Aksaray Üniversitesi Kurumsal Akademik Arşivi

DSpace@Aksaray, Aksaray Üniversitesi tarafından doğrudan ve dolaylı olarak yayınlanan; kitap, makale, tez, bildiri, rapor, araştırma verisi gibi tüm akademik kaynakları uluslararası standartlarda dijital ortamda depolar, Üniversitenin akademik performansını izlemeye aracılık eder, kaynakları uzun süreli saklar ve telif haklarına uygun olarak Açık Erişime sunar.




 

Güncel Gönderiler

Öğe
Hemşirelik öğrencilerinin tıbbi hata ile karşılaşma durumları
(Necmettin Erbakan Üniversitesi Yayınları, 2025) Yeşilyurt, Maide; Turan, Oğuzhan; Yüksel, Serpil
Bu çalışmada, hemşirelik öğrencilerinin klinik eğitim sürecinde karşılaştıkları tıbbi hata türlerini ve nedenlerini belirlemek amaçlandı. Tanımlayıcı tipteki bu araştırma, bir üniversitenin hemşirelik fakültesine kayıtlı 206 öğrenci ile gerçekleştirildi. Araştırma kapsamına klinik uygulamaya düzenli devam eden ikinci, üçüncü ve dördüncü sınıf öğrencileri dahil edildi. Veriler, Kişisel Bilgi Formu ve Hemşirelik Öğrencileri için Tıbbi Hata Ölçeği ile yüz yüze toplandı. Tıbbi hata ile karşılaşan öğrencilerin, en sık karşılaştıkları tıbbi hata türlerinin hastane enfeksiyonları (%83.8), bakım-izlem ve malzeme hataları (%83.8) ve ilaç uygulama hataları (%70.3) olduğu saptandı. Tıbbi hatalara neden olan başlıca faktörleri, hemşire sayısının az olması (%82), yorgunluk (%75.7), hasta sayısının fazla olması (%73.8) ve iş yükünün fazla olması (%70.9) olarak bildirdiler. Öğrencilerin çoğunluğu, tıbbi hata ile karşılaşırsa bu hatayı sorumlu hemşireye ve sorumlu öğretim elemanına söyleyeceklerini belirtti. Kız öğrencilerin, 21 yaş ve üzerindekilerin ve ikinci sınıflara göre dördüncü sınıf öğrencilerinin tıbbi hatalara karşı anlamlı olarak daha dikkatli ve kontrollü davrandığı belirlendi. Öğrenci hemşireler klinik eğitim sırasında farklı tıbbi hata türleri ile karşılaştıklarını ve tamamının tıbbi hatalara karşı dikkatli ve kontrollü davranmaktadır. Öğrencilere yaptıkları veya tanık oldukları tüm tıbbi hataları ve bu hataların nedenlerini bildirmeleri öğretilmelidir.
Öğe
Soğukta şekil verilmiş çelik gövde delikli kesitlerin burkulma kapasitelerinin farklı yaklaşımlarla incelenmesi
(Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi, 2025) Oruç, Ramazan
Bu çalışma, gövde delikli soğukta şekil verilmiş çelik kesitlerin eğilme etkisi altındaki burkulma davranışını incelemektedir. Delikli kesitler, elektrik, su ve havalandırma sistemleri için gerekli boşlukları sağlamak amacıyla yapısal uygulamalarda yaygın olarak kullanılmaktadır. Ancak bu delikler, kesitin mekanik özelliklerini ve burkulma davranışını önemli ölçüde etkilemektedir. Bu kapsamda, delik yüksekliği, delik uzunluğu ve kesit yüksekliği gibi değişkenler dikkate alınarak, CUFSM programı kullanılarak deliksiz ve delikli kesitler için elastik burkulma analizleri gerçekleştirilmiştir. Ayrıca, farklı yaklaşımların lokal ve distorsiyonel burkulma kapasitelerini tahmin etmedeki etkinliği karşılaştırılmıştır. Elde edilen sonuçlar, delik yüksekliği ve delik uzunluğunun burkulma kapasitesi üzerinde önemli bir etkisi olduğunu göstermektedir. Özellikle delik uzunluğunun 80 mm’yi aşması durumunda, lokal burkulma kapasitesinin arttığı, ancak distorsiyonel burkulma kapasitesinin azaldığı belirlenmiştir. Ayrıca, farklı yöntemlerin karşılaştırılması sonucunda, Moen ve Schafer tarafından geliştirilen yaklaşımının standart hesaplamalarla benzer sonuçlar verdiği, buna karşın bazı diğer yöntemlerin lokal burkulma kapasitesini yüksek, distorsiyonel burkulma kapasitesini ise düşük tahmin ettiği tespit edilmiştir.
