Yazar "Duman, Melih" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 13 / 13
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe 1935 yılı dış politika raporları doğrultusunda Türkiye’nin uluslararası gelişmelere bakışı(International Balkan Üniversitesi, 2020) Duman, MelihBu çalışma 1935 yılında üç devlet adamının hazırladığı Türk dış politikası hakkında değerlendirmeler içeren raporları ele almaktadır. Çalışmada Dışişleri Bakanlığı Genel Sekreteri Numan Menemencioğlu ile Genel Sekreter Vekili Ali Türkgeldi ve Başbakan İsmet İnönü’nün değerlendirmeleri, 1935 yılında dünyada meydana gelen olaylar ekseninde Türk dış politikası açısından analiz edilmiştir. Bu çalışmanın amacı, belgesel kaynak tarama metodu aracılığıyla elde edilen arşiv belgeleri ile Türkiye’nin İkinci Dünya Savaşı öncesindeki dış politika algısını dünyada meydana gelen gelişmeler bağlamında ortaya koymaktır. İtalya’nın Habeşistan’a saldırması ve Akdeniz ile Balkanlarda güvenlik endişesi meydana getirmesi karşısında, Türkiye’nin Avrupa merkezli olarak gelişmeleri dış politikası açısından dikkatle ele aldığı görülmüştür. Akdeniz, Balkanlar ve Habeşistan gelişmeleri dışında dünyada meydana gelen diğer gelişmeler de Türkiye’nin dış politikası açısından ele aldığı meseleler arasında yer almıştır. Ali Türkgeldi, Numan Menemencioğlu ve İsmet İnönü’nün birbirleriyle bağlantılı ve bağlantısız değerlendirmeleri, Türk dış politikasının odak noktalarını belirtmeleri sebebiyle oldukça önemli veriler içermektedir. Türkiye’nin hassasiyetinin yüksek olduğu Akdeniz ve Balkanların güvenliği, Habeşistan Meselesi, Almanya - İngiltere rekabeti, Avrupa’da meydana gelen ittifaklar gibi konular, Türkiye’nin II. Dünya Savaşı öncesindeki kırmızı çizgilerini ortaya koyan konular olarak raporlarda yer almıştır. Bu çerçevede çalışma, II. Dünya Savaşı’na gidilen süreçte Türkiye’nin dış politika algılamalarını 1935 yılında dünyada meydana gelen gelişmeler içerisinde ele almakta ve gelişmeler karşısında Türkiye’nin dış politikasını değerlendirmektedir.Öğe 1965 Pakistan - Hindistan savaşı ekseninde keşmir olayları ve türkiye’nin dış politikası(History Studies, 2019) Duman, MelihBu çalışma 1947 yılında Hindistan ve Pakistan’ın İngiltere’den bağımsızlıklarını kazanması sonrasında Keşmir konusunda yaşadıkları anlaşmazlıkları, 1965 Hindistan-Pakistan Savaşı ve Türkiye’nin dış politikası açısından değerlendirmeye çalışmaktadır. Türkiye’nin bu dönemde, dış politikası açısından Pakistan ve Keşmir meselesini, 1965 Savaşı ve öncesinde tarihsel Türkiye- Pakistan dostluğu ve Türkiye’nin dâhil olduğu NATO’nun çıkarları doğrultusunda değerlendirdiği görülmüştür. Türkiye’de kamuoyu ve siyasiler için Pakistan ve Keşmir oldukça önemli bir konu olmakla birlikte, Türkiye’nin Keşmir meselesine bakışı, bloklar arasındaki mücadele ile bağlantılı bir surette ilerlemiştir. Bu çalışma, NATO’nun Asya’da yaşadığı güvenlik endişesi ile kamuoyundan kaynaklanan politikası çerçevesinde Türkiye’nin Keşmir meselesindeki farklı bakışını ortaya koymaya çalışmakta ve 1960’lı yıllar içerisinde Türk dış politikasını ele almaktadır.Öğe 70. yılında Türkiye-Nato ilişkilerinin tarihsel boyutu(A Kitap, 2023) Duman, MelihTürkiye için coğrafi bir manadan çok daha fazlasını ifade eden Batı kavramı, son iki yüzyılda ulaşılmak istenen modernleşme sürecinin hedefi olmuştur. Osmanlı Devleti’nin yaşadığı kayıpları gidermek üzere başlattığı süreç, nihayetinde Devletin tasfiyesini engellemek üzere kullanılan bir enstrüman haline gelmiştir. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulması ile temin edilen güvenlik, Batılılaşmanın gerekçesini ortadan kaldırmamış aksine yeni ve en önemli hedefi haline getirmiştir. Türkiye’nin Soğuk Savaş döneminde NATO’ya üye olması ise SSCB karşısında emniyet ihtiyacının giderilmesinin yanında aynı zamanda uzunca bir dönemdir sürdürülen modernleşme maratonunda Batılı olma statüsü sağlamıştır. Bu kapsamda çalışma Türkiye-NATO ilişkilerini 70 yıllık perspektif içerisinde ele almakta Türkiye’nin Batı ile ilişkilerindeki dönüşümü, yaşanan tartışmalar içerisinde ortaya koymaktadır. Türkiye’nin NATO üyeliğinin 70 yılı değerlendirildiğinde Türkiye, NATO üyeliği ile birlikte tüm istediklerine sahip olmamış, üstelik NATO üyesi ülkelerle dönem dönem ciddi görüş, fikir ayrılıkları yaşamıştır ve hala yaşamaktadır. Tüm bu fikir ayrılıklarına ve olumsuzluklara karşın Türkiye, 70 yıldır NATO’nun uyumlu bir üyesi olarak NATO politikalarına destek vermektedir. Çalışma bu çerçevede Türkiye’nin üyeliği ve dış politikası kapsamında NATO meselesini çeşitli boyutlarıyla geçmişten bugüne ele almaya çalışmaktadır. Çalışma, belgesel kaynak tarama metoduyla elde edilen arşiv belgeleri ve diğer kaynaklar doğrultusunda değerlendirilmiştir.Öğe A Founding Role in Türkiye’s Africa Policy: The Action Plan for Opening to Africa(SETA Foundation, 2023) Öztürk, Mehmet; Duman, MelihIn direct proportion to the development of Türkiye’s relations with Africa, the number of studies on bilateral relations is also increasing. How-ever, the Action Plan for Opening to Africa, which was prepared in 1998, is a milestone in Türkiye’s relations with Africa and has not been examined specifically and in-depth. This study aims to examine all aspects of the Action Plan for Opening to Africa, which plays a founding role in Türkiye’s Africa policy. In this context, the focus is on the content of the plan, the internal and external developments that brought it about, and the role of foreign policymakers who put these developments through the filter of their perception. To guide the analysis of these issues focused on in the study, role theory and documentary source screening based on Ministry of Foreign Affairs sources were used to examine the Action Plan. As a result of the study, it has been observed that the systemic conditions affecting Turkish foreign policy after the Cold War and the Action Plan put forward as a visionary foreign policy step by İsmail Cem, who served as the foreign minister, especially under the conditions of coalition governments, played a founding role in Türkiye’s relations with the continent.Öğe Arşiv belgelerine göre 1933 yılı Türkiye Almanya ilişkileri(Rasim Özgür Dönmez, 2020) Duman, MelihÇalışma, I. Dünya Savaşı sonrasında Almanya’da yaşanan iç politik gelişmelerin neticesinde 1933 yılında NasyonalSosyalist Alman İşçi (Nazi) Partisi’nin iktidara gelmesi ilebaşlayan gelişmeler karşısında Türk-Alman ilişkilerinde yaşanan değişimi ele almaktadır. Nazi İktidarı ile Almanya’da yaşanan değişim Türkiye-Almanya ilişkilerine de yansımış ve ikili ilişkilerin seyrini değiştirmiştir. Çalışma, Türkiye Cumhuriyeti Arşiv Belgeleri ışığında Türkiye-Almanya ilişkilerini Nazi İktidarı’nın ilk yılında ve ikili ilişkilerin yeni başladığı1933 yılı özelinde analiz etmektedir. Türkiye ve Nazi Almanyası arasında önemli gelişmelerin kaydedildiği 1933 yılıönemli bir takım ekonomik ve siyasi adımların atıldığı bir yıl olmuştur. Bu çerçevede çalışma, Türkiye siyasi tarihinde önemli bir zaman dilimi olan iki dünya savaşı arası dönemdeyer alan, Nazi Partisi’nin iktidar olduğu 1933 yılı itibariyle Türkiye-Almanya ilişkilerini mikro düzeyde değerlendirmekte ve iki ülke arasında kaydedilen gelişmelerin Türk dış politikasıtarafından nasıl değerlendirildiğini analiz etmektedir. Çalışma, belgesel kaynak tarama metoduyla elde edilen arşiv belgeleri ve diğer kaynaklar doğrultusunda değerlendirilmiştir.