Yazar "Kaya, Mehmet" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 14 / 14
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Abdürrezzâk Kâşânî (ö. 730/1330) ve tefsirdeki metodu(Aksaray Üniversitesi, 2015) Kaya, MehmetAbdürrezzâk Kâşânî (ö. 730/1330) otuz beş eser vermesine ve Davud-u Kayserî (ö. 751/1350), İsmail Hakkı Bursevî (ö.1137/1725), Âlûsî (ö. 1270/1854), Cemâleddin el-Kâsımî (ö. 1332/1914) gibi müfessirleri etkilemiş olmasına rağmen ilim dünyasında hak ettiği yeri alamamış, ayrıca sufi olmasına rağmen Bâtıni olmakla itham edilmiştir. Kâşânî’nin, Hakâiku’t-Te’vîl adlı tefsirinin te’vîl bölümlerinden oluşan Te’vîlâtü’l-Kur’ân’ı ise defalarca Tefsîri Şeyhi’l-Ekber adıyla İbn Arabî (ö. 638/1240)'ye nispet edilerek basılmış ve bu isimle şöhret bulmuştur. Kâşânî’ye aidiyeti kesin olan bu eserde işarî tefsir yöntemi ağır basmakla birlikte yer yer literal yorumlara da rastlanılmaktadır. Ayrıca eserde antropomorfist ve hurufi çizgide yorumlar da yapılmıştır. Biz bu çalışmada, işarî tefsirin vahdeti vücut döneminde yaşamış olan Abdürrezzâk Kâşânî ve tefsiri Te'vîlâtü'l-Kur'ân'ı inceleyeceğiz.Öğe Bazı meâller çerçevesinde i'râb farklılıklarının âyetlerin anlamına etkisi(Aksaray Üniversitesi, 2014) Kaya, Mehmet; Çiftçi, Osman ZahidKur‘ân muhataplarından kendisinin anla?ılması hususunda çaba göstermelerini ister. Bu çabalar neticesinde Kur‘ân‘ı anlamada iki yöntem ortaya çıkmı?tır. Birincisi âyetleri çe?itli yönlerden ele alan ve muhtemel manaların gözetildiği tefsirler,ikincisi ise âyetin muhtemel manalarından -çoğunlukla- sadece birine yer veren meâllerdir. Hangi anlama yöntemi olursa olsun muhatabın ihtiyaç duyduğu ilk malzeme Arap dilidir. Arap dilinde bir kelimenin i‘râbı itibariyle birkaç ihtimali dü?ündürmesi, âyetin anlamının da çe?itlenmesine sebep olmaktadır. Meâllerde ise durum farklılık göstermektedir. Yazarının tercihine bağlı olarak bu vecihlerinden biri ya da birkaçı tercümeye yansıtılabilmektedir. Biz bu çalı?mada, âyetteki bir kelime ya da cümle hakkında tefsirlerde belirtilen ve anlam farklılıklarına sebep olan i‘râb vecihlerinin meâllerdeki yansımasını ele alacağız.Öğe Bilimsel tefsir ve değişim(Aksaray Üniversitesi, 2016) Kaya, Mehmetİnsanlığa hidayet kaynağı olarak indirilen Kur’an’da bu amaca ulaşmak için farklı metot ve üsluplar kullanılmıştır. Özellikle Allah’ın varlığı, birliği ve kudreti hakkındaki ayetlerde insanların düşünerek hakikati bulmaları için yaşadıkları dünyadan örnekler seçilmiştir. Bu metot Kur’an’a bilimsel yaklaşımın önünü açmış, Fahreddin Razi (ö. 606/1209)’den itibaren tefsirlerde ayetlerin bilimsel veriler çerçevesinde yorumlandığı görülmüştür. Günümüzde gelişimini devam ettiren bu metotta ayetler, her dönemdeki ilmî birikim çerçevesinde ele alınmış, değişen bilimsel veriler sebebiyle ayetin yorumunda da değişmeler meydana gelmiştir. Bu husus tefsire, önceleri lafzi olarak tefsir edilen ayetlerin daha sonra bilimsel açıdan ele alınması veya değişen ilmî verilerle ayetin mevcut bilimsel yorumunun değişmesi şeklinde yansımıştır. Bu çalışmadaki amacımız, belli ayetler çerçevesinde ilmî gelişmelerin ayetin yorumuna etkisini incelemektir.