Makale Koleksiyonu
Permanent URI for this collection
Recent Submissions
Item Human and machine: a view through Kant’s use of regulative reason(Hitit University, 2024) Taştan, ÜmitThis study examines the qualitative di"erence between human intelligence and artificial intelligence (AI) through the lens of Immanuel Kant’s philosophy. This di"erence is based on the human mind’s idea of unity and its intuitive ability to limit this unity. Kant argues that, through the regulative use of reason, it is able to obtain conceptual wholes such as God, soul, and universe. We argue that this idea of unity, derived through regulative reason, plays a significant role in distinguishing the human mind from AI. Based on Kant’s idea of unity, our study determines that the human mind constructs a unity such as a formal system. Artificial intelligence, which is made possible by this construction, is inadequate in solving many problems that have shown surprising developments in recent years. We attribute this inadequacy to the inability of computers to model the aforementioned idea of wholeness. We justify this claim through the problem of “narrowing the brute search space” in computational complexity, which is a significant issue in computer science. This problem arises from the lack of a formal procedure for narrowing down a problem space with very large boundaries. When computers lack an e"icient procedure or an analytical solution to the problems they aim to solve, they are forced to try all available solutions. In contrast, the human mind has cognitive abilities that allow it to intuitively narrow down these large problem spaces.Item On wittgenstein's conception of imponderable reality(Beytü'l-Hikme, 2024) Taştan, ÜmitIn this study, we try to look at Ludwig Wittgenstein's philosophy holistically rather than the early and late periods in the literature. For this, we focus on the concept of imponderable evidence, which we think captures Wittgenstein's conception of reality. This concept provides the link between Tractarian ideas, which are ponderable, and post-Tractarian ideas, which are imponderable. In his Tractatus, Wittgenstein analysed reality via the distinction between what can be said and what can be shown. In the same work, he concludes the Tractarian project by stating that he has said what can be said, but the real work to be done is what can be shown. Based on Wittgenstein's ideas after the Tractatus, our study focuses on what can be shown, that is, the imponderable. The aim of our study is to show that Wittgenstein's conception of imponderable reality is objective, contrary to the perception in analytic philosophy. The concept of imponderable reality is grounded in the idea of incorporating the subjective nature of meaning into philosophical discourse in an objective manner. To include the subjective nature of meaning in philosophical discourse, Wittgenstein set certain rules and criteria in his post-Tractatus works. Thus, based on these rules and criteria, he proposes a conception of objectivity that is imponderable but selfevident.Item Turing Testinin sınırları üzerine felsefi bir inceleme(Işıl BAYAR BRAVO/Hamdi BRAVO, 2024) Taştan, ÜmitBir makineye zekâ atfetmenin gerek ve yeter koşulları konusunda herkesçe uzlaşılan bir zemin yoktur. Ancak Turing testi, makine zekâsının yeteneklerini değerlendirmek için çok önemli bir kilometre taşı ve ölçüt olarak durmaya devam etmektedir. Bu makalede, Turing testinin geçilmesinin önündeki bizce muhtemel engellerden ikisini inceliyoruz. Birincisi, programlamanın temelinde yer alan mantıksal çıkarıma dayalı engellerdir. İkincisi ise hesap karmaşıklığı alanındaki bazı problemlerle ilgili etkili çözümler bulunamamasından kaynaklanan engeldir. Bu iki engeli ortaya koyarken mantık disiplinine ve teorik bilgisayar bilimine dair literatürü felsefi bir yöntemle sentezlemeye çalışıyoruz. Çalışmamız, yukarıda sözü edilen iki engelden hareketle ve bu engeller var olduğu sürece Turing testinin geçilemez olduğu sonucuna varmaktadır.Item Thinking of the Contact of Turkish Modernization with Philosophy Through Ziya Gökalp: Happiness of Philosophy? The Philosophy of Happiness?