Makale Koleksiyonu
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Güncel Gönderiler
Öğe An ecological study of Matricaria chamomilla L. var. Chamomilla(Gültekin Özdemir, 2025) Demir, Aynur; Eskin, Bülent; Rashidi, AdelehIn this study, the phytoremediation potential and essential element utilization potential of Matricaria chamomilla var. chamomilla species were investigated and the ecological characteristics of the species were determined. The plant and soil samples were collected from the Karaoren road in Aksaray province in April (2023). The research focused on the consantration of the following minerals: Ba, Cr, Co, Cu, Fe, Mn, Ni, Pb, S, and Zn in plant and soil samples. ICP-MS was used for plant samples and XRF device was used for soil samples. The obtained data were analyzed statistically by SPSS (version 25). According to the analysis results, while the concentrations of Al, Co, Cu, Mn, Ni, and S in the soil were above optimal values, the concentrations of Al, Co, Cu, Mn, Ni, and Pb in the plants were within the optimal range. In the stem part of the plant, the concentration of Cu, Mn, Pb and Zn elements was found being below the reference values. But, Cr and Fe concentrations in the plant were determined above reference values. However, the Bioconcentration Factor (BCF) value was low for all elements in the plant and was less than 1. This means that the potential use of this species in phytoremediation is quite limited.Öğe Şehirdeki şeytan: “underclass” kavramının icadı(Mülkiyeliler Birliği Genel Merkezi, 2025) Şafak, Gökçe NurLoïc Wacquant’ın “The Invention of The ‘Underclass’: A Study in the Politics of Knowledge” adıyla 2022 yılında Polity Press tarafından yayımlanan eseri, “Şehirdeki Şeytan: Underclass Kavramının İcadı” adıyla Oğuz Gürerk tarafından Türkçeye çevrilerek İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları tarafından 2024 yılında yayımlanmıştır. Kitabın çevireni Gürerk ile çeviri editörü Nazlı Ökten, kaleme aldıkları “Sunuş”ta ‘underclass’ kavramını Türkçeleştirmemelerinin nedenlerini; kitabın muhtevasını oluşturan bu kavramın yazar tarafından sözdizimsel ve semantik çözümlemeye tabi tutulması, kitabın Fransızca ve İngilizce baskılarında da sözcüğün olduğu gibi bırakılması ve Türkçe literatürde kavramın tartışmaya zayıf bir biçimde açılmış olması olarak sıralamışlardır (Wacquant, 2024: xiii).2 Bu kitap incelemesinde de kavram, ‘underclass’ olarak kullanılmaktadır.Öğe Kars’tan batı’ya doğru yaşanan iç göçler üzerine bir araştırma(Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Rektörlüğü, 2022) Kondakçı, Muhammed Abdullah; Yemen Öcal, AysunTürkiye’de 1950’li yıllardan itibaren iç göç hareketi yoğun bir şekilde artmıştır. Bu göç hareketine bağlı olarak kentleşme süreci de hızlanmıştır. Türkiye’de meydana gelen göç hareketleri çoğunlukla geri kalmış bölgelerden gelişmiş bölgelere doğru olmuştur. Türkiye’de gerçekleşen iç göçler, ekonomik yönden geri kalmış Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinden, daha gelişmiş olan Marmara, Akdeniz ve Ege bölgelerine doğru gerçekleşmiştir. Doğu Anadolu’nun önemli yerleşim yerlerinden biri olan Kars ili de göç veren kentlerin başında gelmektedir. Kars’tan göç edenlerin tercih ettikleri yeni yerleşim merkezlerinin genelde Batı illeri olduğu göze çarp Kars’tan İstanbul, Ankara, İzmir illerine göç eden 30 katılımcı ile derinlemesine mülakat görüşmeleri sağlanmıştır. Bu çalışma, stratejik ve tarihi öneme sahip illerden biri olan Kars’ı ele almaktadır. Kars’ın yıllardan beri göç vermesinin sebeplerini ortaya çıkarmayı ve bu konuda çözüm önerileri sunmayı amaçlayan bu çalışmada, nitel araştırma yöntemlerinden biri olan derinlemesine mülakat yöntemi seçilmiştir. Bu kapsamda, Kars’tan Batı’ya göç edenlerin hangi kaygılarla göç ettiğini açığa