Aksaray Üniversitesi Kurumsal Akademik Arşivi

DSpace@Aksaray, Aksaray Üniversitesi tarafından doğrudan ve dolaylı olarak yayınlanan; kitap, makale, tez, bildiri, rapor, araştırma verisi gibi tüm akademik kaynakları uluslararası standartlarda dijital ortamda depolar, Üniversitenin akademik performansını izlemeye aracılık eder, kaynakları uzun süreli saklar ve telif haklarına uygun olarak Açık Erişime sunar.




 

Güncel Gönderiler

Öğe
Aggressive breast cancer in young women: Single-center experience
(Adıyaman Üniversitesi, 2025) Doğan, Özlem; Düzköprü, Yakup; Çavdar, Eyyüp; Eren, Tülay
Breast cancer is the most common malignancy among women, with poorer survival outcomes in younger patients. Adolescents and young adults (AYAs), typically defined as women under 40–45 years, often present with aggressive tumor subtypes and advanced-stage disease. This study analyzes the epidemiological and demographic characteristics of breast cancer patients under 45 at our center to provide insights into this high-risk group. Materials and Methods: This retrospective study analyzed 90 breast cancer patients aged 45 years or younger, diagnosed at our clinic between January 2015 and December 2023. Results: A total of 90 female breast cancer patients, with a median age of 39 years (25–45), were analyzed in our study. At diagnosis, 27.8% were in early stages (stage 1–2), 57.8% had locally advanced disease (stage 3), and 14.4% were de novo metastatic. Axillary lymph node positivity was observed in 72.2%, and invasive ductal carcinoma was the most common histological subtype (61.1%).Tumor grades 2 and 3 were identified in 24.4% and 56.7% of patients, respectively. Hormonal receptor positivity was detected in 86.7% of patients, HER2 positivity in 41.1%, and BRCA mutation in 20%. Metastases were most commonly found in the bone (20%) and lung (12.2%). Conclusion: Our study underscores the aggressive nature of breast cancer in young patients, marked by advanced stages and high-risk features at diagnosis. These findings highlight the need for enhanced early detection and personalized treatment approaches to improve outcomes for young breast cancer patients.
Öğe
İstatistiki bölge birimleri sınıflandırması (İBBS) düzey 1’e göre sağlık hizmetleri etkinliğinin çift amaçlı çok kriterli veri zarflama analizi (ÇA-ÇKVZA) ile ölçülmesi
(Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, 2025) Arsu, Talip; Çatal, Burcu
Bu çalışma, İstatistiki Bölge Birimleri Sınıflandırması (İBBS) Düzey 1'e göre illerin sağlık hizmetleri etkinliğini Çift Amaçlı Çok Kriterli Veri Zarflama Analizi (ÇA-ÇKVZA) yöntemi ile ölçmeyi amaçlamaktadır. Yöntem: Araştırmada, Türkiye'nin sağlık hizmetleri sunumundaki eşitsizlikler ve bu eşitsizliklerin nedenleri ele alınmıştır. İBBS Düzey 1 bölgeleri için 6 girdi ve 5 çıktı değişkeni kullanılarak sağlık hizmetleri etkinliği değerlendirilmiştir. Girdi değişkenleri, sağlık hizmetlerinin sağlanmasında kullanılan kaynakları temsil ederken, çıktı değişkenleri bu kaynakların kullanım oranlarını yansıtmaktadır. ÇA-ÇKVZA modeli ile elde edilen etkinlik değerleri, bölgelerin sıralamasını belirlemiştir. Bulgular: Analiz sonuçları, her yıl için etkin olan bölgelerin (Güneydoğu Anadolu, Doğu Marmara) sabit kaldığını, diğer bölgelerin ise yıllara göre değişkenlik gösterdiğini ortaya koymuştur. Bu çalışma, Türkiye'deki sağlık hizmetleri etkinliğinin değerlendirilmesinde ÇA-ÇKVZA yönteminin uygulanabilirliğini göstermekte ve sağlık hizmetleri sunumundaki eşitsizliklerin giderilmesine yönelik öneriler sunmaktadır. Özgünlük: Ayrıntılı literatür taramasında İBBS Düzey 1’e göre sağlık performansının klasik VZA’ya göre ayrım gücü yüksek bir model olan ÇA-ÇKVZA ile ölçümünün yapıldığı bir araştırmaya rastlanamamıştır. Bu açıdan bu çalışma, sağlık hizmetleri performansı ölçümünde VZA literatürüne uygulama açısından katkı sağlayacaktır.
Öğe
Konfeksiyon sektöründe siparişlerin bölünebilirlik durumuna göre iki amaçlı ilişkisiz paralel üretim hattı çizelgeleme probleminin doğrusal karma tamsayılı modellenmesi
(Süleyman Demirel Üniversitesi, 2025) Işık, Filiz; Yılmaz, Mustafa; Üstün, Özden