(Beytü'l-Hikme, 2023) Ovacık, ZübeyirThe importance and value of a theoretical effort dealing with the root causes of the modernization process, which is also described as modernization or westernization, for contemporary Turkish thought must be obvious. In any case, in an effort to concentrate on the theoretical aspect of the issue, the position of philosophical thought in Turkish thought will be a matter of debate. Addressing the theme of Turkish modernization with philosophy will also contribute to a comprehensive description of Contemporary Turkish Thought and its development opportunity. Ziya Gokalp, who lived in the transition phase from the Constitutional Monarchy to the Republic, is among the rare thinkers who offer an encompassing and original perspective on Turkish thought with his interest in modern sociology and philosophy. It is seen that Gokalp, who developed a unique perspective on the field of philosophical thought in Turkish thought, designed philosophical thought as a thought activity related to culture and the ideal world of man, unlike the classical positivist attitude. It is seen that Gokalp considers philosophy as a special thought activity that emerges after material welfare, rather than designating philosophy as a special way of thinking through which prosperity and wealth are achieved. The present study discusses how Gokalp assigned a position to philosophy in Turkish modernization experience.Item Değer ve Varoluş(Aksaray Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi, 2023) Çiçek, NuriDeğer hakkındaki incelemelerde değerin ontolojisine yönelik çalışmaların başta geldiği görülmektedir. Bunun yanında değerin varoluş koşullarına göre kime ve neye göre değerlendirildiğinden hareketle değerlendirme ve değer yargısının mahiyeti problemleri de değer üzerine tartışılan konular olarak karşımıza çıkmaktadır. Değerin ontolojik ve epistemolojik statüsü üzerine yapılan bu tartışmalar kimi zaman değerin tanımlanamaz olduğunu ileri süren düşüncelerle, kimi zaman da değeri belirli bir amaç ve faydaya bağlayan görüşlerle ele alınmaktadır. Değerin birden fazla alanla ilişkili olması birbirinden farklı disiplinlerin yol açtığı tanımlama güçlüklerini de beraberinde getirmektedir. “Değerlidir”, “değerdir” ya da “bir değeri vardır” gibi yapılan her tanımlama değer ile ilgili belli bir kullanımı ortaya koymaktadır. Bu çalışma değer kavramında yer aldığı düşünülen kargaşadan kaynaklı öznel ve nesnel değerler üzerine bir tartışma yürütmektedir. Değer teriminden kaynaklanan karmaşanın kaynağında değer yargısının sözel formlarının geldiği düşünülmektedir. Bu bağlamda çalışma, söz konusu sözel formların kullanım örnekleri üzerinden değer felsefesi açısından önemli öneriler içermektedir.Item Quine, Laudan ve doğallaştırılmış epistemolojinin normatifliği sorunu(Mustafa Çevik, 2022) Özer, MahmutQuine’ın “Epistemology Naturalized” başlıklı makalesi epistemolojide doğallaştırma düşüncesinin klasik yapıtıdır. Pek çok geleneksel bilgi kuramcısı özellikle bu makaleyi hedef alarak epistemolojinin doğallaştırılmasını eleştirmiştir. Eleştirilerin odağında Quine’ın, psikolojinin bir alt bölümü haline getirerek, epistemolojinin