Tez Koleksiyonu

Permanent URI for this collection

Recent Submissions

Now showing 1 - 8 of 8
  • Item
    Deneysel diyabet modeli oluşturulan ratlarda ketojenik diyetin adipokin düzeyleri, oksidan-antioksidan statü ve bazı biyokimyasal parametreler üzerine etkilerinin araştırılması
    (Aksaray Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2024) Göktaş, Fadime; Tekin Karacaer, Neslihan
    Bu çalışmada streptozosin (STZ) ile Tip 2 Diabetes Mellitus (DM) modeli oluşturulan ratlarda ketojenik diyetin (KD) glisemik kontrol, lipid profili, adipokinler, antioksidan ve oksidatif stres belirteçleri üzerine etkilerinin incelenmesi amaçlanmıştır. 32 adet wistar albino cinsi erkek ratlar standart yem, KD, diyabet+standart yem ve diyabet+KD olmak üzere 4 gruba ayrıldı. Her bir rat grubu dört hafta boyunca belirlenen diyet tipi ile beslendi. Deney sonunda ratlardan elde edilen kan ve doku örneklerinde glisemik kontrol ile lipid profili, serum adipokinleri (chemerin, omentin-1, nesfatin-1 ve ZAG), oksidatif stres belirteçleri (MDA ve NO) ve antioksidan enzim aktiviteleri (SOD, KAT) analizleri yapıldı. En düşük vücut ağırlığı diyabet+standart yem grubunda, en fazla ağırlık artışı ise KD grubunda gözlendi. KD, diyabetik ratlarda kan glikoz kontrolünü sağlarken, HbA1c düzeyinin yükselmesini önledi. İnsülin direncinin göstergesi olan HOMA-IR değerleri diyabet+standart yem grubunda anlamlı şekilde yükselirken KD diyabetik ratlarda insülin direnci oluşumunu önleyebilmiştir. KD ile beslenme ratlarda standart yem ile beslenen gruplara göre lipid parametrelerinde de artışa sebep olmuştur. ZAG, KD gruplarında standart yem grubuna göre anlamlı şekilde yükselmiştir. Chemerin, sadece standart yem grubuna göre diğer gruplarda artmıştır. Omentin-1 düzeyleri KD gruplarında artmıştır. Nesfatin-1'in düzeyleri diyabet+standart yem grubuna göre diyabet+KD grubunda yükselmiştir. Diyabete bağlı oksidatif stresin KD ile önemli ölçüde azaltıldığı ve antioksidan kapasitenin arttığı gözlendi. Sonuç olarak bu çalışmada sunulan biyokimyasal ve histolojik veriler KD'in diyabetik durumu iyileştirmede ve hiperglisemiyi stabilize etmeye yardımcı olmada önemli bir yararlı etkiye sahip olduğu ancak KD'in lipid metabolizmasında ve hepatik steatozda bozulmalara yol açabileceğini göstermektedir. Elde edilen bulguların desteklenmesi için ayrıntılı klinik çalışmalara ihtiyaç duyulmaktadır.
  • Item
    Bradyporus sp. (Orthoptera, Insecta) kitin ve kitosan film üretimi ve insan hücre hattı (HEK293) üzerine sitotoksisitesinin araştırılması
    (Aksaray Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2024) Al-Rubaye, Rajaa Umran Mosa; Kaya, Murat
    Kitin, N-asetil-D-glukozamin bileşenlerinden (poli (?-(1->4)-N-asetil-D-glukozamin)) oluşan bir polisakkarittir, dünyada en çok bulunan ikinci biyopolimerdir. Bu önemli biyopolimerin doğada esas olarak omurgasızlar, eklembacaklılar, böcekler, algler, mantarlar ve ökaryotik mayalarda bulunduğu bildirilmektedir. Doğada en yaygın kitin kaynakları kabuklu deniz ürünleri ve suda yaşayan omurgasızlar olarak belirtilmektedir. Kitinin deasetillenmiş türevleri kitosandır. Bu çalışmada, kitin ve kitosan Bradyporus sp.'den izole edildi. (Orthoptera, Insecta). Elde edilen kitosan 3 boyutlu film yapısı FTIR, TGA, XRD, SEM, elementel analizlerle bozulmadan karakterize edildi. Kitosanın sitotoksik etkilerini belirlemek için MTT testi yapıldı. Optimum ve aşırı doz aralıklarında uygulanan kitosan, HEK293 hücrelerine 24, 48 ve 72 saat süreyle uygulandı. Kitosan FTIR spektrumları 4000 ile 400 cm-1 frekans aralığında karakteristik bantlar göstermiştir. TGA/DTG analizinden kitosanın DTGmax değeri 297,5 °C olarak belirlendi. XRD analizinde iki maksimum pik elde edildi (2?=10.9, 2?=19.6). SEM analizi sonrasında yüksek büyütme gücünde gözenekli ve mikrofibriler yapı gözlendi. Element analizinde kükürt tespit edilmezken ~%41,10 karbon, ~%7,46 nitrojen ve ~%6,67 hidrojen tespit edildi. MTT sitotoksisite testinde kitosan'ın IC50 dozu 24. saatte 1427 µM, 48. saatte 808.9 µM ve 72. saatte 611.6 µM olarak belirlendi. Kitosan yapısıyla karakterize edilen bu tombul çekirge türü, çeşitli teknolojik ve endüstriyel amaçlar için potansiyel bir kitin ve kitosan kaynağı olarak kullanılabilir.