Öğe Cemâleddîn Aksarâyî’ye nispet edilen Hâşiye ale’l-Keşşâf’ta ayetlere dilbilimsel yaklaşımlar(Aksaray Üniversitesi, 2017) Kaya, MehmetDilbilimsel tefsir Kur’an yorumunda müfessirin ilk başvurduğu ve de tarihsel açıdan en kadim yöntemdir. Mutezilî düşünce biçimini ayetler üzerinde uygulamayı hedefleyen bir tefsir olarak Zemahşerî’nin el-Keşşâf adlı eseri, bu özelliğiyle eleştirilse de barındırdığı eşsiz dilbilimsel yorumlar sebebiyle hemen her anlayıştaki müfessirin başvurduğu bir kaynak olma hüviyetine sahiptir. Bu özelliği sebebiyle üzerinde birçok muhtasar, şerh ve haşiye çalışması yapılmıştır. Keşşâf haşiyelerinden biri de Manisa İl Halk Kütüphanesi Manisa Akhisar Zeynelzade Koleksiyonu 45 Ak Ze 422 numaralı arşivde kayıtlı Cemaleddin Aksarâyî (ö. 791/1388)’ye nispet edilen Hâşiye ale’l-Keşşâf’tır. Yaptığımız araştırmada bu eserin, Beyzâvî (ö. 638/1286)’nin Envâru’t-tenzîl’i üzerine yazılmış bir haşiye olduğunu ve de yazarının Cemâleddin İshâk el-Karamânî (ö. 933/1527) olduğunu tespit etmiş bulunmaktayız. Eserde ayetler dilbilimsel açıdan kelime anlamı, iştikak sarf, nahiv ve belagat ilmi açısından yorumlanmış, sıkça kelimenin irab farklılığına ve bu durumda ortaya çıkan anlam farklılıklarına değinilmiştir. Biz bu çalışmada Cemâleddîn Aksarâyi’ye nispet edilen Hâşiye ale’l-Keşşâf adlı eserdeki ayetlerin dilbilimsel yorumlarını inceleyeceğiz.Öğe Farklı i’râb değerlendirmelerinin tefsire etkisi(Hitit Üniversitesi, 2014) Kaya, MehmetKur’ân-ı Kerîm, Hz. Peygamber döneminden itibaren çeşitli yöntemlerle tefsir edilmiştir. Bu tefsir yöntemlerinin temelini de Arap dili oluşturmaktadır. Bu sebeple tefsir ilmiyle uğraşanların bu dili iyi bilmeleri gerektiği ifade edilmiştir. Arap dilinin alt dallarından biri olan ve kelimelerin cümle içerisindeki konumu ile ilgilenen i’râb ilmi de doğru bir tefsir için önemlidir. Kur’ân açısından bakıldığında bu ilmi önemli kılan bir diğer husus da kelimenin i’râbının birkaç veçhe muhtemel olmasıdır. Arapça’da bir alametin birden fazla öğeyi göstermede ortak kullanılması kelimenin konumunu, dolayısıyla da cümlenin anlamını etkileyebilmektedir. Bu durum âyetler için de söz konusudur. Yani âyetteki bir kelimenin farklı i’râb veçhine sahip olması da anlamı etkileyen unsurlardan biridir. Müfessir de sahip olduğu dil ve kültür birikimine binaen bu ihtimalleri değerlendirerek tercihte bulunmaktadır.