normatifliğini ortadan kaldırdığı savı yer almaktadır. Laudan epistemolojide doğallaştırmanın gerekli olduğunu savunmasına karşın Quine’a yöneltilen bu eleştiriye katılmakta ve “normatif doğalcılık” adını verdiği yeni bir epistemolojik yaklaşım önermektedir. Bu çalışmada Quine’a yöneltilen eleştirinin yersiz ve Quine’ın doğallaştırılmış epistemolojisinin Laudan’ın normatif doğalcılığı gibi hipotetik normatif olduğunu tartışacağım.Item Ahîlîk ve Erzurum(Aksaray Üniversitesi, 2022) Evren, MehmetTanıtımını yapacağımız bu kitap felsefe ve din başta olmak üzere tarih, edebiyat, siyaset, iktisat, sosyoloji gibi alanları da içeren disiplinler arası bir çalışma olarak hazırlanmıştır. Bu çalışmada Ahî Evran’ın şahsiyeti ve onun liderliğinde kurulan ahîlîk teşkilatı üzerine derinlemesine bir araştırma ve değerlendirme yapılmıştır. Kitap ahilik ve Ahi Evran hakkında genel bir çalışma olmanın yanı sıra aynı zamanda spesifik olarak Erzurum’da ahîlîk kültürü üzerine kapsamlı bir araştırma da içermektedir.Item The effect of Turkish-Ottoman civilization’s understanding of nation on Jean-Jacques Rousseau(Beytulhikme Felsefe Çevresi, 2022) Evren, MehmetThere have been many studies that cover ethics, politics, science, art, education, psychology, history and international relations on the Enlightenment philosopher Jean-Jacques Rousseau (1712-1778). Some of these studies examine the effects of Jean-Jacques Rousseau's works on education and politics on the Ottoman intellectuals' world of thought. Moreover, some studies discuss Rous-seau's effect on the Turkish thinkers of the Republic period. As distinct from such studies, this study examines the effects of Ottoman cultural life and the Turks' influence on Rousseau, as Rousseau mentions positively the Turks in many of his works. In this context, the present paper discusses the possible ef-fects of the Ottoman nationality system, the Ottoman culture of life, and the life practices of Turks on Rousseau's thoughts on tolerance and multiculturalism.Item Platon’un politika felsefesindeki sınıf ayrımı ve yönetim biçimlerine dair bir değerlendirme(Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi, 2022) Evren, MehmetPlaton, insanların temel ihtiyaçlarından dolayı birbirlerine muhtaç olduklarını söyler. Ona göre, bu gereksinimler insanları bir araya getirmekte ve bu sayede toplumsal işbölümü oluşmaktadır. İşbölümü esasına dayanan bir toplum tasarımı ortaya koyan Platon, insan doğasını altın, gümüş ve demir ya da tunç diye sınıflandırır ve insanların mutlu olmaları için tasarladığı ideal toplum ve devlet düzenini de sınıf ayrımına dayandırır. Nitekim Platon’a göre sınıf ayrımı gereği herkesin anladığı ve doğasına uygun işi yapması durumunda o toplum ve devlette adalet sağlanır. Devlet diyalogunda sınıf ayrımını dikkate alarak yöneten ve yönetilenlerin kimler olacağına dair ideal bir yönetim sistemi teklif eden Platon, politika felsefesine ilişkin kaleme aldığı diğer diyaloglarında da yönetim biçimlerinden söz etmektedir. Platon’un, felsefenin pratik alanındaki yani bilhassa politika felsefesindeki düşüncelerinin ele alındığı bu çalışmada onun devlet felsefesinde yer verdiği sınıf ayrımı anlayışı ve yönetim biçimlerine dair düşüncelerini, Devlet (Politeia) diyalogu başta olmak üzere Devlet Adamı (Politikos) ve Yasalar (Nomoi) adlı eserleri odağa alınarak bir değerlendirme yapılmaya çalışılmıştır.Item An evaluation on the gettier problem in the context of contemporary epistemological perspectives(Beytulhikme, 2020) Düşgün, Cemzade Kader; Çiçek, NuriThe problem of what knowledge is has been one of the most fundamental problems for classical theories of knowledge. What