çıkararak, göçün sebeplerini ortaya koyma amacındadır. Ayrıca, Kars açısından göçün durdurulması konusunda yapılacak çalışmalara ışık tutmak da çalışmanın amaçları arasında yer almaktadır. Çalışma sonucunda Kars’tan Batı’ya göçlerin sebepleri, göçmenlerden elde edilen veriler ışığında ortaya konulmaya çalışılmış ve Kars'tan verilen iç göçün durdurulması için çözüm önerileri sunulmuşturÖğe The role of non-governmental organizations on environmental policy decisions: the case of Turkey(ASOS Eğitim Bilişim Danışmanlık Otomasyon Yayıncılık Reklam Sanayi ve Ticaret LTD ŞTİ, 2022) Kart, Merve; Demir, AynurThe main discussion topic of this research is - how whether Environmental Non-Governmental Organizations (ENGOs) take part in environmental protection regulations OR in political processes related to environmental issues. Additionaly it discusses also whether ENGOs take an active role in the creation, the regulation and implementation of environmental policies. For this purpose, interviews were held with 9 different ENGOs between 13 October-26 December in 2019. In this ENGOs' selection, it was taken into account that the field of activity was directly and primarily environmental issues. MAXQDA qualitative data analysis program was used for this data from the interviews. According to the research results, it has been the role of ENGOs in the formation, regulation and implementation of environmental policies in Turkey, and it is quite limited. However the effectiveness of NGOs is also closely related to their main field of activity. Here, the most determining factor is the cooperation between ENGOs and state institutions and also their reliance of ENGOs on outside financial resources. ENGOs are not independent in terms of financial resources, and most of their income sources are based on project collaborations with public institutions. They are the main reasons why ENGOs cannot show sufficient effectiveness in environmental issues. Then how can this problem be resolved? Determining the priorities of the state in environmental policies in ENGO-State relations, environmentalist taking a role as ENGOs that think, discuss and develop solutions on problems rather than acting as supporters or opponents of the government will pave the way for them to be effective in government institutions. Only in this way can NGOs act as real activists on environmental issues.his situation will be of great importance especially in the creation and monitoring of sustainable environmental policies.Öğe The political economic thought of the ideological elite: the soviet governing elite(Hacettepe Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanlığı, 2021) Şahin, MehmetThe purpose of this study is to explore the political economy views of the Soviet elites. It is demonstrated that as the Soviet elite was able to maintain economic stability, the ideological structure was not challenged. In contrast to that, economic stagnation and relative decline of the Soviet Union caused de-legitimization of the conservative elite ideas. Thus, socialism had to be reinterpreted by new elite. To prove the argument, the paper constructs a theoretical framework for ideological elites. The constructed elite theories are applied to the political economic framework of the Soviet elite. The paper concludes that as the existing ideological interpretation becomes dysfunctional, the elite was replaced by another faction in the party. In other words, the Soviet elite sought to solve the economic problems within the party structure itself.