Diğer Yayınlar Koleksiyonu
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Güncel Gönderiler
Öğe Realist halk hikâyelerinde ötekiler: Azınlıklar ve gayrimüslimler(Motif Halk Oyunları Eğitim ve Öğretim Vakfı, 2023) Kayabaşı, Rabia Gökçen; Bursa, VeyisRealist halk hikâyeleri; birçoğu XIX. yüzyılda yazıya geçirilen, gerçeklik unsurları ağır bastığı için halk hikâyelerinden farklılık gösteren mensur hikâyelerdir. Hançerli Hanım Hikâye-i Garîbesi, Letâifnâme, Hikâye-i Tayyarzâde, Cevrî Çelebi, Tıflî ile İki Birâderler Hikâyesi, Kanlı Bektaş, Sansar Mustafa Hikâyesi, Safiye ile Yusufşâh Hikâyesi, Hikâyet-i Sipâhî Şâdân, Hikâyet-i Hüseyin Çelebi ve Nigâr ve Şâh-ı Huban ve Kıssa-i Boşnak, Cafer Paşa Hikâyesi, Hikâye-i Sipâhî Kastamonî, Şâbûr Çelebi, Ferdâne Hanım, Hikâye-i Temimdâr, Hikâyet-i Bağdâd Şâh, Hikâyet-i Beng-i Hallaç, Evhâd Çelebi, İstanbul Batakhâneleri, Hâzâ Menâkıb-ı Fil’l-i Hümâyûn, Destân-ı Kıssa-i Şâd ile Gam, Hikâyet-i Kızılalma, Hikâyet (Kadı ile Uğrı) ve Hikâyet-i Mekr-i Zenân I-VI hikâyeleri realist halk hikâyeleri arasında değerlendirilmektedir. Bu çalışmada realist halk hikâyelerinde yer alan azınlıkların ve gayrimüslimlerin durumu incelenmiştir. Etnik azınlıklar, köleler ve cariyeler de çalışmanın konusuna dâhil edilmiştir. Hikâyeler incelenirken; Halk Edebiyatı Araştırmaları 2, Kitab-ı Mensur Realist İstanbul Hikâyeleri (Metinler), Realist Halk Hikâyelerinden Tayyarzâde Hikâyesi ile Hançerli Hanım Hikâyesi Üzerine Bir Tahlil Denemesi, Tıflî Hikâyeleri, Masaldan Romana Sözden Yazıya İstanbul Hikâyeleri ve Eski Türk Edebiyatında Mensur Hikâyeler adlı kitaplarda yer alan hikâye metinlerinden yararlanılmıştır. Realist halk hikâyelerinde yer alan azınlıklar ve gayrimüslimlerle ilgili bir araştırma yapılmamış olması bu çalışmayı gerekli kılmıştır.Öğe Kafkas arazileri ve halklarının tasvirine dair materyaller toplusu izahlı bibliyografyasi(Gazi Üniversitesi Türkiyat Uygulama ve Araştırma Merkezi, 2019) Turan, RefikKaradeniz ile Azak Denizi’nin doğu kesimini ayıran Anapa Yarımadası’ndan başlayarak Hazar Denizi kıyısındaki Apşeron Yarımadası’na kadar uzanan Büyük Kafkas Sıradağlarını ve bu dağların iki yanındaki arazileri kapsayan Kafkasya (Dursun 2001: 157), Asya, Avrupa ve Afrika’ya yakın olması, tarihi ticaret yolları ile doğu-batı ve kuzey-güney doğrultusundaki göç yolları üzerinde bulunması gibi nedenlerle tarih boyunca sürekli dış etkilere maruz kalmış ve bu durum bölgeye etnik, dini ve kültürel bakımdan büyük bir çeşitlilik ve zenginlik kazandırmıştır. Kafkasya, sahip olduğu stratejik ve jeopolitik önem ile yer altı ve yer üstü zenginlikleri nedeniyle tarih boyunca büyük güçlerin hâkimiyet mücadelesine de sahne olmuştur. 16. yüzyılın ikinci yarısında bölgeye akınlara başlayan Ruslar, bölgedeki güçlerini gittikçe artırmışlar, Çar I. Petro (1682-1725) döneminde Kuzey Kafkasya ile Hazar Denizi kıyılarındaki bazı yerleşim yerlerini ele geçirmişlerdir. Nadir Şah Kafkasya’da hâkimiyeti tekrar ele geçirmek için mücadele etmişse de onun 1747’de öldürülmesinden sonra bölgede siyasi birlik tamamen bozulmuştur. Bu siyasi dağınıklıktan yararlanan Ruslar 1770-1801 yılları arasında Doğu Osetya, Çerkezistan, Kabartay ve Doğu Gürcistan’ı işgal etmiştir. 18. yüzyılın sonlarında İran’da hâkimiyeti ele geçiren Kaçarlar, Güney Kafkasya’da hâkimiyeti yeniden kurmaya çalışmışsa da 18014-1813 ve 1826-1828 yılları arasında Ruslarla yapılan savaşlarda başarı sağlanamaması Dağıstan ile Güney Kafkasya’nın tamamen Rusya’nın hâkimiyeti altına girmesine yol açmıştır.