Öğe
Türkiye’nin insani gelişmişlik ve çevresel baskılar arasındaki ilişkilerinin kanonik korelasyon analizi: Sosyoekonomik ve ekolojik göstergelerin incelenmesi
(Afyon Kocatepe Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanlığı, 2025) Yılmaz, Tuğba
Bu çalışma, Türkiye'nin insani gelişmişlik endeksi (İGE) ile çevresel baskılar (karbondioksit emisyonları ve malzeme ayak izi) arasındaki ilişkileri kanonik korelasyon analizi yöntemi ile incelemektedir. Sürdürülebilir kalkınma, ekonomik büyüme ve sosyal gelişim ile çevresel bozulmanın dengelenmesini hedeflemektedir. Ancak, bu iki alan arasındaki ilişkilerin karmaşıklığı, özellikle gelişmekte olan ülkelerde sürdürülebilir kalkınma politikalarının başarısı için kritik bir öneme sahiptir. Bu çalışmada, 1990-2022 yılları arasında Türkiye'nin İGE verileri ile çevresel göstergeler arasındaki ilişkiler değerlendirilmiştir. Analiz sonuçlarına göre, Türkiye'de ekonomik büyüme ile çevresel baskılar arasında güçlü bir ilişki tespit edilmiştir. Özellikle karbondioksit emisyonları ve malzeme ayak izi, ekonomik büyüme ile artış eğilimindedir. Çalışma, ekonomik büyümenin çevresel sürdürülebilirliği tehdit edebileceğini ortaya koymakta ve Türkiye'nin sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşabilmesi için çevre dostu politikaların hayata geçirilmesi gerektiğini vurgulamaktadır. Enerji verimliliği, çevre dostu teknolojilerin kullanımı ve çevresel farkındalık artırıcı stratejilerin geliştirilmesi, sürdürülebilir kalkınmanın sağlanması açısından önemli öneriler arasında yer almaktadır.
Öğe
Türkiye çevre sorunları ve öncelikleri değerlendirme raporlarında yer alan çevre sorunları ile ilgili kavramlara yönelik bir inceleme
(Aksaray Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2025) Maraş, Sezgi
Günümüzde sanayileşmenin bir sonucu olarak insanlar daha çok şehirlerde yaşamaya başlamış, bu durum hava, su ve topraktaki kirleticilerin artmasına, iklim değişikliğine, sağlıksız kentleşmeye ve ormanların yok olmasına neden olmuştur. Bu çevre sorunlarının çözümü için uluslararası alanda birçok ülke birlikte hareket etmektedir. Türkiye'de de çevre sorunlarının önlenmesine yönelik ilgili kurum ve kuruluşlar tarafından yasalar çıkarılmış, planlar yapılmış, politikalar uygulanmış ve raporlar hazırlanmıştır. 2008 yılında ilki, 2023 yılında ise sonuncusu olmak üzere toplam 10 adet yayımlanan Türkiye Çevre Sorunları ve Öncelikleri Değerlendirme Raporları, çevre sorunlarının çözümünde önemli bir kaynak niteliğindedir. Bu raporlar Türkiye Cumhuriyeti Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı bünyesinde, Çevresel Etki Değerlendirmesi İzin ve Denetim Genel Müdürlüğünün katkılarıyla hazırlanmıştır. Raporlar, çevresel sorunların nedenlerini, önerilen çözümleri ve ilgili kavramları ele almaktadır. Kavramların iyi bilinmesi ve kavramsal analizlerin yapılması, ilerideki raporlarda çevre sorunlarının çözümüne katkı sağlayacaktır. Bu kapsamda çalışmanın temel amacı, Türkiye Çevre Sorunları ve Öncelikleri Değerlendirme Raporlarında yer alan çevre sorunlarına ilişkin kavramların sayısal verilerle karşılaştırmalı olarak incelenmesidir. Bu çalışmada içerik analizi yöntemi kullanılmıştır. Bu yöntemde, araştırma alanı içindeki konular hakkında bilgi edinmek için kelime ve kelime gruplarının birlikte bulunma sıklıkları belirlenmektedir. Çalışmada 9 ana çevre sorunu başlığı altında 105 alt kavram analiz edilmiştir. Kelimelerin sayısal analizinde ve kelime bulutları oluşturmasında Maxqda programından faydalanılmıştır. 9 ana çevre sorunu arasında su kirliliği 936 tekrar ile en yüksek sayıya sahiptir. Ayrıca 105 alt kavram arasında en çok kullanılan kelime 5338 tekrarla su kelimesidir. Türkiye Çevre Sorunları ve Öncelikleri Değerlendirme Raporlarında gıda kirliliği, radyoaktif kirlilik, ışık kirliliği ve elektromanyetik dalga kirliliğine yer verilmemiştir. Önümüzdeki yıllarda raporlarda bu çevre sorunlarına yer verilerek yeni kavram araştırmaları yapılabilir. Ayrıca ülkeler, kamu ve özel sektör tarafından hazırlanan raporlarda çevre sorunlarına ilişkin kavramların karşılaştırılması ile literatüre katkı sağlanacağı düşünülmektedir.