Öğe Hak dini Kur’an dili tefsirinde şiirle istişhâd(Yavuz Ünal, 2017) Kaya, MehmetKur’an tefsirinde birbirinden farklı yöntemler kullanılmıştır. Bunlardan biri de şiirle istişhâd yöntemidir. Ayetlerin açıklanmasında hemen her müfessirin başvurduğu bu yöntemin geçmişi sahabe dönemine kadar dayanmaktadır. İlk dönemde ağırlıklı olarak Kur’an’daki garip kelimelerin anlaşılmasında başvurulan bu yöntemin kullanım sahası zamanla genişlemiş, özellikle Arapça tefsirlerde çeşitli vesilelerle şiirle istişhâd yöntemi sık ve yaygın biçimde kullanılır olmuştur. Türkçe tefsirlerde ise, bu yönteme daha az başvurulmakla birlikte, bu konuda en fazla örnek Cumhuriyet dönemi müfessirlerinden Elmalılı Hamdi Yazır’ın Hak Dini Kur’an Dili adlı tefsirinde görülmektedir. Biz bu çalışmada Türk müfessir olarak Elmalılı’nın Hak Dini Kur’an Dili tefsirindeki şiirle istişhâd yöntemini ve bu yöntemdeki Türk kültürü ve dönemin etkisini incelemeyi amaçlamaktayız.Öğe İbn Cüzey’in tefsirinde tercih uygulamaları(Aksaray Üniversitesi, 2024) Kaya, MehmetBu çalışmada tercih olgusunun tefsirdeki yansıması incelenmiştir. Bu olgu İbn Cüzey el-Kelbî’nin (ö. 741/1340) et-Teshîl li ?ulûmi’t-Tenzîl adlı eseri çerçevesinde ele alınacaktır. Bu eser âyetlerin yorumunda sıklıkla farklı görüşlere yer yerilmesi ve bu görüşler arasında tercihte bulunulması yönüyle büyük bir önemi haizdir. Eser, mukaddimesinde tefsirde tercih olgusuna ilişkin teorik olarak verilen bilgiler açısından da diğer tefsirlerden ayrışmaktadır. Bir âyete ilişkin farklı yorumların uygulama sahasına sokulamaması yahut bazı görüşlerin birbiriyle uzlaşmaması bu görüşler arasında tercihi zorunlu kılmaktadır. Bu sebeple birçok müfessir tefsirinde farklı yorumlar arasında tercihte bulunmaktadır. Tefsirinde tercihe yoğun biçimde başvuran müfessirlerden biri de Endülüs tefsir geleneğine mensup İbn Cüzey’dir. Tefsirdeki tercih kriterleri incelendiğinde onun, Kur’an yorumunda ihtilafı azaltıp standart bir metot oluşturmayı hedeflediği ifade edilebilir. Eser bu yönüyle hala devam eden tefsirde usulün varlığı tartışmalarına da ışık tutacaktır. Temel amacı tercih olgusunun tefsirdeki fonksiyonunun somut biçimde gösterilmesi olan bu çalışmanın ülkemizde tefsirde tercih olgusu ve İbn Cüzey’in tefsiri hakkında yapılan az sayıdaki literatürün zenginleşmesine katkı sağlaması da amaçlanmaktadır. Nitel araştırma yöntemlerinden doküman analizine dayalı olarak hazırlanan bu çalışmada İbn Cüzey’in tercihi hangi kriterler çerçevesinde yaptığı ve hangi konulara yoğunlaştığı sorularına cevap aranmıştır. Araştırma sonucunda müfessirin tefsirinin mukaddimesinde on iki olarak belirttiği tercih ilkelerinin uygulamadaki sayısını yirmi beşe çıkardığı, tercihlerini Kur’an tarihi, tefsir usulü, Kur’an yorumu ve kıraate ilişkin alanlarda uygulamaya geçirdiği, onun bu tercihlerinde mensubu olduğu Endülüs tefsir geleneğinin bariz etkisi olduğu, bu çerçevede Zâhirî bakış açısı, Kur’an bütünlüğü ve rivayetlerle desteklenen görüşler ile mensubu olduğu Mâlikî mezhebinin görüşlerine uygun yorumları tercih ettiği görülmüştür. Ayrıca onun, tefsirinde yer yer belirttiği kriterlere aykırı tercihte bulunduğu da saptanmıştır.