Öğe Çin-Japonya çatışması ve Türkiye’nin uzakdoğu gelişmelerine bakışı (1929-1939)(Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi, 2020) Duman, MelihÇalışma, iki dünya savaşı arası olarak nitelendirilen dönemde Uzakdoğu’da ağırlıklı olarak Japonya’nın meydana getirdiği gelişmeler karşısında, Türk dış politikasını ele alarak Türkiye’nin olayları nasıl değerlendirdiğini analiz etmektedir. 1929 yılında ÇinSSCB meselesi olarak başlayan, fakat daha sonrasında Japon-Çin meselesi haline gelen süreç, II. Dünya Savaşına kadar olan dönemde, Türkiye açısından ele alınmaktadır. Türkiye’nin, Japonya’nın Mançurya’yı işgal etmesi sonrasında gelişmeleri dünya siyaseti ve uluslararası hukuk açısından nasıl ve hangi gerekçelerle takip ettiği, Türkiye’nin Japonya ve Çin’le olan ikili ilişkilerine bu sürecin sirayet edip etmediği cevap aranan sorular arasındadır. Bu eksende dünyanın hızla yeni bir savaşa sürüklendiği bir dönemde, Japonya merkezli olarak Uzakdoğu’da meydana gelen çatışma ile Japonya’nın yayılmacılığı Türkiye açısından incelenmiştir. Çalışma, arşiv belgeleri, süreli yayınlar ve diğer kaynaklar doğrultusunda değerlendirilmiştir.Öğe İkinci yüzyılında işbirliği ve çatışma sarmalında Türk- Amerikan ilişkileri(ADAMOR Toplum Araştırmaları Merkezi, 2019) Akbaş, Zafer; Çelik, Ahmet Hüsrev; Duman, MelihBu çalışma ilk kez 19. yüzyılda gündeme gelen Türk-Amerikan ilişkilerini tarihsel süreç içerisinde çatışma ve işbirliği temelinde siyasal, ekonomik ve askeri olarak ele almaktadır. Yaklaşık iki yüzyıllık geçmişe sahip Türk-Amerikan ilişkileri çoğu zaman bölgesel ve küresel olayların etkisinde gelişmiştir. İki ülke arası ilişkiler dönemsel olayların etkisi altında kalmıştır. Bu doğrultuda çalışma tarihsel süreçte Türk-Amerikan ilişkilerinin nasıl bir gelişme gösterdiğini, işbirliği ve çatışma ekseninde ortaya koymaya çalışmaktadır. ABD, Türkiye’nin yakın coğrafyasına yönelik aktif dış politika izlemektedir. Çalışmada, aktörler arası ilişkinin niteliğini ABD’nin bölgesel ve konjonktürel çıkar ve politikalarının belirlediği savunulmaktadır. ABD, sadece Türkiye ile değil, bölgesel diğer aktörlerle de konjonktürel nedenlerle işbirliği ve çıkar çatışması yaşamaktadır. Ancak ABD ve Türkiye çıkar çatışması yaşadığı durumlarda da ilişkilerini tamamen kesmeden sürdürmüştür. Bu bağlamda Türkiye ve ABD, bölgesel ve uluslararası sorunlarda birlikte hareket ederek işbirliği gerçekleşmiştir. Çalışmada öne sürülen iddiaların doğruluğunun araştırılması için “Misyonerlik faaliyetleri”, “SSCB Tehlikesi”, “Truman Doktrini”, “Kore Savaşı”, “Füze Krizi”, “Kıbrıs Meselesi”, “1 Mart Tezkeresi”, “Çuval olayı” gibi olaylar üzerine odaklanılmıştır. Kriz dönemlerinde iki ülkenin çatıştığı, diğer durumlarda ise işbirliği içinde olduğu sonucuna ulaşılmıştır.