  • Item
    Sığırkuyruğu Otu (Verbascum sp) yapraklarından esinlenerek kitosan temelli süper hidrofobik film üretimi ve karakterizasyonu
    (Aksaray Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2023) Al-Jaf, İvan; Kaya, Murat
    Doğa, sayılması zor, yüksek ve benzersiz özelliklere sahip çok sayıda bitki ve hayvan içeriğini barındırdığı için yüksek hassasiyetle çizilmiş bir tablo olarak tanımlanabilir. Scrophulariaceae suya çok dayanıklı bitkilerden biridir ve bu familyaya ait 360 kadar çiçekli bitki türü ile Verbascum L cinsini içerir. Doğal yüzeylerin süperhidrofobik özellikleri, yüzeydeki hiyerarşik mikro ölçekli (> 1 ?m) ve nano ölçekli (tipik olarak 200 nm'nin altında) yapıların varlığına atfedilir. Sonuç olarak, sentetik süperhidrofobik yüzeylerin üretiminde topografik bir hiyerarşi genellikle gereklidir. Bu çalışmada Verbascum tüylerinin suya karşı aşırı dayanıklılık özelliğine sahip kitosan bazlı kompozit membranlar üretmek için kullanımıni kısaca tanıtılmaktadır. Üretilen filmlerin FT-IR, SEM, TGA, Hemostatik Analiz, Mtt gibi analizleri yapılmıştır. Ek olarak, kitosan filmlerine hiyerarşik tüylerin dahil edilmesi şeffaflığı ortadan kaldırmış ve yüksek su direnci özellikleriyle birlikte iyi termal özellikler göstermiştir. Bu sonuçlar kitosan filmlerin çeşitli endüstriyel ve inşaat alanlarında yüzey kaplama teknolojisini geliştirebileceğini göstermektedir.
  • Item
    Kuzey Irak'ta yetişen iki tıbbi bitkinin (Johrenıa aromatıca & Anchusa azurea var. kurdıca) farklı kısımlarının antioksidan ve enzim inhibisyon özellikleri
    (Aksaray Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2023) AAbdulqadir, Ako Hamasaeed; Çakmak, Yavuz Selim
    Johrenia aromatika ve Anchusa azurea var. kurdica, diyabet, idrar söktürücü, yara iyileştirici ve astım tedavisinde kullanıldığı için geleneksel tıpta da kullanılan ünlü bitkilerdir. Bu tez, Johrenia aromatica ve Anchusa azurea var. kurdica' nin farklı kısımlarının (metanol, etil asetat ve su) antioksidan kapasitesini araştırdı. A. azurea var. kurdica yaprak ekstraktlarının TPC' sinin 53.58 mg REs/g ekstrakt, çiçek ekstraktlarının TFC' sinin ise 42.28 mg REs/g ekstrakt olduğu belirlendi. Ayrıca A. azurea var. kurdica çiçeği ekstraktlarının serbest radikal aktivitesinin DPPH (81.56 mg TEs/g ekstrakt) ve ABTS (130.59 mg TEs/g ekstrakt) olduğu tespit edildi. A. azurea var. kurdica' nın çiçeği ekstraktlarının güç aktivitesinin azaltılmas CUPRAC ve FRAP'ta sırasıyla 102.49 mg TEs/g ekstrakt ve 96.62 mg TEs/g ekstrakt olduğu belirlendi. Ayrıca A. azurea var. kurdica çiçeği PBD'de 48.01 mg TEs/g ekstrakttır, MCA'da ise 34.05 mg TEs/g ekstrakt bırakır. Tüm antioksidan testlerinde A. azurea var. kurdica, Johrenia aromatica' ya kıyasla daha yüksek bir oran gösterdi. Johrenia aromatica'nın ACHE ve BuCHE inhibisyonu sürgün ekstraktlarında 3.65 (mg GALAE/g ekstrakt), kök ekstraktlarında ise 5.47 (mg GALAE/g ekstrakt) olarak gösterilmiştir. A. azurea var. kurdica ' nin kök ekstraktlarının tirozinaz inhibisyonu 