Cilt 5, Sayı 9, Makale Koleksiyonu

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Güncel Gönderiler

Listeleniyor 1 - 11 / 11
  • Öğe
    Günümüz tefsir problemleri
    (Aksaray Üniversitesi, 2018) Demirci, Muhsin; Kaya, Mehmet
    Her ilim dalı gibi tefsir ilminin de problemleri bulunmaktadır. Bunların başında da Kur’an yorumlama metodolojisine ilişkin olanlar gelmektedir. Türkiye’de yaklaşık otuz yıl önce bu problemler dile getirilmeye başlanmış, konuya ilişkin çeşitli bildiri, makale ve kitaplar yayımlanmıştır. Tefsir problemlerine ilişkin en yeni eser ise Muhsin Demirci’nin geçtiğimiz yılın sonlarına doğru yayımlanan Günümüz Tefsir Problemleri adlı eseridir. Bu alanda bir başka eseri daha bulunan müellifin önceki eserinden farklı olarak bu eserinde Kur’an’ı anlamaya yönelik sorunlara odaklandığı görülmektedir. Bu çalışmada müellifin bu eseri değerlendirilecektir.
  • Öğe
    Hz. Peygamber’in zenginliğe yaklaşımı ve zenginlerle olan ilişkileri
    (Aksaray Üniversitesi, 2018) Çelik, Yılmaz
    Tarihin pek çok döneminde zenginler, servetlerini yanlış yöntemlerle kazandıkları ve dezavantajlı grupları desteklemekten kaçındıkları için toplumda farklı kesimlerin, özellikle yoksulların tepkisini üzerlerine çekmişlerdir. Bunun sonucunda büyük toplumsal olaylar, isyanlar meydana gelmiştir. Hz. Peygamber, risaletinin Medine döneminde yeni bir medeniyetin temellerini atmıştır. Bunu yaparken yüksek düzeyde sermaye sahibi olan zenginlerin imkânlarından yararlanmıştır. Hz. Peygamber, zenginliğin bir imtihan vesilesi olduğunu belirtmiş, zenginlerin topluma karşı sorumlulukları olduğunu vurgulamıştır. Bu yaklaşım, toplumda zengin ile fakirin birbirine düşman olmasını önlemiştir. Hz. Peygamber, zenginliğin insanı azgınlığa sürükleyebilecek potansiyele sahip olduğunu vurgulamakla birlikte çalışıp kazanmayı, insanlara malıyla faydalı olmayı da teşvik etmiştir. Bu yolda sarf edilecek gayretin, kişinin kendisini kurtarmasından başka iki temel amacı vardır. Bunlardan birincisi, İslâm’ın tebliğ edilmesi ve yayılması; diğeri ise, toplumda dezavantajlı konumda olan fakirler, yetimler, dul kadınlar, miskinler, kısacası yardıma muhtaç bütün toplum gruplarının desteklenmesidir. Bu çalışmada Hz. Peygamber’in, Mekke ve Medine dönemlerinde, Müslüman zenginler ve müşrik sermaye sahipleri ile olan ilişkileri, tarihi bilgiler ışığında ele alınacaktır.