Öğe Moskova'dan Kuybişev'e Türkiye'nin muhacir büyükelçiliği ve Türkiye-SSCB ilişkileri (1941-1943)(Kenan ÇELİK, 2024) Duman, Melih500 yılı geride bırakan Türk-Rus ilişkilerinde en önemli dönüm noktalarından birisi II. Dünya Savaşı’dır. Savaş sonrasında yeni bir döneme giren iki ülke ilişkileri, etkisi bugüne kadar devam eden küresel ve bölgesel bir değişim geçirmiştir. İkili ilişkilerinin oldukça kritik bu evresinde Almanya’nın SSCB’ye saldırması ile Türk diplomasi tarihi açısından da oldukça önemli bir an yaşanmış, Moskova kuşatması nedeniyle Moskova Büyükelçiliği daha güvenli addedilen Kuybişev’e taşınmıştır. Çalışma bu kapsamda Moskova’dan Kuybişev’e taşınan Türkiye Büyükelçiliğinin 1941-1943 yılları arasındaki faaliyetlerini değerlendirmeyi amaçlamaktadır. Çalışma yakın tarihimizin en önemli dönüm noktalarından olan Moskova kuşatması sırasında Türkiye’nin hassas büyükelçiliği olan Kuybişev Büyükelçiliğini ve bu dönemdeki Türk-Sovyet ilişkilerini ortaya koymaktadır. Kuybişev Büyükelçiliği dönemi yalnızca iki ülke ilişkilerini değil aynı zamanda büyükelçilik personelinin yaşadığı zorlukları da ele almaktadır. Türk diplomasi tarihinin ancak genel hatlarının bilindiği, detaylarının fazla bilinmediği göz önünde tutulduğunda, Moskova/Kuybişev dönemlerinde Büyükelçilerin gönderdiği raporlar, Türk-Rus ilişkileri için oldukça detaylı birtakım bilgilere sahip olmamızı mümkün kılmıştır. Çalışma II. Dünya Savaşı’nın en kritik dönemine tanıklık eden büyükelçilik raporları doğrultusunda Sovyet Rusya’da diplomatik ve gündelik yaşama dair önemli veriler sunmakta ve Türk-Rus ilişkileri için oldukça önemli bir dönemi ele alarak Türk-Sovyet ilişkilerinin nasıl bir dönüşüm yaşadığını ortaya koymaktadır. Çalışma, belgesel kaynak tarama metoduyla elde edilen, Dışişleri Bakanlığı Arşivi ve diğer kaynaklar doğrultusunda değerlendirilmiştir.Öğe Turkey-Spain Relations in the Period Between the Two World Wars (1923-1939)(Mustafa Süleyman ÖZCAN, 2023) Duman, Melih; Çaylı, ŞahinThe period of World War I and World War II is a very important period of time for Turkey and Spain, where the struggle for existence and survival is experienced. The relationship between the states of Türkiye and Spain, which are located at two different ends of the Mediterranean, goes back a long way in terms of historical process. The study dealt with the relations between the Republic of Türkiye and Spain from a political and economic point of view between the years 1923-1939 and tried to analyze how cyclical developments affect bilateral relations. The main question sought to be answered in the study was how the relations of Türkiye and Spain, which lived through the periods of the Kingdom, the Republic and the Civil War from 1923 to 1939, developed politically and economically in all three phases. The study evaluates Türkiye-Spain relations from the perspective of Türkiye with the method of document analysis between the years 1923-1939 and evaluates them from the perspective of Turkish foreign policy. In the study, which was handled in terms of archival sources, official and periodicals and secondary sources of the Republic of Türkiye, the phases of Türkiye-Spain relations between the years 1923-1939, which can be considered as early, were discussed in terms of Türkiye and evaluated in terms of historical perspective. The study is expected to be a source of literature on the relations between Spain and Türkiye with its original sources, broad perspective, analysis and originality. Considering the Türkiye-Spain relations between 1923-1939, it was seen that the will of the two countries to realize bilateral relations was not at the desired level due to the unstable political developments in Spain.