyı alanı düzenlemesine bakışı: Alaplı örneği(Aksaray Üniversitesi, 2018) Henden Şolt, H. Burçinnsanoğlunun yerleşimlerinde suya yakın yerleri tercih ettiği bilinen bir gerçektir. Kentin doğal formuna uyum gösterebilen, kent kültürüne ve kullanım tarzına duyarlı, sürdürülebilir nitelikteki kıyı alanı planlamaları kentlerin gelişimi açısından önemlidir. Kıyı alanlarının canlandırılmasının kente fiziki, ekonomik, toplumsal açıdan faydalar sağladığına dair çok sayıda araştırma yapıldığı bilinmektedir. Zonguldak’ın Alaplı ilçesi de bir kıyı kentidir. Alaplı yıllarca Akçakoca-Kdz.Ereğli ekseninde bir geçiş niteliği sürdürmüş ve kıyı alanı kullanımı fonksiyonuna sahip olamamıştır. Sonrasında kıyı dolgu alanı üzerinde düzenleme çalışmaları yapılmıştır. Bu araştırmanın amacı, Alaplı kıyı alanı düzenlenmesinin kent halkı açısından nasıl değerlendirildiğini betimlemektedir. Alaplı’nın 4 adet mahallesi bulunmaktadır. Her mahallede 50 adet olmak üzere 200 katılımcıya anket uygulanmıştır. Katılımcılar rastlantısal olarak seçilmiştir. Alaplı halkının kıyı alanı düzenlemesinden oldukça memnun olduğu, sıklıkla kullandığı, fonksiyonu kent açısından olumlu değerlendirdiği görülmektedir. Kentlerin sosyal yaşamı en önemli güçlerden birisidir. Toplumsal örgütlenme ve uzlaşma kültürünün yerleşebilmesi kentlerin fiziki yapısının nasıl düzenlendiğine bağlı olarak şekillenebilir. Kıyı alanlarının düzenlemesi yerel kalkınmanın fiziki, sosyal ve ekonomik katkıları bakımından olumlu niteliktedir. Ancak, kentsel yerel değerlerin sürece katkısı ve katılımcı ortam sağlanması uygulamanın benimsenmesi açısından fayda sağlayacaktır.Öğe Aksaray ili kentsel dönüşüm uygulamaları(Aksaray Üniversitesi, 2018) Doğanay, Sema; Eskin, Bülentİnsanların yerleşik hayata geçmelerinden itibaren tarihteki yerini alan kentler, ihtiyaçlara cevap verebilmek için başta toplumsal, ekonomik ve mekânsal olmak üzere birçok süreçten geçmiştir. Bu süreçler sonucunda yıpranan kentte meydana gelen sorunlu alanların yıkılarak tekrar yenilenmesi kentsel dönüşüm kavramını gündeme getirmektedir. Modern anlamda kentlerin oluşmaya başlamasından itibaren dünyanın genelinde olduğu gibi Türkiye’de de kentsel dönüşüm çalışmaları hızla devam etmektedir. Bu bağlamda çalışmada Aksaray kentinde gerçekleştirilen kentsel dönüşüm uygulamalarının incelenmesi amaçlanmıştır. Büyük değişim ve dönüşümün yaşandığı Aksaray kentinde Yeni Sanayi, Eski Terminal, Bayrambaba-Bedir Muhtar ve Kalanlar Mahallesi, Azmi Milli Kapalı Otoparkı ve müteahhit firmalarının gerçekleştirdiği bina ve site projeleri önemli kentsel dönüşüm uygulamalarıdır. Kamu yararı ve halkın ihtiyaçlarına yönelik bu hizmetlerle Aksaray kenti içerisinde bulunan eskimiş alanlar ve gecekondu bölgeleri kaldırılmaktadır. Gerçekleştirilen kentsel dönüşüm sürecinde sağlıklı ve yaşanılabilir mekânlar oluşturulması için yeniden yapılandırma çalışmaları sistematik bir şekilde ve çok yönlü olarak planlanmalıdır. Yapılacak olan planlamada görev alan kent paydaşları, geniş perspektifte düşünüldüğünde kentin fiziksel, ekonomik ve sosyal dönüşümünde rol oynayan bu süreçte üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmelidir.Öğe Mevzuatta son dönemlerde meydana gelen gelişmeler bağlamında çevresel açıdan korunan alan yönetiminin değerlendirilmesi(Aksaray Üniversitesi, 2018) Pank Yıldırım, Çiğdem; Coşkun, Bayram; Ak, DuyguTürkiye’de 1983 yılında “Çevre Kanunu”nun kabul edilmesi ve Türkiye’nin çevre konusunda taraf olduğu uluslararası sözleşmeler, sahip olunan çevresel değerlerin korunması yönünde bilinçli ve sistematik çalışmaların başlatılmasını ve sürdürülmesini sağlamıştır. Ancak gerek küresel düzeyde gerekse de ulusal düzeyde çevrenin ve çevresel değerlerin korunmasına yönelik bilinç gün geçtikçe gelişmektedir. Bunların yanında Türkiye’nin Avrupa Birliği adaylığı süreci de çevre yönetimi konusunda olumlu katkılar yapmıştır. Bu olguların etkisiyle bir taraftan çevre mevzuatı, diğer taraftan da çevre yönetimi/çevresel alanların korunmasına yönelik yönetim faaliyetleri değişmekte ve yeni bir çehre kazanmaktadır. Bu kapsamda 2011 yılında merkezi yönetim düzeyinde çevre yönetiminin yeniden yapılandırılması gerçekleşmiş ve Çevre ve Orman Bakanlığı kapatılarak çevrenin korunması ve geliştirilmesi sorumluluğu Çevre ve Şehircilik Bakanlığına verilmiştir. Aynı zamanda önemli bir korunan alan kategorisi olan özel çevre koruma bölgelerinden sorumlu olan Özel Çevre Koruma Kurumu Başkanlığı kapatılmıştır. Anılan Başkanlığa 383 sayılı KHK ile verilen görev, yetki ve sorumluluklar Çevre ve Şehircilik Bakanlığına devredilmiştir. Bakanlığın çalışmaları sonucunda çıkarılan “Korunan Alanların Tespit, Tescil ve Onayına İlişkin Usul ve Esaslara Dair Yönetmelik” ve buna dayalı olarak yapılan işlemler neticesinde mevzuatımıza girmiş olan “milli parklar”, “tabiat parkları”, “tabiatı koruma alanları”, “doğal sit alanları”, “özel çevre koruma bölgeleri” gibi korunan alanlar yanında doğal sit alanları için “kesin korunacak hassas alan” “nitelikli doğal koruma alanları” gibi yeni koruma statüleri de oluşturulmuştur. Bu çalışma ile Türkiye’de çevre yönetimi ve korunan alanlara ilişkin mevzuat düzenlemeleri özetlenmektedir. Çalışmanın temel amacı, Türkiye’de 2010’dan sonra korunan alanlara yönelik ortaya çıkan gelişmeleri mevzuat ve yönetim açısından incelemektir. Bu kapsamda Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçiş ile birlikte genelde çevre yönetimi, özelde korunan alanların yönetimine ilişkin gelişmeler de ele alınmış ve değerlendirilmiştir.Öğe Bütünleşik kırsal kalkınma perspektifinden Troya milli parkı alanının değerlendirilmesi(Aksaray Üniversitesi, 2018) Atak Çobanoğlu, Şermin; Erdoğan, MelikeBütünleşik kırsal kalkınma, bölgenin niteliklerine göre turizm ve tarım gibi sektörlerin kalkınmasının eş zamanlı olarak sürdürülmesi anlamına gelmektedir. 1996 yılında milli park kapsamına alınmış olan Troya Antik kentinin çevresindeki bölge 16 köy ile ilişki içindedir. Bu köyler çok verimli tarım arazilerine sahip olup, köylüler tarımsal faaliyetlerle geçimini sağlamaktadırlar. Söz konusu alandaki köylerin hem tarımsal kalkınma, hem de turizm faaliyetleri ile birlikte bütünleşik bir kalkınma modelinin başarı ile gerçekleştirilebileceği öngörülmektedir. Bütünleşik kalkınma modelinin başarısı mevcut alanın doğal ve kültürel kaynaklarının iyi bir biçimde analiz edilmesi, yöre halkı ile birlikte programlanmasına bağlıdır. Bu çalışmanın amacı; bölgenin doğal ve kültürel özelliklerini, kapasitesini ortaya koyarak, kurumların yaptığı faaliyetler ve yerel halkın yaklaşımlarının tespit edilerek analiz edilmesidir. Çalışma Troya Milli Parkı alanı ile etkileşim halinde olan 16 köyden Troya Ören Yeri ile doğrudan etkileşim halinde olan Çıplak, Kalafat ve Tevfikiye köyleri ile sınırlandırılmıştır. Bütünleşik kırsal kalkınma konusunda ulusal ve uluslararası literatür incelemesi, Troya Tarihi Alan Milli Parkı ile ilgili raporların değerlendirilmesi, kurumsal verilerin analiz edilmesi, kurum temsilcileri, köy yönetimleri ile yapılan görüşmelerle çalışma gerçekleştirilmiştir.