Cilt 7, Sayı 2, Makale Koleksiyonu

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Güncel Gönderiler

Listeleniyor 1 - 6 / 6
  • Öğe
    Çalışan Kadınların ve Ev Kadınlarının Aile Döngüleri Üzerine Karşılaştırmalı Bir Analiz
    (Aksaray Üniversitesi, 2023) Ünlü, Seda; Can, Yücel
    Bu çalışma evli çalışan kadınların ve evli ev kadınlarının aile döngülerini keşfetmeye dayanmaktadır. Çalışmada aile yaşamı deneyimlerini anlamak ve öze inmek amacıyla nitel araştırma çatısı altında bulunan fenomolojik araştırma yöntemi uygulanmıştır. Osmaniye kentinde ikamet eden evli çalışan kadınların aileleri ve evli ev kadınların ailelerinden oluşan 89 katılımcı araştırmanın örneklemini oluşturmaktadır. Araştırmanın derinlik kazanması ve aile yapısını çok boyutlu biçimde ortaya koymak hasebiyle çalışmaya karı, koca, çocuk ve görüşme imkânı olan yakın akrabalar dâhil edilmiştir. Araştırma bulgularına göre çalışan kadınların ekonomik sermayeye sahip olmaları nedeniyle aile içinde para yönetimine aktif olarak katıldıkları ve yatırım süreçlerinde etkin olarak rol oynadıkları belirlenmiştir. Ev kadınlarının ise ekonomik sermayeye sahip olmamaları nedeniyle para dolaşımının dışında tutuldukları belirlenmiştir. Çalışan kadınların ailelerinde kararların ortak alındığı, ev kadınlarının ailelerinde ise özel alan, kamusal alan ayrımına benzer bir karar alma mekanizmasının olduğu belirlenmiştir. Çalışan kadınlar ve ev kadınları yakın akrabaları ile ortak habitusa sahiptir. Ancak çalışan kadınların sermaye birikim süreci habituslarında değişime olanak sağlamıştır. Bu doğrultuda çalışan kadınlar yukarı doğru sınıfsal hareketlilik yaşarken ev kadınları durgunluk aşamasında konumlanmaktadır. Çalışan kadınların ailelerinde işbölümünün olduğu ev kadınlarında ise ev içi faaliyetlerin kadınla ilişkilendirildiği belirlenmiştir. Kadınların çocuk üzerinde otorite kurdukları, ev kadınlarının kocalarının kadın üzerinde otorite oldukları ve çalışan kadınlarda karı koca arasında denge mekanizmasıyla otoritelerini paylaştıkları belirlenmiştir. Bu bilgiler ışığında erkeklerin çocuk bakımına ilişkin kuralları bilememesi durumunun kadının otoritesinin iktidar alanında meşruiyet kazandırdığı şeklinde yorumlanabilir. Araştırmanın bulgularına göre çalışan kadınlar çocuk bakımında sosyal sermayelerinden yararlanmaktadırlar. Çalışan kadınların çocuk bakımı konusunda yakın akrabalarından destek almaları sermaye hacminin artmasına olanak tanırken diğer yandan karşılıklılık ve mübadele ilişkisini meydana getirdiği şeklinde yorumlanabilir.
  • Öğe
    Opec Üyesi Ülkelerin TOPSIS Tekniği Aracılığıyla Performans Analiz
    (Aksaray Üniversitesi, 2023) Altınsoy, Emre; Baki, Rahmi
    Enerji kaynakları arasında önemli bir yere sahip olan petrol, küresel alanda kullanılmakta olan en büyük enerji kaynaklarından birisidir. Global dünyada petrol ve petrol yataklarına sahip olan devletlerin diğer devletlere karşı maddi ve de ekonomik olarak büyük oranda üstünlükleri bulunmaktadır. Bu yakıt enerjisine (petrol rezervlerine) sahip olan bazı devletlerin zaman zaman yapmış oldukları siyasi ve de politik kararlar neticesinde kendi topraklarında petrol rezervleri bulunmayan diğer devletlerin (petrol temelli politika ya da petrole bağlı kararlar nedeniyle oluşabilecek) ekonomik krizlerine neden olabilmektedir. Bu nedenden dolayı orta doğuda Iran ’ın başkentinde 1960’da OPEC adı verilen bir örgüt kurulmuştur ve şu anda toplam 12 devletten oluşmaktadır. Bu örgütün amacı kendi topraklarındaki petrol rezervleri bulunan ülkelerin, kendi ülkelerinde petrol bulunmayan ülkelere ihraç etmelerini ve oluşabilecek herhangi bir küresel krizlerin önüne geçmek amacıyla kurulmuştur. Bu örgütün temel prensibi petrol kaynaklarını ihraç eden ülkelerin üretkenliğini sağlar iken bu kaynakları ithal eden ülkelerin ise tekrar bir küresel anlamda petrol krizi yaşamamalarını önlemektir. OPEC üzerine yapılan bu çalışmada veriler 12 devlet (alternatif) ve 11 kriterden oluşmaktadır. Bu veriler, OPEC tarafından kendi resmî web sayfasında yayınlamış ve üzerlerinde çalışılmak üzere oradan alınmıştır.
