Cilt 1, Sayı 1, Makale Koleksiyonu

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Güncel Gönderiler

Listeleniyor 1 - 20 / 21
  • Öğe
    Arşivden
    (Aksaray Üniversitesi, 2015) Satılmış, Selahattin
    Konu: Günümüzde Antalya’ya, eskiden ise Konya vilayetine bağlı olan Akseki kazasındaki Tuğrul köyünde, 1894 senesi Temmuz ayı başlarında çıkan yangın hakkında… (BOA. Y.MTV. 99/93)
  • Öğe
    Mustafa Gökçe ile röportaj
    (Aksaray Üniversitesi, 2015) Sarı, Cankut; Varlı, Gülhalım; Işık, Seyfi
    Aksaray Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mustafa Gökçe ile bir sohbet gerçekleştirdik. Kişisel hayatı, hedefleri, üniversitemiz hakkında görüşleri ve Türkiye’nin sorunları gibi birçok konu üzerinde durduk. Öyle umuyoruz ki cevapladığı sorulardan en çarpıcı olanı, öğrencilere vermiş olduğu şu kısa ve öz mesajdadır: “Okuyun, düşünün, sorgulayın.” Değerli hocamıza, bize vakit ayırdığı için teşekkürlerimizi sunuyoruz.
  • Öğe
    Avrupa’da Müslüman-Türk algısı
    (Aksaray Üniversitesi, 2015) Köylü,Yusuf
    Sekiz yüz yılı aşkın zaman önce Anadolu’ya gelen Türkler, Akdeniz’in güney ve doğu kıyılarının egemen gücü olmuşlardır. Özellikle 1071 Malazgirt savaşından sonra akın akın Anadolu’ya gelip yerleşmeye başlayan Türkmen boylarıyla birlikte Anadolu kısa sürede bir Türk yurdu haline gelmiştir. Bununla birlikte Anadolu’yu aynı zamanda bir sıçrama tahtası olarak kullanan Türkler, Balkanlara geçerek buralarda egemenlik kurmuşlardır. Bu egemenlik Batı’da, Osmanlı İmparatorluğu’nda yaşayan tüm halkların Türklükle özdeşleştirilmesine de sebep olmuştur. Aynı zamanda, Avrupalılar için Türk sözcüğü Müslüman sözcüğü ile eş anlamlı olarak da kullanılmıştır. Bununla birlikte, Osmanlıların Akdeniz’in içlerine kadar ilerlemeleri, Avrupa’nın karada kuzeybatı yönünde ilerleyerek kendini yeniden tanımlamasına neden olmuştur. İşte bu bağlamda Avrupa açısından tarih boyunca ötekini temsil eden unsurlardan biri de “Müslüman Türk kimliği” olmuştur. Türk kimliği, Avrupa’nın kendi kimliğini tanımlayabilmesi, birlik ve bütünlüğüne zemin oluşturabilmesi için tehdit olarak gördüğü bir “öteki” olarak algılanmıştır. Müslüman sözcüğü ile eş anlamlı olarak kullanılan Türk kelimesi, Türk kimliğinin esas bileşeninin İslam olarak algılanmasına da yol açmıştır. Böylece Türkler ve İslam, Avrupa kimliğinin negatif tanımlayıcıları durumuna gelmişlerdir.