the epistemological conditions that determine the conditions and criteria of the knowledge are necessary for determining the nature of the knowledge. The debates over the answer that knowledge is the justified true belief have been highly influenced by the counter-arguments put forward by Gettier. The main reason for the continuation of the discussions is that the truth brings some metaphysical problems when analyzed epistemically. Such metaphysical problems have made the meaning of the concept of truth even more problematic. Therefore, all the claims regarding truth are intertwined with the answers given about what the knowledge is. But the truth is not a sufficient condition for knowledge and brings about the question of what the criterion of justification particularly can be fulfilled. In this regard, the research aims to discuss the Gettier problem with regard to contemporary epistemological perspectives.Item XV. Yüzyıl Osmanlısında hakikate aşkla bir yolculuk: Yûsuf Hakîkî’de felsefe, akıl ve aşk(Aksaray Üniversitesi, 2020) Ovacık, Zübeyirİnsani varoluşun bilinç düzeyindeki farkındalığına katkıda bulunan çeşitli tecrübe alanlarından söz etmek mümkündür. Bu anlamda beşerî tecrübe, kendisini sanat, bilim, felsefe gibi düşüncenin farklı biçimleriyle görünür kılabilmektedir. Bunların içerisinde özel bir düşünme biçimi ve ürünü olarak felsefi düşüncenin çok katmanlı ve çok boyutlu bir yapı sergilediği dikkate alındığında düşünce tarihinin her aşamasında felsefi düşüncenin gelişim seyrini izlemek önem arz etmektedir. Bu çalışmada XV. yüzyıl Osmanlı dünyasının bir düşünürü olarak Yûsuf Hakîkî (ö. 892/1487)’nin düşünce dünyasında felsefenin nasıl konumlandırıldığı tartışılmaktadır. Böylelikle, Yûsuf Hakîkî örneğinden hareketle, Türk-İslam düşüncesi açısından önemli bir tarihsel aşamayı temsil eden Osmanlı döneminin düşünsel yönelimine dikkatleri çekmeyi amaçlamaktadır. Tasavvuf düşüncesi geleneği içerisinde düşünce üretmiş olduğu görülen Yûsuf Hakîkî’nin Hakîkî-nâme ve Mahabbet-nâme adlı eserlerine dikkatler çevrildiğinde onun akıl ve aşk kavramlarına merkezi bir yer verdiği görülmektedir. Bu çerçevede çalışmada Yûsuf Hakîkî’nin felsefeyi nasıl anlamlandırdığı ele alınmakla birlikte onun hakikat arayışında akıl ve aşk kavramlarının nasıl konumlandırıldığı da tartışılmaktadır. Çalışma, Yûsuf Hakîkî’nin akıl ve aşk ekseninde ortaya koyduğu normatif değerlerin salt bir tasvirinden ziyade, bu değerlerin çağdaş düşünceye seslenecek şekilde dinamik bir yapı içerip içermediklerini sorgulamaktadır. Böylelikle Yûsuf Hakîkî’nin fikirlerinin günümüz Türk İslam düşüncesi açısından ne anlam ifade ettiğini tartışmaya dâhil etmek de çalışmanın amaçları arasında yer almaktadır.Item İbn Sînâ’da ‘iyi’liğin ve kötülüğün ontolojisi(Aksaray Üniversitesi, 2018) Ovacık, Zübeyirİyilik ve kötülüğün neliği üzerine yoğunlaşan felsefî bir soruşturma, felsefî düşüncenin en soyut tartışma alanlarından birisini oluşturmaktadır. Bu çalışma, insanın ahlâkî eylemleriyle ilişkilendirilebilecek bir iyilik ve kötülük tartışmasından daha ziyade, iyilik ve kötülüğün ontolojik boyutlarına, bir başka ifadeyle iyilik ve kötülüğün metafizik temellerine ilişkin bir tartışmayı İbn Sînâ örneğinden yola çıkarak sürdürmeyi amaçlamaktadır. Felsefî düşünüş biçiminin İslâm kültür havzasındaki en yetkin temsilcilerinden biri olarak İbn Sînâ, iyilik ve kötülük problemini, daha kuşatıcı bir perspektifi dikkate alarak zihinsel soyutlamanın en üst düzeyde gerçekleştiği metafizik disiplini çerçevesinde ele almaktadır. Bu doğrultuda iyilik ve kötülük meselesini Tanrı-evren ilişkisi açısından da tartışan İbn Sînâ, Tanrı ile iyiliği özdeşleştirirken, kötülük