  • Öğe
    Milliyetçilik Bağlamında 19.yüzyılın Sonu ve Erken Cumhuriyet Dönemi (1923-1938) Beden Terbiyesi Düzenlemeleri
    (Aksaray Üniversitesi, 2023) Emiroğlu, Atiye; Öztürk, Hülya
    Osmanlı Devleti, askerlerinin talim ve terbiyesine dikkat etmiş ve güçlü ordular kurmuştur. Ancak bilim ve teknikte ciddi bir ilerleme kaydedemeyen imparatorluk, askeri alanda güçsüzleşmiş ve 19. yüzyılın sonlarına doğru tüm halkın beden terbiyesine önem veren çalışmalar yürütmüştür. İçinde milliyetçilik anlayışının da barındığı bu çalışmalar, Türkiye için bir tür laboratuvar niteliğinde olmuştur. İmparatorluğa bağlı uluslar, kendi milli devletlerini kurdukça imparatorluk içindeki aydın kesim Türk kimliğine daha sıkı sarılmıştır. I. Dünya Savaşı ve ardından gelen Milli Mücadele üzerine kurulan Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Osmanlının yanlış veya doğrularından dersler çıkararak milli bir devlet üzerine temellenmiştir. Halkın ruhen ve bedenen sağlıklı olması, eğitimde önemle üzerinde durulan bir konu olmuştur. Milliyetçilik ilkesiyle de bütünlük arz eden beden terbiyesi eğitimi, muasır medeniyetler seviyesine ulaşmanın en temel şartlarından sayılmıştır. Milletler için bir toplumun bedenen ve ruhen sağlıklı olması önemlidir. Bu nedenle Hastalıklarla mücadele etme noktasında sağlam vücut kavramı insanlık tarihi kadar eskidir. Güçlü ve kuvvetli beden, dönemin şartları açısından devletlerin devamlılığı için gerekli görülmüştür. Bu bağlamda spor, geçmiş yüzyıllardan günümüze uzanan ve içinde birçok farklı dalları barındıran bir tür dinlenme, sağlıklı olma, eğlenme faaliyetleri olarak devletler tarafından desteklenmiştir. Hem Osmanlı hem de Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nde spora ve dolayısıyla beden terbiyesine verilen önem birçok araştırmada konu olmuştur. Ancak beden terbiyesine milliyetçilik ilkesi çerçevesinde araştırmak çalışmayı diğerlerinden farklı kılmaktadır. Araştırma sürecinde birincil kaynaklar özellikle tercih edilmiştir
  • Öğe
    Üniversite Öğrencilerinin Namus Algısı: Munzur Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Örneği
    (Aksaray Üniversitesi, 2023) Külekçi, Yağmur; Tire, Olcay
    Bu araştırmada üniversite öğrencilerinin namus algılarını, bu algıların oluşmasındaki etmenler dâhilinde saptamak ve kadına yönelik namus gerekçesiyle işlenen suçlara yönelik öğrencilerin çözüm önerilerini analiz etmek amaçlanmıştır. Niteliksel yöntem doğrultusunda gerçekleştirilen, fenomenoloji (olgubilim) desenine sahip olan bu araştırmada veri toplama aracı olarak araştırmacı tarafından oluşturulan “Nitel Araştırma Görüşme Formu” kullanılmıştır. Araştırmanın örneklemini Munzur Üniversitesi’nin sosyoloji bölümünde lisans düzeyinde öğrenim görmekte olan 21 öğrenci oluşturmaktadır. Öğrenciler ile yarı-yapılandırılmış görüşmeler yapılmıştır. Örneklem grubu, kartopu örneklem tekniği ile oluşturulmuştur. Saha araştırması sonucunda elde edilen verilerin analizinde herhangi bir veri analiz programı kullanılmamıştır ve veriler el ile analiz edilmiştir. Verilerin analizinde “betimsel analiz” yolu kullanılmıştır. Araştırma sonucunda üniversite öğrencilerinin namus algılarının çeşitli etkenlere göre değişkenlik gösterdiği ve öğrencilerin namus algılarının genel olarak eşitlikçi yönde olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Öğrencilerin namus olgusuna yönelik eşitlikçi tutumlarının temelinde; sosyoloji bölümünde almış oldukları ders içeriklerinin, üniversite sosyal ortamının ve üniversite okudukları Tunceli şehrinin sosyo-kültürel yapısının etkili olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Bu etkenlerin yanısıra ailevi değişkenler de bireylerin namus algılarında etkili olmuştur. Bu çalışmada elde edilen sonuçlardan biri de muhafazakâr/gelenekçi ailelerde yetişen bireylerin namus algılarının, modern/eşitlikçi ailelerde yetişen bireylerin namus algılarına göre daha geleneksel yönde olduğu sonucudur. Öğrencilerin namus algılarının cinsiyet faktörüne göre belirlenmediği de ulaşılan önemli sonuçlardan biridir. Hem kadın hem de erkek öğrenciler arasında namus olgusuna cinsiyetçi anlamlar yükleyen bireyler bulunmaktadır. Eşitlikçi tutum ise hem kadın hem de erkek öğrencilerin çoğunluğunda geçerlilik sağlamıştır. Çalışmada ulaşılan bir diğer önemli sonuç ise tamamına yakını Doğu ve Güneydoğu’da yaşamakta olan öğrencilerin ailelerinde törenin geçerliliğinin olmadığı sonucudur. Bu sonuç, söz konusu bölgelere yönelik olan genel algılara karşıt bir nitelik taşımaktadır.
  • Öğe
    Çocuk Kütüphanelerine Yönelik Kullanıcı Görüşleri (Siirt İli Örneği)
    (Aksaray Üniversitesi, 2023) Aktürk, Alaadin; Akın, Erhan
    Kütüphaneler, tarih boyunca bilginin öğrenildiği ve korunduğu mekânlar olmuştur. Değişen ve gelişen teknolojinin hayatımıza dâhil ettiği unsurlar, kütüphaneleri de doğrudan etkilemektedir. Bundan dolayı kütüphanelerin de mevcut koşullar bağlamında değişime uğraması, kütüphanelerin varlığının devamı konusunda önem kazanmaktadır. Kütüphaneler sadece bilgi edinilen ve kitap ödünç verilen mekânlar olmaktan çıkarılıp toplumun ihtiyacına cevap verecek şekilde hizmet edebilmelidir. Geleceğin teminatı olan çocukların ihtiyacına göre kütüphanelerin değişime uğraması toplumun geleceği için önemlidir. Özellikle de çocukların dil becerilerinin erken dönemde geliştirilmesi, çocukların geleceğini doğru orantıda etkileyeceğinden doğru orantıda toplumun geleceğini de etkileyecektir. Çocukların erken dönemde aldığı sosyal ve akademik eğitimler, yarınlarımızı etkileyeceğinden bu eğitimleri okullar dışında da çocuğun sosyal hayatında devam ettirmek, eğitimin kalıcılığını artıracaktır. Okullar dışında bu rolü üstlenecek kurumların başında çocuk kütüphaneleri gelmektedir. Kütüphaneler aracılığı ile dil becerilerinin geliştirilmesi mümkündür. Dil becerilerinin geliştirilmesi amacıyla geliştirilecek olan hizmetler/programlar bu sürece katkı sağlayacaktır. Çocukların erken dönemde kütüphanelerle tanışması, kitapla da erken tanışmasını sağlayacaktır. Çünkü çocuk iken geliştirilemeyen dil becerileri, kişilerin ileriki dönemlerinde bir problem olarak ortaya çıkmaktadır. Bunu