  • Öğe
    Türkiye’nin NATO’ya giriş süreci ve Türkiye-ABD ilişkileri
    (Aksaray Üniversitesi, 2015) Eyul, İlyas
    14 Mayıs 1950’de Demokrat Parti, Cumhuriyet tarihinin ilk serbest seçimlerini kazanarak hükümeti devralmıştı. Demokrat Parti döneminde Türk dış politikasını şekillendiren ana etken Sovyet tehdidi ile bu tehdide karşı milli güvenliğin sağlanabilmesi maksadını taşıyan ittifak arayışları olmuştu. Bu nedenle Türkiye için ana hedef Batı ve ABD öncülüğünde kurulan bütün uluslararası organizasyonlara katılmak olmuştu. Türkiye II. Dünya Savaşı’ndan sonra ortaya çıkan Sovyet tehdidi karşısında ABD ve Batı ülkeleriyle yakınlaşmayı tercih etmiş, CHP tarafından başlatılan NATO’ya üye olma girişimleri 1950 seçimleri ile iktidara gelen DP tarafından da devam ettirilmişti. 25 Haziran 1950’de başlayan Kore Savaşı ile Türkiye, ABD’den sonra Kore’ye asker gönderen ikinci ülke olmuştu. Netice itibarıyla Türkiye’nin NATO’ya katılmasında Kore Savaşı etkili olmuştu. Bu çalışmada Türkiye’nin NATO’ya giriş çabaları, Kore Savaşı ve bu süreçte ABD ilişkileri ele alınacaktır.
  • Öğe
    Serbest Cumhuriyet Fırkası
    (Aksaray Üniversitesi, 2015) Çakırbaş, Engin
    Uzun zamandır milli hâkimiyete dayanan bir sistemle idare edilen Türkiye, 29 Ekim 1923’te Cumhuriyet’in ilan edilmesiyle rejiminin adını koymuş olmaktaydı. En genel anlamda halk hâkimiyeti demek olan Cumhuriyet idaresinin yaşaması için halkın yönetimi belirleme yetkisi kabul edilmeli, yarışmacı bir seçim sistemi kurulmalı, örgütlenme ve ifade hürriyeti yerleşmeliydi.
  • Öğe
    Bir Gâzinin Öyküsü: Geredeli Mustafa
    (Aksaray Üniversitesi, 2015) H. Erbaş, Yasemin
    İstiklal Savaşı yeni bir devrin, yeni bir devletin doğuşudur. Çökmekte olan Osmanlı İmparatorluğu yerini, Milli Mücadele ruhuyla bütünleşerek doğan Türkiye Cumhuriyetine bırakacaktır. Ulu Önderimizin de dediği gibi Milletin istiklalini, yine milletin azim ve kararı kurtaracaktı. İşte bu ruhla başlayan İstiklâl Savaşına genci, yaşlısı ve hatta kadınıyla Anadolu’nun birçok yerinden katılımlar olmuştu. Bu yazıda İstiklal harbine katılarak sağ salim geri dönen Geredeli Mustafa’nın yaşam öyküsünden kesitler sunulacaktır.
  • Öğe
    Nevşehirli Gâzi Veli GÖKTAN’ın I. Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı hatıraları
    (Aksaray Üniversitesi, 2015) Güneş, Selin
    Veli Bey Türk ordusuna katıldığı 23 Haziran 1915 tarihinden Kurtuluş Savaşı sonrasında Ürgüp’e dönmüş olduğu 12 Ağustos 1923 tarihine kadar yaklaşık olarak sekiz yıl boyunca savaşlarda ve cephelerde görev almıştır.
  • Öğe
    Enver Bey saray’a damat oluyor
    (AksarayÜniversitesi, 2015) Seren, Merve
    Enver Bey’in hayatında romantik aşk yoktur. Kadın macerası da yoktur. Onun hayatını göreceğimiz gibi tek bir kadın dolduracaktır. O da, yüzünü görmeden nişanlandığı, nikâhlandığı eşidir. Ama Berlin’de ikinci ateşemiliterliği sırasında Enver’in ismi etrafında dönen bazı kadın hikâyeleri biliyoruz. Olayı nakledelim: Enver Bey bilindiği gibi, yakışıklı bir genç subaydır. O sırada 29 yaşının içindedir. Bütün kabullerde Enver Bey, salonların itibarlı bir misafiridir. Önemli bir şahsiyet olarak kabul görür. İşte bu sıralardadır ki Alman İmparatorun yeğenlerinden genç, güzel bir prenses, Türk binbaşısına karşı kayıtsız değildir. Ona gittikçe göze çarpan ilgiyle bağlanır. Enver, gönlü ile yaşayan bir genç insan gibi değil de, kışla havasından bir türlü kurtulamayan taşralı bir zabit gibi davranır. Prenses vazgeçmez, devamlı davetler düzenler. Sevdiği bu Türk subayına fırsatlar hazırlar. Ama Enver’in davranışları değişmez. Nihayet bir Alman prensesinin ölçüleri içinde, konağındaki bir kabul günü, Enver gene davetlidir. Bir aralık prenses odasına çekilir.