40.82 (mg CAE/g ekstrakt), kök ve çiçek ekstraktlarının a-glukosidaz inhibisyonun sırasıyla 838.93 (mg ACAE/g ekstrakt) ve 369.08 (mg ACAE/g ekstrakt) olduğu görülmüştür. Fenolik bileşikler, A. azurea var. kurdica çiçek ekstraktlarında en yüksek Rosmarinik asit seviyelerine sahipti (432.821 ppm) ve Johrenia aromatika sürgün ekstraktlarının klorojenik asidi 109.475 ppm olarak belirlenmiş olup, bu oranlar diğer fenolik bileşiklerle karşılaştırıldığında en yüksek oranlardır. Genel olarak bu tezin sonuçları A. azurea var. kurdica ve Johrenia aromatika doğal gıda kaynağı olarak ve farmasötik alanlarda kullanılabilir.
  • Item
    Pelophylax ridibundus'un yumurta jelinin fizikokimyasal karakterizasyonu ve melanom kanseri için biyolojik etkinliğinin belirlenmesi
    (Aksaray Ünversitesi, 2023) Bilal Koç, Bilican; Kaya, Murat
    Bu tez çalışmasında test organizma olarak seçilen, Ranidae familyasına ait bir amfibi türü olan Pelophylax ridibundus'un (P. ridibundus) embriyolarının beslenmesi, gelişmesi ve parazitlerden korunması için salgıladıkları jel yapısı ilk kez detaylı bir şekilde karakterize edilmiş ve literatüre kazandırılmıştır. Kozmopolit ve kolay kültüre edilebilir olması nedeniyle seçilen P. ridibundus'un yumurta jel yapısının fizikokimyasal analizleri (FT-IR, TGA, XRD ve elemental analiz), yapının tamamen karbohidrat ve protein yapıda olduğunu ortaya koymuştur. 96 µg/mL karbohidrat içerdiği tespit edilen yumurta jelinin, yapılan HPLC analizi ile profilinde Glikoz, Galaktoz, Mannoz ve Ksiloz varlığı tespit edilmiştir. LC-MS/MS analizi ile yapıda tespit edilen 2,4 µg/µL proteinin ise profili Uniprot/Swissprot veritabanı verilerine göre belirlenmiştir. Tespit edilen 12 proteinden sialik asit bağlı lektin proteini, tümör hücrelerine yönelik bir makrofaj sistemi yoluyla tümör büyümesini inhibe edebilme özelliği sayesinde dikkat çekmektedir. Kirli sucul ortam şartlarında amfibi embriyosunu koruyan, büyümesine ve gelişmesine olanak sağlayarak güçlü bir bariyer görevi gören yumurta jel yapısının, doğada bu zorlu ortam şartlarında özellikle UV ışınlarından embriyoyu koruması fonksiyonlarından esinlenerek, deri üzerine olumlu etkilerinin olabileceği ilk kez bu tez çalışmasında hipotez edilmiştir. Yüksek metastatik indeksi ile en agresif cilt kanseri olan melanom üzerine yaptığımız çalışmalarda amfibi yumurta jelinin bir biyomalzeme olarak güçlü biyolojik aktiviteye sahip olabileceği bu tez çalışması kapsamında ön görülmüştür. MTT analizi ve eş zamanlı ölçüm imkânı sunan xCELLigence cihazı ile yapılan hücre çalışmaları ile P. ridibundus yumurta jelinin 5 mg/mL selektif dozunun melanoma kanser hücrelerine (A375) antikanser bir etki gösterirken (canlılık < %30), sağlıklı insan deri hücrelerine sitotoksisite göstermediği (canlılık > %70) belirlenmiştir. Bu tez çalışmasında ilk kez doğadan gelen bir mucize olan amfibi yumurta jelinin melanom hücreleri üzerinde etkin bir biyoaktivite sergilediği ve potansiyel bir tedavi yöntemi olabileceği net olarak ortaya konmuştur.