Öğe Keşşâf tefsiri hakkında yapılmış akademik araştırmalar: bir literatür incelemesi(Amasya Üniversitesi, 2018) Kaya, MehmetKeşşâf tefsiri Mutezilî yorumlar sebebiyle eleştirilse de içerdiği eşsiz dilbilimsel ve kelami yorumları sebebiyle bu alanlardaki hemen her çalışmada kendisinden istifade edilen bir eser olmuştur. Bu özelliğinin yanı sıra doğrudan ya da dolaylı olarak birçok müstakil çalışmanın da ana konusunu oluşturan eser hakkında onlarca şerh, haşiye ve talik türü çalışmalar yapılmıştır. Ayrıca çeşitli akademik araştırmalara da konu olan eser hakkında son dönemde Türkiye’de ve dünyanın çeşitli ülkelerinde kitap, tez, makale, bildiri ve ansiklopedi maddesi ile çevirilerden oluşan onlarca çalışma yapılmış ve yapılmaya devam etmektedir. Bu çalışmaların tefsir ilmi başta olmak üzere dilbilim ve kelam alanlarında yoğunlaştığı, bunlar arasında tahkik ve mukayese çalışmalarının da önemli bir yer tuttuğu görülmektedir. Biz bu çalışmada etkisi günümüzde de devam eden Keşşâf tefsirini Türkiye başta olmak üzere Arap dünyası, Batı dünyası ile çeşitli Asya ve Afrika ülkelerinde doğrudan konu edinen akademik araştırmalar hakkında literatür çalışması yaparak alana katkı sunmayı hedeflemekteyiz.Öğe “Kur’an yolu” tefsirinde Süleyman Ateş’e yönelik bazı eleştirilere dair bir inceleme(Türk İslâm Medeniyeti İlmi Araştırmalar Enstitüsü, 2018) Kaya, MehmetEleştiri bir insanın, bir eserin ya da bir konunun, doğru ve yanlış yanlarını göstermek şeklinde tanımlanmaktadır. Hemen her alanda karşılaştığımız eleştiri tefsir ilminde de karşılık bulmuş, sahabe döneminden itibaren birçok müfessir bazı yorumları sebebiyle eleştirilmiştir. İlk dönemde belli konularda yapılan eleştirilerin zamanla çerçevesi genişlemiş ve doğru tefsir için belirlenen kriterlere uymayan yorumlar eleştirilmiştir. Yorumları sebebiyle eleştirilen müfessirlerden biri de Süleyman Ateş’tir. Ateş’in, Yüce Kur’an’ın Çağdaş Tefsiri adlı eserindeki bazı yorumları özel çalışmaların yanı sıra Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından yayımlanan Kur’an Yolu tefsirinde de sıklıkla eleştirilmektedir. Ateş’e, yorumlarında tutarsızlık başta olmak üzere birçok sebeple eleştiri yöneltildiği görülmektedir. Biz bu çalışmada Kur’an Yolu tefsirinde Süleyman Ateş’e yöneltilen bu eleştirileri incelemeyi hedeflemekteyiz.Öğe Ma?lûmât-ı Edebiyye I-II (Köprülüzâde Mehmed Fuad-Şahâbeddin Süleyman)(Aksaray Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2018) Kaya, Mehmet; İpek, AbdulmuttalipBu çalışmanın odağını, Mehmed Fu'âd Köprülü ile Şahâbeddîn Süleymân'ın birlikte imza attıkları ve sultânî programları esas alınarak idâdîlerde okutulmak üzere kaleme alınan Ma?lûmât-ı Edebiyye'nin günümüz alfabesine aktarılması oluşturmaktadır. Eser, klâsik edebiyat bilgisi veren belâgat kitaplarının yanı sıra "Sanatta güzellik var mıdır?", "Zevk Nedir", "Ahlâk nedir?" gibi bugünün de sanat ve edebiyatının güncel meseleleri olan soyut konuları ele almasıyla sahasında yazılan birçok eserden farklı bir konuma sahiptir. Bu yönüyle o aynı zamanda bir sanat ve edebiyat nazariyesidir.