Öğe Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin iki yıllık uygulaması üzerine bir değerlendirme(ASOS Eğitim Bilişim Danışmanlık Otomasyon Yayıncılık Reklam Sanayi ve Ticaret LTD ŞTİ, 2021) Akıncı, MehmetHangi sistem daha iyidir tartışmaları siyaset biliminin antik dönemden itibaren üzerinde durduğu ana konularından birisidir. Başkanlık sisteminin bir türevi olan cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi modeli de Türkiye’de uzun süredir tartışılan konulardan birisidir. Bu çalışmanın konusu 24 Haziran 2018 yılında Türkiye’de uygulamaya giren cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi üzerinedir. Bu çerçevede öncelikle ani yapılan değişikliklerin istenilen sonuçları verip veremeyeceği meselesi üzerinde durulmuştur. Ani yapılan değişikliklerin beklentilerin aksine sonuçlar doğurabileceği tezi dile getirilmiştir. Ardından, sistem değişikliğinin iki yıllık uygulamada beklenen sonuçları verip vermediği üzerinde durulmuştur. Bu bağlamda, bu çalışmada koalisyon hükümetini sona erdirmesi beklenen yeni sistemin Türkiye'yi beklentilerin aksine koalisyon hükümetlerine mahkûm ettiği ileri sürülmüştür. Bu durumun kısa ve uzun vadede istikrarsızlıklara yol açma potansiyelinin yüksek olduğuna dikkat çekilmiştir. Bilindiği üzere başkanlık, yarı başkanlık, parlamenter sistemler demokratik yönetme modelleridir. Uygulandıkları ülkelerin kültürel alt yapısına göre demokrasinin işleyişine olumlu ya da olumsuz etkileri olabilir. Bu çerçevede Türkiye’de sistem değişikliğinin demokrasinin işleyişini etkileyip etkilemediği irdelenmiştir. Bilindiği üzere başkanlık sistemleri kurumsallaşmadan ziyade başkanın şahsında kişiselleşmeyi ön plana çıkarır. Bu perspektiften bakıldığında cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin Türkiye’de demokrasinin işleyişine olumsuz bir katkı yaptığı iddia edilmiştir. Parlamento, sistemin sağladığı imkânlarla da otoritesi pekişen karizmatik başkan, yürütme, karşısında güç kaybetmiştir. Bu manada Türkiye’de demokrasi istenilmeyen bir yöne, delegasyoncu demokrasi modeline doğru hızla evrilmeye başlamıştır.Öğe Mağdurlar için güven fonu(İstanbul Medipol Üniversitesi, 2021) Çakan, SeherUluslararası Ceza Mahkemesi’nin(UCM) yetkisine giren bir suçtan zarar gören mağdurların zararları Roma Statüsü madde 75 kapsamında giderilmektedir. Ancak UCM’de bir davanın açılması, UCM savcısının kendi yetkisiyle harekete geçmesi ya da bir devlet veya BM Güvenlik Konseyinin başvurusu üzerine mümkündür. Başka bir ifade ile UCM’de bir davayı doğrudan mağdur açamamaktadır. Bu nedenle de onarıma başvuramayan ya da başvursa bile davası beraat ile sonuçlanan mağdurların zararlarının giderilmesi de gerekmektedir. Bu zararların giderilmesi için de Mağdurlar için Güven Fonu kurulmuştur. Fon kapsamında zararın giderilmesi destek olarak kabul edilmektedir ve destekten yararlanabilmek için UCM’de bir dava açılmasına gerek yoktur. Güven Fonunun tek görevi mağdurlara destek sağlamak değildir. Fon, UCM tarafından verilen onarım kararlarının uygulanmasında da UCM’ye yardım etmektedir. Bu çalışmanın amacı da Güven Fonunun, UCM’nin onarım kararlarını gerçekleştirilmesi ile mağdurların zararlarının giderilmesindeki rolünü incelemektir. Çalışmada ilk olarak, Güven Fonu hakkında genel bilgi verilmektedir. İkinci olarak, UCM tarafından verilen onarım kararlarının uygulanmasına değinilmektedir. Son olarak da Güven Fonu tarafından mağdurlara ve ailelerine yapılacak destekten bahsedilmektedir. Bununla bağlantılı olarak hükümlünün mali kaynaklarının yetersiz olması durumunda Fonun diğer kaynaklarının onarımları tamamlamasının mümkün olup olmadığı ve kapsamı ele alınmaktadır.