  • Item
    Yılan gömleğinin fizikokimyasal karakterizasyonu ve biyoteknolojik uygulama alanları
    (Aksaray Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2023) Aktaş, Betül; Kaya, Murat; Duman, Fatih
    Tırnak, toynak, saç ve yün gibi yapıların ana yapısal proteini olan keratin, non-toksik, biyouyumlu ve biyobozunur olmasının yanı sıra sahip olduğu birçok eşsiz özellik nedeniyle araştırmacılar tarafından sıkça tercih edilmektedir. Fakat yapısal olarak keratin içeren yılan gömleğinin fizikokimyasal analizlerine ve biyoteknolojik uygulamalarına dair bilgiler oldukça kısıtlıdır. Mevcut çalışmada, yüksek keratin içeriğine sahip ve oldukça geniş bir yayılım gösteren Dolichophis caspius' un (Hazer yılanı, bozyörük) atık gömleğinin ilk kez fizikokimyasal analizleri yapılmış ve biyoteknojik uygulamalarda malzeme olarak değerlendirilmiştir. Hiçbir işlem görmemiş atık yılan derisinin dorsal ölçek, ventral ölçek ve menteşe olmak üzere üç farklı kısmının FT-IR, SEM, TGA, XRD, ICP-MS, Amino asit Analizi, Elementel Analiz ve Temas Açısı Ölçümü cihazları kullanılarak karakterizasyonu yapılmıştır. Yılan gömleğinin üç farklı kısmının antimikrobiyal aktiviteleri test edilmiş ve Escherichia coli ve Streptococcus mutans bakterilerine karşı antimikrobiyal aktivite göstermediği görülmüştür. MTT analizi ile sitotoksisiteleri belirlenmiş ve ilk 72 saat sonraki hücre canlılıkları ventral ölçek, dorsal ölçek ve menteşe kısımları için sırasıyla, %77.0, %110.2 ve %94.4'dür. Yılan gömleğinin dorsal ölçek, ventral ölçek ve menteşe olmak üzere üç farklı kısmına, yara iyileşmesinde yaygın olarak kullanılan D-Panthenol yüklenmiş ve salım özellikleri araştırılmıştır. Sırasıyla dorsal ölçek, ventral ölçek ve menteşe kısımları için ortalama ilaç yükleme kapasiteleri: %2,07±0,13, %1,28±0,04, %1,77±0,95 olarak kaydedilmiştir. İlk 1 saatte dorsal ölçekte ilacın %46.67'si, ventral ölçekte %80.09'u ve menteşe kısmında %69.85'i salınmıştır. Hücre kültürü uygulamalarında L929 hücre hattı kullanılmış ve yılan gömleğinin L929 hücreleri için iyi bir substrat olmadığı görülmüştür. Analiz ve uygulamaların hiçbirinde yılan gömleğine herhengi bir ön işlem uygulanmamış, orijinal haliyle kullanılmıştır.