Öğe Tefsir ekolleri perspektifinden Kur’an’ın çok boyutlu yorumu: Besmele örneği(Hitit Üniversitesi, 2015) Kaya, MehmetKur’an’ı Kerim nüzulünden günümüze farklı yöntemlerle tefsir edilmiştir. Aynı ayette farklı yorumlara ulaşılmasının bir nedeni de budur. Kur’an’ın metin yapısının farklı yorumlara müsait olmasının yanı sıra her müfessirin ilmî ve kültürel birikimi, mensubu olduğu fikrî ve itikadî düşünce sistemi, ayetlerden ulaşmak istediği mana ve devrin ihtiyaçları gibi sebepler, tefsir farklılığına etki eden ana unsurlardır. Biz bu çalışmada Kur’an’ın girişi ve özeti kabul edilen, bu sebeple tefsirine ayrı bir önem verilen Besmele örneğinde müfessirlerin farklı tefsir ekolleri perspektifinde aynı ayete yaklaşım tarzlarını ve ulaştıkları sonuçları ele alarak bütüncül bir bakış açısı sunmayı hedeflemekteyiz. Amaçladığımız ikinci hedef ise, ilahiyat fakültesi öğrencileri için “tefsir ekolleri” derslerinde okutulmasına yönelik, örnek bir konu olmak üzere Besmele tefsirinin ekoller bazındaki farklılaşma ve yorum çeşitlenmesini içeren didaktik bir makale oluşturmaktır.Öğe Tefsir ilmi, müfessirler ve tefsir eserleri hakkında yazılmış bazı şiirlere dair inceleme(Aksaray Üniversitesi, 2018) Kaya, Mehmetİnsanların duygu ve düşüncelerini aktarmada şiir büyük bir öneme sahiptir. Bu gerçek Hz. Peygamber tarafından da dile getirilmiş ve asr-ı saâdette şiir karşıt düşüncelerle mücadele aracı olarak kullanılmıştır. Hz. Peygamber’in izinden giden sahabe de şiiri sosyal ve ilmî yaşamında kullanmıştır. Şiire İslami ilimler içerisinde özellikle tefsir ilminde başvurulmuştur. Ağırlıklı olarak ayetlerin anlamlarına açıklık kazandırmak ya da yorumu zenginleştirmek için başvurulan şiirin yer yer tefsir ilmini, bir müfessiri, tefsir eserini övmek ya da eleştirmek yahut da eserin içeriği hakkında bilgi vermek için kullanıldığı da görülmektedir. Çoğunluğu Osmanlı medreselerinde okutulan eserler ve müellifleri hakkında olmakla birlikte çeşitli dönemlerde yaşamış şahıslarla onların tefsir eserleri hakkında şiirler yazılmıştır. Bu şiirler bize tefsir ilminin öneminin yanı sıra bu ilmin edebiyatla olan bağını ve de yazıldığı dönemde insanların tefsir ilmi ve tefsir eserleri ile bu eserlerin müelliflerine ilişkin bakış açısı ve tutumlarına ışık tutması açısından da önemlidir.Öğe The molecular aggregation of pyronin Y in natural bentonite clay suspension(ELSEVIER SCIENCE BV, 2011) Meral, Kadem; Yılmaz, Nuray; Kaya, Mehmet; Tabak, Ahmet; Onganer, YavuzThe molecular aggregation and spectroscopic properties of Pyronin Y (PyY) in the suspension containing natural bentonite clay were studied using molecular absorption, steady-state and time-resolved fluorescence spectroscopy techniques. Interaction between the clay particles and the cationic dye compounds in aqueous solution resulted in significant changes in spectral properties of PyY compared to its molecular behavior in deionized water at the same concentration. These