Yazar "Haydardedeoğlu, Ali Evren" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 20 / 30
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe A case of porencephaly complicated by central diabetes insipidus in a dog(Polish Journal of Veterinary Sciences, 2021) Haydardedeoğlu, Ali Evren; Çolakoğlu, Ekrem Çağatay; Alihosseini, HadiPorencephaly is an extremely rare congenital disorder of the central nervous system characterized by focal cerebral cysts and cavities. Central diabetes insipidus is also a well-described condition in veterinary medicine. A 4-year-old Terrier dog was referred to the hospital with polyuria and polydipsia. Based on a diagnostic examination, porencephaly complicated by central diabetes insipidus was determined. Treatment consisted in administering intranasal desmopressin to the conjunctiva. The dog remains clinically healthy for 2 years. This case report reflects the MRI features of porencephaly and central diabetes insipidus associated with congenital porencephaly.Öğe Abomazumun sola ve sağa deplasmanlarında klinoptilolit uygulaması(Yüzüncü Yıl Üniversitesi, 2018) Erdoğan, Songül; Paşa, Serdar; Erdoğan, Hasan; Alıç Ural, Deniz; Haydardedeoğlu, Ali Evren; Ural, KeremAdnan Menderes Üniversitesi, Veteriner Fakültesi, Büyük Hayvan Kliniğine 2013-2017 tarihlerinde getirilen ya da saha koşullarındaki (araştırmacıların gözetiminde, sahadaki veteriner hekimler tarafından sunulan) sol abomazum deplasmanlı (LDA) 5 ve sağ abomazum deplasmanlı (RDA) 2 inekte 1 g/kg dozda oral klinoptilolit (%93) ile sağaltım gerçekleştirildi. Uygulanma öncesinde klinoptilolit kullanılabilirliğinin uygun olduğu belirlenen ineklerde inspeksiyon, adspeksiyon, kan gazı analizlerini içeren klinik ve laboratuvar muayene gerçekleştirildi. Çalışma sonunda tüm olgularda iyileşme sağlandı ve sürüden uzaklaştırılması gereken hayvan olmadı. Hasta sahiplerinden alınan bilgilere göre klinoptilolit uygulamasından 8 hafta sonrasında 7 inekten 6’ sının gebe kaldığı öğrenildi.Öğe Aksaray Malaklısı çoban köpeklerinde ehrlichia canis, anaplasma phagocytophilum, borrelia burgdorferi, dirofilara immitis enfeksiyonlarının anlık dağılımının belirlenerek hematolojik bulguların araştırılması(Harran Üniversitesi, 2019) Haydardedeoğlu, Ali Evren; Büyükleblebici, Olga; Aksoy, Neşe Hayat; Karaşahin, TahirEnfeksiyöz hastalıklar hayvan sağlığı açısından büyük önem arz etmektedir. Ekonomik değeri olan hayvanlardaki hastalıklar yanında, diğer evcil hayvanlardaki enfeksiyöz hastalıklar da hem hayvan sağlığı hem de bazılarının zoonoz olmalarından dolayı önem taşımaktadır. Evcil hayvanlar içerisinde insanla en yakın ilişkisi olan köpeklerdeki enfeksiyöz hastalıklar üzerinde yapılan çok sayıda çalışma vardır. Köpeklerde hastalığa neden olan etkenler arasında Borrelia burgdorferi, Ehrlichia canis, Anaplasma phagocytophilum ve Dirofilaria immitis önemli yer tutmaktadır. Her dört etkende kene ve sinekler aracılığıyla nakledilmekte ve vektörlüklerini yapan kene ve sinek türlerine ülkemizde sıklıkla karşılaşılmaktadır. Yaptığımız bu sero-epidemiyolojik çalışmada her dört enfeksiyon etkeni olan B. burgdorferi, E. canis, A. phagocytophilum ve D. immitis yönünden 40 olgunun negatif (-) olduğunu tespit ettik; çalışmaya aldığımız 20 erkek ve 20 dişi köpeğin daha önceden kene ile enfeste olduğu anamnezi hasta sahiplerinden alınmıştı. Köpeklerin hematolojik incelemelerinde birçoğunun kan tablosunda eozinofili olduğu görüldü. Bu dört hastalığın bölgemizde olmaması ya da subklinik olarak seyretmediği kanısı oluşmuş olmakla birlikte % 64-97 duyarlılık ile çalışan test kitlerinin kesin tanı koymaması da mümkün olabilir. Bununla birlikte hastalıkların Aksaray ilinde olmadığı da düşünülebilir.