  • Öğe
    Kur’an ve hadisler bağlamında Hz. Dâvûd’un örnekliği
    (Aksaray Üniversitesi, 2018) Karabacak, Mustafa
    Peygamberler, bir zincirin halkaları gibi birbirlerini tamamlayan seçkin kullardır. Bunlar öncelikle gönderildiği kavim/kavimler için olmak üzere diğer peygamber ve kavimler için de örnektirler. Kur’an-ı Kerim Hz. Mûsâ gibi bazı peygamberlerden sık sık bazısından ise nadiren bahsetmektedir. Bazı peygamberlere kitap verilmesi, Allah Teâlâ’nın kendileriyle konuşması, gönderildikleri kavimle yaptıkları mücadele ve katlandıkları sıkıntılar ve benzeri şeyler onlardan sıkça bahsedilmesinin muhtemel sebepleri olabilir. Allah Teâlâ’nın Kur’an’da kendisine “üstünlük verdim” dediği ve birçok özelliğinden bahsettiği peygamberden biri de Hz. Dâvûd’dur. Hz. Dâvûd hadislerde örnekliğinden en fazla bahsedilen peygamberdir. Hz. Peygamber, Dâvûd’un (as) el emeği ile geçindiğini, savaştan kaçmadığını, ibadet hayatı ve benzeri özelliklerinden bahsederek örnek alınması gerektiğini bildirmektedir. Makalede Hz. Dâvûd’un peygamberlik ve saltanat gibi kendisine mucize olarak verilen ve örneklik teşkil etmeyen özelliklerinden bahsedilmeyecektir. Çünkü bunlar kulun gayretiyle elde ettiği ve başkasına örnek olabilecek özellik taşımazlar. Bu çalışmada Hz. Dâvûd’un biyografisinden değil; Kur’an ve hadislerde hangi özellikleri dolayısıyla Müslümanlara örnek olarak sunulduğu üzerinde durulacaktır.
  • Öğe
    المنهج التحليلي عند ال ُم َحِّد ثين
    (Aksaray Üniversitesi, 2018) Khalef, Abdulaziz; Tuzcu, Recep
    "المنهج التحليلي واحد من أهم المناهج العلمية التي يستخدمها المُحَدِّثون للحكم على الرواة جرحاً أو تعديلاً. ويهدف هذا البحث لبيان كيفية استخدام المُحَدِّثين الناقدين لهذا المنهج العلمي. ومن خلال استقراء مناهج التحليل لدى نقاد الحديث وجد أن التحليل ينصب على مجالين مُهِمَّيْن هما: النظر في أحوال الرواة وسلوكياتهم ومعتقداتهم، وكذلك في طرق التلقي والأداء وأثر ذلك كله في الحكم على الرواة، وهنا يستعملون منهج التحليل التجريبي، والنظر في تفرد أحد الرواة برواية دون غيره، أو مخالفة الثقة لغيره من الثقات، وكذلك تحليل المرويات متنا للوصول إلى صدق الرواة من عدمه.وقد حاولت في هذه الورقات تَتَبُّع مناهج التحليل لدى نُقَاد الرجال، وصولا إلى تصور عام للمسألة، قد يفيد في وضع نظرية شاملة في المستقبل في هذا المجال. "
  • Öğe
    Klasik dönem bazı arap şiirindeki kelâm muhteviyatı
    (Aksaray Üniversitesi, 2018) Koyuncu, Süleyman
    Hissedilen duygularla düşüncelerin aktarımında şiir önemli edebi bir türdür. Bu önemli fonksiyonuna binaen birçok alanda kullanılagelmiştir. Arapça şiirlerde Kelâm ilmine yönelik birçok konudan bahsedildiği görülmektedir. Hz. Peygamber’in (s.a.v.) övgülerine mazhar olan Arap şiirinde oldukça zengin içerikli kelâm muhteviyatını görüyoruz. Özellikle Allah’ın varlık ve birliği, nübüvvet, ölüm ve âhiret hayatı, Allah’ın yüce kelâmı gibi esaslardan bahsetmekle beraber, ayrıca insanın iki dünya için yapmak durumunda olduğu amellerinden ve insanın kulluk görevini yerine getirerek iki dünyanın da dengesini sağlamak zorunluluğundan bahsedilmektedir. Ancak şiirlerde sadece bu konular değil, başkaca konular da ele alınmıştır. Kişinin sözü ile amelinin örtüşmesi, malın kimin için kazanıldığı, dostlukların Allah için olması, dünyevî bir artı taşımaması, âhiret azığının ölmeden önce gönderilmesi gibi daha birçok konu şiirlerde işlenmiştir. Gönül isterdi ki bütün bu konuları makalemizde işleyelim, ama makalemizin alanı bunları istiab edecek sınırsızlıkta olmadığından sadece yukarıda zikrettiğimiz esasların bazılarından bahsetmeyi uygun gördük. Allah’ın varlık ve birliği, Hz. Muhammed’in risâleti, ölüm ve haşir ve Allah’ın yüce kelâmı Kur’an hakkında şiir ve kelâm ilişkisini ele alırken, başta Kur’an ve sünnet olmak üzere kelâm ulemasının görüşlerinden de yararlanarak makalemizi hazırlamayı ve sunmayı uygun bulduk.