Öğe The impacts of climate change on genetic diversity(Ersin YÜCEL, 2021) Demir, AynurIn this research, the destruction caused by climate change on genetic diversity has been demonstrated with solid examples. The consequences of the destruction on the genetic levels are discussed with concrete examples. In the study, the data obtained from the results of 40 printed publications were evaluated by correlation analysis. With these data, the importance of genetic diversity, the effect of climate change on genetic diversity, the models used to determine the relationship between climate and genetic diversity, genetic losses and protection measures were evaluated. It is noteworthy that embedded methods, in which ecological models are integrated into climate models, have been used in determining the relationships between climate and genetic diversity, especially in recent years. It is firstly necessary to detect genetic losses, genetic shifts and variations, and to reveal their future projections. These projections play a decisive role in taking effective protection measures against climate change.Öğe Gilgameş destanı’ndan hareketle sümer kentini okumak(Mehmet Dursun Erdem, 2020) Kaya, Ece; Şafak, Gökçe NurYerleşik düzene geçişle birlikte uygarlığın başlangıcı sayılan kentleri meydana getiren insan, yaşadığı mekânı şekillendirmiş ve aynı zamanda kendisi de bu mekân tarafından şekillendirilmiştir. Bu karşılıklı ilişkiyi uygarlıkların arkalarında bıraktıkları çeşitli eserlerinde ve arkeolojik buluntularda görebilmek mümkündür. Göbeklitepe ve Çatalhöyük, uygarlığın ilk yerleşimleri olarak ortaya çıksalar da bu yerleşimlerden elde edilen arkeolojik kalıntılar dönemin uygarlığını ve yerleşimlerini bütüncül bir biçimde görmek içinyeterli değildir.Oysa “yazılı metinler ülkesi” olarak adlandırılan Sümer uygarlığı ve dolayısıyla kentleri bütünlüklü bir biçimde okunmaya uygun görünmektedir. Bu çalışmada Sümer kentine dair bir okuma Gilgameş Destanı kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Çalışmada Gilgameş Destanı’ndan yola çıkılmasının nedeni edebi eserlerin yazıldığı dönemin zihniyetine ait ipuçları barındırması aynı zamanda döneminin, sosyal, siyasal, dinsel, ekonomik, sanatsal, kültürel yapısına ve hayatına dair önemli veriler içermesidir. Sümer’den kalan yazılı eserler keşfedildiğinde, uygarlığın arkasında bıraktıkları bazı eserlerin, yapıların ve özellikle mitolojisinin yalnızca kendi dönemiyle sınırlı kalmadığı, kendinden sonra gelen uygarlıkları izlerine bugün de rastlanacak biçimde etkilediği görülmüştür. Tarihin bilinen en eski kent tecrübelerinden olan Sümer kentini anlamak, bugünkü kent yaşamının içsel dinamiklerini anlamakta yardımcı olacaktır.Bu çalışmada betimsel analiz yönteminden yararlanılarak Gilgameş Destanı’ndan hareketle Sümer uygarlığının yönetsel, ekonomik ve sosyo-kültürel yapısının bir dökümü çıkarılmış ve Sümer kentine ilişkin bir tasavvura ulaşılmıştır. Sümer kentlerinde var olan tapınaklar, saraylar gibi çeşitli yapı ve kurumların bütüncül bir yaklaşımla değerlendirilmesiyle dönemin düşünsel yapısı ile kent arasındaki ilişkiye dair bir tablo çizilmiştir. Kabile toplumlarından kentsel yaşama geçiş Sümer mitolojisindeki ilksel örneklerde takip edilmiştir. Gilgameş ile kentin yazgısının paralel olduğu ve Gilgameş’in erginlenmesi ile kabile toplumundan kentsel topluma geçiş süreçlerinin iç içe olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Enkidu’nun uygarlaştırılması sürecinde ise doğanın ehlileştirilerek kontrol altına alınması ve Sümerlilerin kentsel değerlere verdiği önem izlenebilmektedir. Kralların ve tapınağın yönetim erkinin meşruiyet gerekçesinin tanrısallık ve kutsallık oluşunun kentte öne çıkan yapı ve kurumları belirlediği görülmüştür. Son olarak kozmosun yeryüzündeki bir sembolü olarak betimlenebilecek olan Sümer kentleri özelinde bulguladığımız kente gönderme yapan bazı konuların diğer uygarlıklar ile benzerlikleri vurgulanmıştır.Uygarlıkların kent-kır/doğa algılarının ve kentlerin kozmogonik göndermelerle belirlenmesinin evrenselliğine işaret edilmiştir.Bu evrensellik ise çalışmada Antik Yunan ve Türk mitolojilerindeki benzerliklerin önemli örneklerinin gösterilmesiyle verilmiştir.