ile de yokluk kavramını yan yana getirmektedir. Böylelikle İbn Sînâ, iyiliğe ontik bir karşılık tayin ederken, kötülüğü yokluk kavramı çerçevesinde ele almaktadır. İyilik ve kötülüğe dair bir soruşturmayı varlık ve yokluk kavramları ekseninde yürütmekte olan İbn Sînâ, iyilik ve kötülüğün insani düzlemde nasıl ortaya çıktığı ve nasıl algılandığıyla da ilgilenmektedir. İslâm felsefesine asıl rengini veren Meşşâî geleneğin sistematik ismi olan İbn Sînâ’nın iyiliği ve kötülüğü Aristotelesçi bir bakış açısının yanı sıra, hangi felsefî okul veya düşünce geleneği çerçevesinde tartıştığının izlerini sürmek, mevcut çalışmanın hedefleri arasındadır.Item Dolaylı yoldan doğrudan bakışa "İnsan felsefesi"(Aksaray Üniversitesi, 2015) Çiçek, NuriYazarın önsöz‘de belirttiği üzere eserin amacı felsefe tarihindeki insan ile ilgili değerlendirmeleri ele almak ve bağımsız bir problem alanı olarak insan probleminin şekilleniş sürecini değerlendirmeye çalışmaktır.Item Konuşma öncesi dönem çocuklarının sosyalite değerlendirmesi(Aksaray Üniversitesi, 2015) Hamlin, J. Kiley; Wynn, Karen; Bloom, Paul; Evren, Mehmetİnsanların diğer insanları değerlendirebilme kapasitesi, sosyal dünya içerisinde yollarını bulabilmek için temel öneme sahiptir. İnsanlar, çevrelerinde bulunan diğer insanların hareketlerini ve niyetlerini yorumlayabilmek ve kimin arkadaş kimin hasım, kimin uygun bir sosyal partner olabileceği, kimin olamayacağı konularında doğru yargılarda bulunabilmek durumundadır. Gerçekte, tüm sosyal hayvanlar kendilerine yardımcı olabilecek bireysel türdeşlerini tanıma ve bu bireyleri kendilerine zarar verebilecek olan diğerlerinden ayırt edebilme kabiliyetinden faydalanmaktadır. Yetişkin insanlar diğer insanları hızla ve otomatik olarak, hem davranış hem de fiziksel özellikler temelinde değerlendirirler, fakat ontogenetik orijin ve bu kabiliyetin gelişimi iyi anlaşılmamaktadır. Burada, 6 ve 10 aylık çocukların diğerlerine karşı davranışlarını, o bireylerin sempatik mi kaçınılması gereken birimi olduğuna karar vermelerinde göz önüne alındığını gösteriyoruz.Item Cumhuriyet dönemi lise felsefe müfredatlarında din algısı ve ideolojik arka plan(Aksaray Üniversitesi, 2015) Çifçi, Osman Zahid; Ovacık, ZübeyirCumhuriyet, eğitim, felsefe ve din kavramlarının bir arada kullanıldıkları bir üst başlık Türkiye‘de çağdaş düşüncenin seyrini açıklamada anahtar kavramlar olarak konuyla ilgili olanlar açısından çok dikkat çekici olsa gerektir. Fakat bu çalışma, Tanzimat döneminde yoğun bir şekilde kendini gösteren materyalist ve idealist akımlar arasındaki tartışmaları veya lise felsefe ders kitaplarında dinin veya metafizik problemlerin nasıl tartışıldığı meselesi üzerinde yoğunlaşmamaktadır. Bu çalışma, kabataslak bir şekilde sadece müfredat üzerine dikkatleri çevirmeyi amaçlamaktadır. Bununla birlikte Cumhuriyet dönemindeki felsefe öğretiminde din problemini merkeze alarak geniş bir müktesebatı tartışmayı en azından gündeme getirmektedir. Ayrıca çalışmanın bir diğer amacı da programları oluşturan ideolojik altyapıyı tespit etmektir. Elbette ki müfredat üzerine kabataslak dikkat çekmek bile batılılaşma, cumhuriyet, metafizik, din, felsefe gibi kavramların ima ettiği ilgi çekici konulara zihni kışkırtmaya yetecektir.Item Is “Islamic fundamentalism” possible?