Distopik romanlarda totalitarizm ve dijital diktatörlük
Dosyalar
Tarih
Yazarlar
Dergi Başlığı
Dergi ISSN
Cilt Başlığı
Yayıncı
Erişim Hakkı
Özet
Bu tez, distopya türünün siyasal eleştiri yeteneğini, özellikle totalitarizm ve dijital diktatörlük kavramları ekseninde ele alarak incelemektedir. Çalışmada, distopik edebiyatın yalnızca karanlık gelecek tahayyülleri üretmekle kalmadığı, aynı zamanda dönemin siyasal yapılarına eleştirel bir perspektif sunduğu savunulmaktadır. Bu bağlamda George Orwell'in 1984, Aldous Huxley'in Cesur Yeni Dünya, Yevgeni Zamyatin 'in Biz, Ray Bradbury'nin Fahrenheit 451 ve Dave Eggers'ın Çember adlı eserleri analiz edilmiştir. Söz konusu romanlar, gözetim, sansür, bireysellik kaybı ve propaganda gibi temalar üzerinden totaliter rejimlerin işleyişini edebi biçimde görünür kılmaktadır. Çalışmada bu metinler, totaliter sistemlerin yapısı ve dijital diktatörlük kavramları üzerinden analiz edilmiş, teknolojinin yeni gözetleme aracı olduğu teorisi doğrultusunda değerlendirilmiştir. Ayrıca dijitalleşmenin otoriter pratiklere kazandırdığı yeni boyutlar, özellikle Çember romanı üzerinden tartışılmıştır. Araştırma nitel bir yöntemle yürütülmüş; kuramsal literatür taraması ve metin çözümlemesi yoluyla distopya ile totaliter rejimler ve dijital otoriterlik biçimleri arasındaki benzerlikler ortaya konmuştur. Elde edilen bulgular, distopik anlatıların yalnızca birer kurgu değil, aynı zamanda dijital çağın siyasal eğilimlerine dair güçlü birer uyarı olduğunu göstermektedir. Çalışmada, mevcut hâkimin, toplumu dönüştürmede artık zor kullanma gücü yerine; dijital alana kayan baskı ve kontrol mekanizmaları üzerinden, bireylerin düşünsel ve yaşamsal alanlarının dijital diktatörler tarafından kısıtlanması vurgulanmıştır. Değişen ve gelişen dünyada iktidarlar, artık sınırlamaları ve yasakları sokaklara kolluk kuvvetlerini yönlendirmek, şiddet uygulamak yerine ceplerimizde taşıdığımız telefonlarla, neredeyse her evde mevcut olan bilgisayarlarla bir ağ yumağına dönmüş sosyal ve dijital hayatımızın içinde bulanan şeffaf zincirlerle bireyleri kontrol etmektedir. Bu yönüyle tez, distopya edebiyatı aracılığıyla dijital diktatörlük tartışmalarına kuramsal ve eleştirel bir katkı sunmayı amaçlamaktadır.
This thesis examines the political critique capacity of the dystopian genre, particularly through the concepts of totalitarianism and digital dictatorship. It argues that dystopian literature not only constructs dark visions of the future, but also offers a critical perspective on the political structures of its own time. In this context, the novels 1984 by George Orwell, Brave New World by Aldous Huxley, We by Yevgeny Zamyatin, Fahrenheit 451 by Ray Bradbury, and The Circle by Dave Eggers are analyzed. These works of fiction reveal the functioning of totalitarian regimes through themes such as surveillance, censorship, the loss of individuality, and propaganda. The selected texts are examined through the theoretical frameworks of totalitarian systems and digital dictatorship, with a particular emphasis on the idea of technology as a new tool of surveillance. The novel The Circle is especially explored to discuss how digitalization brings new dimensions to authoritarian practices. The research was conducted using a qualitative methodology, employing theoretical literature review and textual analysis to reveal the similarities between dystopia, totalitarian regimes, and forms of digital authoritarianism. The findings indicate that dystopian narratives are not merely works of fiction, but also serve as powerful warnings regarding the political tendencies of the digital age. The study emphasizes that contemporary authorities no longer primarily rely on coercive force to transform society; instead, mechanisms of pressure and control have increasingly shifted to the digital realm, where digital dictators restrict individuals' intellectual and existential spheres. In a changing and evolving world, regimes now exercise control not by deploying law enforcement to the streets or through overt violence, but by using the smartphones we carry and the computers present in almost every home. These tools have become part of a web of digital and social life, through which individuals are bound by transparent chains of surveillance and regulation.In this regard, the thesis aims to offer a theoretical and critical contribution to the discourse on digital dictatorship through the lens of dystopian literature.