Öğe Public administrator profile in political treatises: special reference nizamülmülk, kınalızade ali efendi and machiavelli(Eskişehir Osmangazi Üniversitesi, 2020) Yemen Öcal, AysunThis study has been carried out with the idea of whether an exemplary public administrator profile can be created in terms of the common or opposing points of old and new understandings that consider ethical values. The main purpose of this study is to examine the basic characteristics that an ideal public administrator should have, according to common political treatises. The political treatises subject to review in this study are Siyasetname by Nizamülmülk, Ahlak-i Alai by Kınalızade Ali Efendi and II Principe (Prince-Monarch) by Machiavelli. These examinations, a profile has been put forward on how a public administrator, whose humanitarian attributes come to the fore with a historical perspective, besides the public administrator profile offered by law.Öğe Uluslararası ekonomi politikte neoklasik realizme duyulan ihtiyaç: avrasya ekonomi topluluğu(Erciyes Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, 2020) Şahin, MehmetBu çalışma uluslararası ekonomi politik çalışmalarında neoklasik yaklaşımın öneminedeğinmektedir. Çalışmada farklı kapitalist modellerin ve özellikle Soğuk Savaş sonrasında ortayaçıkan hibrit ekonomik sistemlerin sebebini anlamak için devletlerin içyapılarının önemli olduğunavurgu yapılacaktır. Bu bakımdan çalışma, uluslararası ekonomideki bölgesel farklılıkları anlamakiçin bütün eleştirilere rağmen neoklasik realist yaklaşımın faydalı olacağını iddia etmektedir. Bunagöre uluslararası sistemin hâkim anlayışı olan liberalizm bağımsız değişken, devletlerin içyapılarıda ara değişkendir. Ortaya çıkan hibrit sistemler de bağımlı değişkendir. Çalışmanın teorikbölümünde bu değişkenler ayrıntılı olarak ele alınacaktır. Modelin geçerliliğini göstermek içinçalışmanın son bölümünde Avrasya Ekonomi Topluluğu vaka çalışması olarak ele alınacaktır.Öğe Sürdürülebilir Kalkınmadan Sürdürülemez Çevreye Doğru: Çevre – Kalkınma İkilemi(Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, 2019) Denek, SelçukSürdürülebilir kalkınma, gelecek nesillere daha yaşanabilir bir çevre bırakmak ve ekonomik büyümeyi daha sağlıklı bir şekilde devam ettirebilmek için ortaya atılan bir yaklaşım olarak değerlendirilmektedir. Bu yaklaşımın çevrenin korunmasını düşünmekten ziyade ekonomik büyümenin bir şekilde devam ettirilmesi üzerine yapılan çalışmalardan ibaret olduğu literatürde çokça dile getirilmektedir. Bu çalışmada sürdürülebilir kalkınmanın temel olarak çevrenin korunmasına bir katkı yapmadığını aksine sadece ekonomik büyümenin devam ettirilebilmesi için insanı merkeze alan bir anlayışa sahip olduğu ve ortaya çıkışından itibaren çok da başarılı olamadığı açıklanmaya çalışılacaktır. Giriş bölümünde sürdürülebilir kalkınmayla ilgili kavramlar açıklanacak daha sonra ulusal ve uluslararası çevre politikaları sürdürülebilir kalkınma anlayışı çerçevesinde incelenecek, sonraki bölümlerde sürdürülebilir kalkınma yaklaşımının ideolojik arka planı ve ekolojik düşünce ile olan ilişkisi incelenmeye çalışılacak ve son olarak da çevre-kalkınma ikilemi açıklanmaya çalışılacaktır.Öğe Investigation of Existing Green Area Presence in Example of Aksaray Province(Ahmet Fidan, 2019) Eskin, Bülent; Doğanay, SemaThe importance of green areas is increasing day by day in urban areas that are undergoing rapid change process as a result of today's changing needs and technological advances. In addition, green areas that increase the quality of urban life contribute to the sustainable development of urban areas. In this context, in this study, the current active green areas in the province of Aksaray is compared in the scale urban parks and neighbourhood according to the predicted average values in laws and studies. When the 41 neighbourhood in Aksaray province were examined in 2018, according to the results 889.375 m² green area was determined. Also, the amount of green space per capita is determined to be 4.18 m². According to this situation, the amount of green areas is below the predicted values. 