  • Öğe
    Osmanlı kadını ve hukuk
    (Aksaray Üniversitesi, 2015) Kocagöz, Tuğba
    Osmanlı Devletinde kadınlar hukuk alanında bazı haklara sahiptirler. Evlilik, boşanma, mehir, nafaka, miras alanlarında verilen bu haklar kadının hayat güvencesi niteliğinde idi. Bahsi geçen konulardaki bu haklar İslam hukukundan kaynaklanmakta idi.
  • Öğe
    Koçibey Risalesine göre Osmanlı Devleti’nde gerileyişin sebepleri
    (Aksaray Üniversitesi, 2015) İbar, Adem
    Simdi âlem harap, reâyâ perişan, hazine eksiklik içinde ve kılıç erbabı da bu haldedir. Bir taraftan İslam memleketleri elden gitmekteyken, yine de tedbiri görülmez, ilâcı sorulmaz, çeşit çeşit sefahat (zevk ve eğlence) eksilmez. Bu gaflet ne gaflettir? Koçibey, risalesinde IV. Murad Han’a böyle hitap etmektedir. Risalesini padişaha 1631 yılında arz etmiş olan Koçibey’in beyan ettiklerinin günümüzde de geçerliliğini koruduğunu müşahede etmekteyiz. Günümüzde her ne kadar şartlar farklı ise de vaziyet aynıdır. Bu gaflet ne gaflettir?
  • Öğe
    Osmanlı Devleti’nde ilk veziriazam katli: Çandarlı Halil Paşa
    (Aksaray Üniversitesi, 2015) Alp, Sefa
    Osmanlı Devletinde 1453 yılına gelinceye kadar hiçbir veziriazam katledilmemiştir. 1453 yılında İstanbul’un fethi akabinde II. Mehmed, Çandarlı Halil Paşa’yı idam ettirmiştir. Böylece Osmanlı Devletinde ilk defa bir veziriazam katledilmiştir. II. Mehmed’in, Çandarlı Halil Paşayı katlinin sebepleri kaynaklarda farklı şekillerde yer almıştır: II. Mehmed’in birinci cülusundan sonra, Halil Paşanın onu tahtından indirip yerine tekrar Sultan II. Murad’ı getirmiş olması, İstanbul’un fethine karşı olması ve Bizans’tan rüşvet aldığının öğrenilmesi. Kaynaklar genellikle bu konular üstünde dururlar fakat değinilmeyen bir nokta daha vardır o da, Osmanoğulları ile Çandarlılar arasındaki ilişkilerin seyridir.
  • Öğe
    Firdevsî’nin Şahnâmesi’ne göre Türkler ve Türk Kültürü
    (Aksaray Üniversitesi, 2015) Gök,Gülbahar
    Şahnâme İranlıların için olduğu kadar Türk milli kültürü hakkında verdiği bilgiler açısından Türkler için de önemlidir. Eserde, Türklerin eğlence oyunları, düğün gelenekleri, ceza hukukları, av gelenekleri ve Nevruz Bayramı gibi bazı hususlardan bahsedilmektedir.
