Yazar "Hakman, Meral" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 3 / 3
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Kapadokya’da kahraman ve tanrı Herakles kültü üzerine bir değerlendirme(International Balkan Üniversitesi, 2020) Hakman, MeralBüyük İskender ile başlayan Hellenistik Dönem’in sosyo-kültürel evresinde yani Hellenleşmesürecinde Yunan inancı etkin rol oynamıştır. Anadolu’nun diğer bölgelerinin tersine inanç bakımından Kapadokya, bu sürece en geç uyum sağlayan ve en çok direnen bölgelerin başında gelmektedir. Elbette,nihayetinde Yunan tanrı ve tanrıçaları, dini uygulamaları, agonları yerleşmiş; bölgenin kendi yerel yapısıyla bütünleşerek yayılımını Roma İmparatorluk Dönem’i boyunca da sürdürmüştür. Bölgede başta Zeus olmak üzere Apollon, Artemis, Tykhe ve Herakles gibi Yunan tanrılarının inancı yerleşik bir şekilde Hellenistik Dönem’in farklı evrelerinde varlığını ve yoğunluğunu göstermiştir. Buna göre bu yayında, Kapadokya Bölgesi’nde yarı ölümlü/yarı tanrı Herakles’in en erken verilerden itibaren başlayarak tapınımı ve kültünün yapısı, günümüze ulaşan verilere göre ele alınmıştır. Bu konu kapsamında çalışmada kullanılan temel kaynakları, bölgenin kentlerinde Herakles kültüne yönelik ortaya çıkan arkeolojik, epigrafik ve numizmatik veriler oluşturmaktadır. Buna göre bu yayının amacı, ortaya çıkan verilere göre Herakles inancının bölgede ne şekilde kabul gördüğünün ve yayılımının ortaya çıkarılmasıdır. Mevcut verilere göre yapılan değerlendirmede Kapadokya’da Herakles kültünün MÖ. 2. yüzyıl başlarından başladığı ve MS. 2. yüzyıla kadar varlığını sürdürdüğü anlaşılmaktadır. Buna ilaveten Herakles’in bölgede hem yarı tanrı/ölümlü hem de bir tanrı olmak üzere iki farklı tapınım gördüğü tespit edilmiştir. Yarı tanrı/ölümlü tapınımında Herakles aslında tanrısal bir kahramandır ve askeri eğitim alanların, atletlerin koruyucusudur.Bir tanrı olarak tapınımında ise kent koruyucu görevini üstlenmiştir.Öğe Roma İmparatoru Claudius ve oğlu Britannicus'un ölümünün arkasındaki kadın: Locusta(Seleucia (ad Calycadnum), 2015) Hakman, MeralTarihte kralların, imparatorların, devlet adamlarının ya da aristokratların taht kavgası, iktidar hırsı gibi nedenlerle öldürülmeleri sıklıkla görülmektedir. Bu, Roma'da özellikle İmparatorluk Dönemi'nde sıkça karşılaşılan bir durumdur. İmparatorlara suikast düzenleyenlerden başı çekenler, çoğunlukla o imparatorun yerine geçecek olan kişi ya da en yakınlarıdır. Tahtı devirmek için yapılan bu suikastlarda hançer ve kılıçların başrol oynadığı görülür. Kurbanının sonunu sessiz sedasız getiren zehir yoluyla düzenlenen zehirlemeler ve o zehri hazırlayan kişiler ise daha nadir olarak karşımıza çıkar. Roma'da Martina, Narcissus, Canidia ve Locusta Eski Çağ'ın yazınsal verilerinde zehirlemeleriyle bilinen başlıca isimler arasında yer alır. Bu çalışmada ise tarihe adı (bilinen) ilk profesyonel zehirci olarak geçmiş olan Locusta ve onun kendi elleriyle hazırladığı zehirlerle imparatorluğun kaderinin değişmesinde payının ne olduğu ele alınmıştır. Locusta'nın kimler için çalıştığı, kurbanları, kullandığı zehirler ve Roma İmparatorluğu'nun geleceğine zehri ile nasıl yön verdiği Tacitus, Cassius Dio ve Suetonius gibi Eski Çağ yazarlarının aktarımlarına dayanarak ortaya konulmuştur.Öğe Son Pagan imparator Iulianus Apostata’nın Caesarea ile düşmanca ilişkilerinin sebepleri(2013) Hakman, MeralRoma İmparatoru Büyük Constantinus’un Constantinopolis’i ikinci başkent olarak seçmesi ve Hıristiyanlığı benimsemesinin ardından 313 yılında Hıristiyanların dinsel özgürlükleri tanınmıştır. Ancak bu durum İmparator Iulianus Apostata (361-363) dönemi için pek de geçerli olmamış ve özellikle Cappadocia Bölgesi’nin başkenti Caesarea’nın Hıristiyan halkı Iulianus’dan çok zarar görmüştür. Bu çalışmada, Doğu Roma İmparatorluğu’nun son pagan imparatoru Iulianus Apostata’nın çocukluk yıllarından itibaren başlayan ve imparator olduğu zamanlarda da devam eden Caesarea ile düşmanca ilişkileri ve bunun sebepleri ele alınmaktadır. Iulianus’un imparatorluk sarayından uzakta, zorunlu olarak gönderildiği Caesarea’daki Macellum adı verilen kışlada geçirdiği yıllar onun bölge halkına düşman olmasının ana sebebi olarak öne çıkmaktadır