4 of the 41 neighbourhoods researched in the study are in good condition in terms of green area. In the other 37 neighbourhoods, green areas are below standards. Primarily, in these places which are below standards is necessary that activities to increase the green areas and making the parks meet the determined standards. In line with these objectives, about conservation and improvement of green areas must fulfil the responsibility for each individual in society as well as relevant institutions and authorities.Öğe Tyana Yöresinde Kent-Devlet Yönetimi(Ahmet Fidan, 2019) Alkuş, OktayKent devlet oluşumunun Hititlerle başlayıp Romalılarda devam ettiği bilinmektedir. Tyana bunlardan biriydi. Doğu ile batı arasında bir geçiş yeri olduğundan, her devirde önemli bir yerleşim yeri özelliğini korumuştur. Kent-devlet yönetimi tek kişi yönetimiydi. İç işlerinde özerkti. Dış ilişkilerinde merkez kent-devlete tâbiydi. Egemenlik merkez kent-devletteydi. Merkez kent-devlet bağımsızlığın sahibiydi. Araştırma kent yönetimini Tyana yöresi üzerinden anlatmaktadır. Nitel bir araştırma olarak doküman incelemesi yöntemiyle hazırlanmıştır. Olay ve olguların bulunduğu ortamdan edinilmiş bilgileri içeren yazılı kaynaklardan yararlanılmıştır. Araştırmanın konusuyla ilgili yazılı ve görsel belgeler incelenmiş ve çözümlenmiştir. Belgesel tarama yapılmıştır. İlgili literatür taranmış, internette konuyla ilgili bulunan videolar izlenmiştir. Üniversite kütüphanelerinden, çeşitli elektronik kütüphane kaynaklarından, ulusal ve uluslararası arama motorlarından, yerli ve yabancı makalelerden, tez araştırmalarından konuyla ilgili bilgiler toplanmıştır. Toplanan bilgiler konularına göre sınıflandırılmış ve başlıklar halinde işlenerek Araştırma sonuçlandırılmıştır.Öğe 1945-1960 dönemi hazırlanan yabancı raporların türk sanayi politikalarına etkileri(Mehmet Dursun Erdem, 2017) Yıldız, MuratTürk Sanayisi, İkinci Dünya Savaşı süresince izlenen müdahaleci yaklaşımlar, yeterli sermaye ve teknolojik yeterlilik ve sanayileşmenin ihtiyaç duyduğu gerekli altyapının yeterli düzeyde oluşturulamaması gibi sebeplerin yanı sıra, savunma giderlerine ayrılan bütçenin de artması neticesinde duraklama dönemine girmiştir. Savaş sonrası dönemde kurulan yeni dünya düzenine yabancı kalmak istemeyen CHP iktidarı, IMF, IBRD, OEEC gibi uluslararası ekonomik işbirliklerine katılarak Türkiye ekonomisini yeni bir döneme sürüklemiştir. Bu dönemde sanayileşmede iç unsurlar kadar dış unsurlarda etkili olmuştur. Demokrat Parti iktidarı, sanayi politikaları gereği, liberalizm ve devletçiliği bir arada sürdürerek uzun yıllar boyunca devlet politikası olarak görülen yerli sermayenin güçlendirilerek milli burjuvazinin oluşturulmasını amaçlamıştır. Bu amaçla öncelikle özel teşebbüsün ön planda olduğu politikalar gütmüş aynı zamanda özel sektörün yetersiz kaldığı alanlarda gerekli yatırımları yaparak sanayileşme de oluşan boşluğun devlet tarafından doldurulmasına yönelik sanayi politikaları gütmüştür. Bu nedenle " Liberal ağırlıklı Karma Ekonomi Modeli" benimsenmiştir.