  • Öğe
    Osmanlı sosyal ve kültürel hayatında değişim
    (Aksaray Üniversitesi, 2015) Çelik, Ayşe
    Çöküşü durdurmak ve modernleşmek bağlamında 18. yüzyılın ilk yarısından itibaren Osmanlı Devleti’nin özellikle askeri alanda Batı’ya yönelmesi ve bunu resmi bir devlet politikası haline getirmesi yabancı etkisindeki sosyal ve kültürel etkileşimi de beraberinde getirmiştir. 1839 yılında başlayan Tanzimat Dönemiyle birlikte, Osmanlı toplumundaki sosyal ve kültürel değişim hız kazanmıştır.1 Bunun yanı sıra Batı tarzında açılan okullar ve kurumlar çok sayıda genç ve bilgili aydının yetişmesine, yabancı dillere ve kültürlere olan merakın artmasına neden olmuştur. Avrupa’ya gönderilen elçiler ve öğrenciler Batı kültürünün tanınmasına ve bunun Osmanlı coğrafyasında tanıtılmasında etki eden önemli faktörlerden bir diğeri olmuştur. Batı kültürünü geniş halk kitlelerine tanıtmanın en iyi araçları arasında bu dönemde yoğunlaşan roman, hikâye, şiir, tiyatro, piyano ve bale gibi edebi ve kültürel faaliyetleri de sayabiliriz.
  • Öğe
    Osmanlı Devleti’nin kuruluşunda gayrimüslim etkisi
    (Aksaray Üniversitesi, 2015) Çiçek, Gül
    Lowry, Osmanlı Devleti’nin kurulup gelişmesi sürecinde Bizans bakıyyesi aristokrat Rum zümrelerin katkıları olduğunu birçok delil ile kanıtlamıştır. Ancak Lowry, Osman’ın veya bir Türkmen liderinin Batı Anadolu gibi Bizans Rum soylularının düzinelerce mevcut olduğu bir coğrafyada neden giderek öne çıktığını ve zamanla bahsi geçen aristokratların Osman’a hizmet eden kullara nasıl dönüştüklerini izah etmemiştir .
  • Öğe
    Türk adının kökeni ve anlamı
    (Aksaray Üniversitesi, 2015) Sarı, Cankut
    Türk tarihi, dünya yüzünde çok az millete nasip olmuş kadim bir tarihin nişanesidir. Eski bir tarih ve kültüre sahip olmamız birçok araştırmacının ilgisini çekmiş ve Türklerin kökeni hususunda çeşitli bilgilerın ortaya çıkmasına kaynaklık etmiştir. Milliyetçi tarihçilerimiz ve onların çizgisinde olan yabancı tarihçiler, Türk milletini sürekli “ilk insan” profilinde görmek istemiş ve böyle yaparak Türk ırkını, sözde yüceltmişlerdir. Fakat unuttukları bir şey vardır: Gelecek nesillerin bu konularla ilgili araştırma ve incelemeler bulunduklarında karmaşık bilgi yığınları ile karşı karşıya geleceklerini/ karşılaşacaklarını maalesef öngörememişlerdir. Mustafa Kemal Atatürk’ün “Türk çocuğu ecdadını tanıdıkça daha büyük işler yapmak için kendinde kuvvet bulacaktır” sözünde özünü bulan düşünce doğrultusunda araştırmalarımızı yaparken, gerçekten de tarih ve medeniyetimizin zenginliği karşısında kendimizde kuvvet bulmaktayız. Bu yazımızda sizlere ‘‘Türk” adının nereden geldiği ve anlamı hakkında bilgiler vereceğiz.
  • Öğe
    Türklerde sanat
    (Aksaray Üniversitesi, 2015) Yıldız, Zeynep
    Elimize geçen en eski örnek Konya’da II. Kılıç Arslan’ın sarayının bir köşkünde kullanılan çinilerdir. Diğer yandan Konya’daki Sırçalı Medrese çinicilik sanatının en güzel örneklerinden biridir. Osmanlı döneminde ise sarayda çok rağbet gören ve İpek Yoluyla Çin’den İznik, Bursa, Edirne ve İstanbul’a ulaşan mavi-beyaz Yuan ve Ming devri porselenleri Osmanlı’daki çinilere ilham kaynağı olmuştur.