Paralel makine çizelgeleme problemlerine odaklanan literatür çalışmaları temel alınarak, bu çalışmada konfeksiyon firmasındaki dikiş bölümünde karşılaşılan paralel üretim hattı çizelgeleme problemi ele alınmıştır. Literatürde çizelgeleme problemleri genellikle işlerin bölünemez olduğu varsayımıyla ele alınmaktadır. Ancak, işlerin bölünebilir olması; gecikmelerin önlenmesi, müşteri memnuniyetinin artırılması ve makinelerin kapasite kullanım oranlarının optimize edilmesi gibi önemli avantajlar sunabilmektedir. Bu doğrultuda, çalışmada işlerin bölünemez ve bölünebilir olduğu iki farklı ilişkisiz paralel makine çizelgeleme problemi için çok amaçlı matematiksel modeller geliştirilmiştir. İlk modelde siparişlerin bölünemediği durum, ikinci modelde ise bölünebilir olduğu durum ele alınmıştır. ikinci model, siparişlerin hangi üretim hatlarına atanacağı ve sıralarının yanı sıra, işlerin kaç parçaya bölüneceği ve bu parçaların hangi oranlarda işleneceğini de belirlemektedir. Her iki modelin temel amacı, son işin tamamlanma zamanının ve siparişlerin gecikme süresini en aza indirilmesidir. Bu modellerin geliştirilmesindeki amaç konfeksiyon firmasının zamanında üretim yaparak müşteri tatmin seviyesini arttırmaktadır. Önerilen çok amaçlı modeller, Ağırlıklı Toplam Yöntemi ve Epsilon Kısıt Yöntemi kullanılarak tek amaçlı hale dönüştürülmüş ve rastgele üretilen test problemleri, GAMS/Cplex çözücüsü ile analiz edilmiştir. Elde edilen sonuçlar karşılaştırmalı olarak incelenmiş ve yapılan testlerde, ikinci modelin birinci modele kıyasla daha iyi performans sergilediği gözlemlenmiştir. Ayrıca, çok amaçlı programlama yöntemleri açısından değerlendirildiğinde, Epsilon Kısıt Yöntemi'nin daha iyi Pareto çözümleri sunduğu belirlenmiştir. Bu çalışma, çizelgeleme süreçlerinde iş bölünebilirliğinin etkilerini değerlendirerek, üretim sistemlerinin verimliliğini artırmayı amaçlamaktadır. Çalışma kapsamında geliştirilen matematiksel modeller, üretim hattı çizelgeleme süreçlerinde karar vericilere sistematik bir yaklaşım sunmakta olup, elde edilen bulgular iş bölünebilirliğinin operasyonel avantajlarını ortaya koymaktadır. Ancak, büyük ölçekli problemlerin çözümünde matematiksel modellerin yetersiz kalabileceği göz önünde bulundurularak, ilerleyen çalışmalar kapsamında sezgisel ve sezgisel-meta sezgisel yöntemlerin uygulanması önerilmektedir. Böylece, büyük boyutlu problemlerde daha etkili ve hesaplama açısından verimli çözümler üretilebilecektir.
Öğe
LGS’nin türkçe söz varlığı
(Mersin Üniversitesi Eğitim Fakültesi, 2025) Karatay, Halil; Dilekçi, Atilla; Koçyiğit, Sezgin
Sözcükler iletişim için bir dilin en temel anlam birimleridir. Dil eğitiminin temel amaçlarından biri öğrencilerin söz varlığını zenginleştirmektir. Öğrencilerin akademik başarılarına uygun bir liseye geçmeleri için yapılan Liselere Geçiş Sistemi’nde [LGS] söz varlığı öğrencilerin sınav başarısını etkilemektedir. Bu araştırmada LGS’deki Türkçe sorularının söz varlığı incelenmiştir. Son altı yılda yapılmış LGS Türkçe sorularının toplamı 9.714 sözcükten oluşmuştur. Bu sınavlarda 2725 farklı sözcük kullanılmıştır. Sınavların ortalama sözcük sayısı 1263 ila 1977 arasında değişmektedir. Altı yılda her sınavda çıkan sadece 76 sözcük vardır. Öğrenciler, her yıl farklı sözcüklerle karşılaşmaktadırlar. Sınavlarda her yıl çıkan ortak sözcüklerin az olması, öğrencilerin bu sınavlara hazırlanmalarını zorlaştıran bir etmendir. Son 6 yılda çıkan 2725 farklı sözcüğün %83’ü Türkçe derlemde ilk 20 bin sözcük arasındadır. Geriye kalan bu sözcüklerin %17’si ilköğretim 8. sınıf düzeyindeki her öğrenci bilmeyebilir. Bu durum paragraf sorularını anlamayı güçleştiren temel etkenlerden biridir.
Öğe
Relationship between RT-PCR Threshold Cycle Values and Thorax CT Severity Score in COVID-19 Patients
(Kırşehir Ahi Evran Üniversitesi, 2025) Akıneden, Altan; Çiçek, Cemal; Türkel, Selçuk; Kararmaz, Nimet Büşra; Özkan, Deniz
In this study, we aimed to investigate the relationship between RT-PCR Cycles Threshold (Ct) values, which provide information about the viral load, and CT severity score (CTSS), which is used to demonstrate lung involvement. Materials and Methods: Between January 1, 2021 and November 30, 2021, a total of 162 patients with lung auscultation findings and/or suspicious findings on posteroanterior chest radiography, along with a positive RT-PCR test, were included in the study. Viral loads, lung involvement, and mortality rates of the cases were analyzed based on the units in which they were hospitalized. Additionally, we investigated the correlation between comorbid diseases associated with COVID-19, CTSS (CT severity score), RT-PCR Ct viral load values, and age. Results: The CTSS showed a positive and significant correlation with age (p=0.017). Statistical analysis revealed no significant correlation between viral load and thoracic involvement (p=0.663). Conclusion: According to the present study, no significant correlation was found between RT-PCR Ct values, which play a crucial role in the diagnosis of COVID-19, and thoracic CT involvement. However, the prevalence of lung involvement and the mortality rate of the cases increased with age. Additionally, a significant correlation was observed between the CT severity score (CT-SS) and age. These findings pave the way for future in-depth research in this field, fostering a better understanding of the subject matter.