Öğe Türk dış politikasına Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın politik vizyonunun etkisi(Mehmet Dursun Erdem, 2016) Yıldız, MuratSiyasal hayattaki çeşitli figürler siyasal alanda bulunan bireylerin davranışlarına yön veren en temel unsurlardır. Bu bağlamda siyasal liderler de bu figürlerin en başında gelmektedir. Türk siyasal hayatı incelendiğinde birçok siyasal liderin ön plana çıktığı görülmektedir. Özellikle yakın dönem incelendiğinde (1960-2000 arası) Süleyman Demirel, Alparslan Türkeş ve Bülent Ecevit gibi liderlerin kurdukları partilerin önüne geçtikleri görülmektedir. Fakat Necmettin Erbakan'ın bu genellemenin dışında kalmıştır. Ortaya çıkartmış olduğu Milli Görüş Hareketi ile Türkiye'de dindar bireylerin örgütlenmesi ve siyasal hayata katılması bağlamında ciddi katkılar sağlamıştır. Akademisyen, siyasetçi ve mütefekkir kimlikleri ile bir dava adamı olarak bilinen Prof. Dr. Necmettin Erbakan dönemine göre kimi zaman hayal olarak nitelendirilen fikirleri ve sıra dışı icraat ve söylemleri ile Türk siyasi hayatına damgasını vurmuştur. Çalışmamızın temelini oluşturan Necmettin Erbakan'ın dış politika konusundaki görüşleri ile de alışılmışın dışına çıkarak tarihteki yerini almıştır. Bu çalışmanın temel amacı Erbakan'ın politik vizyonunun Türk Dış Politikasına etkilerini ortaya koyarak Türk Dış Politika geleneğine yapmış olduğu katkıları incelemek ve örnek olaylar ile bu savı güçlendirmektir. Bu çerçevede çalışmanın kavramsal çerçevesinin oluşturulması için Erbakan'ın ortaya koyduğu perspektif; parti programları, Türkiye Büyük Millet Meclisi konuşmaları, sözlü ve yazılı ifadelerinden yararlanılarak ele alınacaktır, ayrıca ikincil veri türlerinden olan dokümantasyonel kaynaklardan, çok kaynaklı raporlardan yararlanılacaktır.Öğe 1950-1960 Döneminde Türkiye'de Kadın Hareketlerinin Niteliği Üzerine Bir Değerlendirme(Yasama Derneği, 2016) Aydın, Abdullah; Yıldız, MuratKadın hareketlerinin geçmişi sanayi devrimi ile kadınların iş hayatına girmesi ile başlamıştır. Batı'daki bu gelişmeler kadını ve kadına bağlı sivil toplumkuruluşlarını görünür kılmıştır. Türkiye'de ise kadın hareketleri diğer siviltoplum hareketlerinden bağımsız bir seyir izlememiştir. Ancak özellikle kadının toplumun en dezavantajlı gruplarının başında gelmesi onların özgürce siyasal ve toplumsal alanda var olmasının önünde ciddi engeller oluşturmaktadır. Tanzimat ile başlayan modernleşme hareketleri Cumhuriyet ile devam etmiştir. 1950 yılında yapılan seçimler ile çok partili çoğulcu demokratik bir rejime geçilmiştir. Bu döneme açık ve adil ilk demokratik seçimin yapılmasıyla Demokrat Parti iktidara gelmiştir. 1950-1960 Dönemi Türk siyasal tarihiaçısından birçok ilki içinde barındırmaktadır. Her ne kadar demokratik rejime geçildiği söylense de toplumun bazı dinamiklerinin bunu içselleştirmediği bir ortamda açık ve adil seçimlerin yapılması demokrasinin tam olarak işleyişini anlatmamaktadır. Bu çalışmada1950-1960 döneminde Türkiye'deki demokrasinin içselleştirilmesi süreci kadın hakları kadın hareketleri bağlamında ele alınmaya çalışılacaktır. Bu çerçevede, gazete arşivleri ve başta Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi olmak üzerebaşlıca kaynaklarda kadın sivil toplum kuruluşlarının durumu incelenecektirÖğe Şehir Tarımı Ve Arıcılığının Şehir Dirençliliği Ekseninde Değerlendirilmesi(Giresun Üniversitesi, 2023) Armağan, Vildan; Yılmaz Aslantürk, Arzu; Şahin, YusufBeslenme insanın en temel ihtiyaçlarından biridir. Bu yüzden, beslenmeye katkı sunan tarımsal faaliyetler insanlık tarihinin en önemli parçasıdır. Uzunca bir süre şehir ve tarım iç içe olmuştur. Ancak Sanayi Devrimiyle önemli bir değişim yaşanmış, tarım, şehirden ayrılmıştır. Artan şehir nüfusu ve yoksulluk gibi sorunlar, tarımsal faaliyetlerin tekrar şehirde de yapılmasını gerekli kılmıştır. 