changes were due to the formation of dimer and aggregate of PyY in the clay suspension as well as the presence of the dye monomer. The H-type aggregates of PyY in the clay suspension were identified by the observation of a blue-shifted absorption band of the dye compared to that of its monomer. In spite of diluted dye concentrations, the H-aggregate of PyY in the clay suspension was formed. The intensive aggregation in the clay suspension attributed to the localized high dye concentration on the negatively charged clay surfaces. Adsorption sites of PyY on the clay particles were discussed by deconvulated absorption and excitation spectra. Fluorescence spectroscopy studies revealed that the fluorescence intensity of PyY in the clay suspension is decreased by H-aggregates drastically. Moreover, the presence of H-aggregates in the clay suspension resulted in the decrease of fluorescence lifetime and quantum yield of PyY compared to those in deionized water.Öğe Türkiye’de tarihsel süreçte tarım politikası ve planlama deneyimi(Aksaray Üniversitesi, 2021) Kaya, Mehmet; Kalaycı, İrfanBu çalışmanın konusu ve amacı, Türkiye’de tarımsal üretimin artırılması için ihmal edilen sektörel planlamanın önemine dikkat çekmektir. Bugüne kadar tüm hükümetler, ülkemizin gıda ihtiyacını kendi kendine karşılamasını hedeflemiştir. Atatürk döneminde ekonomi, yokluk ve zorluklar içinde tarımsal ağırlıklı idi. 1923’te İzmir İktisat Kongresi’nde alınan kararlar ile tarımsal üretim için bir yol haritası çizilmiştir. 1938-1950 dönemi tarımsal devletçilik ile geçerken Çiftçiyi Topraklandırma Yasası çıkarılmıştır. Liberal 1950-1960 döneminde Marshall Yardımı kapsamında traktör ithalatı sayesinde tarımsal üretim görece artmaya başlamıştır. 1960-1980 planlı kalkınma döneminde tarımsal üretimde beş yıllık planlamalar esas alınarak ithal ikameci sanayileşmeye geçilmiştir. Tarımda kendi kendine yeterlilik büyük ölçüde sağlanmaya çalışılmıştır. 1980’de ünlü 24 Ocak Liberal İstikrar Kararları ile serbest piyasa düzenine geçilmiş ve tarım sektöründe ihracata dayalı büyüme politikaları uygulanmaya başlanmıştır. Ondan sonra da beş yıllık kalkınma planlamaları yapılmaya, fakat tarım biçimsel olarak planlanmaya devam edilmiştir. Gelinen süreçte tarımın piyasanın insafına bırakılması sonucunda ithalatçılık artmış, tarımsal kamu işletmeleri özelleştirilmiş ve yerli üreticiler dış rekabetten korunamamıştır. Türkiye verimli topraklara ve girişimci çiftçilere sahip olmasına rağmen dışa bağımlı ve zayıf bir tarım ülkesi haline gelmiştir. Bu makro ekonomik sorunu çözmenin yolu etkili bir tarımsal planlama stratejisini uygulamaktır. Bu strateji bağlamında, tarım sektörüne verimli üretimi artıracak teşvikler verilmeli, ithalat eğilimi sınırlandırılmalı, yaşamsal önem taşıyan tarımsal kamu işletmeleri yeniden yapılandırılmalıdır. Böylece yerli üretim ve ucuz tüketim artarken tarımsal ithalata bağlı cari açık da azalabilecektir.