Yazar "Tecim, Erhan" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 2 / 2
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Felsefe dersi tutum ölçeği geçerlik ve güvenirlik çalışması(Turkish Studies, 2015) Tecim, ErhanBu çalışma, Türkiye'de özel veya devlet okulu olan bütün liselerde zorunlu ders olarak okutulan felsefe dersine yönelik öğrencilerin tutumlarını ölçebilmek amacıyla düzenlemiştir. Aksaray il merkezinde gerçekleştirilen bu araştırmada, lise 11. sınıf öğrencileri araştırma evreni olarak tespit edilmiştir. Aksaray il merkezinde yer alan 14 ayrı lisede (farklı lise türleri) gerçekleştirilen çalışmada tabakalı örneklem seçimi kullanılmıştır. Çalışmaya, daha önce felsefe dersi almış olan 377 öğrenci katılmıştır. Hazırlanan soru formunda öğrencilere ait kısa demografik verilerin elde edilmesinin yanında, felsefe dersine dair tutumlarını ortaya koymayı amaçlayan soru maddeleri yer almıştır. Elde edilen veriler ile açımlayıcı faktör analizi yapılmış ve felsefe dersine yönelik bir tutum ölçeği oluşturulmuştur. Açımlayıcı faktör analizinin sonucunda Cronbach's Alpha Güvenirlik Katsayısı 0,911 olan, 20 maddeden ve beş alt faktörden (ilgisizlik, yararlılık, sevgi, güven, öğreticinin rolü) oluşan tutum ölçeği elde edilmiştir. Soru formuna eklenen bu bilgiler sayesinde öğrencilerin felsefe dersine dair tutumlarında etkili olduğu düşünülen; öğrencinin cinsiyeti, akademik alanı ve okul türü gibi değişkenler de incelenmiştir. Cinsiyet değişkeni ile ölçeğe ait alt faktörler arasında yapılan t-testi analizine göre anlamlı bir farklılık bulunmamıştır. Buna göre kız ve erkek öğrencilerin felsefe dersine yönelik benzer tutumlara sahip olduğu söylenebilmektedir. Akademik alanlara göre ölçeğin alt faktörleri arasında yapılan analizlerde ise sadece güven alt faktörüne ait bir anlamlı farklılığa rastlanmıştır. Sosyal bilimler alanındaki öğrenciler, diğer akademik alanlara göre güven alt faktörü açısından ortalamanın üzerinde yer almışlardır. Diğer yandan sevgi alt faktörünün ortalamasının (1,9) oldukça düşük olması Türkiye genelinde yaygın bir kanı olan felsefe dersinin pek sevilmediği mitini doğrular şekilde olmaktadır.Öğe Türk toplumunda aile ve dinin sosyal sermaye potansiyeli(Selçuk Üniversitesi, 2012) Aydemir, Mehmet Ali; Tecim, ErhanSon dönem sosyal bilim tartışmalarının önemli konu başlıklarından biri olarak öne çıkan ‘sosyal sermaye’nin Türkiye özelinde geniş çaplı bir değerlendirmesi henüz yapılmamıştır. Ancak bu başlık altında çeşitli alanlarda ortaya konulan özel inceleme ve araştırmaların sayısında bir artışın olduğuna şahit olmaktayız. Türkiye toplumunun sahip olduğu potansiyel sosyal sermaye kaynaklarının başında gelen ‘aile’ ve ‘din’ yapısal olarak değerler hiyerarşisindeki yerini henüz yitirmiş görünmemektedir. Toplumun atfettiği önemi ‘Dünya Değerler Araştırması’(DDA) ve ‘Türkiye’de Aile Değerleri’ (TAD) gibi araştırmalardan elde edilen verilerle ortaya koymak bu yazının temel amacı olacaktır. Aile ve din kurumu diğer sosyolojik kurumlar arasında sosyal sermaye teorisine rahat bir şekilde eklemlenebilen bir kurumdur. Sosyal sermayenin temelinde değerlerin, güvenin ve birlikte yaşamanın olması bir anlamda aile ve din kurumunun rolleri ile örtüşmektedir. Bu açıdan aileyi bir etkileşim ağı olarak ele aldığımızda bu etkileşimde ortaya çıkan unsurların sosyal sermaye değerini ortaya koyabilmek önemlidir. Yine benzer şekilde din kurumunun bir etkileşimler ağından oluştuğunu ve bu etkileşimlerden ortaya çıkan sosyal sermaye unsurlarını ortaya koyabilmek önemlidir. Bu çalışmada aile ve din kurumunun sosyal sermaye üretebilirliğine ilişkin bütün detayların incelenmesine ve ortaya koyulmasına imkan yoktur. Ancak bu konuda bir farkındalık kazandırabilecek ölçüde vurgular yapılmaktadır. Sosyal sermaye teorisi diğer teorilerden farklı olarak toplumu daha çok etkileşim ağları ve biraradalık üzerinde değerlendirmektedir. Sosyal uyumun ortaya çıktığı, güvene dayalı ilişkilerin olduğu ve biraradalığın yaşandığı toplumlar sosyal sermaye stoğu yüksek toplumlar olmaktadırlar. Sosyal sermayenin nasıl üretileceği ve nasıl sürdürülebileceği ayrı tartışma konularıdır. Böyle olmakla birlikte bu soruların cevabını vermede aile ve din kurumunun hem yapısal unsurları hem de etkileşim örüntüleri kolaylık sağlamaktadır. Sosyal sermaye çalışmaları oldukça yeni bir alandır ve Türkiye örnekleminde daha fazla ve farklı perspektiften çalışmalara ihtiyaç olduğu görülmektedir. Yani, yerli bir perspektife ihtiyacın olduğunu ifade ederken aynı zamanda evrensel bakış açısının da kaçırılmaması gerektiği vurgulanmalıdır. Diğer yandan Aile ve din kurumu üzerine birçok çalışma yapılmıştır. Ancak sosyal sermaye ekseninde yapılan alışmalara ihitiyaç olduğu görülmektedir. Aile kurumuna ve din kurumuna dair sosyal sermaye teorisi bağlamında yapılacak tahlillere ihtiyaç olduğunu da vurgulamak gerekir. Bu çalışma katkısı azda olsa böyle bir kaygıyla ortaya koyulmuştur.