Öğe Aksaray Üniversitesi Veteriner Fakültesi iç hastalıkları kliniğine getirilen hastaların retrospektif değerlendirilmesi(Afyon Kocatepe Üniversitesi, 2022) Aydemir, Melek; Haydardedeoğlu, Ali Evren; Çamkerten, İlker; Erdoğan, Hidayet MetinBu çalışmada yeni kurulan fakültemiz hastanesine getirilen hastaların demografik analizleri amaçlanmıştır. Bu amaçla 23.06.2015-30.06.2021 tarihleri arasında Aksaray Üniversitesi Veteriner Fakültesi İç Hastalıkları Kliniği’ne tanı ve tedavi amacıyla getirilen hastalar çalışmaya dahil edildi. Toplam 657 hastanın retrospektif değerlendirilmesi yapıldı. Hastaların yıl, ay ve türlere göre dağılımları ile hastalıkların yerleştiği sistemlere göre sınıflandırılması yapıldı. Söz konusu yıllar arasında en fazla karnivor, en az kanatlı hastanın getirildiği belirlenmiştir. Hasta yoğunluğunun en fazla olduğu yıl 2021 ve en az ise 2015 yılı olarak kaydedilmiştir. Hayvan sayısının kış mevsiminde, özellikle Şubat ayında en yüksek orana ulaştığı, yaz mevsiminde ise Temmuz ayında en az olduğu belirlenmiştir. Sistem hastalıkları yönünden değerlendirildiğinde, tüm türlerde en çok sindirim sistemi ikinci sırada ise solunum sisteminin etkilendiği vakalar tespit edilmiştir.Öğe Atypical localised benign adnexal Tumor (Trichoblastoma) in a dog(2015) Haydardedeoğlu, Ali Evren; Ergin, İrem; Alihosseini, Hadi; Çolakoğlu, Ekrem Çağatay; Baydın, AhmetIn this case; a 6-year-old, Setter breed female (neutered) localized benign adnexal tumor in a dog (Trikoblastoma) were detected. An irregular lesion on the upper right buttock limited solid construction, hard consistency, whitish gray mass complaints of 2.5?1.8 cm with a lesion in the dog complaint was referred to the owner of the Ankara University Veterinary Faculty of Research Hospital. Routin blood work and urine analyses were in normal reference ranges in this case. Samples taken from the lesion for microbiological examination revealed no pathogens. At punch biopsy of the lesion, it was defined histopathologically as Trichoblastoma. The tumor was surgically excised. Any recurrence noted after surgery with no evidence of metastases on follow up chest radiographs. The authors performed the literature on the subject as far as he knew, and based on classical sources, this case in our country are considered as atypical localized Trichoblasto encountered the first time in a dogÖğe Bir kedide kutanöz mast hücresi tümörünün terapotik lazer kullanılarak tedavisi(Erciyes Üniversitesi, 2016) Kablan Kal, Asiye Nur Meltem; Karabağlı, Murat; Haydardedeoğlu, Ali Evren; Şekerci, Gamze; Yıldırım, Funda; Fırat, İbrahim; Uysal, AbdülkadirOlgumuzu, kliniğimize boyun bölgesinde iyileşmeyen yara şikâyetiyle getirilen, üç yaşında, melez, kısırlaştırılmış dişi bir kedi oluşturdu. Klinik muayenede, boyun bölgesinde, düzensiz, eksüdatif karakterli, 4.5x5 cm büyüklüğünde tüysüz bir deri bölgesi mevcuttu. Lezyonlu bölgeden alınan punch biyopsi örneğinin histopatolojik incelemesi sonucu kutanöz mast hücre tümörü tespit edildi. Kronik yara görüntüsündeki mast hücre tümörünün cerrahi yaklaşımla uzaklaştırılması düşünüldüyse de, hastanın mizacının postoperatif bakıma imkân vermeyeceği görüldüğünden, yara iyileşmesini hızlandırdığı bilinen terapotik lazer uygulanması yapılmasına karar verildi. Sonuç olarak, kutanöz mast hücre tümörüne bağlı olarak oluşan kronik yaranın, lazer terapi uygulaması ile iyileşebildiği gözlemlendi.Öğe Bir köpekte pulpitis olgusu: Dirofilaria olağan şüpheli midir?