Öğe Turkey’s First Chinese Ambassador, Emin Ali Sipahi’s Chinese Impressions and Turkey-China Relations(Turkish Historical Society, 2023) Duman, MelihAlthough it has a very long history, Turkish-Chinese relations developed indirectly only in the 19th century in the modern period. While the experiences of both nations became a struggle for existence in the transforming world, the first official diplomatic relations started in the 20th century during the time of the Republic of Turkey. The problems experienced by China with the USSR and later Japan have been closely followed in terms of Turkish foreign policy between the two world wars. In this direction, while Turkey’s first diplomatic mission opened in China was to become a chargeship, shortly after, it was closed for economic reasons (1931) and opened as an embassy in 1939 on the basis of reciprocity. With the opening of the first Turkish Embassy in China, Emin Âli Sipahi became the first Chinese ambassador of Turkey as an envoy extraordinary. In this direction, the study examines the developments Turkey experienced in its early years in China in line with the reports of Emin Âli Sipahi, Turkey’s “first Turkish ambassador” in China, and evaluates Turkey-China relations in this period. The reports written by Sipahi presented important data on China, Chinese culture, Turks and Muslims in China in the early period of the Republic of Turkey. Emin Ali Sipahi’s Chinese impressions were analyzed through political-cultural contacts and the Turkish image in China within the scope of Turkey-China relations. The study was evaluated in line with the archival documents and other sources obtained by the documentary source literature review.Öğe Türkiye'nin Doğu Türkistan'a yönelik dış politikasına etki eden faktörler (1939'a kadar)(Ayla Kaşoğlu, 2020) Duman, MelihBu çalışma, II. Dünya Savaşı öncesinde Doğu Türkistan meselesini Türkiye açısından ele almaktadır. Bu doğrultuda çalışma Doğu Türkistan meselesinin Türk dış politikası açısından, şartların etkisi altında nasıl geliştiğini, Türkiye’nin Doğu Türkistan meselesine bakışında etkili olan faktörlerin neler olduğunu ve bu faktörlerin Türk dış politikası üzerindeki etkilerini ortaya koymaya çalışmaktadır. Türkiye açısından coğrafi olarak uzak sayılabilecek bir bölgede bulunan Doğu Türkistan, coğrafi uzaklığına rağmen aynı oranda uzak bakılan bir konu olmamıştır. Türkiye, Lozan sonrası dış politikasında sorunlu olan konuları çözdükten sonra, 1930’lu yıllarla birlikte dünyada meydana gelen gelişmelerin etkisiyle, II. Dünya Savaşı öncesinde dış politikasını güvenlik öncelikleri doğrultusunda değerlendirmiş, bu durum ise Türkiye’nin iki dünya savaşı arasındaki dönemde Doğu Türkistan meselesini ele almasında etkili olan ilk faktör olmuştur. İkinci olarak ise Türkiye, yakın diplomatik bağları bulunan SSCB’nin etkisiyle Doğu Türkistan meselesini ele almıştır. Doğu Türkistan bağımsızlık hareketinin hâkimiyeti altında bulunan Batı Türkistan’ı etkileyecek olmasından duyduğu endişe, SSCB’nin Doğu Türkistan meselesinde müteyakkız davranmasına neden olmuştur. Bu durum ise Türkiye’nin Doğu Türkistan meselesine bakışında, Türkiye üzerindeki etkisi sebebiyle SSCB’yi dikkate almasını gerektirmiştir. Bu çerçevede çalışma, Türkiye’nin iki dünya savaşı arası dönemde dış politikası açısından Doğu Türkistan meselesine bakışında etkili olan unsurları değerlendirmekte ve bu amillerin Türkiye’nin II. Dünya Savaşı öncesinde Doğu Türkistan meselesini ele alışında ne kadar etkili olduğunu analiz etmeye çalışmaktadır. Çalışma Türk dış politikası açısından Doğu Türkistan meselesini belgesel kaynak tarama metoduyla elde edilen arşiv belgeleri doğrultusunda değerlendirmektedir.