Yazar "Ulu, Mahmut" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 4 / 4
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe er-Riâye li-Hukûkillâh Bağlamında Bir Mütekebbir Âlim Portresi(Yasemin ÖZCAN, 2023) Ulu, Mahmutİlim sahipleri Kur’an’ı Kerim’de övülmüş, meleklerle birlikte Allah’ın ilahlığına şahit gösterilmek gibi yüce bir makama konmuştur. Allah’ın kendilerine bahşettiği bu büyük ikram karşısında bazı âlimler şükür ile minnet duyarken bazıları kibirlenmek suretiyle nankörlük edebilmiştir. İnsanların Allah’a, peygamberlere ve daha çok da diğer insanlara karşı kendilerini büyük, biricik ve eşsiz görmeleri kibir kavramıyla ifade edilmiştir. Bu durumda bir kimsenin kibirlenmesine tekebbür, kibirlenen kimselere mütekebbir denmiştir. Kibir tasavvufun üzerinde durduğu en önemli konularından biri olan nefs-i emmârenin temel hususiyetlerinden sayıldığı için sûfîlerin dikkatini çekmiş, müellif sûfîlerin bir kısmı teliflerinde kibir ve kibirlileri ele almıştır. Bunlardan biri Hâris el- Muhâsibî’dir. Bu çalışmada Muhâsibî’nin er-Riâye adlı eseri temel alınmak kaydıyla kısmen diğer sûfîlerin düşüncelerinden de istifade edilerek ilmiyle kibirlenen kimseyi ifade eden mütekebbir âlim portresi üzerinde durulmuştur.Öğe Sûfî kavramının tanımı ve Sûfinin özelliklerine Cemâl Halvetî’nin Risâle-i Sûfiyye adlı eseri bağlamında bir bakış(Diyanet İşleri Başkanlığı, 2023) Ulu, MahmutCemâl Halvetî velûd mutasavvıflardan biridir. Eserlerinde genellikle sûre ve âyetlerin işâri tefsir ve yorumları, kırk hadis geleneğinde olduğu gibi bazı hadislerin şerh ve izahı, zikir ve uygulama şekilleri; kelime-i tevhid, etvâr-ı seb’a, tarikatın âdâb ve erkânı gibi konulara yer vermiştir. Tarikat faaliyetleri çerçevesinde ilmî ve uygulamaya dönük mezkûr konular yanında uygulayıcı konumunda bulunan ve tarikatların insani unsurlarından olan sûfîlere de değinen Cemâl Halvetî, Risâle-i sûfiyye adlı eserinde sûfî kavramının tanımı ve bir sûfînin hangi vasıflara sahip olması gerektiği hususlarını etraflıca ele almıştır. Cemâl Halvetî mezkûr eserinde sûfînin tanımını manzum bir şekilde yapmıştır. Ona göre sûfîliğin temel şartı zühd, fakr, sıdk ve aşk ehli olmaktır. Bunun yanında sûfî zâhir ve bâtın temizliğine özen göstermeli, şer’i hükümlere azami riayet etmelidir. Dolayısıyla yaptığı tanımlamanın temelini de bu kavramlar oluşturmaktadır. Cemâl Halvetî’nin yapmış olduğu sûfî tanımının esasen sadece tarikat ehliyle ilgili bir insan modeli çizmek yerine genel itibarıyla güzel ahlâklı insan modeli olduğu söylenebilir.Öğe Sûfîlerin Yol Âdâbından Âdâb-ı Muâşeret’e Bir Yolculuk Denemesi (Marmaravî’nin Hurde-i tarikat Adlı Eseri Örneği)(Kırıkkale Üniversitesi Kütüphane ve Dokümantasyon Dairesi Başkanlığı, 2023) Ulu, MahmutBu çalışma, Ahmed Şemseddin Marmaravî’nin Hurde-i tarîkat adlı eseri temel alınmak suretiyle tasavvufî çevrelerin yol âdâplarının toplumsal düzlemde bir karşılığının olması gerektiği düşüncesine dayanmaktadır. Daha açık bir ifadeyle tarikatların dışa dönük usul ve esaslarının toplum hayatında uygulanabilirliğini irdelemek amacına dönüktür. İslam’ın düşünce, anlayış ve yaşayış yönleri bakımından derûnî tarafını ifade eden tasavvufun usul ve esasları itibarıyla sadece tarikat ve tekke çevrelerine ait bir husus olarak kalmaması gerektiği bu düşünceyi somut davranışlara dönüştürmeyi gerekli kılmaktadır. Asıl gayesi iyi insan (insan-ı kâmil) ve bu insanlardan