(Afyon Kocatepe Üniversitesi, 2017) Haydardedeoğlu, Ali Evren; Ural, KremIn the presented article, an interesting case was defined by the color change in the teeth. The case material consisted of 3.5 old female dogs was refered to the clinic for routine vaccination. In our study, it was determined that the patient had exercise intolerance, intermittent cough and shortness of breath. Patient; Complete blood count, serum biochemistry measurements, chest X-ray and detailed physical examination. The results of the rapid diagnostic test kit (SNAP 4DX) analysis revealed that the dog was infected with Drofilaria immitis. During the patient's oral cavity examination, a pinkish color change was detected in the teeth as an unusual finding (Figure 1). The findings are discussed below.Öğe Chow Chow ırkı bir köpekte siklus düzensizliğine bağlı östrojene yanıt veren dermatozda spontan iyileşme(Fırat Üniversitesi, 2014) Çolakoğlu, Ekrem Çağatay; Haydardedeoğlu, Ali Evren; Alihosseini, Hadi; Kurtdede, Arif2 yaşlı kısırlaştırılmamış dişi Chow Chow ırkı bir köpek Veteriner Fakültesi Hayvan Hastanesi’ne arka bacakların iç yüzünde kıl dökülmeleri, tekrarlayan damla damla idrar yapma ve östrus siklus anormallikleri şikâyetleriyle getirildi. Yapılan klinik muayenede arka bacaklarda bilaretal simetrik alopesi ve hiperpigmentasyon belirlendi. Vaginal smear ile siklus düzensizliği doğrulandı. Hormonal analizlerde diöstrus östradiol değerinin 5 ng/dL olduğu görüldü. Ultrason ile yapılan reprodüktif kontrollerde herhangi bir anormalliğe rastlanılmadı. İdrar örneklerinin bakteriyolojik muayenesinde Proteus mirabilis ve E.coli üredi. Enrofloksasin 5 mg/kg dozunda 14 gün süreyle deri altı yolla uygulanarak üriner sistem enfeksiyonunun sağaltımı yapıldı. Hasta östrus gösterdiğinde yapılan ölçümlerde östradiol değeri 800 ng/dL bulundu ve bilateral simetrik alopesinin ortadan kalkarak spontan iyileşmenin gerçekleştiği görüldü. Her ne kadar östrojene yanıt veren dermatoz genellikle kısırlaştırılmış köpeklerde kıl dökülmeleri ve tekrarlayan üriner sistem enfeksiyonları ile seyretse de kısırlaştırılmamış siklus bozukluğu gösteren köpeklerde de görülebileceği göz önünde bulundurulmalıdır.Öğe Clinical significance of pretreatment Ca-P solubility product in 47 cats with chronic kidney disease(Ankara Üniversitesi, 2019) Çolakoğlu, Ekrem Çağatay; Alihosseini, Hadi; Haydardedeoğlu, Ali EvrenChronic kidney disease (CKD) and mineral disorders are one of the most common reasons of cats. Alterations in mineral metabolism occur in early stage of CKD and increasing the severity in advanced stages. In Turkey, although some clinical studies on CKD in cats are available, no data concerning the clinical significance of pretreatment Ca-P solubility product is present. The purpose of the current study was to determine of Ca-P solubility product and its association with the life quality of cats with CKD. Staging system for classifying cats with chronic kidney disease was based on IRIS guideline. The following groups were occurred based on serum creatinine (SCr) and urine specific gravity < 1035: Stage 2=SCr 1.6 - 2.8 mg/dl; Stage 3=SCr 2.9 - 5.0 mg/dl; Stage 4=SCr > 5.0 mg/dl. Solubility product (calcium x phosphorus) was also defined. Although calcium levels were within reference ranges in groups, Ca-P product were above 72 mg(2)/dl(2) in stage 3 and 4 cats. In conclusion, determination of pretreatment Ca-P solubility product in cats with different stages of CKD could be useful to modify and manage the life quality of cats with CKD. Keywords: Calcium, cat, kidney disease, phosphorus.