  • Item
    Biyoteknolojik uygulamalarda kullanılmak üzere kitin ve biyosilika temelli üç boyutlu iskele üretimi ve karakterizasyonu
    (Aksaray Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2023) Akyüz Yılmaz, Bahar; Kaya, Murat
    Biyopolimerik malzemeler biyoteknolojik alanlarda son yıllarda yaygın olarak kullanılmaktadır. Genellikle, sentetik polimerlerin kullanımı çok daha kolay ve maliyeti düşük olsada biyouyumlulukları ve biyobozunurluklarının düşük olması nedeniyle doğal biyopolimerlere de ihtiyaç duyulmaktadır. Bundan dolayı özellikle doku mühendisliği, filtre membran malzemeleri üzerine çalışan araştırmacılar doğal biyomalzemelerden yararlanarak yeni biyokompozit malzemeler tasarlanmaya odaklanmıştır. Biz de planlamış olduğumuz çalışmada, doğal biyomalzemeler ile kemik, kıkırdak doku için doku iskelesi ve ağır metal gideriminde şişme ve adsorbe kabiliyeti yüksek yapı iskeleleri üretimi amaçladık. İlk aşamada denizel Geoida macandrewii süngerinin iç yapısında izole edilen biyosilika fiberin iskele içerisinde kullanım oranı belirlenerek doku mühendisliği alanında kullanımı incelenmiştir. İkinci aşamada ise doğal biyosilika fiber katkılı karboksimetil kitosan temelli iki fazlı hidrojel doku iskelesini dondurarak-kurutma yöntemi ile üretimi sağlanmıştır. Üretilmiş olan iskelelerin kimyasal kompozisyonu FTIR analiziyle, genel morfolojik özellikleri SEM cihazı kullanılarak araştırılmıştır. Malzeme karakterizasyonları tamamlandıktan sonra ise sterilize edilen iskelelerin biyouyumluluk analizleri canlılık, proliferasyon, ALP aktivitesi ve GAG miktarı ölçülerek tamamlanmıştır. İkinci iskele için, Annelida şubesinde yer alan ve deniz fareleri olarak bilinen Aphrodita aculeata'nun saç benzeri setae yapılarından ?-kitin nanofiber üretimi yapılmış ve CMCht polimeri içerisinde eklenerek kompozit hidrojel doku iskelesi üretilmiştir. Elde edilen iskelerin fizikokimyasal karakterizasyonları yapılmış ve ağır metal giderimi çalışmaları yapılmıştır. ?-kitin nanofiber takviye edilmiş CMCht hidrojel yapı iskelesi için bakır giderimi çalışmaları atomik absorpsiyon spektroskopisi ile yapılmış ve sonuçlarına bakıldığında maksimum adsorpsiyon kapasitesinin yaklaşık %28 (2 saat, 100 ppm) olduğu belirlenmiştir. Bu çalışma, iskelenin Cu (II) giderimi için kullanılabilecek alternatif, etkili, tekrar kullanılabilir, yenilikçi ve çevre dostu bir filtre ürünü olabileceğini göstermiştir. Sonuç olarak doğadan izole edilen biyomalzemelerin biyoteknolojik alanlarda kullanılabilir olduğu ve ileri ki çalışmaların önünü açacağı öngörülmektedir.
  • Item
    Azotlu gübrelerin kontrollü salınımı için kitosan kullanımı
    (Aksaray Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2022) Ayık, Bektaş; Kaya, Murat
    Geleneksel olarak kullanılan ticari gübreler toprakta birikerek veya sızıntılarla sulara karışıarak çevre kirliliğine sebep olmaktadır. Bu sorunu gidermek için kontrollü salım yapan gübreler geliştirilmitir fakat ticari olarak üretilen bu tarz kontollü gübrelerde petrol türevi polimerlerin kullanımından dolayı bu toksik polimerlerin bitki tarafından alınarak veya toprakta akümülasyonu sonucu hem insan sağlığını olumsuz etkilemekte hem de çevreye olumsuz etkiler bırakmaktadır. Bahsedilen bu problemlerin önüne geçmek amacıyla, mevcut çalışmada, biyolojik orijinli kaplama malzemeleri (başlıca kitosan ve ilave olarak selüloz ve melas) kullanılarak kontrollü salınım yapan gübreler geliştirilmiştir. Bu bağlamda, bu tez çalışmasında azot temelli üre ve 15-15-15 gübreleri için başlıca üç farklı şekilde kaplanmış yeni gübre sistemler üretilmiştir. Bunlar, toz, film ve disk formlarıdır. Kaplama sonrası üretilen farklı formdaki örnekler fourier dönüşümlü kızıl ötesi spektrometresi (FT-IR), termogravimetrik analiz (TGA) ve taramalı elektron mikroskobu (SEM), temel bileşimlerinin belirlenmesi (EDS), X-Işını kırınım yöntemi (XRD) teknikleri kullanılarak karakterize edilmiştir. Örneklerin toprakta bozunma yüzdeleri ortaya konmuştur. Elde edilen sonuçlar özellikle üre de önemi sonuçlar ortaya koymuş, endüstriyel olarak da kullanım potansiyelleri ortaya konmuştur.