  • Öğe
    Tefsir ilmi, müfessirler ve tefsir eserleri hakkında yazılmış bazı şiirlere dair inceleme
    (Aksaray Üniversitesi, 2018) Kaya, Mehmet
    İnsanların duygu ve düşüncelerini aktarmada şiir büyük bir öneme sahiptir. Bu gerçek Hz. Peygamber tarafından da dile getirilmiş ve asr-ı saâdette şiir karşıt düşüncelerle mücadele aracı olarak kullanılmıştır. Hz. Peygamber’in izinden giden sahabe de şiiri sosyal ve ilmî yaşamında kullanmıştır. Şiire İslami ilimler içerisinde özellikle tefsir ilminde başvurulmuştur. Ağırlıklı olarak ayetlerin anlamlarına açıklık kazandırmak ya da yorumu zenginleştirmek için başvurulan şiirin yer yer tefsir ilmini, bir müfessiri, tefsir eserini övmek ya da eleştirmek yahut da eserin içeriği hakkında bilgi vermek için kullanıldığı da görülmektedir. Çoğunluğu Osmanlı medreselerinde okutulan eserler ve müellifleri hakkında olmakla birlikte çeşitli dönemlerde yaşamış şahıslarla onların tefsir eserleri hakkında şiirler yazılmıştır. Bu şiirler bize tefsir ilminin öneminin yanı sıra bu ilmin edebiyatla olan bağını ve de yazıldığı dönemde insanların tefsir ilmi ve tefsir eserleri ile bu eserlerin müelliflerine ilişkin bakış açısı ve tutumlarına ışık tutması açısından da önemlidir.
  • Öğe
    Menâr ekolünün Hz. İsâ’nın ref?i ve nüzûlü hakkında referans kabul edilen ayetlere yaklaşımı
    (Aksaray Üniversitesi, 2018) Şola, Hanefi
    Hz. Îsâ’nın ölmeden önce göğe yükseltildiği, kıyamete kadar yaşayacağı ve kıyamete yakın bir zamanda bir kurtarıcı olarak yeryüzüne ineceği şeklindeki inanış, İslam düşünce geleneğinde nüzûl-i Îsâ şeklinde kavramlaşmıştır. Çeşitli İslâmî kaynaklarda yer alan ve tefsir kaynaklarında da kendine yer bulan bu inanışa referans gösterilen birçok ayet vardır. Bu ayetler hakkında ortaya konan yorumlar, XIX. yüzyıla kadar mezkûr inanışı temellendirmeye yönelik olmuştur. Ancak bu yüzyılda batıda yükselen pozitivist dalga İslam dünyasındaki epistemolojik anlayışta bazı değişikliklerin meydana gelmesine neden olmuştur. Bu değişimle birlikte Cemaleddin Efganî, Muhammed Abduh, M. Reşîd Rızâ ve A. Mustafa Merâgî gibi isimlerin içinde bulunduğu Menâr ekolü başta olmak üzere İslam dünyasındaki bazı akımlar bu inanışı reddetme yoluna gitmiştir. Bu çalışmada Menâr ekolünün, klasik tefsir kaynaklarında Hz. Îsâ’nın ölmeden göğe yükseltildiği ve kıyamete yakın bir zamanda yeniden dünyaya bir kurtarıcı olarak döneceği konusunda referans gösterilen ayetlere yaklaşımı ele alınmıştır. Bu kapsamda öncelikle ilgili ayetlere, daha sonra bu ayetlerin klasik tefsir kaynaklarındaki yorumlarına değinilmiştir. Son olarak da Menâr ekolünün değerlendirmelerine yer verilmiştir. Sonuç olarak bu ekolün söz konusu ayetlerin mezkûr inanışla alakasının bulunmadığı yönünde bir yaklaşıma sahip oldukları görülmüştür.