Öğe Clinical success of clarithromycin, amoxicillin-clavulanic acid, enrofloxacin and doxycycline in dogs with infectious tracheobronchitis(İlker ÇAMKERTEN, 2023) Haydardedeoğlu, Ali Evren; Çolakoğlu, Ekrem Çağatay; Kaya, UfukCanine infectious tracheobronchitis (ITB) is a highly contagious disease of dogs expressed with remarkable respiratory signs. Therapy with antibiotics in canine ITB still remains questionable. The purpose of this study was to compare the clinical success of clarithromycin, amoxicillin-clavulanic acid, enrofloxacin and doxycycline in the treatment of canine ITB. Client-owned dogs with canine ITB signs (n=60) were enrolled in this prospective, controlled, and randomized blinded clinical trial. A computer-generated list randomization was employed to assign the dogs equally into the Group CLA: clarithromycin (25 mg/kg, PO), the Group AMX: amoxicillin and clavulanic acid (25 mg/kg, PO), the Group ENR: enrofloxacin (2.5 mg/kg, PO), and the Group DOX: doxycycline (5 mg/kg, PO). The administration of CLA alleviated the cough sign earlier than DOX. The recovery time of oculonasal discharge in group CLA were also earlier compared to the other groups. The tracheal sensitivity also disappeared earlier in the Groups CLA and AMX. In conclusion although there is no always statistically significance between groups, clarithromycin appears to be superior to other antibiotics suggesting that it can be the first antibiotic choice to alleviate the ITB signs in dogs.Öğe Determination of D-Dimer levels in calves with cryptosporidiosis(Afyon Kocatepe Üniversitesi, 2019) Cıngı, Cenker Çağrı; Kabu, Mustafa; Erdoğan, Hasan; Haydardedeoğlu, Ali Evren; Ural, KeremThe aim of the present study was emphasized to estimation of D-dimer levels among calves withcryptosporodiosis. The study was conducted on 1-3 weeks old, 11 Holstein calves with Cryptosporidiosis (studygroup) and on 1-3 weeks old ten healthy Holstein calves (control group). Diagnosis of Cryptosporidiosis made byrapid test kits. Blood samples were taken from each animal, by puncture of the jugular vein and were collectedinto plain tubes without anticoagulant. D-dimer concentrations were detected by fluorescent immunoassaytechniques in both study and control group calves. As a result, D-dimer values were significantly increased ininfected calves when compared with the control group animals.Öğe Effects of age and sex on some hematological and biochemical parameters in Hair goats(Urmia University - Faculty of Veterinary Medicine, 2022) Karaşahin, Tahir; Aksoy, Neşe Hayat; Dursun, Şükrü; Bulut, Gaye; Haydardedeoğlu, Ali Evren; Çamkerten, Güzin; Çamkerten, İlker; İlgün, RamazanThis study was performed to determine the blood reference values of hematological and biochemical parameters in Hair goats at different ages. For this aim, clinically healthy Hair goats (n = 180, ages of six month and 1-3 years male and female) were used to collect blood samples. In whole blood, white blood cell (WBC), red blood cell (RBC), hemoglobin (HGB), hematocrit (HCT), mean corpuscular volume (MCV), mean corpuscular hemoglobin (MCH), mean corpuscular hemoglobin concentration (MCHC)and red cell distribution width (RDW) were evaluated. The levels of, albumin, total protein, globulin, glucose, total bilirubin, urea, creatinine, phosphorus, magnesium, calcium, aspartate aminotransferase (AST), alkaline phosphatase (ALP), gamma-glutamyl transferase (GGT), creatine kinase (CK), alanine aminotransferase (ALT) and iron levels were investigated in sera. Age and sex had no effect on the cell structures of blood. In the either sex (male or female), age had no effect. However, sex had a significant effect on the blood cell structures except for WBC, HGB, and HCT. Albumin, protein, calcium, AST, ALT, ALP and magnesium values were not different among groups. Both the age and sex of the goats had significant effects on blood levels of glucose, phosphorus, urea, cholesterol, creatinine, GGT, CK and total bilirubin. In conclusion, this was the first study reporting the hematologic and biochemical parameters in blood of the Hair goats. The results indicated that these parameters could show variations under physiological conditions due to age and gender.