(Aksaray Üniversitesi, 2015) Toku, NeşetFundamentalism is the religious Protestant movement that developed upon the spreading of the “millennium” belief, which belongs to the Christian theo-logy, in the USA towards the end of 19th century. Nowadays the word “funda-mentalism” is used, sometimes explicitly and sometimes implicitly, to refer to Islam as an equivalent of intolerance, pro-violence and fanaticism. This propa-ganda is so great that recognition of Islam by a Muslim raises the risk for him to be qualified as fundamentalist. In this essay, we will interrogate whether it is possible or not to establish a relation between fundamentalism, which is a wes-tern phenomenon, and Islam by examining historical and cultural background of the both.Item Küresel seküler ahlakın dini mi? Dinin ahlakı mı?(Aksaray Üniversitesi, 2015) Evren, MehmetYazar kitabına Ömer Nasuhi Bilmen‘in yaşamı hakkında bilgi vererek başlıyor. Buna göre, Bilmen 1884 yılında, Erzurum‘un Ilıca (Aziziye) ilçesine bağlı, eski adı Salasor olan Sarıyayla köyünde dünyaya gelmiştir. Daha küçük yaşta babasının ölümü üzerine onun eğitimini üstlenen amcası Ahmediye medresesi müderrisidir. 20 yaşına kadar Narmanlı Hüseyin Haki Efendiden kısa bir müddet ders almıştır. 1908 yılında İstanbul‘a gitmiş ve burada Fatih Medresesi‘nde müderrislik yapmıştır. Daha sonra hukuk fakültesinin sınavlarını kazanıp hukuk okumuştur. En iyi dereceyle hukuk fakültesinden mezun olan Bilmen, 28 yaşında öğrencilik hayatını bitirmiştir. Çalışma hayatında Darüşşafaka Lisesi‘nden, İstanbul üniversitesi hukuk fakültesi öğretim üyeliği ve 1960 yılında üstlendiği Diyanet İşleri Başkanlığı kadar çok çeşitli kademelerde görev almıştır. En son Diyanet İşleri Başkanlığı görevini 10 ay sonunda 'bozulmayan dinde reform olmaz' diyerek sonlandırmıştır. Bilmen, 87 yaşında iken, 12 Ekim 1971 günü, İstanbul Fatih‘teki evinde hayata gözlerini yummuştur. Şuan mezarı İstanbul Edirnekapı Sakızağacı şehitliğindedir.Item Din tabiidir(Aksaray Üniversitesi, 2015) Bloom, Paul; Çifçi, Osman ZahidDikkate değer entelektüel ilgi alanı ve geniş sosyal yaygınlığına rağmen, din, çağdaş gelişim psikologları tarafından ihmal edilmiş durumdadır. Fakat son yıllarda, çocukların belli bazı evrensel dini fikirlere ilişkin kavrayışlarını araştıran, yeni ortaya çıkan bir yığın araştırma gün yüzüne çıkmış durumdadır. Bazı yeni bulgular, dini inancın iki kurucu nitelikteki bakış açılarının –ilahi aracılara/faktörlere inanç ve ruh beden düalizmine inanç- küçük çocuklara doğal bir şekilde geldiğini iddia etmektedirler. Bu araştırmada bunlar kısaca gözden geçirilip bunlara ilişkin geleceğe yönelik öneriler tartışılmaktadır.Item Din, ahlak, evrim(Aksaray Üniversitesi, 2015) Bloom, Paul; Çiçek, NuriDin nasıl evrimleşmiştir? Din bizlerin ahlaki inanışları ve ahlaki davranışlarımız üzerinde nasıl bir etkiye sahiptir? Bazı akademisyenler dinin özgecilik davranışını bir kimsenin ait olduğu gurubun üyelerine yönelik geliştirmek üzere evrimleştiğini ortaya attığından bu sorular bir biriyle ilişkilidir. Burada anket çalışmalarından, hazırlık deneylerinden ve dinin ırksal ön yargı üzerine etkileri üzerine korelasyon çalışmalarından edinilen verileri gözden geçirip değerlendirdim (hem ülke içi hem de diğer ülkeleri kapsayan). Bu çalışmalardan, dinin iyi ahlaki etkilere ve güçlü kötü ahlaki etkilere sahip olduğu sonucuna vardım. Ama bunlar başka insan uygulamalarıyla birlikte paylaşılan dinin boyutlarına bağlıydı. İlgi çekici bir şekilde, özellikle dini inanışlar için çok az bir delil bulunmaktaydı.Item Aşk'ın felsefesine dair(Aksaray Üniversitesi, 2014) Evren, MehmetAtatürk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Felsefe ve Din Bilimleri Bölümü, Felsefe Tarihi Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ömer Özden tarafından yayın hayatına kazandırılan nadide eserlerden biri olan "Aşk Felsefesi, Türk ve Batı Düşüncesinden Örneklerle" adlı kitabı Arı Sanat Yayınları tarafından İstanbul‘da 2007 yılında çıkmıştı. Kitabın 2. baskısı da aynı yayınevinde 2012 yılında "Aşk‘la" adıyla yayınlandı.