  • Öğe
    İbrahim b. Velîd’in kişiliği ve iktidar mücadelesi
    (Aksaray Üniversitesi, 2018) Yüksel, Mücahit
    Kurulduğu andan itibaren muhalif hareketlerle uğraşmak zorunda kalan Emevî hanedanlığı, son zamanlarında aile içi anlaşmazlıklarla da karşı karşıya kalmıştır. Emevîlerin son dönemlerinde, Velîd b. Yezîd’in (ö. 126/744) öldürülmesiyle birlikte yaşanan sıkıntılı ortamda halife olan İbrahim b. Velîd (ö. 132/750), icraat yapma imkânı bulamamış ve kısa süren hilâfet dönemini de muhaliflerle mücadele ederek geçirmiştir. Neticede Mervân b. Muhammed (ö. 132/750) ile başa çıkamamış ve yönetimi terk ederek Mervân’a biat etmek zorunda kalmıştır. Kimi Emevî halifeleri, tarihçiler tarafından fazlasıyla dikkat çekici bulunup dönemleri ayrıntılı şekilde ele alınırken kimileri ise yeteri kadar ilgi görmemiş ve haklarında sınırlı bilgilerle yetinilmiştir. İbrahim b. Velîd de bunlar arasında bulunmaktadır. Tarih kitapları, onun hem halifelik öncesi hem de halifelik sonrası hayatı hakkında detaylı ve net bilgi sunmamaktadır. Hatta kimileri onu halife olarak dahi görmemektedir. İbrahim b. Velîd döneminin iyi anlaşılması, Emevîler döneminin sağlıklı şekilde değerlendirilmesine de katkı sağlayacaktır. Bu makalede, onun hakkında kaynaklarda bulunan bilgiler derlenmeye, kapalı kalmış ve tartışma konusu olmuş bazı konular da aydınlatılmaya çalışılacaktır. Makalede, İbrahim b. Velîd döneminin tartışmalı konularına ağırlık verilecektir. Tarih kitaplarında onun hakkında verilen bilgilerin sınırlı ve farklı olması sebebiyle rivayetlerin değerlendirilmesi ve onlar üzerinde yorumlar yapılması gerekmektedir.
  • Öğe
    Kronolojik sûre tertibi çalışmalarına etkisi bağlamında ihtilafa sebep olan nüzûl rivâyetleri üzerine bir değerlendirme
    (Aksaray Üniversitesi, 2018) Çonkor, Burhan
    Bu çalışmada sûrelerin nüzûl zamanlarını ve sıralarını tespit etmeye yönelik çalışmalarda ortaya çıkan farklılıklar ile bunların sebepleri ortaya konulmuş ve bu türden çalışmalarda elde edilen sonuçların sıhhati değerlendirilmiştir. Kur’ân’ın daha iyi ve doğru anlaşılması, öncelikle indiği döneme dair söylemlerinin bilinmesine bağlıdır. Bu da sebeb-i nüzûl rivâyetleri ile kronolojik çıkarımlar yapmaya elverişli diğer rivâyetlere müracaatı, dolayısıyla da âyet ve sûrelerin ne zaman ve hangi muhataplara seslendiğinin belirlenmesini gerekli kılmaktadır. Bu bakış açısı her ne kadar makul ve isabetli gözükse de bu türden bir çalışmanın ve elde edilecek sonuçların tutarlılığı genellikle tartışmalıdır. Çoğunlukla rivâyetlerle ilgili problemler olmak üzere, araştırmacının rivâyetlere yaklaşımı ve tercihleri de sonucu etkileyen faktörler arasındadır. Buna rağmen yapılan çalışmaların Kur’ân’ı anlama noktasında önemli katkılar sunduğu ve ilgili çalışmaların gelecekteki seyrine altyapı oluşturduğu muhakkaktır. Çalışmamızda konuyla ilgili genel bir girişten sonra yaptığımız araştırmalardan elde edilen tespitlerle birlikte, özellikle rivâyetler açısından bu tür çalışmaları zorlaştıran faktörler örnekleriyle ortaya konulmuş ve çalışmaların sonuçları hakkında değerlendirmeler yapılmıştır. Yaptığımız çalışmanın, konuyla ilgili araştırma yapacaklara ve yapılan araştırmaların sonuçları hakkındaki değerlendirmelere yaklaşım konusunda bakış açısı kazandıracağını ümit ediyoruz.