Öğe Yabancıların Türkiye’de kayıtdışı istihdamı(Aksaray Üniversitesi, 2018) Aslantürk, Oğuzhan; Tunç, Yusuf ErdemKayıtlı ve kayıtdışı sektör pek çok açıdan benzer özellikleri gösterir fakat kayıtdışı sektör üretim faaliyeti esnasında mevcut yasal kuralların (etrafından dolaşılmaya çalışılmasını) dışına çıkılmasıdır. Dolayısıyla işveren maliye ve sosyal güvenlik kurumlarının denetiminin dışına çıkarak vergisel ve sosyal yükümlülüklerini yerine getirmemesini ifade eder. Kayıtdışı istihdamın öznesini pek çok farklı çalışma biçimlerinden işçi(ler) oluşturmaktadır. Çocuklar, kadınlar, engelliler ve yabancılar da bu kapsam içerisinde yer almaktadır. Ancak çalışmada sadece yabancıların kayıtdışı çalışmaları ele alınacaktır. Türkiye’de göç ve iltica mevzuatının henüz tam manası ile bütünleşik olmaması ve nitelikli olmayan işgücüne yönelik sınırlandırmaların varlığı kayıtdışı istihdamı etkileyen unsurların başında gelmektedir. Her ne kadar kayıtdışılığı önlemeye yönelik idari para cezaları gibi önlemler alınsa da başta işgücü maliyetlerinin fazla olması gibi nedenler kayıtdışılığın önlenememesine sebep olmaktadır. Çalışmanın amacı yabancıların kayıtdışı çalıştırılmasını önlemeye yönelik çeşitli uygulamaların ortaya konmasıdır. Bu amaç doğrultusunda çalışmada betimsel araştırma yöntemi kullanılmıştır.Öğe Yıkım-tapu-dönüşüm tartışmalarıyla Türkiye’de enformel konut üretimi: Adana örneği(Aksaray Üniversitesi, 2018) Aksu Çam, Çiğdem; Uygur, EzgiTürkiye’de konut üretimi dönemler ve konut sunum biçimleri kavramsallaştırması üzerinden değerlendirildiğinde 2000’li yıllara kadar “gecekondu” tarzı konut sunum biçiminin özellikle büyük kentlere damga vurduğu görülür. Gecekondu bir yandan, önceleri kente yeni göçenlerin barınma sorunlarına buldukları bir çözüm olarak meşruiyet kazanır ve yıllar içerisinde ticarileşmesi sonucunda toplumsal meşruiyetini kaybederken, diğer yandan Türkiye’de enformel konut üretiminin başlıca biçimi haline gelir. Adana, Cumhuriyet’in ilk sanayileşen kentlerinden biri olmanın yanı sıra önemli bir tarım kentidir. Göç, Adana’nın kentleşme deneyimini belirleyen etkenlerin başında gelir. Kent, hem 1950’den sonra kırdan kente göç dalgasından, hem de 1990’ların ilk yarısında Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nden kitlesel göç hareketinden etkilenir. Bu göç hareketleri Adana’nın merkezinde görülen ruhsatsız yerleşim tipini belirler. Bu çalışma, Adana’da enformel konut üretimini dönemler temelinde yerel basına yansımaları üzerinden incelemeyi amaçlamaktadır. Bu doğrultuda Adana’nın en eski yerel gazetesi Yeni Adana arşivinde 1950-2015 dönemini kapsayan taramalar gerçekleştirilmiştir. “Gecekondu”, “kaçak”, “ruhsatsız”, “çarpık” yapılaşma terimlerinin kullanımı ve birbirleriyle ilişkisi dönemler bazında ortaya konmuş ve kentleşme dinamiklerindeki değişimin enformel konut üretimi üzerindeki etkisi belirlenmiştir. Özellikle 2000 sonrası dönemde “kentsel dönüşüm” politikasının ve söyleminin bu terimlerin kullanılmasına ve/veya içeriklendirilmesine etkisi tartışılmıştır. Sonuçta, Adana deneyiminden yola çıkarak Türkiye’de enformel konutun kamuoyundaki karşılığı ve bu konuda yaşanan değişim yorumlanmıştır.