literatürde yapılan çalışmalarda ve merkezi sınavlarda ortaya çıkan okuduğunu anlama konusundaki problemlerde görmek mümkünüdür. Çocukların kütüphaneler ile erken yaşta tanışması, ileride ortaya çıkabilecek okuduğunu anlamama sorununa erken müdahaleye fırsat verecektir. Çalışma; çocuk kütüphanelerinin kullanıcıları olan çocuklar ve onlara eşlik edecek olan velilerin, çocuk kütüphaneleri ile ilgili görüşlerinin ortaya çıkarılması amacıyla yapılmıştır. Ortaya çıkan sonuç ile kütüphaneleri daha fazla çocuk ve velinin ziyaret etmesini sağlayacak olan hizmetlerin geliştirilmesi için fikir edinilmesi amaçlanmıştır. Kullanıcılar için geliştirilecek hizmetlerin, kütüphaneye gelecek olan ziyaretçi sayısını ne oranda etkileyeceği ve kullanıcıların ne tür beklentilerinin olduğunu bilmek, çocuk kütüphanelerinin değişimine de katkı sağlayacaktır.
  • Öğe
    Nitel Araştırmalarda Örneklem Büyüklüğünün Belirlenmesi: Veri Doygunluğu
    (Aksaray Üniversitesi, 2023) Yağar, Fedayi
    Nitel araştırmalarda (derinlemesine ve odak grup görüşmelerinde), araştırmacının aynı yorumları tekrar tekrar duymaya başlaması, veri doygunluğuna ulaşıldığı anlamına gelmektedir. Doygunluk yaklaşımı, nitel araştırmada veri toplama ve / veya analizinin durdurulması için bir kriter olarak kullanılmaktadır. Bu yaklaşımda, katılımcıların bakış açıları tam anlaşılana kadar görüşmeler araştırmacılar tarafından devam ettirilmektedir. Diğer yandan, kaç katılımcı ya da kaç odak grupta doygunluk sağlandığına dair farklı araştırmalar bulunmaktadır. Bu çalışmada, nitel araştırmalardaki örneklem büyüklüğünün belirlenmesinde kullanılan doygunluk kavramının incelenmesi ve Türkiye’de sağlık çalışanları ile ilgili doktora düzeyinde yapılan lisansüstü tezlerin değerlendirilmesi hedeflenmiştir. Çalışmaya dahil edilecek araştırmaların belirlenmesinde "Ulusal Tez Merkezi" veri tabanı kullanılmıştır. Araştırmaların belirlenmesinde bazı kısıtlılıklar dikkate alınmış, derinlemesine ve odak grup görüşme tekniklerinin kullanıldığı sağlık alanında yapılmış 45 doktora tezi çalışmanın kapsamını oluşturmuştur. Bu araştırmaların incelenmesinde doküman incelemesi tekniği kullanılmıştır. Araştırmaların %51,1’inde doygunluk yaklaşımının kullanıldığı gözlemlenmiştir. Araştırmaların sadece %17,8’inde referans gösterilerek doygunluk yaklaşımının detaylı bir şekilde açıklandığı belirlenmiştir. Aynı şekilde, derinlemesine görüşmelerin (%84,4) odak grup görüşmelerine (%15,6) göre daha fazla kullanıldığı ve derinlemesine görüşmelerde daha hızlı bir şekilde doygunluğa ulaşıldığı tespit edilmiştir. Ayrıca, odak grup görüşmelerinin kullanıldığı araştırmalarda dört ya da beş odak grup oluşturulduğu ve gruplardaki kişi sayısının da beş ile on arasında değiştiği görülmüştür. Elde ettiğimiz bulgular ve yapılan araştırmalar, doygunluk noktasının nitel araştırmalarda yaygın olarak kullanıldığını göstermektedir. Buradaki tartışılan temel husus, doygunluk noktasının araştırmalarda kullanılıp kullanılmaması değil, doğru ve şeffaf bir şekilde kullanılması gerektiği üzerine olmuştur.