2020 yılında başlayan Salgın, toplum ve şehirler bakımından tarımsal faaliyetlerin ne kadar önemli olduğunu hatırlatmıştır. Bu çalışmada önemi zaten bilinen tarımsal faaliyetlerin özel bir türü olarak şehir tarımından söz edilmektedir. Şehir tarımı içinde Türkçe literatürde fazla işlenmeyen şehir arıcılığı üzerinde durulmaktadır. Arıcılık, tozlaşma işlevi sayesinde tarımsal faaliyetler için önemlidir. Aynı zamanda arıcılık bir istihdam imkânı olabilirken arı ürünleri de gıdanın bir türünü oluşturur. Ne var ki arı kolonileri, tarımsal ilaçlama sebebiyle ciddi zarar görmektedir. İşte bu noktada şehir arıcılığı bir çıkış yolu olarak önerilmektedir. Bu makalenin amacı, şehir arıcılığı özelinde şehir tarımının şehirlerimizdeki gıda tedariki açısından sağlayabileceği imkânları tartışmaktır. Nitekim dirençli şehirlerin önemli parametrelerinden olan gıda güvenliğinin bir boyutunu gıda tedariki oluşturmaktadır. Çalışma konusu itibariyle Türkçe kaynakların yetersiz olmasından dolayı yabancı kaynaklardan yararlanılarak literatür taraması yapılmıştır. Çalışmada, şehir arıcılığının gıda güvenliği açısından dirençli şehirlerin oluşmasına yapabileceği katkılar, niteliksel SWOT analizi yöntemi kullanılarak incelenmiştir. Gıda güvenliği yönüyle dirençli şehirler inşa ederken şehir arıcılığının uygulama alanı bulacağı sonucuna ulaşılmıştır.Öğe Determination of heavy metals and trace element contents in Veronica grisebachii S. M. WALTERS(İbrahim İlker Özyiğit, 2024) Rashidi, Adeleh; Eskin, Bülent; Demir, AynurThis study aimed to determine the concentrations of Al (aluminum), Ba (barium), Co (cobalt), Cr (chromium), Cu (copper), Fe (iron), Mn (manganese), Ni (nickel), Pb (lead), S (sulphur), and Zn (zinc) in soil and Veronica grisebachii S. M. WALTERS samples. The research focused on the heavy metal and essential nutrition element contents of these plant species. Plant samples were collected from southeastern Aksaray province, Türkiye, at the geographical coordinates 38°13'54.5"N 34°08'28.8" E and an elevation of 1276 m above sea level. Standard methods were used to determine the plant (root, stem, and leaf parts) and soil elements. The numerical values of essential elements and heavy metals in the species were quantified using ICP-MS. XRF device was also used to determine the elements in the soil. The results showed that the amounts of Cr, Cu, Fe Pb, S, and Zn in the soil were within the optimum range, while the concentrations of Al, Co, Mn, and Ni were above the optimum values. The levels of Al, Co, Mn, and Ni in the soil of the plant's natural habitat were above the reference values. This species has a high capacity to absorb and accumulate heavy metals such as Al, Co, Mn, and Ni from the soil.Öğe Türk Düşüncesinde İnsan Doğası(Aksaray Üniversitesi, 2025) Ardıç, Yasin; Akıncı, MehmetBu çalışma Türk devlet anlayışını etkilediği düşünülen Türk düşüncesin teşekkül devrindeki insan doğası anlayışını incelemektedir. Kadim dönemde düşünce gelenekleri 17-18. yüzyıllardan itibaren siyasi ideolojileri, siyasal sistemleri ve devlet anlayışlarını etkilemiştir. Farklı devlet kavrayışlarının tarih sahnesinde olmasının bir nedeni de beslendikleri düşünce geleneklerinin farklılıklarıdır. Düşünce gelenekleri, taşıdıkları bazı özelliklerle birbirlerine benzerler yahut birbirlerinden ayrışırlar. Devlet anlayışlarını farklılaştıran yahut besleyen, düşünce geleneklerini birbirlerinden farklılaştıran önemli boyutlardan birisi de insan doğasını kavrayışlarıdır. Çalışma, kötücül insan doğası teması üzerinden inşa edilen Batılı devlet kuramları veya ideolojileriyle Türk devlet anlayışının anlaşabilmesinin mümkün olmadığını zira Türk düşüncesinin sahip olduğu düalist insan anlayışı ve bu anlayışın beraberinde getirdiği farklı bir toplumsal örgütlenme olduğu düşüncesini işlemektedir. Bu bağlamda Antik Çağ’dan sonra Batı düşüncesinde genel kabul gören kötücül insan doğası anlayışının getirdiği sonuç olan devletin kötücül insanı dengeleme vazifesine karşılık; Türk düşüncesinin benimsediği düalist insan anlayışının getirdiği sonuç, devletin iyi olma ihtimali olan insanları iyiye sevk etme vazifesidir. Çalışma, Türk düşüncesinde gelenek haline gelen düalist insan doğasını incelemektedir.