Öğe Efficacy of amphotericin-b, clinicopathologic variables and oxidative stress markers in three staffordshire bull terrier dogs with visceral leishmaniasis(Atatürk Üniversitesi, 2015) Hanedan, Başak; Borku, Mehmet Kazım; Özkanlar, Yunusemre; Haydardedeoğlu, Ali Evren; Gaztağcı, Serkal; Aydın, Ahmet; Özkanlar, SeçkinThis study was aimed at evaluating the effects of Leishmania infection and AMB (amphotericin-B) treatment on hematological, biochemical and oxidative stress parameters in three Staffordshire Bull Terrier dogs with visceral leishmaniasis (VL). These dogs were presented with weight loss, weakness, and cutaneous lesions. Canine kala-azar detection kit was positive in dogs with VL. AMB was administered to cases with VL at a dose of 0.6 to 1.5 mg/kg/week for 4 months. Leishmania agents caused the liver injury due to increase in the ALT level in cases 1 and 2, decrease in erythrocyte, hemoglobin, and hematocrit level and increase in the MDA, and decrease in the GSH-Px in case 3, but Leishmania agents did not affect the kidney functions due to normal urea and creatinine level in the dogs with VL. A gradual response to the AMB treatment was observed. At the end of treatment course, cases with VL were treated clinically. It was concluded that the AMB administration for 4 months might be effective to treat VL due to no clinical recurrence for 6-month follow-up period.Öğe Efficacy of single-dose ceftriaxone versus multiple-dose enrofloxacin in dogs with uncomplicated lower urinary tract infection: A randomised clinical trial(Czech Academy of Agricultural Sciences, 2017) Çolakoğlu, E. C.; Haydardedeoğlu, Ali Evren; Alihosseini, H.; Hayırlı, A.eDogs with uncomplicated lower urinary tract infection (LUTI) are usually treated with appropriate antibiotics for 10-14 days. In humans, a single dose of ceftriaxone is employed in the treatment of uncomplicated LUTI. The purpose of the current study was to compare the efficacy of a single dose of ceftriaxone with multiple dose (14 days) enrofloxacin administration in dogs with uncomplicated LUTI. Forty-seven non-pregnant client-owned dogs with LUTI signs were enrolled in this prospective, controlled, randomised, blinded clinical trial. The inclusion criteria were the presence of at least one type of bacteria greater than or equal to 1000 CFU/ml in each urine sample. Dogs were assigned randomly to Group ENR (n = 23) enrofloxacin treatment (5 mg/kg, s.c., s.i.d., for 14 days) and Group CEF (n = 20) ceftriaxone treatment (25 mg/kg, i.v., once). The time needed for disappearance of clinical signs ranged from 4-9 days and 1-5 days for Group ENR and Group CEF, respectively. Clinical signs significantly improved earlier in Group CEF than in Group ENR (P < 0.0001). Urine culture with less than or equal to 1000 CFU/ml was achieved on Days 17-21 after the first day of treatment in all dogs. Although a single dose of ceftriaxone can be considered as an alternative treatment to alleviate the signs of uncomplicated LUTI in dogs, its status as drug of last resort is a limiting factor for its extensive use in clinical practice.