  • Öğe
    Nizamülmülk Siyasetnâmesi’nin değerlendirilmesi
    (Aksaray Üniversitesi, 2015) Genç, Hikmet
    İnsan yetiştirmek, Anadolu’da varlığını uzun yıllar devam ettirmiş, siyasi, sosyal, kültürel birikime sahip olan Selçuklu Devleti’nin daima amacı olmuştur. Nizamülmülk bu amaçla Türk İslam dünyasının ilk yüksek öğretim merkezi olan Nizâmiye Medresesi’ni Bağdat’ta kurdurmuştur. Nizamülmülk, Selçuklu sultanları Alparslan ve Melikşah’ın veziri olarak otuz yıl boyunca devlet yönetiminde söz sahibi olmuştur. Nizamülmülk, Siyasetnâme adlı eserini Selçuklu Sultanı Melikşah’ın vezirlerinden devlet yönetimi hakkında kapsamlı bir rapor istemesi üzerine yazmıştır. Nizamülmülk, eserde sultana birtakım nasihatlerde bulunmakla birlikte devlet yönetiminde idari, mali, askeri, adli, diplomasi, güvenlik gibi birçok alanda somut düzenlemeler önermiştir. Bahse konu olan çalışmamızda Siyasetname’yi eğitimci ve nasihatçi yönleriyle tetkik etmeye çalışacağız.
  • Öğe
    Ve bugün Umay Ana
    (Aksaray Üniversitesi, 2015) Akgün, Halil Can
    Umay günümüzde Konya’daki yaşlı kadınlar tarafından, “Umaç gelecek, sizi götürecek’’ şeklinde ifade edilerek çocukları susturmak ve korkutmak amaçlı kullanılmaktadır. Bu Kara Umay’dır. Umay meselesinde Türk mitolojisinde sıkça karşılaştığımız doğum ve ölüm dikotomisine rastlamaktayız. Bu dikotomi karşımıza yukarıda da bahsettiğimiz gibi Umay (yaşam, iyilik) ve Kara Umay (ölüm ve kötülük) kavramlarıyla çıkmaktadır.
  • Öğe
    Asur ticaret kolonileri çağı’nda Asur ve Anadolu’da Kadın
    (Aksaray Üniversitesi, 2015) Yalçın, Sabriye
    Anadolu en eski çağlardan beri birçok medeniyete ev sahipliği yapmıştır. Bu ev sahipliğini yer altı, yer üstü kaynaklarının zenginliğine ve geçiş güzergahlarında olmasına borçludur. MÖ ± 1974 ile 1719 yıllarını kapsayan bu devre Anadolu için Asur Ticaret Kolonileri adı verilmiştir. Sözü edilen bu devirle ilgili Asur ve Anadolu hakkındaki bilgileri o dönemde Anadolu’da Asurlular tarafından kurulmuş olan birçok ticaret merkezinin bağlı olduğu bugünkü Kayseri/Kültepe eski adıyla Kaneş/Kaniş’den çıkarılan çivi yazılı belgelerden edinmekteyiz. Bu ören yerinde kazılar sonucu çıkarılan yaklaşık 23.000 kil tablet içerik olarak genellikle ticaretle ilgilidir. Fakat bu tabletlerde az da olsa Anadolu’nun sosyal, siyasi, kültürel, ekonomik yapısıyla ilgili bilgiler de bulunmaktadır.
  • Öğe
    İçinde tarih saklı kaplar
    (AksarayÜniversitesi, 2015) Kuzuoğlu, Remzi
    MÖ II. Binin ilk çeyreğinde Anadolu’da henüz merkezi bir idarenin bulunmadığı, yerel idareciler tarafından yönetilen irili-ufaklı şehir devletlerinden meydana gelen siyasî bir yapı mevcuttur. Asur Ticaret Kolonileri Çağı olarak da adlandırılan ve MÖ ± 1974-1719 yıllarını içine alan bu dönemde, Asurlu tüccarlar yerel idarecilerin izniyle, Anadolu şehirlerinde k?rum ve wabartum adı verilen önemli ticaret merkezleri kurmuşlardır. Sayıları 30’a yaklaşan bu yerler vasıtasıyla gerçekleştirilen uluslararası ticaretin Anadolu’daki en önemli merkezi Kayseri yakınlarında yer alan eski Kaniş şehridir.