Tez Koleksiyonu
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Güncel Gönderiler
Öğe Kuzey Azerbaycan'da kültürel ve sosyal hayat (1828-1905)(Aksaray Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2025) İme, Gamze19. yüzyıl, Kuzey Azerbaycan'da köklü kültürel ve toplumsal dönüşümlerin yaşandığı bir dönemdir. 1828 Türkmençay Antlaşması ile bölgenin Çarlık Rusya'sının hâkimiyetine girmesi, geleneksel yapıları oldukça sarsmış, idari, ekonomik ve sosyal düzeni büyük ölçüde değiştirmiştir. Rus yönetimi, yeni idari yapılanmalar oluşturmuş, bölgedeki etnik ve dini gruplar arasındaki dengeleri etkilemiş, nüfus hareketlilikleri sonucunda demografik yapı değişime uğramıştır. Geleneksel feodal yapının çözülmesi ve yeni ekonomik ilişkilerin gelişmesi, toplumsal sınıflar arasındaki ilişkileri etkilerken, bu dönüşüm modernleşme sürecinin özellikle eğitim, basın ve edebiyat alanlarında kendini göstermesine zemin hazırlamıştır. Geleneksel medrese eğitimi yerini yeni yöntemlerle açılan okullara bırakırken, bu okullar aydın bir neslin yetişmesinde kritik bir rol oynamıştır. Azerbaycan Türkçesi'nin yazı ve edebiyat dili olarak gelişmesi, milli kimlik bilincinin oluşumuna katkı sağlamış, basın ve matbuat hareketleri, halkın toplumsal ve siyasal meseleler hakkında bilinçlenmesine yardımcı olmuştur. Gazete ve dergilerin sayısının artması, fikir akımlarının yayılmasını hızlandırırken, dönemin yazar ve düşünürleri edebiyat aracılığıyla toplumda modernleşme fikrini güçlendirmiştir. Sosyal hayatın farklı yönleri de bu dönüşüm sürecinden etkilenmiştir. Geleneksel aile yapısında değişimler meydana gelirken, evlilik ritüelleri ve kadınların toplumsal hayattaki konumu da dönüşüm geçirmiştir. Mimari alanda Rus etkisi kendini gösterirken, şehirleşme süreci hızlanmış, günlük yaşamın dinamikleri değişmiştir. Sanat ve kültürel etkinliklerde de gözle görülür bir değişim yaşanmış, tiyatro, müzik ve folklor gibi unsurlar yeni bir kimlik kazanmıştır. Bu çalışma, Kuzey Azerbaycan'da 1828-1905 yılları arasında gerçekleşen kültürel ve sosyal değişimleri ele almakta, modernleşme sürecinin toplumsal yapı üzerindeki etkilerini tarihsel bağlamda incelemektedir.Öğe II. Bayezid döneminde Osmanlı Devleti'nin Batı sınırı ve bir serhad bölgesi olarak Bosna Sancağı(Aksaray Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2023) Keleş, Adem; Aygün, NecmettinBu çalışmada II. Bayezid Dönemi'nde Batı sınırlarında yapılan fetihler ve fetihlerin stratejik açıdan önemi ile Batı sınırları kapsamında Bosna sancağının devlet ve toplum yapısının incelenmesi amaçlanmıştır. II. Bayezid Dönemi'nde Osmanlı Devleti'nin Batı sınırında bulunan Kili ve Akkirman'ın alınmasıyla hem Karadeniz ticaretine hâkim olundu hem de Kırım Hanlığı'yla doğrudan bağlantı kurulmuş oldu. Güneybatı sınırında bulunan İnebahtı, Modon, Koron ve Navarin'in alınmasıyla da Akdeniz ticaretinin kontrolü Osmanlıların eline geçtiği gibi, İyon Adaları ve Balkanlarda da hâkimiyet tesis edilmiş oldu. İki komşu devletin topraklarını birbirinden ayıran çizgi anlamına gelen sınır, XV ve XVI. yüzyıllarda, bir devletin vergisini alabildiği ve ordusunun bir kısmını oluşturacak askerleri toplayabildiği alanları ifade ediyordu. Ancak sınır daha geniş çerçevede iki komşu devletin siyasi, sosyal ve ekonomik münasebetlerinin yaşandığı alanı ifade etmekteydi. Osmanlı Devleti'nin sınır hattında bulunan sancaklardan biri de Bosna sancağı idi. Künhü'l Ahbâr'ın yazarı Gelibolulu Mustafa Âli'nin "dünya gazilerinin buluşma yeri ve her iklimden sadık mücahitlerin konağı" olarak tanımladığı Bosna Sancağı'nın diğer sancaklardan ayırt edilen özelliği fetihten itibaren elden çıkana kadar bir serhad-sınır vilayeti olmasıdır. II. Bayezid Dönemi'nde, Bosna Sancağının en büyük idari birimi "vilayet" olarak tabir ediliyordu. Henüz kazaların oluşmadığı bu dönemde nahiyeler, karyeler ve çiftlikler vilayet denilen merkezlerin altında birleşiyordu. Arpa, buğday gibi tahıl ürünleri ve meyve, sebze mahsulleri sancağın hemen hemen her bölgesinde yetiştiriliyordu. Hayvancılık olarak ise daha çok koyun ve hınzır gibi küçükbaş hayvan besleniyordu. Sancaktaki şehirlerde halk tarım ve hayvancılığın yanı sıra dericilik, tekstil üretimi, gıda mamülleri, alet imali ile ilgili iş kollarıyla uğraşıyordu. Şehirlerde cami, imaret, zaviye gibi vakıf müesseseleri kurulmuş; mahalleler de bu yapıların etrafında şekillenmişti. Şehirlerde bulunan pazarlar sayesinde ticaret daima canlı tutulmaktaydı. Bununla birlikte Sava Nehri'nde bulunan iskelelerde Venedik ile dış ticaret yapılıyordu. Ayrıca sancakta gümüş, demir, kurşun ve kömür madenleri çıkarılmaktaydı.