müteşekkil ahlaklı toplum meydana getirmek olan tasavvuf, sadece geçmişte ya da belli zümrelerin elinde kalmış bir düşünce ve amel sistemi olarak görülmemelidir. Böyle bir bakış, tasavvufun gerek çıkış gerekse süreç boyunca öncelediği amaçlarını heder etmek anlamına gelecektir. Bu anlamda tasavvufun maksadına uygun olan hedeflerinin günümüze taşınması ve günlük hayatın içinde etkin olması bu kadim geleneğin amacına hizmet etmesi bakımından önem arzetmektedir. İşte bu çalışma bir görevi de ahaliyi irşad etmek suretiyle topluma nizam vermek olan sûfîlerin ortaya koydukları ve yaşadıkları dönemde pratik hayata aksettirdikleri günlük hayatın bir parçası olan usul ve esasların tarihin geride bıraktığı zamanlarında kalan bir ütopya olarak algılanmasının bir nebze önüne geçmek için yapılmış bir yollar yakınlaştırması denemesidir.Öğe Tehânevî’nin Keşşâfü ıstılâhati’l-funûn ve’l-‘ulûm Adlı Ansiklopedik Eserindeki Tasavvufî Makamlarla İlgili Maddelere İlişkin Bir İnceleme(Çorum Çağrı Eğitim Vakfı, 2024) Ulu, MahmutFıkha dair Ahkâmü’l-arâzî ve tefsire dair Sebku’l-gayât fî neski’l-âyât adlı iki eseri daha bulunan Tehânevî’nin Keşşâfü ıstılâhati’l-funûn ve’l-‘ulûm adlı ansiklopedisi en bilinen eseridir. Eseri diğerlerinden ayıran önemli bir husus sarf, belâgat ve muhâdarât gibi Arap dili ve edebiyatına dair ilimleri; tefsir, hadis, tasavvuf gibi şer‘î ilimleri; mantık, fizik, kimya, tıp, matematik gibi aklî ilimler ile rüya tabiri, sihir, tılsım ve simya gibi daha çok metafizik konuları ele alan elliyi aşkın ilmi çok çeşitli yönleriyle ortaya koymasıdır. Eseri konumuz açısından önemli kılan husus ise çalışmada çok sayıda tasavvufî ıstılaha yer verilmesidir. Nitekim tasavvuf ıstılahıyla ilgili kavramlar eserin önemli bir bölümünü oluşturur. Bu kavramlar tasavvufun belirli alanlarına odaklanmak yerine tasavvufun tanımı, sûfî ve ilintili konular, seyrüsülûk, tarikatların insanî yönü ve mekânları, nefis ve makamları gibi hemen her yönüne odaklanmıştır. Eserde üzerinde durulan ve tanımları verilen kavram gruplarından biri de haller ve makamlara ilişkin maddelerdir. Bu çalışmanın odak noktası Tehânevî’nin makamlara dair maddeleri ele alış şeklidir. Bu bağlamda makamların tanımları, kelime ve terim manaları ile ilişkili olduğu diğer ilimlerdeki karşılığı ile hangi yönlerinin öne çıkarıldığı, tanımlara getirilmiş yeniliklerin varlığı veya yokluğu üzerinde durulmuştur. Çalışma bir metin analizi yöntemine dayalı olup bu yönüyle eserde yer alan kavramlar temel tasavvuf literatüründeki anlamlarıyla karşılaştırılarak değerlendirilmiştir. Keşşâf adlı eserde konuyla ilgili öne çıkan başlıca bulgular şunlardır: Makamlar genellikle belli eserlerden alıntılanarak açıklanmıştır. Kavramların bazen öncelikle kelime manası sonra terim manası üzerinde durulmuş ardından diğer ilimlerdeki karşılığı ve tasavvufî ıstılah olarak neye delalet ettiği, bazen de doğrudan terim manasıyla ele alındığı görülmüştür. Eserin tasavvufî kavramlar özelinde alıntılandığı kaynaklardan farklı yeni bir ifade ortaya koyduğunu söylemek güçtür. Ancak bazı tasavvufî ıstılahların diğer ilimlerdeki karşılıklarıyla birlikte ele alınması eseri dönemin tasavvuf ve genel ilmî terminolojinin ele alınış şeklini ortaya koyması açısından önemli kılmaktadır. İşte bu çalışmada makamların tasavvuf terminolojisi açısından değerlendirilmesi ve Tehânevî’nin katkıları ve farklılıkları ortaya konmaya çalışılmıştır.