Öğe Geriatrik hasta köpeklerde fiziksel, biyokimyasal ve radyolojik bulguların değerlendirilmesi(Atatürk Üniversitesi, 2015) Haydardedeoğlu, Ali Evren; Kalınbacak, AslanBu araştırma Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Kliniği’ne getirilen geriatrik yaş aralığında farklı ırk, yaş ve kiloda 52’si erkek, 48’i dişi toplam 100 sahipli hasta köpek üzerinde yürütüldü. Köpekler vücut ağırlıklarına göre 4 gruba ayrılmış olup 10 kg’dan küçük köpekler grup 1 (n:59); 10-24.9 kg arası köpekler grup 2 (n:20); 25-45 kg arasındaki köpekler grup 3 (n:17); 45 kg’dan büyük köpekler grup 4 (n:4) olarak araştırmaya alındı. Çalışmaya dahil olan 100 köpekte, tüm değerlendirmeler sonucunda 47 farklı hastalık ortaya konuldu. Köpeklerin birçoğunda birden fazla hastalığın birlikte seyrettiği belirlendi. Saptanan hastalıkların organ sistemlerine göre sınıflandırılması yapıldığında, 54 köpekte dolaşım sistemi, 21 köpekte sindirim sitemi, 19 köpekte üriner sistem, 20 köpekte genital sistem, 16 köpekte solunum sistemi, 15 köpekte endokrin ve metabolik hastalıklar, 9 köpekte lenforetüküler (dalak ve lenf yumruları) sistem, 7 köpekte lokomotor sistem ve sinir sitemi hastalığı, 4 köpekte kulak ve işitme hastalıkları, 2 köpekte ise dermatolojik bozukluklar tespit edildi. Hastalıkların görülme yüzdeleri dikkate alındığında en sık rastlanılan 10 hastalık, kronik valvuler kalp hastalığı %22.81, kardiyomegali %6.43, akciğerlerde kitlesel oluşum %5.85, pyometra %4.09, memede kitlesel oluşum %4.09, kronik böbrek yetmezliği %4.09, sistitis %2.92, kolestitis %2.92, perikardiyalefüzyon %2.34 ve diabetesmellitus %2.34 olarak belirlendi.Öğe Hepatic fibrosis in four german shepherd dogs ıdiopathic, genetic predisposition or a familial relationship?(Afyon Kocatepe Üniversitesi, 2018) Alihosseini, Hadi; Çolakoğlu, Ekrem Çağatay; Kurtdede, Arif; Haydardedeoğlu, Ali EvrenIdiopathic hepatic fibrosis (İHF) is an inevitable result of chronic liver disease progressing to cirrhosis.Idiopathic Hepatic fibrosis is characterized as congenital or juvenile form in German Shepherd Dogs. However,few data have been published on the incidence and prevalence of IHF in canine species. The case reportpresented here describes idiopathic hepatic fibrosis in four neutered German Shephered dogs with a familialrelationship. The main clinical complaints were refractory ascites, variable appetite and progressive weight loss.Hepatic fibrosis was confirmed with diagnostic applications and liver biopsy. Nevertheless, all dogs died in spiteof supportive and aggressive treatment. Necropsy was performed in the dogs according to written ownerconsent. In conclusion, the cases presented here reflect the congenital condition of idiopathic hepatic fibrosis inyoung German Shepherd Dogs with histopathological evidence. However, there was evidence of familialrelationship in the cases presented here.Öğe Identification of chlamydophila abortus in abomasum content of aborted sheep and goats by PCR(Zoological Society Of Pakistan, 2021) Aras, Zeki; Gölen, Gökçenur Sanioğlu; Sayın, Zafer; Haydardedeoğlu, Ali EvrenChlamydophila abortus C. abortus cause placentitis, abortion, weak neonates and infertility in sheep and goats worldwide. The aim of this study was to investigate the presence of C. abortus in abomasum content of aborted sheep and goat fetuses from provinces of the Central Anatolia of Turkey by PCR. Atotal of 105 aborted sheep fetuses and 15 aborted goat fetuses were collected from 120 different herds in the lambing seasons 2015-2016. Chlamydial DNA was detected in seven (5.8%) of the 120 abomasum content of fetuses. The 15 aborted goat fetuses were found to be negative for C. abortus. The control and vaccination programs for the fight against C. abortus infection should be determined and implemented in Turkey.