Öğe Türkiye’nin ABD’de gerçekleştirdiği kamu diplomasisi üzerine erken bir değerlendirme: Memleketimizi tanıtmak meselesi (1948)(Akdeniz Üniversitesi, 2019) Duman, MelihBu çalışma 1945-1955 yılları arasında Türkiye’nin Washington Basın Müşaviri olarakçalışan Nüzhet Baba’nın 1948 yılında kaleme aldığı, “Memleketimizi Amerika’yaTanıtmak Meselesi Üzerinde Rapor” isimli çalışmasını değerlendirmektedir. Türkiye’ninII. Dünya Savaşı sonrasında SSCB karşısında yaşadığı tehdit algısı, Türk dış politikasınezdinde ABD’yi denge unsuru olarak ortaya çıkartmıştır. ABD yönetiminin 1947 yılındailan ettiği Truman Doktrini ile birlikte Türkiye, ABD’den sağladığı desteği sürdürmeküzere kamu diplomasisi faaliyetini zorunlu bir seçenek olarak değerlendirmiştir.ABD’nin sahip olduğu siyasal ve toplumsal sistem ise bu faaliyetlerin gerekçesinioluşturmuştur. Nüzhet Baba’nın 1948 yılında ele aldığı rapor, bu mahiyette Türk dışpolitikasında yaşanan değişim açısından ABD’nin önemini gözler önüne sermektedir. Tüm bu değerlendirmeler ışığında Nüzhet Baba’nın raporu, Türkiye’nin ABD’degerçekleştirmek istediği kamu diplomasisi / propaganda faaliyetlerini geçmiş dönemden başlamak suretiyle genel bir değerlendirme içerisinde ele alarak, yapılması gerekenleri ortaya koymaktadır. Beş bölüm olarak tasarlanan rapor, Türkiye’nin ABD’deyürüttüğü kamu diplomasisi faaliyetlerinin değerlendirmesini ve yapması gerekenleri tartışmaktadır. Çalışmamız kapsamında, Türkiye’nin 1948 yılına kadar ABD’deyürüttüğü tanıtım faaliyetlerini ve gayretlerini değerlendiren Nüzhet Baba’nın raporu,Türkiye’nin dış politikası ve yürüttüğü kamu diplomasisi bağlamında değerlendirilmiştir.Öğe Türkiye’nin İlk Çin Elçisi Emin Âli Sipahi’nin Çin İzlenimleri ve Türkiye-Çin İlişkileri(Türk Tarih Kurumu, 2023) Duman, MelihTarihsel süreçte çok uzun bir geçmişe sahip olmasına rağmen Türk-Çin ilişkileri, modern dönemde ancak XIX. yüzyılda dolaylı bir biçimde gelişmiştir. Her iki ulusun da yaşadığı tecrübeler, dönüşen dünyada varoluş mücadelesi hâlini alırken ilk resmî diplomatik ilişkiler, XX. yüzyılda Türkiye Cumhuriyeti döneminde başlamıştır. Çin’in SSCB ve daha sonra Japonya ile yaşadığı sorunlar iki dünya savaşı arası dönemde Türk dış politikası açısından yakından takip edilen bir konu olmuştur. Bu doğrultuda Türkiye’nin Çin’de açılan ilk diplomatik misyonu maslahatgüzarlık olurken, kısa süre sonra maslahatgüzarlık ekonomik gerekçelerle kapatılmış (1931) ve mütekabiliyet esasınca 1939 yılında elçilik olarak açılmıştır. Çin’de ilk Türk Elçiliğinin açılması ile birlikte Emin Âli Sipahi de orta elçi olarak Türkiye’nin ilk Çin elçisi olmuştur.Çalışma bu doğrultuda Türkiye’nin Çin’deki “ilk Türk elçisi” olan Emin Âli Sipahi’nin raporları doğrultusunda, Çin’de geçirdiği ilk zamanlarında yaşadığı gelişmeleri ele almakta ve bu dönemdeki Türkiye-Çin ilişkilerini değerlendirmektedir. Sipahi’nin adeta sefaretname geleneğinin takipçisi olarak kaleme aldığı raporlar, Türkiye Cumhuriyeti’nin erken döneminde Çin’e, Çin kültürüne, Çin’deki Türklere ve Müslümanlara dair önemli veriler sunmuştur. Emin Âli Sipahi’nin Çin izlenimleri, siyasi-kültürel temaslar ve Çin’deki Türk imgesi üzerinden ele alınarak Türkiye-Çin ilişkileri kapsamında analiz edilmiştir. Çalışma, belgesel kaynak tarama metoduyla elde edilen arşiv belgeleri ve diğer kaynaklar doğrultusunda değerlendirilmiştir.