  • Öğe
    On the dialectical maxim of critical rationalism
    (Aksaray Üniversitesi, 2018) Shtufi, Kriste
    The paper discusses one of the major principles of critical rationalism with a critical approach. This principle is about giving all participants the opportunity to argue in a friendly spirit. I analyze the main theoretical and practical implications of this maxim and argue for the importance of this Popperian principle beyond scientific rationality, enabling a general rationality for co-operation among all interested parties in the argumentation of scientific or everyday life issues, no matter if they are our friends or opponents. The conclusion is that this maxim has an inner logic with an effective result of successful dialectic argumentation and critical thinking. A parallel has been drawn between Christian love for others, the Socratic insight that it is better to suffer injustice than to do it and the strategy of Popper’s principle. And hereby I suggest its compati-bility with Popper’s so-called via negativa.
  • Öğe
    Eş‘arî’nin varlık anlayışının epistemolojisine etkisi
    (Aksaray Üniversitesi, 2018) Kahraman, Hüseyin
    Ebu’l-Hasan el-Eş'arî (ö. 324/936), kelâm anlayışının köşe taşlarını Allah'ın irade ve kudretinin sınırsızlığı ilkesi ile ördü. Bu ilke bütün yapısıyla âlemin, Allah'ın bu sıfatlarının sonucu olması hasebiyle zorunlu nedenselliği kabul etmeyen bir nitelikte olmasını gerektiriyordu. Zira bir taraftan irade ve kudreti sorgulanmayan bir tanrı diğer taraftan onun bu özelliklerine tamamıyla ram olmayan bir âlem tutarlı görünmemektedir. İmam Eş'arî, kelâmcı olmanın getirmiş olduğu bir tutumla, tanrı-âlem ilişkisini tutarlı bir şekilde ortaya koymaya çalışırken Mütekaddimîn döneminin temel istidlâl metodu olan gaibin şahide kıyasını kullandı. Bu metot âlemden yola çıkmayı gerektirdiğinden dolayı âlemin kendine has bir yapısı olmasını yani âlemde nesnel bir özün olmasını gerektirmektedir. Aksi takdirde metafizik alan için onu bir argüman haline getirmenin zemini olmayacaktır. Kendi yapısında nesnel bir öz taşıması demek meful konumundaki âlemin her an doğrudan ilahi müdahaleye açık olmadığı ve bundan dolayı kısmi nedensellik barındırdığı anlamına gelmektedir. Kâdir-i muhtâr tanrı anlayışı ise âlemde zorunlu nedenselliği gerektirecek hiçbir argümanı kabule elverişli olmadığından dolayı Eş'arî zorluk yaşamasına rağmen zorunlu nedenselliğe götürmeyecek bir istidlâlde bulunmaktadır. Bu makale Eş'arî’nin karşılaştığı bu probleme çözüm bulma çabası ve bunun kelâm ilmindeki etkilerini ortaya koymayı hedeflemektedir.