Öğe İki tayda sol larengeal hemipleji olgusu(Atatürk Üniversitesi, 2016) Çolakoğlu, Ekrem Çağatay; Börkü, Kazım; Haydardedeoğlu, Ali Evren; Alihosseini, HadiYarış performansı yönünden olumsuz etkileri bulunan larengeal hemipleji, birçok yarış atında tanımlanmaktadır. Bu olgu sunumlarıyla; taylarda üst solunum yolu hastalığını takiben muhtemel komplikasyon olarak şekillenmiş larengeal hemipleji vurgulanmaktadır. Geçmişinde üst solunum yolu enfeksiyonu ilişkili şikayetlerle tedavi edilmiş safkan arap tayları, inspiratorik gürültülü solunum sesi ve egzersiz intolerans anamneziyle muayene edildi. Genel muayene ve tam kan sayımları normal olan hastaların endoskopik değerlendirmelerinde grade III sol larengeal hemipleji teşhis edildi. Hastaların özafagoskopisinde patoloji belirlenmedi. Hastaların her ikisinde de aritenoid kıkırdaklarda kollaps görülmedi. Larengeal hemipleji için operatif uygulamalar kabul edilmedi. Sonuç olarak; üst solunum yolu enfeksiyonu geçirmiş taylarda larengeal hemipleji olguları tanımlanmıştır.Öğe Investigation of the effects of fetal rat kidney-derived mesenchymal stem cells implementation on doxorubicin-induced nephropathy in male Sprague–Dawley rats(Chartered Inst. of Building Services Engineers, 2022) Boztok Özgermen, Başak; Bulut, Gaye; Alparslan Pınarlı, Ferda; Gültekin, Salih Sinan; Özen, Doğukan; Yavuz, Orhan; Haydardedeoğlu, Ali EvrenThe potential protective effects of mesenchymal stem cells (MSCs) on some kidney diseases have been reported. However, the effect of the fetal kidney–derived (FKD)MSCs on doxorubicin-induced nephropathy has not been studied yet. This study aimed to treat rats with doxorubicin-induced kidney injuries by transplantation of –FKD-MSCs. Twenty-four Sprague-Dawley rats were divided into three groups as control, doxorubicin nephropathy (Sham), and doxorubicin + MSC treated group. Serum biochemistry analysis was performed at the beginning and the end of the study. Functional changes in kidneys were evaluated by scintigraphy. In the doxorubicin nephropathy group, histopathological findings such as mesangial cell proliferation, tubular cast, and glomerular hypertrophy were observed, whereas in the MSC group these findings were significantly reduced. CD133 and CD24 positive immunoreactions were the most severe and frequently observed in the MSC group. While positive staining was detected in the tubular epithelium, there was no immunostaining observed in the glomerulus. The results showed that both functional and histological improvements were achieved in the MSC group compared to the Sham group. In conclusion, transplantation of fetal kidney - derived MSCs into patients with renal damage is thought to contribute to the healing of the renal tissue.Öğe İsviçre esmeri ırkı bir buzağıda çinko yetersizliği nedenli Parakeratotik Hiperkeratoz olgusu(Atatürk Üniversitesi, 2016) Cansız, Fatma; Çolakoğlu, Ekrem Çağatay; Haydardedeoğlu, Ali Evren; Tunç, Arda Selin; Vural, Sevil Atalay; Alihosseini, Hadi; Kalınbacak, AslanParakeratom, derinin tabakasının keratinleşmeyle ilgili olmayan nutrisyonel bir şekilde. Bu sunum sunumuyla; Bulunduğu yerde bulunan bir buzağının tanımı, değerlendirilmesi ve prognozu değerlendirildi; benzer dermatolojik özelliklere sahip buğularda benzer durumdakilerin de tanıda gözlenmesi gerektiği vurgulandı. Deride kabuklanma, kalınlaşma ve kepeklenme şikayetleriyle 20 günlük İsviçre esmeri; buzağının klinik muayenesinde Uygulamalı derinin keratinize olduğu ve kılların döküldüğü belirlendi. Deri kazıntısı örneklerinde parazitolojik üremede gözlenmedi, bakteri ve fungal üreme gözlenmedi. boyunca kan frotileri ve muayenelerinde ile test edilmedi. sonrasında serumdl 40 µg/l/L (6.12 µmol/L) olarak belirlendi. Lezyonlu alınann alınan punch örneği örneklerinin onun koyattikhiperkeratoz hakkında koyuldu. yukarıdan oral tedavi yolu ile ile 100 mg/gün; 2.hafta 40 mg/hafta 3-7. hafta/hafta 40 bilinçli hastadan alındı. Buna göre hastanın kesiminden daha sonra buzağını nedenli sevkesini öğrenildi.