Öğe
Tarih dersinden sosyal bilgilere Türkiye'de ortaokul düzeyinde tarih öğretiminde değişim ve süreklilik
(Aksaray Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2025) Badıllı, Süleyman
Tarih derslerinin yerine Sosyal Bilgiler derslerinin okutulmaya başlanmasından günümüze kadar geçen süreçte ortaokul düzeyinde tarih öğretiminde meydana gelen değişimin ortaya konulmasını amaçlayan bu araştırmada 1970 Ortaokul Tarih Programı, 1969 Sosyal Bilgiler Programı, 1985 Milli Tarih Programı ve 1998, 2005 ve 2017 Sosyal Bilgiler Dersi Öğretim Programları incelenmiştir. Ülkemizde Sosyal Bilgiler dersinin verilmesinden önce ortaokullarda uygulanan son Tarih dersi olan 1970 Ortaokul Tarih Programı, hümanist eğitim yaklaşımının izlerini taşımaktadır. 1973-1974 öğretim yılında ülke çapında uygulanmaya başlanan ilk Sosyal Bilgiler müfredatındaki tarih öğretimi, tarih kültürü oluşturma, vatandaşlık eğitimi verme, ulusal bilinci geliştirme, küresel vatandaşlığı ve barış eğitimini teşvik etme gibi kavramlar etrafında yapılandırılmıştır. 1985 yılında Sosyal Bilgiler dersi kaldırılmış, Milli Tarih, Milli Coğrafya ve Vatandaşlık Bilgisi dersleri getirilmiştir. Türk-İslam Sentezi ideolojisinden etkilenen Milli Tarih dersi, öğrencilere milliyet duygusu, Türk kimliği ve resmi ideolojiye bağlılık aşılamayı amaçlamıştır. 1998 yılında Milli Tarih dersinin yerini alan Sosyal Bilgiler dersi, tarih öğretimi yoluyla vatandaşlık bilinci, tarihsel değişim ve süreklilik anlayışı ve tarih yazım becerileri geliştirmeyi amaçlamıştır. 2005 yılında yapılandırmacı eğitim yaklaşımıyla birlikte güncellenen Sosyal Bilgiler programında tarih konularına daha az yer ayrılmış ancak tarih yazım becerilerini geliştirmeye odaklanan hedefler artırılmıştır. 2017 Sosyal Bilgiler programında tarih konularına daha az vurgu yapılmıştır. Ancak yapılandırmacı yaklaşımla tarih öğretimiyle ilgili değerler, beceriler, sözlü tarih ve yerel tarih gibi kavramların programa dâhil edilmesi, programda çok katmanlı tarih eğitimi yaklaşımın benimsendiğini göstermektedir. Bu çalışma ile tarih konularının, kültürel aktarım, vatandaşlık eğitimi ve üst düzey düşünme becerilerinin gelişimi amacıyla Sosyal Bilgiler müfredatına dâhil edildiği, farklı dönemlerde tarih konularına programlarda verilen ağırlığın değişmesinin politik ve toplumsal dönüşümler ve eğitim politikalarından etkilendiği sonucuna varılmıştır.